YEREL HABERLER - 14 Temmuz 2017 Cuma 13:32

Yıldız Kızlar Türkiye Şampiyonası Güney-Güneydoğu Grubu

A
A
A
Yıldız Kızlar Türkiye Şampiyonası Güney-Güneydoğu Grubu

Yıldız Kızlar Türkiye Şampiyonası Güney-Güneydoğu Bölgesi Kayseri Grubu’nda yer alan Kılıçaslan Yıldızspor, ilk maçında kendi sahasında Hatay Tavla Gençlikspor’a 4-1 mağlup oldu.

Yıldız Kızlar Türkiye Şampiyonası Güney-Güneydoğu Bölgesi Kayseri Grubu’nda yer alan Kılıçaslan Yıldızspor, ilk maçında kendi sahasında Hatay Tavla Gençlikspor’a 4-1 mağlup oldu. İlk yarısı 1-1 berabere biten maçın ikinci yarısında maça ağırlığını koyanHatayTavla Gençlik, rahat bir galibiyet alarak üç puanın sahibi oldu.


Stat: Argıncık 1 Nolu


Hakemler: Erol Eroğlu xxx, Fazlı Işık xxx, Arman Erkılıç xxx


Saha Komiseri: Ceyhun Denli


KılıçaslanYıldızspor: Fatma Nur Metin x, Melike Tokgöz x, Hatice Batır xx, Sıla Yaşar xx, Yasemin Nevra Kaplan x, Nur Bulut Korkmaz x (Dk. Beyza Taner x), Fatma Nur Şenses xx, Ayşegül Doğan x, Emine Topçu x, Fatma Nur Mert x, Yasemin Karakaya xx


Hatay Tavla Gençlik: Göknur Güleryüz xx, Hazal Düzen xx, Sevcan Bakır xxx, Necla Ay xx, Yağmur Çetin xx, Gözde Ateş xx, Zehra Berivan Öztürk xxx, İlayda Çekiç xx (Dk. 36 İldem Kabakçı xx), Nazlıhan Rıdvanoğulları xx (Dk. Burcu Büyükaşık xxx), İrem Karaali xxx, Seda Kart xx


Goller: Yasemin Karakaya Dk. 26 (Kılıçaslan yıldız), Dk. 7 İrem Karaali, Dk. 40 Burcu Büyükaşık, Dk. 50 ve 70 Zehra Berivan Öztürk (HatayTavla Gençlik)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kursiyer olarak başladığı kursta, usta öğretici oldu Antalya’da 14 yıl önce boş zamanını değerlendirmek için kentin geleneksel Ormana’ya özgü unutulmaya yüz tutmuş “Gılamıklı Dokuma” kursuna katılan Hacer Parmaksız, zaman içinde kendini geliştirip usta öğretici olarak yeni kursiyerlere meslek öğretiyor. 2010 yılında Ormana ’da açılan yöresel Gılamıklı Dokuma kursu açıldığını ve burada kursiyer olarak katılarak dokumayı öğrendiğini anlatan Parmaksız, “2010 yılından bu zamana kadar sürekli olarak burada çalıştım ve yine kurslara devam ettim. Bu yıl ise ben iyi bir öğretici olduğumu düşünerekten usta öğretici belgemi aldım ve Halk Eğitim Merkezine müracaat ettim. İbradı Halk Eğitim Merkezi bana Gılamıklı Dokuma kursu açtı. Şu anda 17 kursiyerim var. Kursa yeni başladık. Yeni kursiyerlerim çok hevesliler. Bu sanatı öğreneceklerine inanıyorum. Bu dokuma gerçekten sevgi ve aşk isteyen bir meslek. Unutulmaya yüz tutmuş ve 300 yıllık geçmişi olan bir meslektir. Bu 300 yıllık geçmişi olan zanaatı öğrendik ve gençlerimize ve başkalarına aktarmaya gayret gösteriyoruz ve aktaracağız. Gerçekten çok güzel bir zanaat. Unutulmasın ve devam etsin diye uğraşı gösteriyoruz” dedi. “Başka bir bölgede yok” Türkiye genelinde Ormana Gılamıklı dokuma diye geçtiğini ve başka bir bölgede bu dokumanın olmadığını anlatan Parmaksız, “Bu Gılamıklı dokuma sadece Ormana’ da dokunuyor. Tezgahlarımız çalışıyor. Şu anda 5 tane tezgahlarımız var. Bu tezgahlar hayırsever vatandaşlar tarafından alındı. İnşallah tezgahlarımızı daha da çoğaltacağız. Türkiye’nin her yerinden siparişler alıyoruz. Öncesinde yöresel örtü olarak bayanların örtündüğü bir örtü olarak yapılıyordu. Sonradan ise biz bunu geliştirdik. Çalışmalarımızı masa örtüsü, şal, peştamal gibi birçok ürün üretiyoruz. Çalışmalarımıza her geçen gün yenilerini