SAĞLIK - 06 Haziran 2019 Perşembe 14:33

DoktorÖZ Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Abdullah Özkırış:

A
A
A
DoktorÖZ Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Abdullah Özkırış:

DoktorÖZ Göz ve Cerrahi Merkezi Başhekimi Prof.

DoktorÖZ Göz ve Cerrahi Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Abdullah Özkırış sağlıklı bir bedenin en önemli ögesi olan gözün korunması noktasında bilgiler vererek; "Şeker hastaları hastalıklarından korkmasınlar. Sadece Onunla nasıl baş etmek gerektiğini öğrensinler" dedi.


Prof. Dr. Abdullah Özkırış, şeker hastalarına göz sağlığını korumaları için tavsiyelerde bulunarak; "Şeker hastalığı; özellikle göz, kalp, böbrek, beyin, el ve ayaklarımızı hasara uğratır. Göz ise vücudumuzun her şeyidir. Onun için kıymetini bilmeli ve korumalıyız. Aksi taktirde diyabetin sonu karanlık bir dünya. Şeker hastaları hastalıklarından korkmasınlar. Sadece onunla nasıl baş etmek gerektiğini öğrensinler. Sağlıklı bir bedenin en önemli ögesi olan gözlerinizi ve diğer organlarınızı hafife almayın. Önemli 5 hususu var. Diyabetik Retinopatinin tedavisi, erken teşhisin yanında, hastanın diyabet tedavisine ve diyetine çok dikkat ve itina göstermesi ile ilgilidir. İdeal kiloya ulaşmak için egzersizi asla ihmal etmeyin. Kan şekerini sıkı ve düzenli kontrol edin. Sigarayı mutlaka bırakın. Stresten uzak durun veya kontrol altına alın. Diyabette en sık tutulan organ göz ve maalesef uygun bir şekilde tedavi edilmezse sonu körlük" dedi.


"Her yıl 6 ayda bir muayeneye gidin"


Türkiye’nin yetiştirdiği sayılı bilim adamlarından olan hem Türkiye’de hem de yurtdışında onbinlerce göze işlem ve ameliyatları ile insanlara ışık tutan Kayseri DoktorÖZ Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Abdullah Özkırış; vatandaşlardan kendisine ulaşan sorulara da cevap verdi. ’Diyabetik Retinopati’yi açıklayan Özkırış; "Gözün arkasındaki sinir liflerini içeren doku olan retinayı (ağ tabaka) besleyen küçük kan damarlarındaki değişiklikler ve hasardır. Körlüğe sebebiyet veren ve diyabetin tek tedavi edilebilir durumudur. Çoğunlukla iki göz etkilenir. Hastalığın başlangıcında hiç şikayet olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar. Diyabet ne kadar uzun süreli ise, hastalık ihtimali de o kadar daha fazladır. Çocukluk çağı diyabetinde, daha küçük yaşlarda başlar. Katarakt oluşumunu da tetikler" dedi. Özkırış’a gelen bazı sorular ve cevapalrı ise şu şekilde;


Soru: ’Hastalarımıza ilk olarak ne tavsiye edersiniz?’


Prof. Dr. Özkırış: "Evet bu çok önemli. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkündür. Bu sebeple hastaların hiçbir şikayeti olmasa da yılda bir defa göz hekimine retina muayeneleri gerekir. Buluğ çağı, gebelik, katarakt ameliyatı, insüline yeni geçiş gibi dönemlerde muayene aralığı sıklaştırılmalıdır"


Soru: ’Risk faktörleri nelerdir?’


Prof. Dr. Özkırış: "Bütün şeker hastalarının risk altında olduklarını hatırlattıktan sonra şunları sıralayabilirim; iyi kontrol edilemeyen kan şekeri seviyeleri, yüksek kan basıncı, kolesterol, hamilelik, şişmanlık, böbrek hastalığı"


Soru: ’Kişi hasta olduğunu nasıl anlayacak?’


