GÜNDEM - 25 Kasım 2025 Salı 21:48

İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden Filistinli gazeteci, Gazze’deki zulmü anlattı

A
A
A
İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden Filistinli gazeteci, Gazze’deki zulmü anlattı

İsrail’in saldırısında, görevi başındayken sağ bacağını kaybeden Filistinli Gazeteci Sami Shehada, Kastamonu’da İsrail zulmünü anlattı. Shehada, kameranın tanktan daha güçlü olduğunu ve hayatını kaybeden gazetecilerin hikayelerini tüm dünyaya anlatacaklarını söyledi.


Kastamonu Üniversitesi ile Kastamonu Gazeteciler Derneği (KGD) tarafından Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansta, Gazze’de yaşanan İsrail zulmünü anlatıldı. Konferansta, Gazze’deki saldırıda bacağını kaybetmesine rağmen işini bırakmayarak yaşanan dramı ve soykırımı dünyaya duyurmaya devam eden Filistinli gazeteci Sami Shehada, yaşadıklarını ve savaşın acı yönlerini salonu solduran yüzlerce kişiye anlattı.


Sadece kendisini anlatmak için Kastamonu’ya gelmediğini söyleyen Sami Shehada, "Gazze’de bütün zorlukları yaşayan gazeteciler adına aranızdayım. Ben, size yılların yorgunluğunu sesli olarak karşınıza çıktım, yorgun bir vücut olarak, yorgun bir ceset olarak karşınızdayım. Gazeteci meslektaşlarımızın sesi olarak buradayım. Bugün Gazze’deki gazeteciliği konuşuyoruz. Büyük bir mücadele içinde icra edilen gazeteciliği anlatacağız. Bu mücadele bir tankla bir kamera arasındaki mücadele kelimelerle kurşunlar arasındaki mücadele. Yabancı gazetecilerin Gazze ye girmesi yasaklandı, dünyanın gözü olarak sadece Gazzeli gazeteciler içeride kaldı ve o seste kısılmaya çalışıldı. Ben, bu gazetecilerden biriyim. Kameram ve üzerimdeki can yeleğim ile açık şekilde gazeteci olduğum her halimle belliydi. Üzerimde bana da merhamet etmediler. Herhangi bir korunak sağlamadı. Gazeteci olmam sebebiyle bir İsrail tankı tarafından vuruldum. Ben silah taşımıyordum, mesleğimi icra ederken hedef oldum. Kamera vardı elimde ‘İsrailliler kameraları silahtan daha büyük tehdit olarak görüyorlar’ Bu vuruş benim şahsıma yapılmış bir vuruş değil, sadece dünyaya verdiği mesaja karşı bir atıştı. Bu vuruş beni öldürmedi ama bir ayağımı kaybettim. Acılar yaşadık ama katlanmayı öğrendik. Gazeteciler bu acıya katlanamazsa kimse katlanamazdı çünkü. Yaşadığımız acıların sesini yükseltmek için çabalıyorum" dedi.


Gazze’de şehit düşen bazı gazetecilerin hikayelerinden bahseden Sami Shehada, şehit olan gazetecilerin hikayelerini tek tek anlattı.


Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin davasında Filistin’in yanında olunduğunu söyleyen Vali Yardımcısı Aydın Ergün ise, "Buradaki öğrencilerimiz, sivil toplum temsilcilerimiz, tüm Kastamonulular en güzel şekilde göstermiştir. Şehit Şerife Bacının torunlarına Filistin davasına gösterdikleri bu hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca İstiklal Yolu’nda tüm Kastamonu halkını da bu salonu doldurdukları gibi doldurmalarını ve yürüyüşe katılmalarını bekliyorum" dedi.


Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) İl Temsilcisi ve Kastamonu Gazeteciler Derneği (KGD) Başkanı İzzet Sarı da, "Sami Shehada, sosyal medyadan ve televizyonlardan tanıdığımız ve bildiğimiz birisiydi. Kendisi, Alanya’da Küresel Gazeteciler Konseyi’nin yılın basın onur ödülü ile ödüllendirildi. Orada Sami Shehada’yı tanıdım. Ben, bu dernek, cemiyet, gazetecilik işlerini bırakmak üzereyken artık genç arkadaşlara bu görevi devretmek üzereyken Sami’yi tanıdım. Sami’nin inanmışlığını ve adanmışlığını o tek bacağıyla neleri başardığını görünce kendimden utandım ve son nefesime kadar devam etme kararı aldım. Sami, hepimiz için bir ilham kaynağı, kendi vatanı için, milleti için mücadele etmiş birisi. Sami, şu anda tedavi için Türkiye’de bulunuyor. Kendisine protez bacak takılacak, 2-3 günde bir hastaneye tedaviye gidiyor" diye konuştu.


