ÇEVRE - 22 Nisan 2024 Pazartesi 11:18

Karaman’da 15 milyon elma ağacı aynı anda çiçek açtı

A
A
A
Karaman’da 15 milyon elma ağacı aynı anda çiçek açtı

Türkiye’nin elma deposu şehirlerinden birisi olan Karaman’da yaklaşık 15 milyon elma ağacının aynı anda çiçek açması bahçeleri beyaza bürüdü.


Karaman 15 milyon elma ağacı ile Türkiye’nin elma deposu şehirlerinden birisi olarak ön plana çıkıyor. Yılda ürettiği 550 bin ton elma ile de Türkiye’de ikinci sırada yer alan Karaman, 6 bin dekarlık alanıyla Avrupa’nın en büyük tek parçalık elma bahçesiyle de dikkat çekiyor. Karaman genelinde ise yaklaşık 215 bin dekarlık alanda elma üretimi gerçekleştiriliyor. İstihdama da büyük katkı sağlayan elma hasat mevsiminde 14 bin kişi, bahçelere elma toplamaya gidiyor.



“Bu yıl da Türkiye’de söz sahibi illerden birisi olacağız”


Çiçek açan elma bahçelerinde incelemelerde bulunan Karaman Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bayram, elmanın başkenti Karaman’da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da güzel bir yıl geçirmeyi temenni ettiklerini söyledi. Bayram, elmanın başkenti Karaman’ın yaklaşık 15 milyonu aşan ağaç sayısıyla Türkiye’de birinci sırada olduğunu belirterek, "Üretimde de bu yıl beklentilerimiz yeni dikilen ağaçlarla birlikte 750 bin tonun üzerindedir. Havaların ısınmasıyla birlikte 15 milyon elma ağacı rengarenk bir görüntü oluşturarak çiçek açmaya başladı. Elma bahçelerimiz üretim olarak çeşitliliğiyle birlikte hem Türkiye pazarında, hem de dış pazarda geçen yıl yüz güldürdü. Bu yıl da Türkiye’de söz sahibi illerden birisi olacaktır" dedi.


Elmayla ilgili en büyük sıkıntının 15-25 Nisan tarihleri arasındaki soğuk hava tahmini olduğunu belirten Bayram, “Ağaçların çiçeklerini açtığı bu dönemde bir soğuk beklentisi vardı. Önümüzdeki günlere baktığımız çok soğuk bir hava görünmüyor. Yine de donla ilgili üreticimiz tedbirli olmak zorundadır. Herhangi bir don ve dolu zararı olmaz ise rekoltenin yüksek olacağını tahmin ediyoruz" diye konuştu.



Karaman’da 15 milyon elma ağacı aynı anda çiçek açtı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.