ÇEVRE - 27 Kasım 2025 Perşembe 11:07

Kastamonu’da küle dönen bin 256 hektarlık orman yeniden ağaçlandırılıyor

A
A
A
Kastamonu’da küle dönen bin 256 hektarlık orman yeniden ağaçlandırılıyor

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde 2020 yılında çıkan yangında küle dönen bin 256 hektarlık orman, 5 yıldır aralıksız süren çalışmalarla yeniden ağaçlandırılıyor.


Taşköprü ilçesinde Derekaraağaç köyü sınırlarında ormanlık alanda 2 Eylül 2020 tarihinde çıkan yangın, 6 helikopter, 2 uçak, 650 orman işçisi ve yangın personeli, 253 arazöz, iş makineleri ve tankerlerin müdahalesiyle 3 günde söndürülebilmişti. Yangın sonrasında bölgenin yeniden yeşillendirilmesi için Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından başlatılan çalışma, 5 yıldır aralıksız devam ediyor. Bu kapsamda ilk olarak bölgede ne kadar ağaç yandığı belirlendi ve ardından yanan ağaçlar ormandan çıkartıldı. Kesim işleminin tamamlanmasının ardından, toprak işlenerek fidan dikimine uygun hale getirildi. Tosya ve Taşköprü ilçelerindeki ormanlardan toplanan 302 ton kozalağın tohumu Daday Fidanlık Şefliği’nde tohumları çıkartılarak 2021 ve 2022 yıllarında serpme ve çizgi ekimi yöntemiyle yanan alana dikildi. 319 milyon karaçam, 94 milyon sarıçam tohumu toprakla buluşturuldu. Tohum ekimine uygun olmayan alanlara ise 5 yıl içerisinde 870 bin adet fidan dikildi. Ekipler, köy yerleşim kenarlarına, yol kenarlarına ise akasya, badem kızılcık gibi yapraklı ağaçlar dikti. 2030 yılına kadar bölgenin yeşillendirilmesi hedefleniyor.


Öte yandan, 1957 yılında da aynı bölgede çıkan yangında 7 bin hektarlık alanın zarar gördüğü öğrenildi.



"Bu alan bin 250 futbol sahası büyüklüğüne tekamül etmektedir"


Çalışmalarla ilgili bilgi veren Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü Kırkçam Orman İşletme Şefi Mehmet Oral, aynı alanda 1957 yılında çıkan yangında da 7 bin hektar alanın zarar gördüğünü belirterek, "Bu alan bin 250 futbol sahası büyüklüğüne tekamül etmektedir. Bu alan 1957 yılında çıkan ve 7 bin hektarlık alanda etkili olan yangın sonrası Orman Genel Müdürlüğü’müz tarafından ağaçlandırılan bir sahadır. Ağabeylerimizin orman olarak yeniden tesis ettiği bu alanı bizler de yeniden ağaçlandırarak tesis edeceğiz. Bunun yanı sıra orman yangınında Derekaraağaç köyümüzde 4 vatandaşımızın evi zarar görmüştü. Bu evler de ORKÖY kredileriyle yeniden yapılmıştır" dedi.



"413 milyon adet tohumu toprakla buluşturduk"


Yanan ormanların yeşillendirilmesi için hummalı bir şekilde çalışma yürüttüklerini söyleyen Oral, "Anayasa ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre öncelikle ve en önemli işimiz ormanların korunması olup, yangın gibi bir afet olduğunda tüm işler bırakılarak yangın söndürülür, devamında yılı içerisinde bu sahalar yeniden ağaçlandırılması için ivedilikle tüm çalışmalar tamamlanır. Öncelikle yanan sahada tespit çalışmaları tamamlanmıştır. Bu aşamada ekonomik değeri olan orman emvalleri hızlı bir şekilde üretilerek sahadan uzaklaştırılmıştır. Sahada ölü örtü temizliği ve toprak işleme yapılmıştır. Ormanlık sahanın ağaçlandırılması için Taşköprü ve Tosya ormanlarından uygun nitelikteki ağaçlardan 302 ton kozalak toplanmış ve Bölge Müdürlüğü’müze bağlı Daday Fidanlık Şefliği’mizde tohumları çıkarılmıştır. Çıkarılan tohumlar 2021 ve 2022 yıllarında toprağın tohum ekimine uygun olduğu kısımlara gençleştirme yöntemi olan serpme ve çizgi ekimi yöntemiyle 319 milyon karaçam, 94 milyon sarıçam tohumu olmak üzere toplam 413 milyon adet tohum toprakla buluşturulmuştur. Tohum ekimine uygun olmayan eğimin yüksek olduğu, kayalık vb. kısımlara ise toprak işlemesi yapılarak geçtiğimiz 5 yıl içerisinde 870 bin adet fidan topraklara buluşturulmuştur. Burada fidan dikiminde dikkat ettiğimiz bir diğer konu da hem yaban hayatı yaşayabileceği hem YARDOP projesi yani yangına daha dayanıklı ormanlar tesis etmek için köy yerleşim kenarlarına, yol kenarlarına akasya, badem kızılcık gibi yapraklı ağaçlarda dikim gerçekleştirdik" diye konuştu.