Prof. Dr. Özkırış: "Çok doğru. Diyabetik Retinopati’nin belirtileri çok değişik şekilde ortaya çıkabilir. Bunların belli başlılarını ise şöyle sıralayabiliriz; diğer göz rahatsızlıklarında görülen batma, çapaklanma, ağrı gibi şikâyetler olmaz. Sadece görmede azalma olur. Bu da yavaş yavaş olur. Görme alanında fark edilen, örümcek ağları gibi küçük uçuşan cisimcikler, ışık çakmaları, görmeyi engelleyen, siyah yarıklar ya da kırmızı bir şerit, görme kaybı, bulanık görme, görme merkezinde, siyah veya boş bir nokta, gece görmesinin zayıflaması, parlak ışıktan gelip daha loş bir ortama uyumda güçlük, görüş alanında oluşan karanlık gölgeler, görüşün perdelenmesi, kısa süreli görme kaybı"


Soru: ’Teşhis nasıl yapılır?’


Prof. Dr. Özkırış: "Diyabetik Retinopatiye ait belirtiler varsa, sızdıran kan damarlarını tespit etmek için damardan flöresein boya verilerek Fundus Flöresein Anjiyografi (FFA) çekimi yapılmalıdır. Boya retina damarlarından geçerken art arda fotoğrafları çekilerek hasarlı bölgeler tespit edilir. Ayrıca sinir tabakası ve görme merkezinde hasar su toplaması var mı yok mu bunun için Makula OCT tetkiki çok önemli. Tedavinin başarılı olması için erken teşhis çok önemli. Gelişen teknoloji sayesinde Diyabetik Retinopati’nin birçok tedavisi mevcuttur. En iyi tedavi ise korunmak, kontrole gitmek ve çok ileri safhalara gelmeden yüzde 100 tedavi mümkündür. Hastalığın tedavisini 3’e ayırarak planlıyoruz: Güncel tedaviler (ilaç ve iğne), lazer tedavisi, Vitrektomi ameliyatı. Güncel tedavileri şöyle sıralayabiliriz; göz içine yapılan iğne, gözün durumu ve hasarına göre göze uzun etkili kortikosteroid ve anti-Vegf ilaçlar. Bu ilaçlar kısa sürede görme artışlarına yol açabilir ve bu tedaviler lazer ile beraber yapılabilir. Lazer tedavisi 20. yüzyılın en önemli buluşlarındandır. Günümüzde yaygın olarak tercih edilen bu yöntem, bu hastalıkta nasıl uygulanıyor? Hastalığının son evresine kadar kişinin gözünde ödem oluşmadığı sürece ve hafif retina hasarı var ise genellikle tedaviye gerek yoktur. Ciddi hasar mevcutsa, son evre bozuklukların tedavisi için lazer yöntemi kullanılmaktadır. Lazer tedavisinde en az iki ve daha üstü seanslar şeklinde mevcut görmenin korunması sağlanır. Burada hastanın gözünde sonradan oluşan kan damarlarının yakılarak kapatılması amaçlanır. Kanama başlamadan önce uygulanan lazer daha yararlı olur. Lazer ehil ve tecrübeli ellerde çok etkili bir tedavi silahımızdır. Tedavi için geç kalmış ve bazen lazere rağmen ilerleme gösteren hastalarda, mikroskop altında gözün içine 1 milimden ince özel aletlerle girilerek uygulanan bir cerrahidir. Göz içi sıvısı (vitreus) içindeki kanamaların ve çekinti yapan bantların temizlenmesi ve retinanın tekrar eski yapısına kavuşması hedeflenir. Ameliyatın en sık görülen yan etkisi, katarakt gelişimini hızlandırmasıdır. Yüzde 70 vaka ameliyattan sonra görmesinde artma kaydeder. Son söz olarak; hastalar diyabetten korkmasınlar. Mutlaka 6 aylık kontrollerini retina konusunda uzman ve ehil kişilere yaptırsınlar. Bu kontrollerde gereken tedavi yapıldığı takdirde bu hastalar ömür boyu kendilerini idare edecek görme imkanına kavuşacaklardır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ümraniye Keyap Camii yenileme ve düzenleme çalışmaları tamamlandı Ümraniye’de Keyap Camii düzenlemesi ve yenileme çalışmaları tamamlandı. Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, "İmanı ne kadar iyi aşılayıp dini bütün bir nesil yetiştirirsek önümüz o kadar açık olur" dedi. Ümraniye Yukarı Dudullu Mahallesi’nde bulunan Keyap Camii’nde yapımı devam eden düzenleme ve yenileme çalışmaları tamamlandı. Ümraniye Belediye Başkanlığı ve Ümraniye Müftülüğü iş birliğiyle tamamlanan cami, vatandaşların hizmetine açıldı. Açılışta konuşan Başkan İsmet Yıldırım, vatandaşların dini ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması noktasında yeni camiler açılmasının önemine değindi. "Cami hizmetlerimiz herkesin gayretleriyle çok iyi şekilde devam ediyor" Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, şunları söyledi: "Biliyorsunuz burası biraz yardıma muhtaç bir haldeydi. Önceden İSKİ problemi vardı, devamlı su basıyordu. Çevresi de böyle güzel değildi, sağ olsun mermerleri yapıldı. Biz de diğer peyzaj işlerini tamamladık, el birliğiyle yaptık. Burada 4 bin kişi çalışıyor ve sadece Keyap’ta çalışanlar değil etrafta çalışan bütün kardeşlerimiz buradan istifade ediyorlar. Çok şükür cami hizmetlerimiz kaymakamımızın başkanlığında, müftümüzün ve hocalarımızın gayretiyle çok iyi şekilde devam ediyor. Ben geldikten sonra herhalde 20’ye yakın cami inşa ettik. Geçen hafta kaymakamlık ve müftülüğümüzle birlikte bir hayırseverimiz tarafından çok güzel bir Kur’an Kursu da yapıldı. Bir taraftan gençlik merkezleri, bir taraftan Kur’an Kursları, bir taraftan da camide öğretilerin devam etmesiyle insanların dini ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına gayret ediliyor. Türkiye nerelerden nerelere geldi, biliyorsunuz bir dönem her şey yasaktı; dini bütün ögeler yasaktı. ’Efendi’ demek yasaktı. Türkiye oralardan bu günlere geldi. Şimdi çok şükür Taksim Camii’ni sayın Cumhurbaşkanımız inşa etti, 250 yıllık bir hasretti. Sonra Ayasofya tekrar açıldı, yine Cumhurbaşkanımıza nasip oldu. Dini hizmetlere ne kadar çok gayret edilirse, bilhassa 4-6 yaş çocukların en iyi öğreneceği yaşlar. Allah’ını, kitabını, peygamberini ve dinini ne kadar güzel öğretebilirsek önümüz açık; yoksa karanlık. O nedenle imanı ne kadar iyi aşılayıp dini bütün bir nesil yetiştirirsek önümüz o kadar açık olur." Kurdele kesim töreni ve dua edilmesinin ardından cami vatandaşların hizmetine açıldı.
Bolu Bolu’da İhlas Mağazası açıldı Türkiye genelinde mağazalaşma atağını sürdüren İhlas Pazarlama, Bolu’daki mağazasını Aktaş Mahallesi’nde düzenlenen törenle hizmete açtı. Bolu’da uzun yıllardır mağazası bulunmayan İhlas Pazarlama, kentin en işlek noktalarından biri olan Aktaş Mahallesi’nde yeni şubesini vatandaşların hizmetine sundu. Düzenlenen açılış törenine Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Rasim Özdemir, İhlas Pazarlama Bolu Bayi Müdürü Tarık Gülcan ve çok sayıda davetli katıldı. "Türkiye genelinde 304 mağazaya ulaştık" Törende konuşan Bayi Müdürü Tarık Gülcan, şirketin mağazacılık alanındaki büyümesine dikkat çekerek, "İhlas Pazarlama mağazacılık olarak Türkiye genelinde son zamanlarda çok büyük bir başarı yakaladık. Türkiye genelinde 304 mağazaya ulaştık. Bolu’yu da bu mağazalardan bir tanesiyle kavuşturuyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun" dedi. "Bolu’da da 47 kişiye istihdam oluşturuyor" Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Rasim Özdemir ise İhlas Holding’in köklü bir marka olduğuna vurgulayarak, mağazanın şehre katkısına değindi. Özdemir, "Mutlaka evimize giren pazarlama şirketlerinden bir tanesi. Geldiğimde ’Diğer mağaza nerede?’ diye sordum. ’İlk defa açıyoruz’ dediler. Mağaza açma konusunda biraz geç kalınmış ancak İhlas Pazarlama’nın burada devam eden faaliyetlerini görüyoruz. İhlas Holding zaten iyi bir marka. Bolu’da da 47 kişiye istihdam oluşturuyor" dedi.
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.