ASAYİŞ - 25 Nisan 2025 Cuma 12:38

Uyuşturucu parası için araçta infaz edilmişti: Sanıkların yargılanmasına başlandı

A
A
A
Uyuşturucu parası için araçta infaz edilmişti: Sanıkların yargılanmasına başlandı

Kastamonu’da bir şahsın uyuşturucu parası anlaşmazlığı yüzünden çıkan tartışma sonrasında araçta infaz edilmesi olayıyla ilgili 4 sanık hakim karşısına çıktı.


Olay, 10 Nisan 2024 tarihinde Kastamonu-Taşköprü karayolu üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ümit Yılmaz, vatandaşlar tarafından aracında silahla vurulmuş halde bulundu. Sağlık ekiplerince Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Yılmaz, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma çerçevesinde, Kastamonu Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından olaya karıştığı tespit edilen A.S., Ö.Ü., B.Ç. ve A.K. isimli şüpheliler gözaltına alındı. Şüphelilerden A.S. ve Ö.Ü. tutuklanırken, diğer şüpheliler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.


Olayın ardından şüpheliler hakkında "kasten öldürme" suçundan dava açıldı. Davanın ilk duruşması Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada hakim karşısına çıkan sanıklar savunma yaptı.



"Öldürmek istemedim, kazayla oldu"


Ümit Yılmaz’ı öldürmek istemediğini iddia eden A.S., "Benim 80 bin liralık nakit param çalındı. Seda bende para olduğunu biliyordu, evime gelip gidiyordu. Evimde kaldı, kalacak yeri olmadığını söyledi. Param ile silahım evde yoktu. Seda’yı aradım telefonu kapalıydı. Rahmetlinin arkadaşı vardı Fuat. Fuat’ı aradım, Ümit ile eve gelip parayı ve silahı aldığını söylemişti. Ben de Ümit’i aradım, benim olayla ilgili bir durumum yok dedi. Ümit, silah atıyordu, silah atışı yaparken sosyal medyada paylaşmış, ben de silahı gördüm. Aradım, silahımı istedim. Silahımı vermeyince ben de evine gittim. Eve gittiğimde Adnan ile Ümit uyuşturucu içiyordu. Adnan beni sakinleştirmeye çalıştı. Arkadaşlarına uyuşturucu veriyormuş. Aklıma Ömer geldi, Ömer’i arayıp çağırdım. Ömer, eve gelene kadar, Ümit para karşılığında televizyon ve evdeki eşyaları almamı söyledi. Ben de ’olmaz’ dedim. ’Benim sana da, Seda’ya da bir yanlışım olmadı’ dedi. Benim gururuma dokunmuştu. Ömer gelince ’ben seni bulurum’ dedim. Metamfetamin ve bonzai maddesinden içiyorlardı. Ömer direksiyona geçti, diğerleri uyuşturucu kullandığı için aracı kullanmadı. Burak, ’aracım kaldı’ diyerek indi. Bir süre gittikten sonra araçta Ümit küfür etmeye başladı. Elini beline attı, ben de tutup elinden silahı aldım, omuzundan vurdum. Ömer, ’benim cezam var, ben hastaneye gelmem’ dedi. Benzinliğin yakınında Ümit’in boynu kanıyordu. Tampon yaptık, ben öldürmek istemedim. Delilleri yok etme gibi bir durumum yok. Delilleri yok etmek istesem silahı bırakmazdım. Şu anda olayı da anlamış değilim. Kazayla oldu. 80 bin lirayı zor biriktirdim. Uyuşturucu parası falan değildi. Asgari ücretle çalışan birisiyim" dedi.



"Benden çaldığı para Ümit’in evinden çıktı"


Ümit Yılmaz’ın alacağının olduğunu ve bu yüzden evden çıktıklarını belirten A.S., "Taşköprü’ye gidildiğini bilmiyordum. Ben, Ümit ile konuşuyordum, ’neden paramı çaldınız, kim sizi gönderdi2 diye konuşuyorduk. Bu yüzden aracın nereye gittiğini anlamadım. Ümit’in üzerinden 18 bin lira çıktı. Bankaya borçlarım olduğu için parayı evde tutuyordum. O parayla araba alacaktım. Mermi camdan çıkmış, ben merminin boynunu sıyırdığını sandım. O yüzden benzinliğe girip peçete aldık. Adnan ile kanı durdurup tampon yapıyorduk. Ümit ile benim bir husumetim yoktu. Burak, Ümit’in eline para geçtiğini öğrenmiş, o da bize bunu söyledi. ’Ümit’ten bu parayı alalım’ dedi. Ümit, ’58 bin lira para çaldırmış, uyuşturucu parası’ dediler. Benden çalınan para, Ümit’in evinden çıktı" diye konuştu.



