EKONOMİ - 22 Nisan 2017 Cumartesi 11:34

Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay:

A
A
A
Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay:

Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe bu yıl boşluk yaşandığını söyleyerek, “Şeker kurulunun bir Bakanlığa verilmesini istiyoruz” dedi.

Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektöründe bu yıl boşluk yaşandığını söyleyerek, “Şeker kurulunun bir Bakanlığa verilmesini istiyoruz” dedi.


Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şeker sektörüyle alakalı değerlendirmelerde bulundu. Başkan Akay, şeker kuruluna atama yapılmamasının sektörü olumsuz etkilediğini kaydederek “Şeker sektörü özellikle bu yıl maalesef bir boşluk yaşıyor. Bu süreç ağustos ayında başladı. 28 Ağustos da şeker kurulunun görevi dolmuştu. O zamandan bu yana şeker kuruluna atama yapılmadı” dedi.


Şeker kurulunun şeker sektörünü düzenleyen bir kuruluş olduğunun altını çizen Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi yönetim kurulu başkanı Hüseyin Akay, "Şeker kurulu atanmayınca şeker kurumu işlevsiz hale geldi ve sektör üzerindeki yaptırımları ortadan kalktı. Denetim görevi yapılamaz hale geldi. Biz yaşananlara göre bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Şeker sektörü de bu manada bir boşluk içerisinde kaldı. Şeker kurulu her yıl şeker fabrikalarına kotalarıyla ilgili yazı gönderirdi. 1 Kasım tarihine kadar bu yazının gönderilmesi gerekirdi ama geçtiğimiz 2016 yılı itibariyle bu yazı gönderilmedi. Şeker fabrikaları da kendilerine bir kota belirlemesi yapılmadığı için kotasız bir üretim yapmak durumunda kaldı. Şeker fabrikaları şuanda Türkiye’de geçen yılki kotalarına göre sözleşme yaptılar. Bizde Kayseri Şeker olarak bir önceki yıla tahsis edilen kotaya göre çiftçimizle sözleşme yaptık. Şeker kurulunun bu tahsisi yapmamış olması bazı çevreleri harekete geçirdi. ‘Acaba kota ortadan kalktı mı?’ gibi bir değerlendirmeye sebebiyet verdi. Bu çerçevede ‘İstenildiği kadar ekilebileceği’ mesajlar oluşturulmaya başlandı. Bunlar doğru yaklaşımlar değildir" dedi.


Şeker pancarının verimli bölgelerde tercih edilmesi gerektiğini belirten Akay, “Örneğin Trakya bölgesinde şeker tarımı, çiftçinin tercih ettiği bir tarım değil. Buna benzer başka bölgelerde de aynı durumları gördük. Bunları biraz popülist yaklaşımlar olarak görüyorum. Şeker pancarı tarımının en iyi yapıldığı bölgelerde şeker pancarı tarımının yapılması gerek. Türkiye’de şeker sektörünün ayakta kalmasını öncelikle buradan geçiyor. Verimi ve şeker oranı yüksek olan bölgelerde bu tarım yapıldığı takdirde rekabet şansı ortaya çıkacak demektir ama biraz önce zikrettiğimiz bölgelerde şeker oranı düşük olduğu için zaten çiftçinin de tercih ettiği bir durum değil. Bunu zorlamanın ve popülist bir yaklaşım sergilemenin doğru olmadığını düşünüyoruz. O nedenle biz kendi bölgemizdeki çiftçimize bu boşluk nedeniyle bir yanlışlığa da düşmemek açısından bir önceki seneki kota çerçevesinde sözleşme yaptırdık. Biz bunu sürdürüyoruz ama aradan 8 ay geçmesine rağmen atama yapılmadığı için işin nereye gideceğini bilmiyoruz ve tedbirli davranmaya çalışıyoruz” diye konuştu.


