ÇEVRE - 02 Temmuz 2025 Çarşamba 17:30

Batı Karadeniz Bölgesi’nin 20 yıllık ormancılık stratejisi bu çalıştayda belirlendi

A
A
A
Batı Karadeniz Bölgesi’nin 20 yıllık ormancılık stratejisi bu çalıştayda belirlendi

Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan illerin 20 yıllık ormancılık stratejilerinin belirlendiği çalıştayda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, "Koruma alanları, ki biyoçeşitliliğin muhafazası, geleceğin sigortası, mevcut varlığın devam ettirebilmesi için gelecek kuşaklara aktarılması noktasında korunan alan varlığının ve sürdürülebilir orman yönetimi için kaynakların artırılmasını hedefliyoruz" dedi.


Dünya Bankası desteğiyle yürütülen "İklime Dirençli Ormancılık Projesi" kapsamında Türkiye ormancılığının sürdürülebilir şekilde yönetilmesi ve iklim değişikliğine karşı önlemler geliştirilmesi amacıyla çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda Orman Genel Müdürlüğü tarafından Kastamonu’da Türkiye Ulusal Ormancılık Programı (TUOP) Batı Karadeniz Bölgesi Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştayda sürdürülebilir orman yönetimi, iklim değişikliğiyle mücadele, kırsal kalkınma, biyolojik çeşitliliğin korunması ve orman ekosistem hizmetlerinin devamlılığının sağlanması konuları ele alındı. Türkiye ormanlarının 2024-2043 yılları arasındaki planlamasına ilişkin uzmanlar görüşlerini bildirdi. Çalıştaya Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer illerin kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcileri başta olmak üzere ormancılık sektörünün farklı paydaşları katılım sağladı. Türkiye ormancılığının mevcut durumu küresel gelişmelerle birlikte değerlendirilerek çözüm önerileri, stratejiler ve eylem planlarına dair görüş alışverişi sağlandı.



"Ormanların yanmasının müsebbibi vatandaş ama söndürmeye gelince sadece Orman Genel Müdürlüğüne yükleniliyor"


Kastamonu Üniversitesi Merkez Sezai Karakoç Toplantı Salonu’nda yapılan çalıştayda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, "Ormanlarımız sadece biyoçeşitlilik açısından değil, kıymet arz etmekte değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli doğal kaynaklardan bir tanesidir. Bu vesileyle ormanların korunması, sürdürülebilir yönetimi ve gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması adına çalışmalar yürütülüyor. Önümüzdeki 20 yılın planlanması adına ortak akıl ve istişaresiyle geleceği planlama noktasındaki fikirleri bu çalıştay vesilesiyle çok kıymetli ve önem arz ediyor. Orman kaybını tersine çevirmek yani azaltmak özellikle 70’li yıllardan sonra Stockholm sözleşmelerini hatırlayan. Dünyada ciddi bir tahribat vardı. Daha sonra bir takım devam eden sözleşmeler oldu ama hala devam eden bir azalma söz konusu. Türkiye ormancılığında orman varlığının artması hakikaten önemli, birçok ülkede maalesef orman kaybı yaşanıyor. Bunu tersine çevirmeyi bir hedef olarak belirlenmiştir. Orman temelli faydalarda artış yani ormanlardan faydalanırken bunu daha katma değerli çeşitlendirebilir miyiz? Yani ürün ve hizmet sektörü noktasında nihai olarak katma değerli ürünler noktasında bunu daha fazla insanların, paydaşların beklentilerini karşılayacak şekilde arttırabiliriz. Bir diğeri koruma alanları, ki biyoçeşitliliğin muhafazası, geleceğin sigortası, mevcut varlığın devam ettirebilmesi için gelecek kuşaklara aktarılması noktasında korunan alan varlığının artırılması, sürdürülebilir orman yönetimi için kaynakların artırılması diğer hedeflerden bir tanesi. Yönetim çerçevelerinin güçlendirilmesi ve işbirliği ve koordinasyon. Ormanları sadece Orman Genel Müdürlüğü tek başına yönetemez. Sahip çıkmadığında ülkemizin doğal mirası, insanlığın doğal mirası diyoruz ama tek başına bu yükü Orman Genel Müdürlüğüne yüklemek de doğru değil. Ormanların yanmasıyla beraber yanmadan müsebbip vatandaş ama söndürmeye gelince sadece Orman Genel Müdürlüğüne yükleniyor. Dolayısıyla bu biyoçeşitlilik, bu doğal kaynak hepimizin, bu miras bizden öncekilerden bize devredilmiş bir miras. Dolayısıyla bizim bunu koruyup gelecek kuşaklara da aktarma gibi bir vazifemiz söz konusu. Bu anlamda bütün kurumları, özel sektör, STK, üniversiteler, kooperatifler, dernekler, sendikalar, iş dünyası kim olursa tamamı işbirliği ve koordinasyon içerisinde el birliğiyle bu sürecin içerisinde olması gerekiyor. Bir ülkenin dünya standartlarında orman varlığı açısından kabul edilen ortalaması yüzde 30’un üzerinde ormanı olmasıdır. Türkiye’de bu orana ulaşmış durumdadır" dedi.