"10-15 yıl gibi bir zaman orman örtüsü ile kaplandığını göreceğiz"


Sağlıklı ekosistem oluşturmak için çalıştıklarını söyleyen Oral, "Bu sahamızda kültür bakımları için 5 yıldır 80-90 kişi ile 150 günden fazla çalışma yaptık. Görüldüğü gibi sahaya getirilen fidanlar, miktar ve kalite bakımından gayet iyi durumdadır. Gerekli bakımları zamanında ve eksiksiz yaparak 1957 yılındaki yangın sonrası gibi bu yangın sahasında kısa bir zaman içerisinde yangının izlerini silinip, sahadaki fidanlarla ve tüm canlılarla birlikte sağlıklı ekosistem oluşturmayı istiyoruz. Atalarımızdan emanet olarak aldığımız gelecek nesillerimize emanet bırakacağımız yeşil vatanımızdaki sorumluluğun farkındayız. Bundan önce yanan tüm ormanlarda olduğu gibi bu ormanlarda da inşallah 2030 yılında, yani 10-15 yıl gibi bir zamanda sahamızın kapalılık oluşacak ve orman örtüsü ile kaplandığını göreceğiz. Eskisinden daha yeşil ve yangına daha dayanıklı Kırkçam Şefliği için çalışıyoruz" şeklinde konuştu.


Oral, ormanların yangınlardan korunması için vatandaşların sürekli tedbirli olması gerektiğini ifade etti.