Şeker kuruluna atama yapılmamasını değerlendiren Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Akay, kısa zaman da bir sonuç beklediklerini belirtti. Akay, “İnşallah kısa zamanda da bu işin sonuçlanmasını ümit ediyoruz. Bunu da siyasetçilerimizle paylaşıyoruz. Özellikle 16 Nisan referandumu öncesinde bu konuyu siyasetçilerimizle görüştük. Onlara bu sorunları anlattık. 16 Nisan referandumu da sonuçlandı. Çıkan sonucun vatanımıza ve milletimize de hayırlar getirmesini istiyoruz. Herkes bu referanduma odaklandığı için bu sorunlar çözümsüz kaldı. Şimdi artık bu sorunların üzerine gidilerek hızlı bir şekilde çözülmesini ümit ediyoruz “dedi.



"Piyasa denetimi Bakanlığa verilmeli"


Bu atamaların olmamasına art niyetli yaklaşmanın doğru olmadığını ifade eden Başkan Akay, "2001 yılında çeşitli kurullar kurulmuştu. Onlardan birisi de şeker kuruludur. Şeker kurulu şuanda işlevsiz hale geldi ama boşluk olmaması gerek. Bu görev mutlaka bir bakanlığa verilecektir diye düşünüyoruz. İnşallah kısa bir zaman içerisinde bu değerlendirmeler sonuçlanır ve şeker kurulunun piyasayı düzenleyen denetim görevi mutlaka bir bakanlığa verilir. Biz bu şekilde sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Bunun biran öncede olmasını bekliyoruz. Nişasta bazlı şeker üretimi yapan kuruluşların bu denetimin ortadan kalkması nedeniyle fazla üretim yaptıkları şeklinde bazı tespitler bize de intikal ediyor. Bunlar piyasada etkili noktaya gelince şeker pancarından şeker üreten kuruluşların satışlarında problemler yaşanmaya başlandı. Bunlar şeker sektörüne zarar verecek gelişmelerdir. Onun için biran önce şeker sektöründe boşluğun ortadan kaldırılması ve şeker kurulunun görevlerini ifa edecek görevlendirme yapılmasının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede siyasetçilerimize sorunlarımızı iletmiştik. İnşallah referandumdan sonra ekonomik konularda alınacak tedbirler hususunda buna da bir başlık açılacağını ve bu sorunun çözüleceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.



"Kotanın birden bire kaldırılması üreticiler için sorun çıkarır”


Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay Şeker üretiminin Türkiye’de 2001 yılından bu yana kanun çerçevesinde kotayla yapıldığını ifade ederek, "Çiftçi de, sektörde buna alışmış durumdadır. Bunun birden bire ortadan kaldırılması özellikle üreticiler açısından büyük sorunları beraberinde getirecek. Türkiye tüketeceği kadar şeker üreten bir ülkedir. Bunu da kotayla belirliyor. ‘Biz şu kadar şeker üretiriz’ diye şeker kurulu tespit yapıyor ve bunu da şeker üretecek fabrikalara bildiriyordu. Fabrikalarda o çerçevede üretim yapıyordu. Yani Türkiye’nin 2 bin 300 ton şeker ihtiyacı varsa, bu ihtiyacı şu fabrikalar üretebilir diye belirtiliyordu. Fabrikalarda bu kotaya göre çiftçilere üretim yaptırıyordu. Türkiye’ye yurtdışından şeker gelmesi bu şekilde önlenebildiği gibi yüksek vergide uygulandığı için kendi iç piyasamızda bir denge oluştu. Çiftçide buradan para kazanır hale geldi. Özellikle bizim bölgemizde son yıllarda Türkiye’nin en yüksek pancar fiyatını almaya başladı. Kotanın kalkması demek çiftçinin bu rahatlığını ortadan kalkması ve kontrolsüz bir üretim anlamına geliyor. Buda sonucunda farklı rekabetleri beraberinde getirir. Kota kalktığı takdirde Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike nişasta bazlı şekerin piyasada etkili olması demektir. Dünya da şekeri ucuza üreten Ülkeler var. AB’de son yıllarda bu konuda çok gelişme kaydetti. Yani, verimliliği artırdı ve fiyatlarını düşürdü. Fiyatlar ucuz olduğu için Türkiye’nin onlarla rekabet etme şansı şuanda yok. Birden bire kota serbestliğine yakın bir ortam ortaya piyasa sıkıntıya düşebilir. Bu konuyla ilgili bir geçiş süreci yaşanabilir. Yıllara göre bir plan belirlenebilirdi. ‘Şu kadar sene sonra Türkiye kotaları kaldıracak. Buna herkes hazırlıklı olsun’ denilebilirdi. Böyle bir program ortaya konulabilirdi ama bu konulmadı. Avrupa bunu yaptı. 2013 yılında ilan ederek ‘2017 yılında kotaları kaldıracağım’ dedi. Türkiye’de bu ilan edilmediği ve hazırlık yapılmadığı için Türkiye’deki şeker pancarı ve şeker sektörünün bunlarla rekabet etme şansı yok. Bu büyük bir tehlikedir. Bu sebeple kotaların devam ediyor olması öncelikle çiftçinin ve şeker fabrikalarının lehinedir. Fakat bunu devam etsin anlamında söylemiyorum. Bir geçiş süreci ve takvim belirlenerek bu takvim sürecinde bir takım tedbirlerde yanında alınarak bu uygulama Türkiye’de de yapılabilir ama birden bire bu sene böyle boşlukta kalıp da birden bire kotaların serbest bırakılıyor olması gibi bir sonucun ortaya çıkması bu şeker sektörüne ve pancar çiftçisine ciddi zarar verecek bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Onun için bu boşluğun biran önce ortadan kalkması gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.



"Ürettiğimiz şekeri satmakta sıkıntı yaşıyoruz”


Şeker piyasasında satışta yüzde 10-11 ıskonto kullanıldığını ve bu durumunda piyasada sıkıntıya yol açtığının altını çizen Akay, “Satışta sadece bizde değil bütün şeker fabrikalarında bu sorun yaşanıyor. Şeker fiyatları en son 2015 yılı Temmuz ayında arttı. 21 aydır şekere hiç zam gelmedi ama böyle olmasına rağmen Devletimizin kuruluşu Türk Şeker, şekeri satabilmek için 14 ay vadeli şeker satışı yapmak zorunda kaldı. 12-14 ay vadeli şeker satmak en az yüzde 10-11 ıskontoya tekamül ediyor. 21 aydır zammın gelmediği şekerde yüzde 10-11 ıskonto ile şeker satmak durumunda kalıyorsunuz. Bu ciddi bir problemdir. Bunun çözümlenmesi lazım. Bu şekilde fiyatların geriye gitmesi elbette istenilen bir şey ama önemli olan bunun tüketiciye yansımasıdır. Ülkemizdeki en büyük sorun ıskontoların tüketiciye yansımaması. Bunun tüketiciye yansıyacak şekilde düzenlenmesi gerek. Bu durumda tüketici maalesef yapılan iskontolardan istifade edememektedir. Belirli bir program çerçevesinde yapılması halinde zaman içerisinde fiyatlarında düşmesi beklenebilir” dedi.



"Kayseri Şeker’in borçları bitti”


Kayseri Şeker’in 2010 yılından devraldığı borçların bittiğini ve toplamda 790 milyon TL borç ödediklerini kaydeden Akay, şunları söyledi:


“Önümüzdeki günlerde geçmişteki borçlandırmalardan kalan son taksitte ödenecek. Kayseri Şeker daha önce borçlanmak mecburiyetinde kaldığı zaman ipotek veriyordu. Bütün mal varlığı rehinli ve ipotekliydi. Bunların tamamı ortadan kalktı. Bütün bankalar şuan Kayseri Şeker ile çalışmak istiyorlar. İpoteksiz, kefilsiz ve rehinsiz 1 milyar 375 milyon kredi limiti var. Daha başka bankalarda çalışmak istediğini söylüyorlar. Onlarda ayrıca limit belirleyecekler. İhtiyaç duyulduğu takdirde Kayseri Şeker’in bu kadar kullanabileceği bir kaynağı söz konusu. Sadece imza karşılığı kullanılabilecek krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıla göre sattığımız şekerin ancak 3’te 1’ini satabilmişiz. Bu bir gerçektir. Bunu da paylaşmak gerek. Ülkemiz genelindeki fabrikalarda maalesef benzer durumlar yaşanıyor. Bunun geçici olacağı kanaatindeyim. Türkiye’nin ihtiyacı kadar şeker üretildiğine göre eğer yasal olmayan yollardan bir takım uygulamalar yapılmıyorsa bu şekerin kampanya sonuna kadar tüketilmesi gerekecek. O yönüyle bizim bir finansal sıkıntımız yok ama diğer fabrikaların pozisyonunun ne olduğunu bizim değerlendirmemiz uygun olmaz."


