EĞİTİM - 21 Haziran 2022 Salı 11:08

KAYÜ’de “II. Uluslararası Sanat ve Tasarım Araştırmaları Kongresi” düzenlendi

A
A
A
KAYÜ’de “II. Uluslararası Sanat ve Tasarım Araştırmaları Kongresi” düzenlendi

Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ortaklığında “II.

Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ortaklığında “II. Uluslararası Sanat ve Tasarım Araştırmaları Kongresi” düzenlendi.


Kayseri Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 15 Temmuz Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen kongrenin açılış programına Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, Kayseri Üniversitesi Mimarlık, Mühendislik ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Okan Karahan, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semiha Akçaözoğlu ile akademisyenler katıldı.


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunması ile başlayan kongrenin açılış konuşmalarında Kayseri Üniversitesi Mimarlık, Mühendislik ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Okan Karahan, 200’ü aşkın bilim insanının sanat ve tasarım alanındaki bilgi ve deneyimlerini paylaşmak için çevrimiçi ortamda bir araya gelmesi nedeniyle bu etkinliği son derece anlamlı bulduklarını söyledi. Prof. Dr. Karahan, “Sanat ve tasarım odaklı 30 alt başlık ile başlayan kongremiz, bu alanla ilgili tüm disiplinlerden başvuru aldı. Kongremizde sunulmak üzere kabul edilen bildiri sayısı 200’ün üzerindedir. Beş farklı ülke ve toplamda 80 farklı üniversiteden katılımcıların kongremize ilgi göstermesi bizleri çok mutlu etti” dedi.


Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu ise konuşmasında şunları söyledi:


“Sizlere geçen yılki kongremizi kısaca anlatmak istiyorum. ART&DESIGN’ın ilk toplantısı 21-22 Haziran 2021 tarihlerinde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Pandemi dönemi olmasına ve ortaklığımızın ilk girişimi olmasına rağmen kongre çok verimli geçti ve geniş bir katılım oldu. Geçen senenin bazı istatistiklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçen sene kongreye sunulmak üzere kabul edilen bildiri sayısı 222 olurken, kongremize 3 farklı ülke ve 77 üniversiteden gelen katılımcılar yoğun ilgi göstermişti. Kongreye ek olarak dijital sergi düzenlenmişti. Güzel sanatların 9 farklı dalından 179 eser sergi için seçildi. 41 oturum ve 1 sürdürülebilir moda konulu panel olmak üzere toplam 4 eşzamanlı oturum gerçekleştirildi. Açılış ve kapanış konuşmaları için seçkin davetli konuşmacıyı Türkçe ve İngilizce dillerinde konuşma yapmak üzere davet ettik. Geçen yılki kongre sonrası katılımcılardan aldığımız geri bildirimlere göre bu yıl da aynı motivasyonu ve teşviki gördük. Sanat bir yandan tutku, estetik ve gözlemdir, öte yandan hayat hepimiz için harika bir tasarımla başlar ve sanatla devam eder. Seçkin tasarımcı Robert Peters’ın dediği gibi ‘Tasarım kültür oluşturur. Kültür değerleri şekillendirir. Değerler geleceğe yön verir’ Bu nedenle sanat ve tasarım sadece geçmişi anlamamızda değil, geleceğimizde de çok önemlidir. Bu fikir ışığında, ulusal ve uluslararası tüm konuk ve katılımcıları bu kongreye ve geleceğimize katkılarından dolayı kutluyorum. Bu kongre, deneyim, bilgi ve uzmanlık paylaşımı için çok sayıda disiplinli bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Sanat ve tasarım ile ilgili tüm konular güncel gelişmeleri, sorunları, çözümleri ve gelecekteki yenilikler bu kongrede tartışılacaktır. Konuşmamı bitirirken, Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’ya, tüm düzenleme kurulu üyelerine ve kongre sekreterine emekleri için teşekkür ederim. Sizleri en kısa zamanda tekrar ağırlamak dileğiyle, umarım önümüzdeki yıllarda tekrar yüz yüze görüşürüz. Hepinize verimli bir kongre diliyorum.”


Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa da konuşmasında, “Üniversitemiz Mühendislik Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültelerinin koordinasyonu ve ortaklığında bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Uluslararası Sanat ve Tasarım Araştırmaları Kongresi’ açılış programına hoş geldiniz. Bu tür toplantıları bilim insanlarının hem akademik hem de sosyal olarak birbirleriyle etkileşim kurmaları için faydalı olduğu gibi, çalışmalarını sunma, bilgi ve fikir alışverişinde bulunma fırsatı adına da önemli buluyoruz. Sanattan tasarıma farklı disiplinlerle etkileşime katkıda bulunan bu etkinlik, işbirliği ve paylaşım için örnek teşkil etmektedir” dedi.