Kastamonu’ya konuşmacı olarak gelmeden önce şehir ile ilgili internette araştırma yaptığını ifade eden Sarı, "Kastamonuspor’un renklerini sordu bizlere. Kastamonu Üniversitesinin renkleri neden siyah, kırmızı dedi. Sami kaderimiz aynı sizin şu anda yaşamış olduğunuz mücadeleyi bizim ecdadımız, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda yaşadılar. Bunun kırmızısı şehit kanlarını, siyahı da şehit analarının yapmış olduğu ağıtını simgeler. Bu yüzden Kastamonu Üniversitesi’nin renklerinin de kırmızı-siyah olmasını önerdik. Çünkü şehir olarak gerek Çanakkale’de gerekse Kurtuluş Savaşı’nda en çok şehit veren illerin başında geliyoruz" şeklinde konuştu.


Filistin Diplomasi Merkezi Başkanı Dr. Zahir Elbek de Gazze’de yaşanan zulüm ile ilgili güncel gelişmeleri anlattı. Konuşmaların ardından, Kastamonu Gazeteciler Dermeği tarafından hazırlanan ‘basın onur ödülü’, Vali Vekili Aydın Ergün tarafından Shehada’ya takdim edildi.


Konferans sonunda salonu dolduran yüzlerce katılımcı, Shehada’yı dakikalarca ayakta alkışladı. Konferanstan sonra açılan ‘Filistin’ konulu sergiyi gezenler duygusal anlar yaşadı.