ekliyoruz. Glamıklı dokuma demek, kozadan üretilmiş ipekten yapılmış örtülerdir. Öncesinden yöremizde kadınların tesettür olarak örtündükleri geleneksel örtülerdir. Türkiye’de başka bir yerde dokunmuyor. Sadece Ormana’ya özgüdür. Bu örtülerimiz 300 yıllık bir geleneğin ürünüdür” diye konuştu. “300-1000 TL arasında satışa sunuluyor” Parmaksız, “Fiyatlarımız ürün çeşitlerine göre 300 TL den başlayıp bin liraya kadar satıyoruz. Arkadaşlarımız bu işi hem severek yapıyorlar, hem de unutulmaya yüz tutmuş sanatımızı yaşatıyoruz. Hem siparişler alıyoruz, hem de yöremize gelen turistlere yerinde satışlar yapıyoruz. Aile bütçemize ise katkı sağlıyoruz” dedi. “Ürün çeşidine göre dokuma değişiyor” Tezgahlarda bir problem olmazsa, iplikler kırılmazsa bir saatte bir metre dokuma yapabildiklerini söyleyen Parmaksız, “Tabi ki bunu usta kişiler yapabiliyor. Yeni kursiyerlerin yapması imkansız. Zamanla kursiyerlerde ustalaştıkça onlarda yapacaklar. Dokumanın üerinde örnek koyarsak bir günde ancak bir parça çıkar. Bazı parçalarımız ise 3-4 gün sürebiliyor. İpek dokuma ise daha zor dokunuyor. Yavaş ilerliyor. Çünkü çok dikkat ister” şeklinde konuştu. “4 yıl önce kursa katıldım” Kursiyerlerden Hülya Kocakulak, 4 yıl önce dokuma kursuna katıldığını söyledi. Dokumayı öğrendikten sonra kursları bırakmadığını ve halen devam ettiğini söyleyen Kocakulak, “4 yıldır vakit buldukça zamanımın çoğunu dokumada geçiriyorum. İlk etapta dokumaya halk eğitim kursu diye başladık. Fakat sonradan bu dokuma farklı yönlere gitti. Bizim ananelerimiz, babaannelerimiz Ormana’da bulunan 2 katlı düğmeli evlerin alt katlarında kendi imkanları ile kurdukları tezgahlarda dokumalarını yaparlarmış. Ormana’nın kendine özgü dokumanın adi gılamık dokuma yani ipekten dokuma yaparlarmış. Pijamalarını, içliklerini kendileri dokurlarmış. Zaman içerisinde teknoloji ilerleyince dokuma bitme noktasına gelmiş. Tezgahlar kırılıp yakılmış. Bu dokuma sanatı da unutulmaya yüz tutmuş bir sanat olarak günümüze taşındı. Çok az kişi bu sanatı biliyordu. Halk Eğitimin açtığı kurslar ile bizde bu kursun öğrencisi olduk. Bu dokumayı öğrendik. Unutulmaya yüz tutmuş 300 yıllık bu geleneği bizde yaşatmaya çalışıyoruz. Dokuma unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Bizde bu sanatın birer sanatçısıyız. Yaptığımız dokumalarda bizim eserlerimiz oluyor. Herkesin kendine özgü bir eseri var. Bizden sonraki nesillerinde bu sanatı sürdürmesini istiyoruz” diye konuştu. “Saat ustasıydım” Kursiyerlerden Nejla Parmaksız 3 yıldır dokuma sanatı ile ilgilendiğini ve çok severek yaptığını söyledi. Her geçen gün dokumayı daha da geliştirdiğini ve başardığına inandığını anlatan Parmaksız, “Kendimi her geçen gün daha da geliştiriyorum. Zaten öğrenmenin sınırı yok. Sanatta bir iş bitti denilmez. Kendi asıl mesleğim saat tamir usta öğreticisiyim. Yaklaşık 15 yıl bu işi yaptım. Pandemi döneminde tamamen Ormana’ya yerleştik. Burada saat tamiri işini gerçekleştiremeyeceğimden kendime bir uğraş aramaya başladım. Bir anda kendimi dokuma atölyesinde buldum. Hocalarımız bana büyük destek verdiler. Şu anda kursa gelmek isteyen birçok kursiyer var. Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını geliştirmek için elimizden gelen her türlü desteği vermekten de mutluyuz. İyi ki dokuma var. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum” dedi.