Göreve geldikleri günden bu güne toplam ödenen borcun 790 milyon liraya ulaştığını ifade eden Akay, “Tabi bu borcun birde faizi var. Bu son taksitle beraber yaklaşık 260 milyon TL civarında bu kurum faiz ödemesi yapmak durumunda oldu. Faize 260 milyon TL ödeniyor olması çiftçinin hakkının ve emeğinin başka taraflara gidiyor olmasıdır. Bu geçmişten gelen ağır borcun hem fabrikaya hem de çiftçiye bir mirasıdır. İnşallah artık bunlar geride kaldı. İnşallah Kayseri Şeker bir daha bu sorunları ve sıkıntıları yaşamaz. Biz yaşamaması için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Sorunları çözmek için bütün gayreti gösterdik. Çiftçilerimizin bu işe sahip çıkıyor olmalarının çok anlamlı ve değerli olduğunu da düşünüyoruz. Onlar sahip çıktığı için biz bu başarıları birlikte gerçekleştirdik. İnşallah Kayseri Şeker bu istikamette yoluna devam eder ” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Gıda ihracatının lideri hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü. ihracatın yıldızlarını ödüllendirildi Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatının yüzde 48’ini tek başına gerçekleştiren hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 2023 yılını 12,3 milyar dolarlık ihracat seviyesinde geride bıraktı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EHBYİB) 2023 yılı mali genel kurul toplantısı ve “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni” gerçekleştirildi. EHBYİB’nin ödül töreninde; Bitkisel Yağlar, Yağlı Tohumlar ve Baharatlar, Değirmencilik Ürünleri, Şekercilik Mamulleri, Küspeler ve Hayvansal Yemler ve Hububat & Hububattan Mamuller sektörlerinde 6 kategoride 18 firma ödül gururu yaşarken, verilen bir özel ödülle de ödül sayısı 19’a ulaştı. Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektöründe rekor üstüne rekor Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 2023 yılında Türkiye Genelinde 12,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, Ege hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü olarak 2023 yılında 1 milyar 68 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında yüzde 47’lik artışla eriştiğimiz 1 milyar dolar seviyesinde yerimizi sağlamlaştırarak 2023 yılında üstüne 68 milyon dolar eklemiş bulunuyoruz. Her bir sektörün ihracata katkısı büyük. Birliğimizin geçen yıl yaptığı her 100 dolarlık ihracatın 44 dolarını bitkisel yağ ihracatçılarımız gerçekleştirdi.” dedi. Başkan Öztürk, “Yüksek bir ivmeyle büyümeye devam eden Küspeler ve Hayvansal Yemler sektörümüz bu sene de yüzde 32’lik bir artışla 162 milyon dolarlık hacme ulaştı. Bu sene rekor büyümeyi ise hububat alt sektörümüzde yaşadık, hububat ihracatımız geçen seneye göre neredeyse 7 kat artarak 2023 yılında 93 milyon dolar gerçekleşti. Yağlı tohumlarda 84 milyon ihracat gerçekleştirdik. Son yıllarda dikkat çekici büyüme sağlayan alt gruplarımızdan biri olan çikolatalı şekercilik ürünlerinde ise %74’lük artışla 83 milyon dolarlık ciddi bir ihracat rakamına ulaştık. %38’lik artışla 50 milyon dolara ulaşan hububattan mamul ürünler ise bir diğer gelişmekte olan alt sektör olarak kayıtlara geçti” diye konuştu. Türkiye Gıda İhracatçıları -TGİ markasını oluşturduk 2023/2024 döneminin Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu bünyesindeki altı 6 Birlik ile ortak faaliyet ve projeleri uygulamaya geçirdikleri bir yıl olduğunu vurgulayan Muhammet Öztürk, “Ege, İstanbul, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz Birlikleri olarak güçlerimizi birleştirerek sektörümüzün tanıtımını ortak faaliyetler bazında daha etkin bir şekilde gerçekleştirme kararı aldık. Bu doğrultuda ortak faaliyetlerimizi gerçekleştireceğimiz çatı platformumuz olarak Türkiye Gıda İhracatçıları -TGİ markasını oluşturduk. Markanın kurumsallaşma faaliyetlerini yürüttük. Nitekim TGİ markamızın sosyal medya hesapları ve web-sitesi faaliyete geçti ve 3 aylık bültenimizin ilki Ekim-Aralık dönemi için yayınlandı” diye konuştu. Başkan Öztürk, “6-9 Eylül 2023 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Worldfood İstanbul Gıda Fuarının organizasyonunda Sektör Kurulu Birliklerimizle yer aldık. Fuar alanı 2023 yılında bir önceki seneye göre yüzde 46 artarak 38 Bin m2’nin üzerine çıktı. 