GÜNDEM - 26 Mayıs 2024 Pazar 09:52

2 asırdır aynı usulle döner kesen ustalardan büyük iddia: “Döner Kastamonu’nun”

A
A
A
2 asırdır aynı usulle döner kesen ustalardan büyük iddia: “Döner Kastamonu’nun”

Sosyal medyadaki ‘döner nerede bulundu’ sorularına cevap veren Kastamonu’daki döner ustaları, dönerin ilk olarak Kastamonu’da yapılmaya başlandığını iddia etti. 1855 yılında fotoğrafı çekilen dönerci ustasının Kastamonulu Hamdi usta olduğunu söyleyen döner ustaları, o tarihten itibaren dönerin tüm Türkiye’ye yayıldığını söyledi.


1855 yılında İstanbul’da çekilen Kastamonulu dönerci Hamdi Usta’nın fotoğrafı, sosyal medyada ‘döner nerenin’ tartışmasını beraberinde getirdi. Birçok sosyal medya kullanıcısı döner kebabın Bursa’ya ait olduğunu söylerken, Kastamonu’daki döner ustaları tartışmaya tarihi bilgilerle cevap vererek, dönerin Kastamonu’ya ait bir yemek olduğunu söyledi. 1800’lü yıllardan beri süren gelenekle, kuzu, dana eti ve kuyruk yağını karıştırarak hazırladıkları döneri tırpan ile kesen Kastamonu’daki döner ustaları, dönerin ilk Kastamonu’da yapıldığını ve daha sonra tüm Türkiye’ye yayıldığını söyledi.


Birçok tarihi dönercinin bulunduğu Kastamonu’da, eski usullerle yapılan et döner lezzetiyle de meydan okuyor.



“Döner ilk olarak Kastamonu’da yapılıyor”


12 yaşından beri dönercilik yaptığını söyleyen Necati Topçuoğlu, “Bu döner dana eti ve kuzu eti karışık, yüzde 5 de kuyruk yağı var. Çok eskiden beri bu şekilde yapılır. Tarihine bakarsak da sadece kuzu eti kullanılır. Kuzu eti ağır olduğu için kırmızı et ile karıştırıyoruz. Büyükbaş hayvanın sadece 4 bölgesindeki eti kullanıyoruz. Döneri de tırpan ile keseriz. Yaprak döner olduğu için esnememesi gerekiyor. Bıçağa göre daha keskin oluyor. Döner ilk olarak Kastamonu’da yapılıyor. Kastamonulu bir usta yapıyor. Kastamonu döneri o dönem nasıl yapılıyorsa aynı şekilde yapılmaya devam ediyor” dedi.



“Bizim dönerimiz eski dönemden beri kullanılan döner”


Kastamonu dönerinin özelliklerinden bahseden Abdullah Taşmancı ise “Eski ustaların verdiği tarif ile dananın sırt eti, koyun etinin her tarafını kullanıyoruz ve aralara kuyruk eti kullanıyoruz. Bizim dönerimizde kesinlikle kıyma yok. Bursalılar, Bursa dönerinin meşhur olduğunu, ilk döner olduğunu söylüyor. Onlar döneri, kıyma döneri, iskender usulü yapıyorlar. Bizim dönerimiz eski dönemden beri kullanılan döner” diye konuştu.



“Dededen toruna 3’üncü kuşak olarak dönercilik yapıyoruz”


3 nesildir dönercilik yapan Nail Altınöz ise, “Dededen toruna 3’üncü kuşak olarak dönercilik yapıyoruz. Benden önce babam 1944’de işletmeye başlamış. Ondan önce dedem başlamış. İlk dükkanımız, Kastamonu Nasrullah Meydanı’ndaydı. Çadır usulü bir dükkanda başlamışlar. Kış mevsiminde çalışmazlarmış” şeklinde konuştu.



