SAĞLIK - 18 Haziran 2018 Pazartesi 09:51

Op. Dr. Mehmet Ali Deneme: “Teknolojik bağımlılık obezite ihtimalini artırıyor"

A
A
A
Op. Dr. Mehmet Ali Deneme: “Teknolojik bağımlılık obezite ihtimalini artırıyor"

Dünyam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.

Dünyam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Ali Deneme, “Teknolojik bağımlılık obezite ihtimalini artırıyor" dedi.


Kayseri Dünyam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Ali Deneme, obezitenin en fazla İç Anadolu Bölgesinde görüldüğünü ve teknolojiye bağlı olarak yaşamanın obezite ihtimalini arttırdığını söyledi. Obezite de en sık görülenin ise beslenme bozukluğu olduğunu belirten Op. Dr. Mehmet Ali Deneme, “Obezite kelime anlamıyla beraber vücutta aşırı yağ birikmesi anlamına gelir. Vücudumuzda belirli oranlarda yağ bulunabiliyor. Erkekler için yüzde 15 bayanlar için ise yüzde 25 oranında toplam vücut ağırlığımızın yüzde 15 veya yüzde 25 yağ bulunması normaldir. Erkeklerde yüzde 25 yüzde 30’un üzerinde yağ oranı çıktığı zaman artık kiloluyuz yani obeziteyiz anlamına geliyor. Türk toplumunda obezite yüzde 32’dir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde gözükmektedir. Biraz daha gelişmiş bölgelerde obezite oranı biraz daha fazladır. Çünkü hareketsiz hayat, teknolojiye bağlı olarak yaşamak aşırı hızlı ve düzensiz beslenmek obezite ihtimalini biraz daha arttırmaktadır. Obezite çocukluktan itibaren genetik yatkınlığa bağlı olarak oluşabiliyor. En sık görülen ise beslenme bozukluklarıdır” dedi.


Kimlerin obez olarak değerlendirildiği konusunda bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Ali Deneme, vücut kitle endeksinin 35’in üzerinde olduğu takdirde insan sağlığının tehlike de olduğunu belirtti. Op. Dr. Mehmet Ali Deneme : “Dünya Sağlık Örgütü vücut kitle endeksi diye bir hesaplama ortaya koymuştur. Vücudumuzda ki ağırlığımızı kilogram cinsinden ağırlığımızın vücudumuzun metre cinsinden karesine böldüğümüzde elde ettiğimiz değerdir. Örnek olarak 100 kiloyuz. Boyumuzda 1.70’tir. 100’ü 1,7’nin karesine böldüğümü değer bizim vücut kitle endeksimizi belirliyor. Bu değer 18’in altındaysa, zayıf olarak değerlendiriyoruz.18-22,5 arasında ise normal kilolu olarak değerlendiriyoruz. 22,5-30 arasında ise hafif kilolu, 30’un üzerinde isek artık kilolu olarak değerlendiriyoruz. Vücut kitlen endeksimiz 35’in üzerinde ise artık sağlığımızın tehlikede olduğunun göstergesidir” diye konuştu.


Obezite hastalığının sosyal hayattan insanları geri bıraktığını ve depresyona meyilli bir hale getirdiğini aktaran Op. Dr. Mehmet Ali Deneme, obez insanların da şeker hastalığına yakalanma ihtimallerini yüzde 85 oranında aktardığını ifade etti.


“ Hastaların yüzde 95’i verdiği kiloları geri alabiliyor”


Obezite’nin Türk toplumu içerisinde en büyük sağlık problemlerinden bir tanesi olduğunu vurgulayan Op. Dr. Deneme Türkiye’nin obezite konusunda ilk 3’e girebileceğinin altını çizerek, “ Obezite de tedavi aşamalarından ilki medikal tedavidir. İlaç ve diyet destekli olan bir tedavi örneğidir. Spor destekli kilo verdirmeye çalışıyoruz. Bunda başarılı olamayan hastalara hayat şartlarını değiştirmiş, diyetine sadık kalmış hastalara da artık cerrahi operasyon yaptırıyoruz. Günümüzde yapılan istatistik çalışmalarda diyet ile verilen kiloların ancak yüzde 5’nin verildiği görülmüştür. Yüzde 95 hasta ise verdiği kiloları geri alabiliyor. Mide balonu ve mide kelepçesi gibi yöntemler uygulanıyor. Bunların vücudumuz da ömür boyu kalmaları mümkün değildir. 6 ay veya 1 yıl içerisinde çıkarıldığında hastaların aynı kilolara ulaştığı görülmüştür. Bunun süresinde de cerrahi operasyonlar yapılıyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.