4 gün boyunca 161 ülkeden toplam 64.146 ziyaretçi ve 38 ülkeden 1.117 katılımcı firma fuarda yer aldı. Amacımız Worldfood İstanbul fuarını her sene daha da büyütmek ve ziyaretçi sayısını ve çeşidini arttırmak. Böylelikle alıcıyı ülkemize getirerek ihracatçılarımızın müşteriye ulaşmasını kolaylaştırmak ve ülkemizin ve sektörümüzün gıda alanında konumunu güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi. Dubai, Japonya, Singapur, ABD, Rusya, Fransa gündemde Türkiye Gıda İhracatçıları markası çatısı altında 7-9 Kasım 2023’te PRIME Dubai, 19-23 Şubat 2024’te Gulfood Dubai Fuarlarına Sektör Kurulu Birliklerince ortak info-stantlı katılım gerçekleştirdiklerini açıklayan Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Milli katılım organizasyonunu Ege İhracatçı Birlikleri’nin gerçekleştirdiği Foodex Japonya Fuarına ise 5-8 Mart 2024 tarihlerinde Birliğimiz organizasyonunda ve TGİ çatısı altında katılım sağladık. Singapur FHA Gıda ve İçecek Fuarına katılım sağladık. Haziran ayında milli katılımını Ege İhracatçı Birliklerinin düzenlediği Summer Fancy Food Show Fuarına TGİ çatısı altında info-stantlı katılım sağlayarak ABD pazarında sektörümüzü temsil edeceğiz. Eylül ve Ekim dönemlerinde ise Worldfood Moskova ve SIAL Paris fuarları bizi bekliyor olacak. Üye firmalarımızın ihracatını artırmak, büyümelerini sağlamak amacıyla Birlik imkanlarını devlet destekli bir proje olan Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi yani UR-GE projemizi hayata geçirdik.” Muhammet Öztürk, “Bu yıl Birliğimizin alt sektör ihracat sıralamasında 2. sırada yer alan küspeler ve hayvansal yemler sektörümüzü daha yakında tanıma fırsatı bulduk. Sektörde faaliyet gösteren firmalarımızı ziyaret ettik, sektörü tanımaya çalıştık. Eylül ayı sonunda İzmir’de gerçekleştirilen Petİzmir evcil hayvan fuarını Yönetim Kurulumuzla ziyaret ederek fuar açılışını gerçekleştirdik. Fuara katılım sağlayan üyelerimizin stantlarını ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldık, sorunlarını dinledik. Önümüzdeki dönemde de sektördeki gelişmeleri sıkı takip etmeye devam edeceğiz. Yıl boyu gerek tesislerinde gerekse fuarlardaki stantlarında üye firmalarımızı ziyaret ettik. 2023-2024 faaliyet döneminde 40’a yakın üye firmamızı ziyaret etmiş olduk” dedi.
Eskişehir Kelime-i Tevhid yazılı bayrakla yürüyen şahsa müdahale eden şüphelinin ifadesi ortaya çıktı Eskişehir’de yapılan Gazze’ye destek yürüyüşünün ardından elindeki ‘Kelime-i Tevhid’ yazılı bayrakla yürüyen kişiye müdahale ettiği gerekçesiyle tutuklanan şahsın ifadesinde “Sosyal medyada benim üzerinde bir linç kampanyası var” dediği öğrenildi. 23 Nisan Cumartesi günü Eskişehir Gazze Platformu tarafından İsrail’in saldırısı altındaki Filistin’e destek amacıyla yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşün ardından ‘Kelime-i Tevhid’ bayrağıyla yürüyen Y.U. isimli şahsa çevredeki vatandaşlar tarafından tepki gösterildi. Oluşan kargaşa esnasında Y.U.’ya yönelik tehdit ve küfür içerikli saldırı gerçekleştirdiği belirlenen H.K.T. adlı kişi, olaya ait görüntülerin sosyal medyada yer almasının ardından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma ile gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan H.K.T., ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’ ve ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ suçları çerçevesinde adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadesinin ardından Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen H.K.T., ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. “Bayrağın ne olduğunu bilmiyordum” Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadede müdahale ettiği olaydaki bayrağın üzerinde Kelime-i Tevhid yazdığını bilmediğini belirten H.K.T., suçlamaları kabul etmedi. Sosyal medyada kendisi üzerinden bir linç kampanyası yürütüldüğünü de belirten H.K.T., ifadesinde şunları söyledi: “Kamera görüntülerindeki kişi benim, ben olayın sonunda oradaydım. Olay yeri çok kalabalıktı, bende buradan git burası karışacak şeklinde uyarmak için gittim. Ona, ‘Burada problem çıkar linç ederler’ dedim. Görüntülerde bu kısım kesilmiş ne bayrağı