“İskenderin çıkışı da Kastamonu’da yapılan tirit yemeğinden doğmuştur”


Bursa’da yapılan iskender dönerin, Kastamonu’da yapılan tirit yemeğinden doğduğunu ifade eden Altınöz, “Kastamonu’ya orta Asya’dan gelmiş ve ismi lüle kebap olarak geçerken ilk olarak yatay olarak pişirilirmiş. Kastamonu önemli bir şehir olduğu için Candaroğulları tarafından burası tercih ediliyor. Burada da ustalarımız ‘nasıl yapalım’ derken, döneri dikey şekle dönüştürmüşler, çam kömürü ateşi ile pişirmişler. Şimdi Bursalılar, ‘kuzu etinden dönerimizi yaparız, iskender bize ait’ derler. İskenderin çıkışı da Kastamonu’da yapılan tirit yemeğinden doğmuştur. Kastamonu tiridi meşhurdur. Kastamonu simidi ile yapılır. Bu şekilde sunum yapılır. Onlarda da simit olmadığı için ‘pide üzerinde yapalım’ demişler. Bizimkiler farklı bir döner” ifadelerini kullandı.



‘Vedat Milor çok beğendi’


Vedat Milor’un yıllar önce restoranlarını ziyaret ettiğini ve Kastamonu dönerini çok beğendiğini kadeden Altınöz, “Vedat Milor ziyaret etti. Dönerini kesip ikram ettik. Genellikle ben orta yağlı döner sunarım, onun yağlı yediğini de bilmiyorum. Yediğinde ‘bu bambaşka bir şey. Bana biraz daha kes’ dedi. Çok beğendi. Gittiği yerlerden bir çatal alır bırakırdı, o gün 4-5 porsiyona yakın ikram ettim. ‘Ben bir daha geleceğim’ dedi. Daha sonra televizyon programlarından da bizden bahsetti” dedi.



“Bu lezzeti başka hiçbir yerde görmedim”


Çocukluğundan beri yediği Kastamonu dönerinin tadından vaz geçemediğini belirten Fatih Kaya isimli vatandaş ise “Dedelerimizden miras kalan bir döner. Çocukluğumuzdan beri yemeye devam ediyoruz. Bu lezzeti başka hiçbir yerde görmedim. Kesinlikle Kastamonu dönerini tercih ederim. Bursa’nın iskenderi meşhur olabilir ama et dönerde Kastamonu. Bunun içinde hem kırmızı et hem de koyun eti var. Biz Kastamonulular olarak bundan vaz geçemiyoruz” diye konuştu.



