ÇEVRE - 30 Nisan 2024 Salı 17:22

Atıl arazi seraya dönüştürüldü, öğrenciler tarımsal üretime başladı

A
A
A
Atıl arazi seraya dönüştürüldü, öğrenciler tarımsal üretime başladı

Kastamonu’da Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan projeyle öğrenciler, atıl vaziyetteki alanı temizleyerek sera üretimine başladı.


Kastamonu’da Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Kastamonu Orman ve Tarım İl Müdürlüğü ile Kastamonu İl Özel İdaresi’nin destekleriyle “Yeni Nesil Permakültür Tarım Yöntemiyle Ata Tohumuna Sahip Çıkıyor” projesi başlatıldı. Proje çerçevesinde Kastamonu’da merkez Kuzyaka İlkokulu ve Ortaokulu yanında bulunan atıl vaziyetteki alan, okul idaresi, öğretmen, veli ve öğrenciler tarafından temizlendi. Daha sonra proje ekibi, öğrencilerin velilerinden ata tohumu salatalık, biber, patlıcan, marul, salatalık, patates gibi tohumlar topladı. Toplanan tohumlar öğretmen ve öğrenciler tarafından hem seraya hem de oluşturulan bahçeliğe dikildi. Ayrıca sera ve bahçede tamamen organik kompostlar kullanılarak ata tohumları yetiştirildi. Yetiştirilen ata tohumları, hasat yapıldıktan sonra tekrar öğrencilerin ailelerine verilecek.


Projeyle hem öğrencilerin organik beslenmeleri hem de ata tohumuna sahip çıkmaları amaçlanıyor. Kuzyaka İlkokulu ve Ortaokulu’nda hayata geçirilen proje alanını ziyaret eden Kastamonu Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, proje çerçevesinde yetiştirilecek ata tohumlarının diğer okullara da dağıtılmasını hedeflediklerini söyledi.


“Öğrencilerimizi toprakla bir araya getirmek, stresi de en aza indirmek istiyoruz”


Tarımın önemine dikkat çeken Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, “Bilindiği üzere tarım artık stratejik bir unsur. Biz de öğrencilerimizi mutlaka teknolojiyle buluşturuyoruz ama teknoloji ile buluştururken aynı zamanda dünyanın en önemli stratejik unsuru olan tarımı da ihmal etmemeleri için projeler hazırlıyoruz. Bugün de burada ‘termal kültür’ dediğimiz tamamen organik doğal bir şekilde sebzelerin ve meyvelerin yetiştirildiği bir alan oluşturdu öğretmenlerimiz. Bu alanın oluşturulması ile beraber öğrencilerimiz domatesin, salatalığın, biberin, fasulyenin, marulun nasıl yetiştirildiğini öğrenirken, aynı zamanda eğlenerek öğrenme faaliyeti gerçekleştiriyorlar. Dijital dünya içerisinde öğrencilerimiz ve velilerimiz dijital unsurlarla daha çok baş başa oluyorlar. Hem bu dijital unsurların zararlı etkilerinden korumak daha çok toprakla bir araya getirmek ve kendi bünyelerinde oluşan stresi de en aza indirmesi adına bu tür faaliyetlerin önemli olduğunu düşünüyoruz. Birçok sebzenin, birçok meyvenin üretimde hem açık alanda hem de sera ortamında yapılıyor. Burada tamamen organik kompostlar kullanılıyor. Bu kompostların elde edilmesinde de atık olan evsel ürünler burada değerlendiriliyor. Evsel ürünlerden yapılan kompost gübreleme ile de buradaki ürünler ortaya çıkıyor. Bu alanın oluşturulmasında paydaş kurumlarımızın destekleri de var. Tarım ve Orman İl Müdürümüze ve tüm ekibine çok teşekkür ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de bu tür faaliyetlerin tüm okullarımızda yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Özellikle öğrencilerimizin de ata tohumlarını geleceğe taşımaları noktasında bu tür faaliyetler oldukça önem arz ediyor. Ata tohumunun geleceğe taşınmasında buradaki gençlerimiz büyük bir unsur olacaklar. Biz eğitime bütüncül olarak bakıyoruz. Eğitim-öğretim faaliyetlerini sadece akademik anlamdaki başarı değil, sosyal, sportif, kültürel ve tarımsal faaliyetlerinde eğitimin bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Bu bütüncül anlayışla geleceğimiz olan gençleri Türkiye yüzyılında daha güçlü bir şekilde hazırlayacağız ve dünyayla rekabet edilebilir boyutunda da tüm dünyanın örnek gösterdiği gençler şeklinde yetiştireceğiz” dedi.