Yalova Anaokullu motokrosçu Ura Alp, yarışlarda şampiyonluk kovalıyor Yalova’da erken yaşlarda bisiklet sürmeyi öğrenmesinin üzerine motokros sporuna yönlendirilen 6 yaşındaki anasınıfı öğrencisi Uras Alp İşler, katıldığı profesyonel yarışlarda şampiyonluk kovalıyor. 1 yaşında yürümeye, 2 yaşında denge bisikletine binerek sürmeye başlayan Uras Alp, 4 yaşında da tek başına ustaca bisiklet sürmeye başladı. Uras’taki bu yeteneği fark eden babası, çocuğunu motor sporlarına yönlendirdi. Kocaeli’nde bulunan bir kulüpte 5 yaşında motokros sporuna başlayan Uras Alp, geçtiğimiz yıl 2 yarışmada boy gösterdi. Bu sezon yarışlarında iddialı şekilde hazırlanan Uras Alp İşler, kendinin 2 kat ağırlığındaki 50 kiloluk motorla çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Uras’ın babası Alper İşler, çocuğunun bu yönde yetenekli olduğunu gözlemlediklerini belirterek, "Uras’ın erken yaşlarda bisiklet sürmeye başlaması, motosiklete devamına neden oldu. Motosikleti bir deneyimlemek istedik ve deneyimledik. Motosiklete de başarılı olunca yarışlara katılmaya karar verdik. Bu geçen sezon mevsimsel nedenlerden dolayı 2 yarışa katılabildik. Bu yıl yeni bir sezon başlıyor. 19 mayısta Afyonkarahirsar’dayız. İyi yarışıyoruz ama tek eksiğimiz var, parkurumuz yok. Yalova’da parkur problemimiz var. Ona rağmen çalışmalara devam ediyoruz. İnşallah Yalova’yı iyi bir şekilde temsil edeceğimizi düşünüyoruz" dedi. "Motor sürmek tehlikeli değil, ekipman kullanmadan binmek tehlikeli" Uras’ın çok istekli olduğuna değinen İşler, çocuğunun başarılı olacağına inançlarının tam olduğunu söyledi. Motor sporlarının maliyetli bir spor dalı olduğunu kaydeden İşler, çocuğun gelişimi adına ise çok faydalı olduğunu anlattı. Motor sürmenin tehlikeli olmadığına vurgu yapan Alper İşler, "Motor kullanmayan çocuklardan daha farklı reaksiyonlar alabiliyoruz Uras’ta. Motor sürmek tehlikeli değil. Ekipmansız motora binmek ve bu işi amatörce yapmak, kask, ekipman kullanmadan binmek tehlikeli. Trafikte kullanmak çok tehlikeli. Parkurda, hocalarla, bu işi bilen insanlarla yapmak kesinlikle tehlikeli değil, çok fazla da güvenli. Motor sporlarında motokros başlangıç kısmı, temel kısmı. Motokrostan sonra kendi düşünceleriyle ne yapmak istediğine karar verecek" ifadelerini kullandı. Minik motor sporcusu Uras Alp İşler ise Afyon’da dereceye girmek istediğini kaydetti. Yalova’da parkurunun olmamasından dolayı zorluk çektiğini söyleyen Uras Alp, "Keşke Yalova’da parkur olsaydı, insanlar cadde sürmeseydi, parkurda sürseydi. Yalova Türkiye birincisi olurdu" dedi. Minik motokrosçu koruyucu ekipmanlarının önemine vurgu yaptı.