İsrail saldırısında bir bacağını kaybeden Filistinli gazeteci, Gazze’deki zulmü anlattı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AFAD’dan gönüllülerine sertifika ve kimlik teslim töreni Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Töreni düzenlendi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü kapsamında akreditasyon sürecini başarıyla tamamlayan ekiplerin ve 81 ilden gelen Destek AFAD Gönüllülerinin katılımıyla AFAD Başkanlığında ‘Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Teslim Töreni’ düzenlendi. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan ve gönüllüler katıldı. "Gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri kimlik kartlarını takdim etmek üzere bir araya geldiklerini belirten AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan, "4 kavramdan bahsetmek isterim. Aslında belki de bu süreci özetleyen temel kelimeler, temel kavramlar arasında yer alan bu kavramlardan birisi; imece, diğeri gönül kelimesi gönül kavramı ve bu kavramlardan doğmuş olan gönüllü kavramı ve en nihayet akreditasyon kavramı. İmece; bizim kadim kültürümüzde, geleneğimizde yeri olan, insanlarımızın hiçbir karşılık beklemeden birbirlerinin yardımına koştuğu süreçleri ifade eder. Bir insanın, bir ailenin ihtiyacı olduğunda diğer komşuları o mahallede köyde yaşayanlar hiçbir teklif beklemeden bazen haberli bazen habersiz bu vatandaşlarımızın yardımına koşarlar ve belki de günlerce sürecek bir iş, 1 gün içerisinde bitirilir. Bunun hep birlikte mutluluğu yaşanır. Gönül kavramı; diğer insanlarda tek bir kelimeyle karşılığı olmayan, birçok anlamı içinde barındıran bir kelimedir. Kalp, ruh, duygu, arzu, istek gibi birçok anlamlı kelimeyi bünyesinde barındırır. Bu da aslında bizim sahip olduğumuz kültür ve medeniyet değerlerinin doğurduğu bir kelimedir, kavramdır. Bir işe gerçekten içtenlikle ve arzu, istekle ve kalben, ruhen katılım sağlamak, isteklilik göstermek anlamına gelir. Bu kelimeden doğmuş olan gönüllük kavramı hem imeceyle hem gönül kavramıyla bir bütünlük arz edecek şekilde hiçbir karşılık beklemeden insanların birbirinin yardımlarına kavuşmasıdır. Hatta gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" diye konuştu. "Salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var" 5 Aralık Dünya Gönüllüler günü vesilesiyle tüm gönüllüleri tebrik eden İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, şöyle konuştu: "AFAD bir koordinasyon kurumu. AFAD, afet yönetimiyle ilgili bir işi kendisi yapacak diye bir şey yok. Dünyaya baktığımızda afet yönetiminin büyük çoğunlukla gönüllüler üzerinden yürüdüğünü de görüyoruz zaten. Şu ana kadar akredite ettiğimiz ekip sayısı 16 bini geçti. Benim resmi olarak şu anda AFAD’daki arama kurtarma eleman sayım kaç? Sadece 3 bin 500. Bin 200 daha alacağız. İşte 4 bin 500, 5 bine yaklaşacağız 5 bin bile olmayacağız. Bu bize yeter mi arkadaşlar? Yetmediğini 6 Şubat depreminde Rabbim hepimize öğretti. Bu sayıların yetmediğini, yetmeyeceğini sadece bu hizmeti kamu eliyle, kamu görevlisi eliyle yapamayacağımızı en büyük delili, ispatı 6 Şubat depremleriydi. Az önce sayı verildi. Dendi ki 6 Şubat depremlerinde 32 bin 500 arama kurtarma görevlisi sahada çalıştı. Doğru mu? Doğru. AFAD’ın elinde resmi çalışan kaç tane arama kurtarma elemanı vardı? 2 bin 200-2 bin 500. Gerisi, bir kısmı diğer kamu kuruluşlarından, emniyetin PAK’ı, Milli Eğitim’in arama kurtarma, cezaevlerinin arama kurtarma ekipleri. Diğeri de 14 bini de dünyanın çeşitli ülkelerinden bizim yardımımıza koşan dost ve kardeş ülkelerin gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşları. Bizim bir hesabımız var. 6 Şubat depreminde 30 bin bina enkaz oldu. 25 kişidir bizim ekipler. Ekipler 25 kişi 8 saat çalıştı biz dinlenelim sonra 16 saat sonra gelip mesaiye devam ederiz diye bir kavram yok. Orada kesintisiz bir hizmete ihtiyaç var. Yani aynı enkazın başında 3 ayrı ekibe ihtiyacınız var. 75 kişi enkaz başına 30 binle çarparsanız 1 milyon 900 bin küsur arama kurtarmacıya aynı anda bütün enkazlara ulaşıp çalışma yapabilmeniz için ihtiyacınız var. Bu kadar insanı resmi olarak istihdam etme şansınız var mı? Yok. İşte o zaman salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var." Konuşmaların ardından AFAD gönüllülerine kimlikleri ve sertifikaları teslim edildi.
İstanbul Fenerbahçe’den açıklama Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray-Samsunspor maçının son dakikalarında yaşanan penaltı pozisyonuyla ilgili bir açıklama yayımladı. Sarı-lacivertli kulüp konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Bugün oynanan Galatasaray-Samsunspor karşılaşmasının son dakikalarında yaşanan ve tüm kamuoyunun açık biçimde gördüğü penaltı pozisyonunun, hem sahadaki hakem hem de VAR tarafından değerlendirilmemiş olması, Türk futbolu adına ciddi bir soru işaretidir. Göreve geldiğimiz günden bugüne kadar hakem tartışmalarının içine girmemeyi, odağımızı sahaya ve oyuna vermeyi özellikle tercih ettik. Ancak bu tercihimiz, açık hataların görmezden gelinmesini kabullendiğimiz anlamına gelmez. Hakemlerin ve VAR’ın standardının, ligin kaderini doğrudan etkileyen bu denli belirleyici anlarda dahi sağlanamaması; sadece bir kulübün değil, Türk futbolunun tamamının problemidir. Bizim tek beklentimiz, herkes için adil, şeffaf ve eşit uygulanan bir yönetim anlayışıdır. Fenerbahçe, hiç kimsenin lehine ayrıcalık istemez; ama kimsenin de aleyhine oluşabilecek bir düzenin parçası olmayı kabul etmez. Türkiye Futbol Federasyonu’nun ve ilgili kurullarının bu konuda acil bir açıklama yapması, yaşanan pozisyonun gerekçesini kamuoyuna şeffaf biçimde sunması Türk futbolu adına zorunluluktur. Fenerbahçe Spor Kulübü, rekabetin saha içinde kazanıldığı bir lig için gereken her adımın takipçisi olacaktır."