“Doğada var olan ahşap, taş, kaya gibi ürünler kullanılarak oluşturduğumuz alanlarda tarım yapıyoruz”


Kuzkaya Ortaokulu Özel Eğitim Öğretmeni aynı zamanda proje sorumlusu Müberra Kalafatoğlu ise, “Bu alan daha önce atıl olan bir alandı. Biz müdürümüz, müdür yardımcımız, proje ekibimiz, öğretmen arkadaşlarımızla beraber bu alanı temizleyip, düzenledik. Daha sonra yükseltilmiş bitki yatağımızı oluşturduk. Daha sonra İhsangazi Özel İdare’nin yardımıyla dağlardan yükseltilmiş bitki yatağımızın topraklarını getirdik. Yine Özel İdare’nin yardımıyla taşlar, parkeler getirip düzledik. Daha sonra Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün yardımıyla seramızı kurduk. Sonra da velilerimiz ve öğrencilerimiz ile ektiğimiz tohum keselerimizi hazırladık, velilerimize dağıttık. Velilerimiz yıllardır kullandıkları ata tohumlarını bizlere gönderdiler. Biz de zamanı geldikçe seramızda ve yükseltilmiş bitki yatağında bu tohumları kullanarak tarım alanları oluşturduk. Yine sonbaharda kullandığımız tohumları da keselerle birlikte velilerimize göndereceğiz. Projemizin temelinde permakültür tarım yöntemi yer almaktadır. Permakültür tarım yöntemine göre dışarıdan ücret ödeyerek bir şeyler kullanmak yerine doğada var olan ahşap, taş, kaya gibi ürünler kullanılarak alanlar oluşturuluyor. Biz de permakültür felsefesinde tarımımızı yapıyoruz, ata tohumumuz çoğaltarak, çevremize, köylerimize, diğer okullarımıza, kurum ve kuruluşlarımıza dağıtmayı hedefliyoruz. Öğrencilerimize ata tohumunun önemini, hibrit tohumlar kadar verimli olmasa da, uzun vadede hastalıkların önüne geçecek bir organizasyon olduğunu anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.


“Atıl vaziyetteki alanın taşlarını tek tek elimizle ayıkladık”


Kuzyaka İlkokulu Müdür Yardımcısı ve Proje Sorumlusu İsmail Dereli de, “Amacımız burayı atıl durumdan, öğrencilerimizin kullanabileceği bir yaşam alanına çevirmekti. Bunu başardığımıza inanıyoruz. Kompost alanımızda ürettiğimiz gübreyle daha verimli bitki yetiştirme amacımıza ulaşmış durumdayız. Gelişmelerde çoğalarak devam ediyor. Burayı el birliğiyle yaptık. Bizler memnunuz, çocuklarımızda memnun, ayrıca güzel bir görsellikte kattık okulumuza. Marul, tere, yeşil soğan, sarımsak, fasulye, domates, salatalık, patates gibi ürünler ektik. Burasını atıl vaziyetteyken neredeyse tüm okulumuzla birlikte hep bir el vererek tek tek taşlarını ayıkladık ve temizledik. Bütün düzenlemelerini öğretmenlerimizle ve öğrencilerimizle birlikte yaptık” şekline konuştu.