"Biyoçeşitlik noktasında bazı türler adaptasyonu sağlayamayacak ve yok olacak"


İklim değişikliğinden ekosistemlerin etkilendiğini belirten Küçük, "Özellikle ekstrem hava olaylarına karşı karşıya aşırı yağışlar oluyor ve aşırı aşırı kurak periyotlar oluyor. Uzun periyotlar oluyor. Normal ekosistemi üzerindeki etkileri, orman yangınları artık sezon kalmadı. Aralık ayında Amerika’da orman yangını yaşadık ve biyoçeşitlik noktasında da yine bazı türler adaptasyonu sağlayamayacak. Ortadan kalkınması öngörülüyor. Bu noktada iklim değişikliğiyle mücadelede olmazsa olmazlardan birisi ormanlarımızı korumaya yönelik hepimize vazife düşüyor. Böcek istilalarında ve popülasyonlarında zararlı böceklerde patlamalar öngörülüyor. Kuraklık kaynaklı kurumalar, malumunuz ve büyük ve şiddetli yangınlar ve özellikle Türkiye ormancılığın da güzel uygulamalar var. Çeşitli projeler var, bu projelerin daha da yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunları yapmak kolay değil. İklime dirençli orman kurma, oturduğumuz yerde bazı şeyleri çok kolay konuşabiliyoruz ama sahada uygulaması da lazım" diye konuştu.



"Örtü yangınlarından tepe yangınlarına dönüşleri gördük"


Orman yangınları konusunda vatandaşlarda bilinç oluşturulmasının önemine değinenn Prof. Dr. Küçük, "Toplumun nasıl depremle beraber yaşama alışkanlığı varsa yangınlarla da yaşayacak. Türkiye ormanlarına sahip olduğu orman eko sistemleri, yangını adapte olmuş sistemlerden bir tanesi. Kızılçam ormanlarını kabul etmemiz lazım ama bu zararı en aza indirme adına elbette mücadeleler devam ediyor. Şunu gördük, artık eskiden örtü yangınları ağırlıklıyken örtü yangınlarından tepe yangınlarına dönüşleri gördük. Çünkü yanıcı madde yoğunluğu kurak periyotlar, şiddetli rüzgarlar, örtü yangınlarını artık çok kısa sürede tepeye dönüştürdü. Tepe yangınlarına sebep oluyor. Tepe yangınları daha şiddetli tepeye yangınlarına, büyük yangınlara dönüştürerek artık mücadelede zorluğu artırıyor. 40 km, 50 km rüzgarlar oluyor. Artık 30 kilometreden sonra oluşan rüzgarlar kritik rüzgarlar. Kontrol altına almakta güçlük yaşadığımız rüzgarlar. 100 kilometre rüzgar var, araba gibi gidiyor. Helikopterler, uçuramıyorsunuz, etkili atış yapamıyorsunuz, yangın uçakları gidiyor. Dolayısıyla yangın rejiminde değişiklikler söz konusu" şeklinde konuştu.



"Batı Karadeniz’deki ormancılık ve sektör paydaşları için ortak eylem gayesindeyiz"


Kastamonu Orman Bölge Müdürü Hasan Yaslıkaya ise, "Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki ormancılık ve sektör paydaşları için ortak bir rehber oluşturmak, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi strateji eylem planları uygulamalarına eşgüdüm sağlamak, ülkemizin ekolojik, ekonomik, sosyokültürel yönden farklılıklarını azaltmak, ormancılık sektörünün sorunlarına çözüm önerileri geliştirmek, paydaş katılımcılığının etkileşimini geliştirmek gayesindeyiz" ifadelerini kullandı.


Türkiye Ulusal Ormancılık Programı hakkında katılımcılara yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özden Görücü ise, "Ulusal Ormancılık Programı’nın Batı Karadeniz Bölgesi’nin özellikle bulunması gereken 4 önemli ayağını hep birlikte oluşturmaya çalışacağız. Teknik, biyolojik, ekonomik ve sosyal boyutlarını değerlendireceğiz. Kastamonu toplantımızdan sonra Erzurum, Bursa ve Trabzon ile birlikte son olarak Ankara’da yapacağımız çalıştayla tamamlayacağız. Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nın aslında oluşmasının esas ayaklarından bir tanesi iklim değişikliği ile mücadeledir. Ülkemizin şu anda da gündeminde olan ve mecliste bekleyen İklim Kanunu da bunun bir çıktısı olarak yansıyacaktır" dedi.


