EKONOMİ - 08 Ekim 2008 Çarşamba 17:33

Türkiye rekabette 10 sıra geriledi

A
A
A
Türkiye rekabette 10 sıra geriledi

Dünya Ekonomik Forumu'nun 134 ülkeyi kapsayan 2008-2009 Küresel Rekabet Endeksi'ne göre Türkiye 10 basamak birden gerileyerek 63'üncü sırada yer aldı.

Türkiye geçen yıl aynı endekste 131 ülke arasında 53'üncü sırada yer alıyordu. Türkiye'nin, önceki iki yılda sergilediği ilerlemenin ardından bu yıl yaşadığı hızlı düşüşün sürpriz olmadığını belirten Dünya Ekonomik Forumu'nun Türkiye'deki ortak kurumu TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu, bunu AB üyelik müzakerelerinin durma
noktasına gelmesiyle birlikte reform sürecindeki yavaşlamaya bağlıyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından bugün açıklanan küresel rekabet sıralamasında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ABD birinci oldu.

Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) 2008-2009 Küresel Rekabet Endeksi sıralamasını açıkladı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan endeks sonuçlarına göre, Türkiye 134 ülke içerisinde 63'üncü sırada yer aldı.

Aynı endekste Türkiye'nin geçen sene 131 ülke arasında 53'üncü sıraya kadar yükseldiği, 2001 krizi sonrasında yapılan reformların bir yansıması olarak son iki yılda toplam 20 ülkenin önüne geçmiş olan Türkiye'nin bu yıl yaşadığı hızlı düşüşün sürpriz olmadığı belirtildi.

Dünya Ekonomik Forumu'nun Türkiye'deki ortak kurumu TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu, bu gerilemeyi AB üyelik müzakerelerinin durma noktasına gelmesiyle birlikte reform sürecinin yavaşlamasına bağlıyor.

Geçtiğimiz yılın sıralamasında AB ile üyelik müzakerelerini sürdüren ülkelerden Hırvatistan'ın önünde yer alan Türkiye'nin, bu yıl geriye düşmüş durumda olduğu ancak yine de Türkiye'nin, AB üyeleri ve aday ülkeler arasından Yunanistan (67), Romanya (68), Bulgaristan (76) ve Makedonya'nın (89) önünde yer aldığı kaydedildi.

Dünya Ekonomik Forumu'na göre, Türkiye için rekabet koşullarının göreli olarak iyi olduğu ürün piyasasının büyüklüğü avantaj oluştururken, bazı temel konular hala ele alınmayı bekliyor.

Bunlar arasında başta liman ve elektrik arzı olmak üzere altyapıyı iyileştirmek; temel eğitim ve sağlık konusuna odaklanarak beşeri sermayeyi geliştirmek; işgücü piyasasındaki sorunları aşmak ve kamu kurumlarının etkinliğini ve şeffaflığını artırmak geliyor.

Dünya Ekonomik Forumu, bu yılın sıralamasındaki büyük gerilemede özellikle 57'nci sıradan 82'nci sıraya düşen kamu kurumlarına güvenin azalmasının çok etkili olduğunu ve bu gerilemenin ardında (61'den 76'ncı sıraya inen) finans piyasalarına yönelik algılamadaki bozulmanın da yattığını belirtti.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından bugün açıklanan küresel rekabet sıralamasında rekabet gücü en yüksek ülke ABD oldu.

İkinciliği alan İsviçre'yi, sırasıyla, Danimarka, İsveç ve Singapur izliyor. Sıralamada ilk on arasında yer alan diğer ülkeler ise Avrupa'dan Finlandiya, Almanya ve Hollanda ile birlikte Japonya ve Kanada. Yükselen ekonomiler arasında en önde yer alan Çin'in (30) ardından Hindistan (50), Rusya (51) ve Brezilya (64) geliyor. Birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesi sıralamanın üst yarısında yer alırken Latin Amerika ülkeleri arasında en üstte Şili (28) yer alıyor.

Forumun raporuna göre, Güney Afrika (45), Botsvana (56) ve Mauritius (57) dışındaki Sahra Altı Afrika ülkelerinin tamamı sıralamanın ikinci yarısında yer almakla beraber bu yıl birçoğunun rekabetçiliklerini önemli ölçüde artırdığı görülüyor.

Dünya Ekonomik Forumu'nun küresel rekabet sıralaması, Columbia Üniversitesi'nden Profesör Xavier Sala-i-Martin tarafından geliştirilen Küresel Rekabet Endeksi'ne dayanılarak yapılıyor.

"Yükselen gıda ve enerji fiyatları, büyük bir uluslararası finansal kriz ve buna bağlı olarak dünyanın başlıca ekonomilerinde görülen yavaşlama, politika yapıcılarını yeni ekonomi yönetimi biçimleri bulmaya zorluyor", diyen Sala-i-Martin sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün yaşanmakta olan dalgalanmalar, rekabetçiliği destekleyen bir ekonomik ortamın bu tür şokları geçiştirmek ve böylece ileriye dönük kalıcı bir ekonomik başarı sağlamak için ne denli önemli olduğunu gösteriyor".

Verilen bilgiye göre, Küresel Rekabet Raporu, bu yıl rekor sayıda ülkede 12 binin üzerinde iş dünyası lideriyle yapılan Yönetici Görüş Anketi sonuçlarına ve kamuya açık nesnel verilere dayanılarak hazırlandı. Yönetici Görüş Anketi'nin Türkiye ayağını, Dünya Ekonomik Forumu'nun Türkiye'deki ortak kurumu olan TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.