Düzce Filistin’de hayatını kaybeden kadınlara ‘Anneler Günü’nde destek DÜZCE (İHA) – Düzce’de Filistin’de yapılan zulme dikkat çekmek isteyen kadın, şehir meydanında savaşta hayatını kaybeden hemcinslerini temsilen koyduğu ayakkabıların içine karanfil bırakarak farkındalık oluşturdu. Anneler Günü bütün dünyada, Türkiye’de çeşitli etkinliklerle kutlanırken Düzce’de Özge Yalın Yılmaz isimli genç kadın, İsrail’in Filistin’e uyguladığı zulme dikkat çekmek adına farkındalık çalışması yaptı. Bu çerçevede 15 Temmuz Parkı’na gelen Yılmaz, savaşta hayatını kaybeden hemcinslerini temsilen koyduğu ayakkabıların içine karanfil bıraktı. Yılmaz, meydana koyduğu ‘Filistin’de anneler kan ağlıyor’, ‘Anne olmak hiç bu kadar zor olmamıştı’, ‘Daha kaç annenin yüreği yanacak’, ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’, ‘Filistin’de kan ve barut kokusu son bulsun, çocuklar annesiz kalmasın’ yazılı pankartlarla yaptığı çalışmada vatandaşlardan büyük ilgi gördü. “Daha kaç çocuğun annesiz kalması gerekiyor” Anneler gününde farkındalık çalışmasına imza atan Özge Yalın Yılmaz, “Gazze’de ölenlerin yüzde 70’i kadın ve çocuk. Biz bu anneler gününe içimiz buruk giriyoruz. Daha kaç çocuğun annesiz kalması gerekiyor ya da kaç annenin çocuğunu kaybetmesi gerekiyor bilmiyorum ama bu savaşın artık durması gerektiğini düşünüyorum. Annelerimiz daha fazla ağlamasınlar, üzülmesinler. Ayakkabılar Gazze’de ölen annelerimizi temsil ediyor” dedi.
Antalya Antalya Havalimanı taksi durağının anne şoförleri Antalya’da havalimanı taksi durağında görev yapan kadın taksi şoförleri şoförlük görevlerinin yanında anneliğin getirdiği özenle müşterilerin tercihi oluyor. 242 erkek şoförle birlikte görev yapan 4 kadın şoför durağın gözdesi . Taksi durağı başkanı Tuncay Alaylı daha çok kadın şoför çalışması için ilanla şoför aradıklarını aktarırken, taksi şoförü Yasemin Demir ise kızının “Anne seninle gurur duyuyorum, yapamayacağın iş yok” sözleriyle motive olduğunu söyledi. Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan Antalya Havalimanı taksi durağında bulunan 246 aracın 4’ünde kadın şoförler hizmet veriyor. İki kadın şoför, babası aracılığıyla sektöre giriş yaparken, diğer iki şoför işsizlik sonrası taksici olmaya karar verdi. Taksi durağı başkanı Tuncay Alaylı ve çalışma arkadaşlarının birlikte çalışmaktan onur duyduğu kadın şoförler, müşterilerin de vazgeçilmezi oldu. Makine Mühendisi Sogar’ın tercihi şoförlük oldu 10 ay önce taksi şoförlüğüne Başlayan Arife Sogar, şoför olan babası aracılığıyla işe başladığını dile getirdi. Akdeniz Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduğunu söyleyen 24 yaşındaki Sogar, 10 ay önce babasının rahatsızlığından sonra şoförlüğe başvurduğunu söyledi. Sogar, “Taksi şoförlüğüne 10 ay önce başladım. Babam küçük bir rahatsızlık geçirmişti, ondan sonra denemek istedim. Akdeniz Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezunum, aslında makine mühendisiyim. 