"Bunları ekerken, çok mutluluk yaşadım”


Alanda üretim yapan öğrencilerden Ebrar Sirkecioğlu ise, “Birçok ürün ettik. Burayı el birliğiyle yaptık. Burası eksiden çamurlu bir alandı. Burayı yaparken, çok güzel şeyler hissettim. Bunları her geçen gün büyütüyoruz. Burası için çok uğraştık. Bunları ekerken, çok mutluluk yaşadım” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Gelsenkirchen Horst Belediyesi’nden Alaplı Belediyesi’ne ziyaret Zonguldak’ın Alaplı Belediyesi ile kardeş Belediye olan Almanya Gelsenkirchen Horst ilçesi Belediye Başkanı Joachim Gill ve beraberindeki heyet Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin’i makamında ziyaret etti. Alman heyetini makamında ağırlayan Başkan Tekin; Almanya’nın Gelsenkirchen Horst ilçesi Belediyesi ile kardeş Belediye olmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek şöyle dedi: "Kardeş Belediyemiz Belediye Başkanı Sayın Joachim Gill ve değerli misafirlerimizi Alaplı’mızda ağırlamaktan dolayı son derece mutluyuz. İnşallah iki kardeş belediye olarak bu birlik ve beraberliğimiz uzun yıllar devam eder ve hem Alaplı’mız hem de Gelsenkirchen Horst Belediyemiz için hayırlara vesile olur. Kendilerinin bizleri ziyaretleri bizleri onurlandırmıştır. Kendilerine Alaplı’mıza ülkemize hoş geldiniz diyor, ziyaretlerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum." Alaplı’ya geldikleri için son derece memnun ve heyecanlı olduklarını ifade eden Gelsenkirchen Horst ilçesi Belediye Başkanı Joachim Gill de "Değerli belediye başkanımız bizleri çok nazik ve çok güzel bir şekilde karşıladı. İnanın bu bizim için çok heyecan verici. Alaplı Belediyesi ile kardeş belediye olmak bizim için çok değerli. İki kardeş belediye olarak güzel ve başarılı çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum" dedi. Başkan Alman misafirlerini makamında ağırladıktan sonra Alaplı Belediyesi Sosyal Tesislerinde yemekte bir araya geldi. Alaplı Belediyesi sosyal tesislerinde düzenlenen yemeğe Alaplı Kaymakamı Selçuk Köksal, Gümeli Belediye Başkanı Aytaç Tosun, Sivil Toplum Örgütü Başkanları, Belediye Meclis üyeleri ve Alaplı Belediyesi daire amirleri katıldı.
Muğla Depremde vefat eden MSKÜ öğrencileri anısına fidan dikildi Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem felaketinde yaşamını yitiren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) öğrencileri için kampüs içinde yer alan Yamaç Park’ta fidan dikildi. Dikilen 11 fidanın üzerine 11 öğrencinin ismi yazıldı Hayatını kaybeden öğrencilerin isimlerini üniversitede yaşatmak istediklerini söyleyen MSKÜ Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gülce Coşkun Şentürk, “6 Şubat depreminde üniversitemizde öğrenim gören öğrencilerimizin anısına, kalıcı bir hatıra ormanı yapmak istedik. Öğrencilerimizin isimlerini yaşatmak istedik. Onlar bizimle birlikte yaşamaya devam edecekler. 11 öğrencimiz için 11 adet fidanı toprakla buluşturduk. Bir daha böyle bir felaketin yaşanmamasını dilerim” diye konuştu. MSKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sülün ise, törene katılan öğrencilere hitap ederek, “Bu dikilen fidanlar sizden sonra gelecek öğrencilerimize hatıra olarak kalacaktır. Bu hatıra ormanı yaşanan asrın felaketinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızın unutulmamasını sağlayacaktır. Hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Rabbim bizi böyle felaketlerden korusun. Katılımlarından dolayı herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından 11 adet fidan toprakla buluşturuldu. Etkinlik fidanların sulanmasıyla son buldu. Etkinliğe MSKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Sülün ve Prof. Dr. Deniz Ülgen, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Erzurum Vali Mustafa Çiftçi, Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nın açılışına katıldı Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, bu yıl altıncısı düzenlenen Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nın açılışına katıldı. Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen kitap fuarının açılış töreninde bir konuşma yapan Vali Çiftçi, “İlerlemenin, üretmenin, gelişimin ve değişimin şekilleneceği; kültürümüzü ve bizleri yarınlara taşıyacak en önemli unsur, okumaktır. Bizler ilk emri “oku” olan, kalemin kılıçtan keskin olduğunu bilen, ilmin sadırlarda değil satırlarda olduğuna inanan insanlarız.” dedi. Vali Çiftçi konuşmasını şöyle sürdürdü, “Okumak insanın kişisel gelişimini sağlar, düşünce yapısını, hayal dünyasını geliştirir, sözcük dağarcığını arttırır, insana bilgi ve birikim kazandırır. Çünkü ‘Kitap; dilsize dil, gözsüze göz, güçsüze güçtür.’ İnsan, öğrenmek üzere yaratılmış bir varlıktır. Peygamberimiz (S.A.S.) ‘Hikmet ve ilim mü’minin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.’ buyurmaktadır. Ecdadımız da bu buyruğa uyarak sadece dinî ilimlerde değil, diğer ilimlerde de zamanlarına göre ileri gitmiş; nice ilim adamları yetiştirmek suretiyle müspet ilimlerin temellerini atmışlardır. Bizler de onlar gibi eğitim, kültür, teknik, medeniyet kısacası her alanda ilerlemek için bilmeye, öğrenmeye hiç ara vermemeliyiz. ‘Henry Ford ‘İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır, öğrenmeyi terk eden kişi yirmisinde de olsa, sekseninde de olsa yaşlıdır’ diyor. Konfüçyüs’ün ‘Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir; ilerleyemediğiniz taktirde gerilersiniz.’ tespiti de oldukça önemli.’ Toplum olarak kitapla, kütüphanelerle, kitap fuarlarıyla olan irtibatımızı sürekli artırmamız gerektiğini vurgulayan Çiftçi: “Söz konusu fuarlara olan ilgi gösteriyor ki, Türkiye’nin gençleri gelişime açık, geleceğe yön verme kabiliyetine sahip ve okumaya heveslidir. Bu hevesin artırılmasına vesile olan ve Türkiye’nin en önemli fuarlarından biri haline gelen kitap fuarının ilimiz, hemşehrilerimiz ve kitapseverler için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.” dedi. Doğu Anadolu Erzurum 6. Kitap Fuarı, 17-26 Mayıs 2024 tarihleri arasında Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi’nde kitapseverlere açık olacak.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çiftçilere müjde üstüne müjde: "Yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Küçük ekipman kredisi limitini 150 bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 bin liradan 600 bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı ile iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya yükseltiyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde "Sürdürülebilir Tarım ve Tarımda Markalaşma" temasıyla düzenlenen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1863 yılından beri Ziraat Bankası’nın Türk tarımının lokomotifi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savaş dönemleri dahil ülkemizin yokluk günlerinde bankamız çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer aldı. Üreticilerimizin insanımızın iliğini sömüren tefecilerin ve faiz lobilerinin pençesine düşmemesi noktasında hayati rol üstlendi. Ziraat Bankası dün olduğu gibi bugün de ülkeyi ve milleti önceleyen duruşunu muhafaza ediyor. Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat, ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini artırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyorum. 2015 yılında Ziraat Katılım’ın faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif finans piyasasında da yerini almıştır. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışması içinde hareket etmesi mühimdir. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır" dedi. "Eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor" 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Ankara’da Ziraat Odası Başkanları ve üretici birlikleriyle bir araya geldiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduklarını ifade etti. Muhalefetin saman ithalatı söylemine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’de muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Biraz önce Tarım ve Maliye Bakanlarımız da yaptıkları konuşmalarla bunu tekrar teyit ettiler. Özellikle hemen her sene tedavüle konan saman ithalatı söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor. Bunun yerine eleştirel ama daha yapıcı bir anlayışın ikame edilmesi ülkemiz için şüphesiz daha faydalı olacaktır. Biz de böyle olmasını arzu ve ümit ediyoruz. Elini vicdanına koyan herkesin kabul ettiği hakikat şudur. Ülkemizin son 21 yılda başarı hikayesi yazdığı alanların en başında tarım, hayvancılık ve su ürünleri vardır. Bunu söylerken elbette her şey güllük gülistanlık diyemeyiz" diye konuştu. "Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız" Dünyadaki tüm ülkeler gibi Türkiye’nin de sıkıntıları olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız var. Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız. Gübre fiyatlarındaki artışlarından gündelik ve sürekli işçi eksikliğine kadar farklı alanlarda yükselen şikayetlere kulaklarımızı tıkayamayız. Başarılarımızla birlikte halen problem üreten alanların farkındayız. Muhasebemizi yaparken dengeli ve objektif bir şekilde kendimize ayna tutuyoruz. Amacımız güçlü ve zayıf yanlarımızı en doğru biçimde tespit etmektir. Tarımda da durum farklı değildir. Burada da çözüm odaklı bakış açısıyla hareket ediyoruz. Başarılarımızın sayısını artırmanın, eksiklerimizi gidermenin derdindeyiz. Problemlerimize ortak akılla çözüm yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Tarım sektörümüzün 21 yılda elde ettiği başarıların değersizleştirilmesine mahal vermeden milletimizin en çok şikayet ettiği hususlara odaklanarak Türkiye’yi hep beraber hedeflerine ulaştıralım istiyoruz. Bakınız burada şu hususu tüm samimiyetimle söylemek isterim, milli meselemiz olan tarımda biz hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Türkiye’nin tarım eko sistemini geliştirmek için herkesin fikrine, katkısına, eleştirisine, önerilerine sonuna kadar açığız. Yeter ki, tarım konusu ezberlere ve ön yargılara kurban edilmesin. Yeter ki, cımbızla çekilen bir ürün üzerinden sektöre haksızlık yapılmasın. Allah’ın izniyle gerisi biraz gayret ve emekle zaten kolayca gelecektir" ifadelerini kullandı. "Asya, Amerika, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bir çok gerilimin altında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlık yatıyor" Geçtiğimiz asırda yer altı kaynaklarının ön planda olduğunu; petrol, elmas ve diğer yer altı zenginlikleri için oluk oluk kan aktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir damla petrolü bir damla kandan daha kıymet gören sömürgeciler bunları tahakküm altına almak için her yola başvurdu. Binlerce kilometre öteki ülkeleri işgal ettiler. Avrupa’dan Afrika’ya saldırdılar. Tüm imkanlarıyla Afrika’nın zenci evlatlarını ne yazık ki imkanlarını helikopterlerle elmaslarını altınlarını Avrupa’ya taşıdılar. İnsanları topraklardan sürdüler. Eli kanlı diktatörleri desteklediler. Yerli halkı uyuşturucuya alıştırarak ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan kendilerine tamamen bağımlı hale getirdiler. Bize insan hakkı dersi veren Batılı ülkelerin Kongo’da, Cezayir’de, Kenya’da, Somali’de, Güney Afrika’da ve daha pek çok Afrika ülkesinde neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Bu ülkeleri ziyaretimizde sömürgecilerin acımasız yüzünü bizzat görme fırsatı bulduk. Yeni ve çok daha sinsi yöntemlerle sömürü düzeni hala devam ediyor. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda aynı kavganın tarım alanları, su ve gıda için verileceği anlaşılıyor. Dünyanın gelişmiş ülkeleri Afrika’da tarım arazisi kiralamak için büyük bir yarış içindeler. İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle birlikte su kaynakları ve havzaları birer çatışma hattına dönüşüyor. Asya, Amerika, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bir çok gerilimin altında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlık yatıyor. Covid 19 salgını ve Rusya Ukrayna savaşında tüm ülkelerin gıda arz ve güvenliğini temi için nasıl kıyasıya mücadeleler verdiğini unutmayalım. Türkiye’nin gayretleriyle hayata geçirilen Karadeniz Girişimi olmasaydı başta Afrika ülkeleri olmak üzere bir çok yerde kıtlık yaşanacaktı. Açlık tehdiyle karşı karşıya kalan insanlar hayatını kaybedecekti. Biz buna kayıtsız kalmadık. Toplam 33 milyon ton tahılın Boğazlarımızdan güvenli geçişini sağlayarak durumun iyice kontrolden çıkmasına engel olduk. Şunu bir defa görmemiz lazım. Tarımın önemi azalmayacak bilakis daha da artacaktır. Her yeni küresel kriz gıda üretimi ve tedarikinin ne kadar stratejik bir alan olduğunu teyit etti" ifadelerini kullandı. "Ziraat Bankalarımızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır" Tarımı sadece ekonomi için değil milletin bekası için de hayati önemde bir sektör olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı’nın temel unsurları arasında tarım, hayvancılık, kırsal kalkınma ve tüm bu alanlarda verimlilik artışının ayrı bir yeri var. Son 21 yılda bunun alt yapısını güçlendirme yolunda önemli adımlar attık. Tarım desteklerini hem çeşitlendirdik hem de ciddi oranda yükselttik. Tarım Kredi Kooperatiflerimiz sektörün ve çiftçini daima yanında oldu. Çiftçilerimizin finansman ihtiyacını karşılamak üzere Ziraat Bankalarımızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır. Bu kredilerden yararlanan çiftçilerimiz sayısı 1,2 milyonu aştı. Bizim gayemiz insanları doğdukları yerde doyar hale getirmektir. Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Kırsal kalkınma hibe programlarımızı üretim planlamasını dikkate alarak yeniden düzenledik. 2024 yılı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi programı hibe desteğine esas proje limitini 7 milyon liradan 14 milyon liraya yükselttik. 5 milyar lira hibe desteği sağlayacağımız 7 bin projeyi ve hak sahiplerini bugünden itibaren Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamaya başlayacak. Bu projelerle toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup yaklaşık 20 bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçilerimiz için ilk kez hayata geçen yeni tarımsal kredi uygulamalarını aybaşında kamuoyu ile paylaştı. Üretim planlaması kapsamında üretim ve sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimiz ilk defa ilave faiz kar payı indiriminden faydalanabilecek. Organize tarım bölgesi yatırımı yapacak üreticilerimize ve birinci derecede tarımsal amaçlı örgütlerimize de ilk defa ilave faiz indirimi uygulanacak" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çiftçiye müjde üstüne müjde Ziraat Bankasının da yeni müjdelerle sektöre verdiği desteği arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küçük ekipman kredisi limitini 150 bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 bin liradan 600 bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı ile iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Her zaman söylüyorum gençlerimiz bizim geleceğimiz. Gençlerin tarım alanında iş ve işletme sahibi olmalarını teşvik ediyoruz. Ülkemizdeki genç nüfusa tarım dahil ne kadar fazla alternatif iş kolu oluşturabilirsek ekonomimiz için o kadar güzel olacaktır. Genç çiftçi kredisinin limitini 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya artırıyoruz. Kadın çiftçi kredisi limitini de aynı şekilde 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Ziraat Bankamızın bu müjdeli haberlerinin de çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu kredilerin katkısıyla tarım sektörümüz geliştikçe inşallah Türkiye daha müreffeh, milletimiz daha huzurlu, geleceğimiz daha aydınlık daha güvenli olacaktır" dedi.