olduğu konusunda bir fikrim yoktu. Benim olayından haberim yoktu. Ben dükkanda müşterimle ilgileniyordum. Kalabalığı gördüm, arkadaşım da kalabalığın içerisindeydi, ben de arkadaşımı kalabalığın arasından çıkarmak için gittim. Şu an sosyal medyada benim üzerinde bir linç kampanyası var. Olay saptırılıyor. O gün Filistin yürüyüşü olduğunu dün akşam öğrendim. Arkadaşın elinde tuttuğu bayrak Tevhid bayrağıymış, bayrağın ne olduğunu bilmiyordum. Tehditvari hiçbir eylemde bulunmadım, orada ortalığı karıştıran başkasıdır. Ben oradaki kimseyi tanımıyorum, 14 yıldır o sokaktayım, şu ana kadar hiçbir problem olmamıştır. Suçlamaları kabul etmiyorum”
Bursa Bursaspor Divan Kurulu Toplantısı 8 Mayıs’ta yapılacak Ertelenen Bursaspor Divan Kurulu Toplantısı, 8 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşecek. Bursaspor Divan Başkanı Galip Sakder, birçok önemli ismin toplantıya katılması için de çağrıda bulundu. Bursaspor Divan Başkanı Galip Sakder, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Her seçimli genel kurul öncesi alışıla geldiği üzere gerçekleştirdiğimiz divan kurulu toplantımız, 8 Mayıs 2024 Çarşamba saat 18.00’de, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacaktır. ’Şehrin Takımı için Kent Birlikteliği’ çağrısı ile ziyaret ederek davette bulunduğumuz başta Büyükşehir Belediye Başkanımız ve İlçe Belediye Başkanlarımız olmak üzere; Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Organize Sanayi Bölgesi Başkanlarımızın da bu bütünleşme toplantısına katılımını bekliyoruz. 20 yılın üzerinde kıdemi bulunan üyelerimizin oluşturduğu Bursaspor’un istişare organı olan Divan Kurulumuz, kulübün kurumsal hafızasını teşkil ederken; bağımsız Denetim Kurulumuzun, mevcut durum analizini paylaşacağı istişare toplantımıza; geçmiş dönemlerde sorumluluk üstlenen Başkanlarımız, eski yöneticilerimiz ve Bursaspor için mücadele veren dernek başkanlarımızın katılımını önemsiyoruz. Divan Kurulumuz seçim sonrası da görevin gerekliliği olarak seçilecek yönetimle sürekli diyalog halinde olacak doğru bildiği yolda desteklerini sürdürecektir.”
Adıyaman Yeni Kale’deki restorasyon çalışmalarında sona gelindi Restorasyon çalışmalarında sona gelinen Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki 2 bin yıllık Yeni Kale’nin (Eski Kahta Kalesi) 2 ay içerisinde yeniden turizme açılması bekleniyor. Kocahisar köyü sınırları içerisinde yer alan Yeni Kale, 2005 yılında turistlerin güvenliği nedeniyle turizme kapatılarak, restorasyon çalışmasına başlanıldı. 3 etap halinde yürütülen restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla 2022 yılının Ağustos ayında Yeni Kale turizme açıldı. Ancak 6 Şubat depremlerinde, kalenin savunma, çarşı ve saray bölümü depremde hasar gördü. Hitit Dönemi’nden günümüze kadar 5 medeniyete ev sahipliği yapan 2 bin yıllık kalede depremden hemen sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 4. etap restorasyon çalışmaları başlatıldı. 2023 yılı Temmuz ayında başlayan restorasyonda sona gelindi. Kalenin çarşı kısmında yıkılan duvarların tekrar yapılması ve bazı alanda yapılacak derz çalışmasının ardından 2 ay içerisinde kalenin yeniden turistlerin ziyaretine açılması bekleniyor. Turistlerin Nemrut Dağı, destinasyonunda yer alan Yeni Kale’nin turizme yeniden açılmasıyla turistlerin önemli ziyaret noktalarından birisi olacak. Adıyaman Müze Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik, 6 Şubat Depremleri sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığının çok hızlı bir şekilde refleks göstererek, restorasyona başladığına dikkat çekerek, “Yeni Kale, farklı dönemlerde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Osmanlı Dönemine kadar önemini korumuş kaledir. Kommagene Döneminde temelleri atılmış ancak günümüze ulaşan haliyle Memlüklülere ait bir çok yapı var. Yeni Kale, 2005 yılında güvenlik sebebiyle turizme kapatılmış ancak daha sonra üç farklı restorasyon çalışmasıyla 2022 yılında tekrar turizme açıldı. 6 Şubat depremleri kalede ciddi hasara sebep oldu. Bakanlığımızın çok hızlı aksiyon göstererek restorasyon çalışmalarını hemen başlattı. Yakın zamanda turizm sezonuna yetiştirip, tekrar açılması planlanmaktadır” dedi.