18 yaşında ehliyetimi aldım. Babamla çalıştığım için şoförlüğe daha kolay alıştım. Babam taksi şoförüydü, başka bir yerde çalışıyordu, sonradan havalimanına geçti, erkek kardeşimle beni de dahil etti. Biz de kardeşimle beraber çalışmaya başladık, şoförlüğü de keyifle yapıyorum. Genel olarak güzel bir izlenim var, takdir ediyorlar. Kadın müşterilerle karşılaştığımda daha mutlu oluyorlar, rahat ettiklerini söylüyorlar, kadın şoför sayısının daha da artmasını istiyorlar. Erkekler de gurur duyuyor. ‘Benim kızım da böyle araba kullansa ya da eşim de kullanmaya çalışıyor” gibi söylemlerde bulunuyor” diye konuştu. Araç takip cihazlarıyla izleniyorlar Kadınlara taksi şoförlüğü yapmaları konusunda destek olunmasını isteyen Arife Sogar, araçta bulunan takip cihazlarıyla güvende olduklarına dikkat çekti. Sogar, “Kadınlara bu meslek konusunda daha destek olunmasını istiyorum. İzmir’de iki ay önce bir meslektaşımız öldürüldü fakat bunun dışında sıkıntılı durumlarla karşılaşmıyoruz. Tır otobüs şoförleri olduğu gibi taksi şoförlerinin de olmasının olağan bir durum olduğunu düşünüyorum. Güvenliğimiz için araçta takip cihazlarımız var, aracın sahibi ve durak nerede olduğumuzu görüyor. Ya da diğer iletişim aracımız olan telsiz her yerde çekiyor, telefonla sıkıntı yaşadığımızda onu kullanabiliyoruz” dedi. Sogar, ayrıca Antalya’ya gelen yabancı turistlerle iletişim sorunu yaşamadıklarını, İngilizce konuşarak anlaştıklarını kaydederek, bilmediği bir dil olduğunda telefon uygulaması üzerinden sesli bir biçimde çeviri yapabildiklerini açıkladı. 17 yaşında kızı için 10 yıl önce şoförlüğe başladı Taksi durağının 10 yıldır hizmet veren ilk kadın şoförü Elif Duman da işini severek yaptığını belirterek, 17 yaşında kızı olduğunu ve özellikle annesinin kendisiyle gurur duyduğunu ifade etti. İşini kaybettikten sonra şoförlüğe başlayan Duman, seneler içinde müşterilerin ve çalışma arkadaşlarının kadın şoförlere alıştığını anlattı. Duman, sözlerine şu şekilde devam etti: “48 yaşındayım. 10 sene önce işsiz kaldım, geldim başladım. 1 sene durakta joker olarak çalıştım. 9 yıldır da devam ediyorum. İş hayatına 18 yaşımda konfeksiyonda çalışarak başladım. Ardından 15 yıl tatil köyü fotoğrafçılığı yaptım, 2 sene bir otelin santral bölümünde çalıştım. İşsiz kalınca şoförlüğe başvurdum. Bu durağın ilk taksi şoförüyüm, ilk geldiğimde baya zorluklar yaşamıştım. Şimdi her şey iyi. 300 erkeğin içinde tek kadın olmak zordu, güçlü durmak gerekiyordu. Başlarken “Nasıl bu işi yapabiliyorsun?” diye soruyorlardı, ölümü bile göze almıştım. Cesurdum, çünkü kaybedecek çok bir şeyim yoktu. Şoförlüğe başladığımda çok şaşırıyorlardı, fotoğrafımı çekiyorlardı. Artık alıştılar, yadırgamıyorlar. Yine de “İlk kez kadın şoförün arabasına bindim” diyenler oluyor. Avrupa’da bu çok yaygın, o yüzden turistler çok şaşırmıyor, güzel karşılıyorlar. 