Konuşmaların ardından konunun uzmanları tarafından sunumlar yapılarak, görüş alışverişinde bulunuldu. Çalıştaydan elde edilen çıktılar ise Türkiye’nin uzun vadeli ormancılık vizyonunu belirleyecek Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nın hazırlanmasında önemli bir temel oluşturacak. Program kapsamında çalıştayların 9 bölgede yapılacağı öğrenildi.



Batı Karadeniz Bölgesi’nin 20 yıllık ormancılık stratejisi bu çalıştayda belirlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.
Manisa Manisa’da aile yapısının güçlendirilmesi için toplantı yapıldı Manisa Valisi Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirilen Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısında toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Vali Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda; toplumun temel yapı taşı olan ailenin korunması, güçlendirilmesi ve aile odaklı sosyal politikaların etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar ele alındı. 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında Manisa’da yürütülen faaliyetler ve projeler gözden geçirilerek, uygulamaların mevcut durumu ve geliştirilmesine yönelik hususlar değerlendirildi. Vali Vahdettin Özkan, güçlü aile yapısının güçlü bir toplumun temeli olduğunu belirterek, Manisa’da aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının daha etkin şekilde yürütülmesi amacıyla çalışmaların süreceğini ifade etti. Vali Özkan konuşmasının devamında "Aileyi ve insanı odağa almak, sağlıklı ve güçlü bir toplumun temelidir. İnsani değerlerin tabiatına uygun refleksler geliştirmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir. Valilik olarak kurumlarımız ve STK’larımız ile yürüttüğümüz çalışmalar, aileyi merkeze alan sosyal hizmet ve destek mekanizmalarının etkinliğini artırmayı amaçlamaktadır. Sosyal hizmet uzmanlarımızın tespitleri doğrultusunda, uygulamalarda iyileştirme yapılması gereken alanları belirleyip daha etkili adımlar atmak için çalışacağız" ifadelerini kullandı. Toplantıda, ayrıca 2025 Aile Yılı kapsamında elde edilen kazanımlar da dikkate alınarak, 2026 yılı çalışmalarının planlanmasına katkı sunmak amacıyla paydaş kurumların görüş ve önerileri alınarak; yeni dönem faaliyetlerinin daha etkili ve koordineli yürütülmesine yönelik istişarelerde bulunuldu.
İstanbul Arnavutköy‘de büyük istihdam seferberliği başlıyor Arnavutköy Belediyesi, Cuma ve Cumartesi günleri düzenleyeceği Kariyer ve İstihdam Fuarı ile iş arayan vatandaşları, 80’den fazla firmanın katılım sağlayacağı kapsamlı bir etkinlikle buluşturacak. Arnavutköy Belediyesi, gençlerin ve iş arayan vatandaşların kariyer hedeflerini desteklemek ve istihdam imkanlarını artırmak amacıyla 26-27 Aralık 2025, Cuma ve Cumartesi günlerinde Kariyer ve İstihdam Fuarı düzenliyor. Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirilecek olan fuar, 40 farklı sektörü temsilen 80’den fazla firmayı bir araya getirerek iş dünyası ile bireyler arasında güçlü bir köprü oluşturacak. Katılımcılar, firmalarla birebir iş görüşmeleri yapma imkanı bulurken, aynı zamanda atölye çalışmaları ve çeşitli etkinlikler aracılığıyla kariyer planlamalarına katkı sunacak bilgiler edinebilecek. Kariyer ve İstihdam Fuarı, iş dünyasına adım atmak isteyenler için önemli fırsatlar sunarken; profesyonel gelişimi destekleyen etkinliklerle katılımcıların bilgi ve deneyim kazanmalarına imkan tanıyacak. Arnavutköy Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bu fuar, gençlerin kariyer yolculuklarına rehberlik etmeyi, iş arayan vatandaşların ise doğru istihdam fırsatlarına ulaşmasını sağlamayı hedefliyor. Öte yandan, İstanbul’un gelişen ilçesi Arnavutköy’de, özellikle Hadımköy bölgesinde artan sanayi kuruluşlarının nitelikli personel ihtiyacı her geçen gün yükselirken; Karaburun’un turizm potansiyeliyle birlikte hizmet ve turizm sektörlerinde de yeni istihdam alanları oluşuyor. İstanbul Havalimanı’na ev sahipliği yapan ilçe, havacılık, lojistik ve hizmet sektörlerinde ortaya çıkan yoğun personel talebiyle de dikkat çekiyor. Kariyer ve İstihdam Fuarı’nın, bu alanlarda oluşan iş gücü ihtiyacı ile iş arayanları aynı zeminde buluşturması hedefleniyor.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık Kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık Kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık Kilimi’nin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık Kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık Kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek; "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi. (YK-RM-