2 asırdır aynı usulle döner kesen ustalardan büyük iddia: “Döner Kastamonu’nun”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Yılbaşında merdiven altı ürünlere dikkat" Yeni yıl öncesi merdiven altı üretimin yaygınlaştığına dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu nedenle bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır" dedi. Yılbaşı alışverişlerinde merdiven altı ürünlere karşı vatandaşlara uyarıda bulunan Palandöken, "Bildiğiniz üzere zehirlenme olaylarının birçoğu maalesef bu gecelerde, bu özel günlerde yaşanıyor. Özellikle merdiven altı ürünlere, akşam karanlığında arabanın arkasında satılan kuru yemiş veya karışık kuru yemiş adı altında sunulan, nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği bilinmeyen ürünlere karşı çok dikkatli olunmalı. O anda ısıtılmış, cazip gösterilen ve gerçek fiyatının çok altında sunulan bu ürünler ciddi risk taşıyor. Hele hele şarküteri ürünleri bu noktada çok daha önemli. Midye, ciğer, tavuk sote gibi ya da farklı malzemelerden yapılmış, içeriği belli olmayan ürünlere de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde hem kendinizin hem de misafirlerinizin, konuklarınızın sağlığını riske atmış olursunuz. Bunun için yapılması gereken tek şey; dikkatli olmak, kontrollü davranmak ve tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır. Bilindiği üzere pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri; balık, ciğer gibi çabuk bozulabilen gıdalar ve sütlü ürünler çok hassas ürünlerdir. Bu ürünlerde ekstra dikkatli olunması gerekir. Fiyat olarak ekonomik gibi görünebilir ama sağlığınızdan olabilirsiniz" diye konuştu. "Yılbaşı gecesi taksici esnafımız 24 saat hizmet verecek" Öte yandan yeni yılda sevdiklerine ulaşmak için yola çıkacak vatandaşlara da uyarıda bulunan Palandöken, "O gece dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da trafiktir. İnsanlar alkol alabiliyor, alkollü sürücüler trafiğe çıkabiliyor. Yorgunluk ve yılbaşı gecesinin karmaşasıyla kaza riski de artıyor. Bu nedenle mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanmak ya da 24 saat hizmet veren taksi duraklarımızdan faydalanmak en doğru tercih olacaktır. Aracınızı kullanmak yerine, güvenli bir şekilde bu hizmeti veren arkadaşlarımızla yolculuk yapabilirsiniz. Sizin sağlığınız, geleceğiniz ve ailenizle birlikte bulunduğunuz aracın içindeki huzurun bozulmasını kimse istemez. Ancak maalesef bu tür olumsuzluklarla sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle yiyeceğimize, içeceğimize, alacağımız hediyelere ve bu hediyelerin niteliklerine dikkat etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Herkese huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyen Palandöken şu ifadelere yer verdi: "Bu ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını kısa sürede anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Günler azaldıkça korsan satıcıların, insan sağlığını hiçe sayan bu tür kişilerin sayısı da maalesef artıyor. Birincisi, trafik kurallarına mutlaka riayet edilmeli; mümkünse o gece araç kullanılmamalı, toplu taşıma ya da 24 saat nöbetçi olan taksi durakları tercih edilmelidir. Şimdiden 2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıklı, huzurlu ve ailenizle birlikte arzu ettiğiniz şekilde bir yılbaşı geçirmenizi temenni ediyorum."
Tokat Orta Asya’dan Tokat’a uzanan üç etek geleneği sürdürülüyor Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fındık Bebek, yaklaşık 40 yıldır Orta Asya’dan gelen ata mirası yöresel kıyafetleri dikerek gelenekleri sürdürüyor. Yaylakent köyünde dünyaya gelen Fındık Bebek, 20 yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra eşinden boşandı. Hayatının bu döneminde ne yapacağını bilemez haldeyken, ninelerinden miras kalan yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladı. Herhangi bir ustadan eğitim almadan, tamamen kendi merakı ve gözlemleriyle işe başlayan Fındık Bebek, yıllar içerisinde köyün ve çevre bölgelerin aranan isimlerinden biri oldu. Orta Asya’dan göç eden atalarından kalan kültürün en önemli simgelerinden biri olan ve yörede "3 etek" olarak bilinen kıyafetleri diken Fındık Bebek, bu geleneğin kendileri için kıymetli olduğunu ifade etti. Üç parçadan oluşan kıyafetin üst, fistan ve önlükten meydana geldiğini belirten Bebek, her gelinin sandığında mutlaka bu kıyafetin bulunması gerektiğini söyledi. "Kıyafetler bizim kutsalımızdır" Yöresel kıyafetlerin yaşa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Fındık Bebek, yaşlıların daha sade ve düz modelleri tercih ettiğini, gençlerin ise süslü ve işlemeli kıyafetler giydiğini aktardı. Geleneklerin eğitim ya da makamla değişmediğini vurgulayan Bebek, "Bizde her gelin, okusa da okumasa da hatta başbakan bile olsa 3 eteğini giyer. Bu bizim töremiz, bizim kıymetlimizdir" dedi. Yıllardır el emeğiyle diktiği yöresel kıyafetlerle kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışan Fındık Bebek, ata yadigârı geleneklerin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.