"Yolda giderken arka koltukta silah patladı, Ümit’in boynu kanamaya başladı"


Uyuşturucuya karşı tahammülünün olmadığını belirten tutuklu sanık Ö.Ü. ise "Bunlar, benim amcamın oğluna uyuşturucu vermişler. Beni aradılar, Ümit ile Adnan birlikte uyuşturucu içtiklerini söylediler. Burak beni aldı ve eve gittik. Ümit’e, ’neden uyuşturucu içiyorsun’ dedim. ’Ben içmiyorum satıyorum’, sonra da ’satmıyorum içiyorum’ dedi. Evden çıkıp arabaya bindik. Burak’ı yolda bıraktım. Ümit’in, Aykut ile olan alacak verecek işlerini bilmiyordum. Burak’ı bırakıp yolumuza devam ettik, Taşköprü’ye doğru gidiyorduk. Yolda giderken Ümit ile Aykut arasında arbede çıktı. Aralarında ne konuştuklarını hatırlamıyorum. Yolda giderken arka koltukta silah patladı. Benzinliğe girdim. Aykut, ’boynu kanıyor’ dedi. Peçete ile tampon yaptık, ’kurşun omzuna gelmiş’ dedi. Aykut’un elinde bir poşet vardı, ’eve gidelim’ dedi. Ben de Aykut’a ’teslim olalım’ dedim. Yemin ederim, benim bir suçum yok. Aykut’un uyuşturucu kullandığını bilsem selam bile vermezdim" şeklinde konuştu.



"Aykut, Ümit’i vurunca dereye atalım dedi"


Başka suçtan tutuklu sanık A.K. de suçlamaları kabul etmeyerek, "Ümit ile evde otururken kapı çaldı, kapıyı açınca Burak ve Aykut içeri girdi. Aykut, Ümit’e yumruk attı. Ardından Aykut, Ömer’i görüntülü aradı, Ömer de ’ben geliyorum’ dedi. Ömer eve gelince ’ne yapıyorsunuz’ dedi. Ömer’in belinde silah vardı, Ümit’e saldırdı, vurdu. Aykut’un uyuşturucu satıp satmadığını bilmiyorum. Ömer, eve girer girmez Ümit’e uyuşturucu sattığı için vurmaya başladı. Evden çıkarken Ümit, ’babamdan parayı isteyelim’ dedi. Ümit, babasının evine gidecek ve parayı alacaktı, ardından Aykut’a verecekti. Aykut ile Ömer, Ümit’i zorla araca bindirdiler. Araçta bir kargaşa yaşandı, onları ayırıp tekrar önüme döndüm. 1-2 dakika sonra arka koltuktan silah sesi geldi. Aykut’un elinden silah hiç düşmedi. Ömer de evde Ümit’in başına silah dayayıp neden uyuşturucu sattığını sordu. Aykut, ’Ümit’i vurunca dereye atalım’ dedi. Ümit’in ağzı burnu kanlar içerisindeydi. Ben olaya karışmadım, beraatımı istiyorum" ifadelerini kullandı.



"Tek suçum yanlış zamanda yanlış yerde olmam"


Tutuksuz yargılanan sanık B.Ç. ise, "Aykut ile Ümit arasında bir husumet olduğunu bilmiyordum. Kapı açılınca Aykut ile Ümit arasında boğuşma oldu. Sonra eve Ömer geldi. Ömer, uyuşturucuya karşı olduğunu söyledi. Ömer’de silah yoktu, Aykut’ta silah vardı. Ümit, televizyonu, eşyaları verelim dedi. Aykut kabul etmedi. Ben evde normal oturacağız sanıyordum. Evde para konuşuldu. Uyuşturucu konuşuldu, ben de anladım. Şoka girdim, ne yaptığımı bilemedim. Aracımı dahi unuttum, ’aracım kaldı’ diyerek indim. Bu sırada Aykut beni aradı, ’çevirmeye girdik’ dedi. Ben de ’gelemem’ dedim. Korktum, başıma ilk kez böyle bir şey geliyordu. Ümit’in babasına gidip para alacaklardı. Benim Aykut ve Ümit arasında husumet olduğundan haberim yoktu. Eve gittiğimizde ben eğleneceğiz zannediyordum. Benim olay yerinde bulunmamın tek sebebi aracımın olmasıdır. Aykut’ta araç yoktu, ben de vardı. Ben kimseye yardım ve yataklık yapmadım. Benim tek suçum yanlış zamanda yanlış yerde olmamdı. Israrla beni arayınca çevirmeye girdiklerini inandım, ben de yanlarına gittim. Sonra benzinliğin oraya gidince bana patika yola doğru gel dediler. Ben de patika yola girince karşılaştık. Ben olayın ciddiyetini anlayamadım. Daha mı iyi olur daha mı kötü olur o yüzden bilemedim. Bu yüzden ihbar etmedim. Aykut parasının peşindeydi, Ömer de uyuşturucu ile mücadelenin de peşindeydi. Beraatımı istiyorum" dedi.


Ümit Yılmaz’ın babası R.Y, annesi M.Y. ve kardeşi M.Y. sanıklardan şikayetçi olduklarını ve cezalandırılmalarını istedi.


Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar A.S. ve Ö.Ü.’nün tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.



Uyuşturucu parası için araçta infaz edilmişti: Sanıkların yargılanmasına başlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."