ÇEVRE - 14 Eylül 2025 Pazar 12:29

12 bin yıllık siyezin hasadını tamamlayan çiftçilerin bulgur yapım mesaisi başladı

A
A
A
12 bin yıllık siyezin hasadını tamamlayan çiftçilerin bulgur yapım mesaisi başladı

Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde, çiftçiler 12 bin yıldır genetiği değişmeyen siyez buğdayından geleneksel yöntemlerle siyez bulguru yapıyor.


Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde, 12 bin yıllık geçmişe sahip olan ve "Hitit buğdayı" olarak da bilinen siyezin hasadının ardından çiftçilerin bulgur yapım mesaisi başladı. Çiftçiler yıl boyunca emek vererek yetiştirdikleri siyez buğdayını hasat ettikten sonra, katma değerli ürüne dönüştürmek için siyez bulguru yapıyor. Hasat edilen siyez buğdayı tanelerini saatlerce kaynatan çiftçiler, daha sonra güneş altında kurutuyor. Kuruyan buğdayların taneleri daha sonra taş değirmenlerde kabuğu soyuluyor. Daha sonra tekrar güneş altında kurutulan siyez bulgurları tüketime hazır hale geliyor. Çiftçiler, restoran, işletmeler ve internet üzerinden siyez bulgurunu satarak geçimini sağlıyor.


"Atalarımız nasıl yaptıysa aynı şekilde devam ettiriyoruz"


İhsangazi ilçesinde siyez üretimi yapan genç çiftçi Yasin Ciğerci, atalarının geleneğini yaşattıklarını ifade ederek, "12 bin yıllık siyez buğdayımızdan geleneksel yöntemlerle siyez bulguru yapıyoruz. Siyez bulguru çok önemli bir ürün. Çünkü genetiği değişmeden günümüze gelen bir buğdaydan yapılıyor. Siyez buğdayımızı 3-4 saat krom kazanlardan kaynatıyoruz. Pişmesi gerekiyor. Piştikten sonra güneş altında kurumaya bırakıyoruz. Doğal bir ortamda kuruması gerekiyor, hızlı değil, yavaş bir şekilde kuruması gerekiyor. Kuruduktan sonra bunun taş değirmende bulgur olma yolculuğu başlıyor. Siyez buğdayının kabukları soyulup yarma işlemi yapılıyor. Siyez buğdayına dönüştükten sonra da güneşe serip güzelce kurutuyoruz. Atalarımız nasıl yaptıysa biz de aynı şekilde, geleneksel yöntemlerle devam ettiriyoruz. Atalarımız bize güzel bir emanet bırakmış, bizler de sahip çıkıyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da Kazak edebiyatı rüzgarı esti UNESCO’nun 15 Aralık’ı Dünya Türk Dili Ailesi Günü ilan etmesi ve Kazakistan’ın 34. Bağımsızlık Yıl Dönümü dolayısıyla İstanbul’da bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Rami Kütüphanesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen programda Kazak edebiyatı panel, söyleşi, kazak halk müzikleri konseri ve film gösterimiyle katılımcılara tanıtıldı. Burada bir konuşma yapan Kam-Us Yayınları yayın yönetmeni Aydemir Gültekin, "Kazak edebiyatı, sadece Kazak halkının değil, bütün Türk dünyasının kültürel hazinesi niteliğindedir. Bu edebiyat, Muhtar’dan Abay’dan, ondan öncesinde Ahmet Yesevi’den ondan da öncesinde Tonyukuk’tan kalan, yüzyıllardır sözlü gelenekten yazılı kültüre uzanan derin bir birikimi barındırır. O yüzden bu edebiyat ve sanatın Türkiye’de daha çok bilinmesine, daha yaygın olmasına çalışıyoruz. Böyle geniş çaplı bir etkinlik ilk kez düzenleniyor. Bu ve bu tür programlarla Türk gençliğinin Kazak edebiyatını daha yakından tanımasını istedik. Bunların bilinmesi ve tartışılması iki ülke arasında kültürel bağları daha da güçlendirecektir" dedi. Programa ev sahipliği yapan Rami Kütüphanesi müdürü Ali Çelik ise Rami Kütüphanesi’nin yalnızca bir okuma mekanı değil; Türk dünyasının ortak dili, hafızası ve kültürel mirasının buluşma noktası olduğunu vurguladı. Çelik, Kazak edebiyatının Türk dünyası edebiyatları içerisindeki güçlü yerine dikkat çekerek, bu tür etkinliklerin ortak kültürel bağları pekiştirdiğini ifade etti. Programda Dulat İsabekov’un eserinden uyarlanan "Baluan Şolak" isimli film gösterimi yapıldı ve katılımcılara "Dirlik" kitabı hediye edildi.