17 yaşında kızım var, arkadaşlarına çevresine söylediği zaman bir tepki alıyor. “Taksi şoförü annen mi var” diyorlar. Özellikle annem gurur duyuyor.” İş hayatı aşkı da getirdi Elif Duman, taksi şoförlüğünün kendisine aşkı da getirdiğini söyleyerek, kullandığı aracın sahibiyle 9 yıl önce evlendiğini dile getirdi. Duman, “Ben buraya işe başladığımda yeni boşanmıştım. İşe başladım, bir sene sonra taksisini kullandığım aracın sahibi patronum evlenme teklif etti, 9 yıldır evliyim. İki üç yıl sonra emekli olacağım. Güzel bir ortamımız var, burada kocaman bir aileyiz” dedi. “Yabancı müşterilerle eğleniyoruz” Asıl işi satış pazarlama olan Yasemin Demir ise iki ay önce şoförlüğe başvurduğunu, daha önce uzun yolda araç kullandığı için taksi şoförlüğünü yapabileceğini düşünerek, mesleğe başladığını aktardı. Müşterilerden aldığı olumlu tepkilerden memnun olduğunu söyleyen Demir, şu ifadelere yer verdi: “40 yaşındayım, iki ay önce bu mesleğe başladım. Normalde satış pazarlama işiyle uğraşıyordum. İşten çıkmam gereken durumlar oldu. Bir ay kadar dinlendim, takside çalışmak istedim. Çünkü daha önce de uzun yol yapmışlığım var. Yabancı müşterilerle sürekli eğleniyoruz. Çok güzel tepkiler alıyorum. Kırmızı ışıkta durduğumuzda alkışlayanlar, tebrik edenler oluyor. “Harikasınız” diyorlar. Bu bana motivasyon veriyor, kim gururlanmaz.” “Kadının yakışmadığı yer yok” 17 yaşındaki kızının da işe olan hevesinde desteğinin olduğunu kaydeden Demir, daha çok kadın meslektaşının olmasını istiyor. Demir, “17 yaşında kızım var, bekarım. Kızım “Anne seninle gurur duyuyorum, yapamayacağın iş yok” diyor. Kızıma mutlaka zaman ayırıyorum. İzin günümde ya da iş aralarında eve gidiyorum, beraber yemek yiyoruz. Onu ihmal etmemeye çalışıyorum. Kadının yakışmadığı yer yok, aramızda kadınları görmeyi isteriz” diye konuştu. “Bizim şoför geldi” diyorlar Babası taksi şoförü olan Çilem Bükülmez ise babasının yönlendirmesiyle 1 ay önce taksi şoförlüğü yapmaya başladığını söyledi. Üç çocuk annesi olan Bükülmez, çocuklarının ve eşinin kendisine şartsız destek verdiklerini belirtti. Bükülmez, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “41 yaşındayım. Babam 20 yıllık taksici, bir ay önce babamın yönlendirmesiyle geldim. Aslında babamın yanında çocukluğumdan beri yaptığım işte çalışıyorum. Devamını da getireceğim. Evliyim, üç çocuk annesiyim. Çocuklarım gurur duyuyor, “Bizim şoför geldi” diyorlar. 19 yaşında oğlum, 15 ve 10 yaşında iki kızım var. Eşim taksi şoförlüğü yapmak istediğimi ilk söylediğimde tepki gösterdi, “Olmaz, çocuklar ne olacak” dedi, sonra “Arkandayım, seninle gurur duyuyorum” dedi.” İlanla kadın şoför aranıyor Havalimanı Taksi Durağı Başkanı Tuncay Alaylı, havalimanında hizmet veren 246 araçtan 4’ünü kadınların kullandığını belirterek, daha çok sayıda kadının çalışması için ilan verdiklerini açıkladı. Alaylı,”246 aracımızla havalimanında hizmet vermekteyiz. 4 tane kadın şoförümüz var. Müşterilerimiz de kadın şoförlerimizi tercih ediyor, çoğaltma yolunda atılımlarımız var. Kadın şoför aradığımıza dair ilanlarımız var. Havalimanında çalışan şoförlerimize İngilizce kursu aldırdık, yabancı dil bilmesi için öncülük yaptık. Kadın şoförlerimiz de İngilizce biliyor, akıcı konuşuyorlar. Dilin ne kadar önemli olduğunu bildikleri için boş zamanlarında bile İngilizce çalışıyorlar” dedi.