KÜLTÜR SANAT - 24 Ağustos 2019 Cumartesi 13:59

Klasik otomobil tutkunları Kastamonu’da buluştu

A
A
A
Klasik otomobil tutkunları Kastamonu’da buluştu

Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişi ve Şapka ve Kıyafet İnkılâbının 94’ncü yıl etkinlikleri çerçevesinde farklı illerden Kastamonu’ya gelen 25 klasik araca vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişi ve Şapka ve Kıyafet İnkılâbının 94’ncü yıl etkinlikleri çerçevesinde farklı illerden Kastamonu’ya gelen 25 klasik araca vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.


Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişinin ve Şapka ve Kıyafet İnkılabının 94’ncü yıl etkinlikleri çerçevesinde Kastamonu’ya davet edilen klasik araçlar, vatandaşları adeta zaman yolculuğuna çıkardı. 1950’li yıllar ile 1970’li yıllarda Türkiye’de zamana tanıklık etmiş otomobiller vatandaşların beğenisine sunuldu. Bir dönem Türkiye’de ambülans ve cenaze aracı olarak kullanılan 1963 model olan minibüs tarzı araç vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Dünyada sadece 800 tane üretilen, Türkiye’de tek olan ve üretildiği dönemde varlı kişilerle bürokratların kullandığı otomobilin de olduğu klasik araçlar, vatandaşlardan yoğun ilgi gördü.


Etkinlikler kapsamında Kastamonu’ya gelen klasik araç sürücülerinden Halil Gençkardeşler, “İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği üyesiyim. 1956 model şavrole markalı araç sahibiyim. Burada düzenlenen festival için geldik. 3-4 gün kaldıktan sonra tekrar İstanbul’a döneceğiz. Arabamız 1956 model 6 silindir özellikli bir arabadır. Yapıldığı dönemden bu seneye kadar revizyon görmüş bir arabadır. 4 seneden beri araç bende. Klasik araç bir tutkudur. Amcamızın bize verdiği bir hatıra. Seviyoruz ve senelerdir bu arabaları kullanmaya devam ediyoruz" dedi.


Klasik araçların sanat eseri olduğunu ifade eden Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Serkan Okay ise, “Bu araçlar 1950’li yıllar ile 1970’li yıllar arasında değişkenlik gösteren, o döneme damgasını vuran çeşitli marka ve modellerden oluşuyor. Bir dönemin markalarının çok nadide örnekleri. Biz bu araçlara birer tarihi değer olarak bakıyoruz. Kendimizi emanetçileri olarak düşünüyoruz. Bunları geleceğe taşımak adına hem kullanıyor hem de yaşatmaya çalışıyoruz. Bu araçlar estetiği, konforu, yeri geldiği zaman sürati üzerinde muhafaza eden araçlar. Rengarenk araçlar. Bizleri cezbeden en güzel tarafı da bu. Güncel araçlar siyah, beyaz ve gri tonlarında ama bu dönemin araçları sanki bir sanat eseri edasında. Aracımız 1967 VIP bir araba. Zamanında diğer araçlar 30-40 bin üretilirken bu araçtan sadece 800 tane üretilmiş. Ben bu aracın 3’ncü sahibiyim. Bu araba 1998 senesinde Türkiye’ye getirilerek millileştirildi. Aracımız çok nadir üretilen araçlardan. Bürokratlara ve iş adamlarına özel olarak yapılan bir araçtır. Aracımızın kliması var. 1967 senesi için büyük bir lüks bu" diye konuştu.


Bir başka klasik araç tutkunu Murat Kökyar da, “Bu araç kulübümüzün yardım ve destek aracıdır. Bu araç zamanında ambülans ve cenaze aracı olarak kullanılmış. Biz bu aracı Bursa’dan aldık. Bu araç Türkiye’nin her yerine gitmiştir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Sungurlu’da KKKA eğitim semineri düzenlendi Çorum’un Sungurlu ilçesinde, baharın gelmesi ve havaların ısınması ile ortaya çıkan ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığına sebep olan kene ısırmalarına karşı vatandaşlar uyarıldı. Sungurlu Devlet Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Mustafa Akıncı tarafından Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden Korunma Yolları temalı eğitim düzenlendi, seminer sonrasında hasta ve hasta yakınlarına farkındalık oluşturmak amacıyla danışma biriminde stant açıldı. Konuya ilişkin olarak hastane başhekimliğinden yapılan açıklamada, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir" denildi. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası) kene olup olmadığını kontrol etmesi istenilen açıklamada, "Yapılan kontrollerde kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almalıdır " ifadeleri kullanıldı. Kene tutunan kişiler kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri konusunda da ikaz edilen açıklamada, "Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır" bilgileri verildi.