Kastamonu’da küle dönen bin 256 hektarlık orman yeniden ağaçlandırılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AFAD’dan gönüllülerine sertifika ve kimlik teslim töreni Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Töreni düzenlendi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü kapsamında akreditasyon sürecini başarıyla tamamlayan ekiplerin ve 81 ilden gelen Destek AFAD Gönüllülerinin katılımıyla AFAD Başkanlığında ‘Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Teslim Töreni’ düzenlendi. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan ve gönüllüler katıldı. "Gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri kimlik kartlarını takdim etmek üzere bir araya geldiklerini belirten AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan, "4 kavramdan bahsetmek isterim. Aslında belki de bu süreci özetleyen temel kelimeler, temel kavramlar arasında yer alan bu kavramlardan birisi; imece, diğeri gönül kelimesi gönül kavramı ve bu kavramlardan doğmuş olan gönüllü kavramı ve en nihayet akreditasyon kavramı. İmece; bizim kadim kültürümüzde, geleneğimizde yeri olan, insanlarımızın hiçbir karşılık beklemeden birbirlerinin yardımına koştuğu süreçleri ifade eder. Bir insanın, bir ailenin ihtiyacı olduğunda diğer komşuları o mahallede köyde yaşayanlar hiçbir teklif beklemeden bazen haberli bazen habersiz bu vatandaşlarımızın yardımına koşarlar ve belki de günlerce sürecek bir iş, 1 gün içerisinde bitirilir. Bunun hep birlikte mutluluğu yaşanır. Gönül kavramı; diğer insanlarda tek bir kelimeyle karşılığı olmayan, birçok anlamı içinde barındıran bir kelimedir. Kalp, ruh, duygu, arzu, istek gibi birçok anlamlı kelimeyi bünyesinde barındırır. Bu da aslında bizim sahip olduğumuz kültür ve medeniyet değerlerinin doğurduğu bir kelimedir, kavramdır. Bir işe gerçekten içtenlikle ve arzu, istekle ve kalben, ruhen katılım sağlamak, isteklilik göstermek anlamına gelir. Bu kelimeden doğmuş olan gönüllük kavramı hem imeceyle hem gönül kavramıyla bir bütünlük arz edecek şekilde hiçbir karşılık beklemeden insanların birbirinin yardımlarına kavuşmasıdır. Hatta gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" diye konuştu. "Salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var" 5 Aralık Dünya Gönüllüler günü vesilesiyle tüm gönüllüleri tebrik eden İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, şöyle konuştu: "AFAD bir koordinasyon kurumu. AFAD, afet yönetimiyle ilgili bir işi kendisi yapacak diye bir şey yok. Dünyaya baktığımızda afet yönetiminin büyük çoğunlukla gönüllüler üzerinden yürüdüğünü de görüyoruz zaten. Şu ana kadar akredite ettiğimiz ekip sayısı 16 bini geçti. Benim resmi olarak şu anda AFAD’daki arama kurtarma eleman sayım kaç? Sadece 3 bin 500. Bin 200 daha alacağız. İşte 4 bin 500, 5 bine yaklaşacağız 5 bin bile olmayacağız. Bu bize yeter mi arkadaşlar? Yetmediğini 6 Şubat depreminde Rabbim hepimize öğretti. Bu sayıların yetmediğini, yetmeyeceğini sadece bu hizmeti kamu eliyle, kamu görevlisi eliyle yapamayacağımızı en büyük delili, ispatı 6 Şubat depremleriydi. Az önce sayı verildi. Dendi ki 6 Şubat depremlerinde 32 bin 500 arama kurtarma görevlisi sahada çalıştı. Doğru mu? Doğru. AFAD’ın elinde resmi çalışan kaç tane arama kurtarma elemanı vardı? 2 bin 200-2 bin 500. Gerisi, bir kısmı diğer kamu kuruluşlarından, emniyetin PAK’ı, Milli Eğitim’in arama kurtarma, cezaevlerinin arama kurtarma ekipleri. Diğeri de 14 bini de dünyanın çeşitli ülkelerinden bizim yardımımıza koşan dost ve kardeş ülkelerin gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşları. Bizim bir hesabımız var. 6 Şubat depreminde 30 bin bina enkaz oldu. 25 kişidir bizim ekipler. Ekipler 25 kişi 8 saat çalıştı biz dinlenelim sonra 16 saat sonra gelip mesaiye devam ederiz diye bir kavram yok. Orada kesintisiz bir hizmete ihtiyaç var. Yani aynı enkazın başında 3 ayrı ekibe ihtiyacınız var. 75 kişi enkaz başına 30 binle çarparsanız 1 milyon 900 bin küsur arama kurtarmacıya aynı anda bütün enkazlara ulaşıp çalışma yapabilmeniz için ihtiyacınız var. Bu kadar insanı resmi olarak istihdam etme şansınız var mı? Yok. İşte o zaman salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var." Konuşmaların ardından AFAD gönüllülerine kimlikleri ve sertifikaları teslim edildi.
İstanbul Fenerbahçe’den açıklama Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray-Samsunspor maçının son dakikalarında yaşanan penaltı pozisyonuyla ilgili bir açıklama yayımladı. Sarı-lacivertli kulüp konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Bugün oynanan Galatasaray-Samsunspor karşılaşmasının son dakikalarında yaşanan ve tüm kamuoyunun açık biçimde gördüğü penaltı pozisyonunun, hem sahadaki hakem hem de VAR tarafından değerlendirilmemiş olması, Türk futbolu adına ciddi bir soru işaretidir. Göreve geldiğimiz günden bugüne kadar hakem tartışmalarının içine girmemeyi, odağımızı sahaya ve oyuna vermeyi özellikle tercih ettik. Ancak bu tercihimiz, açık hataların görmezden gelinmesini kabullendiğimiz anlamına gelmez. Hakemlerin ve VAR’ın standardının, ligin kaderini doğrudan etkileyen bu denli belirleyici anlarda dahi sağlanamaması; sadece bir kulübün değil, Türk futbolunun tamamının problemidir. Bizim tek beklentimiz, herkes için adil, şeffaf ve eşit uygulanan bir yönetim anlayışıdır. Fenerbahçe, hiç kimsenin lehine ayrıcalık istemez; ama kimsenin de aleyhine oluşabilecek bir düzenin parçası olmayı kabul etmez. Türkiye Futbol Federasyonu’nun ve ilgili kurullarının bu konuda acil bir açıklama yapması, yaşanan pozisyonun gerekçesini kamuoyuna şeffaf biçimde sunması Türk futbolu adına zorunluluktur. Fenerbahçe Spor Kulübü, rekabetin saha içinde kazanıldığı bir lig için gereken her adımın takipçisi olacaktır."