Konuşmasında sanat ve tasarım kavramlarının önemine de değinen Rektör Karamustafa, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Sanat tutkuyu, sevgiyi, bağlılığı ve sabrı estetik süzgecinden geçirerek yansıtmanın bir aracıdır. Tasarım ise kendine özgü iş süreçleri, yöntemleri, teknolojileri, söylemleri ve ilişkileri ile bir uzmanlık alanıdır. Bu nedenle, bize göre sanat ve tasarım, hem bilimsel yaşamda hem de hayatımızdaki pratik uygulamalarda tıp, mühendislik ve temel bilimler kadar gereklidir. Ayrıca sanat ve tasarımın toplumlarda ekonomik ve sosyal alanlarda paralel gelişmeler gösterdiğini hepimiz bilmekteyiz. Bu nedenle üniversitelerimizin her alanında sanata ve tasarıma daha fazla önem vermemiz gerekmektedir. Hem küresel hem de yerel ölçekte sanat, tüm farklı disiplinlerle birlikte bireyleri içine düştükleri olumsuz toplumsal ikilemlerden uzaklaştırmakta, monotonluklarından bir mola vererek rahatlamalarını sağlamakta ve en önemlisi bireyler ve toplumlardaki olumsuzlukları olumluya çevirmektedir. Öte yandan bir kavram olarak tasarım, insan zekâsının ve hayal gücünün somut bir ürün veya sisteme dönüşmesinin güçlü bir ifadesi olmasının yanı sıra, modern toplumun önemli bir kültürel unsuru ve küresel ekonomide etkili bir inovasyon aracıdır. Üzerinde yaşadığımız bereketli topraklar, Anadolu, sanat üretimi için çok önemli olan farklı kültürleri ve medeniyetleri içinde barındıran bir klasör gibidir. Göbeklitepe, Hitit İmparatorluğu, Lidya, Frigya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Devleti dönemlerinden beri zamanın ruhu, birikmiş kültür, medeniyet ve sanat burada gururla yaşamıştır. Bu coğrafyaya ait olmalarına rağmen maalesef çalınan ve bugün dünyanın müzelerini dolduran tarihimizin ya da kimliğimizin simgesi olan eserlerimize bakın. Sadece bu bile medeniyetimizin, sanat mirasımızın ne kadar geniş ve derin olduğunu ve bu mirası yeniden üreterek dünyayı şaşırtacak sanat eserleri üretme potansiyelimizi göstermeye yetecektir. Bunu yaparken bilim adamlarının öncelikle kendi geçmişlerine, kültürlerine ve medeniyetlerine ait unsurları özümsemeleri ve benimsemeleri gerekmektedir. Bununla yetinmemeli, evrenseli kucaklayan ve dünyadaki gelişmeleri takip etmekten asla vazgeçmeyen bir anlayışla hareket etmelidirler. Şairin “kökü mazide olan atiyiz.” dediği gibi, yerli ve milli olmadan uluslararası olmanın mümkün olmadığını unutmamalıyız. Yerli olmayan eser evrensel dünyada kendisine yer bulamaz. Konuşmamı bitirirken, kongrenin tüm sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”


Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’nın konuşmasının ardından da ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, “Mimarlık, Tasarım ve Sanat Arasındaki Sınırlara Yeni Bir Bakış” konulu çevrimiçi sunum yaptı.


Plaket takdiminin ardından ise kongrenin açılış programı sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kadın kooperatifleri sayısı 43’e ulaştı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ile Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in özel önem vererek gerek büyükşehir gerek valilik gerekse diğer kurum ve kuruluşların destek verdikleri Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı 43’e ulaştı. Kayseri’de, kadın girişimcilerin gelişmesi, girişimlerinin desteklenerek kentte üretim ile ticaretin birer halkası haline gelmesi için kurularak yaygınlaştırılması sağlanan Kayseri Kadın Kooperatifleri, sayısını arttırıyor. Kayseri Valiliği koordinasyonunda başta Kayseri Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kentteki kurum ve kuruluşlar tarafından da desteklenen Kayseri Kadın Kooperatifleri, hem sayısını hem de üretimlerini çoğaltıyor. Vali Gökmen Çiçek önderliğinde kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri Koordinasyon Merkezi’nde faaliyetlerini yürüten ve Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kurum kuruluşların destek verdiği Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı başta 22 iken, aradan geçen yaklaşık 2 yıllık süreçte ortalama iki kat artış göstererek 43’e ulaştı. Büyükşehir Belediyesi ile Kayseri Valiliği iş birliğinde kadın girişimini desteklemek ve kadın istihdamını arttırmak amacıyla kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün büyürken pek çok alanda da üretim gerçekleştiriyor. Gıdadan el işlerine, giyimden ev eşyasına kadar pek çok konuda kadın eli üretimde söz sahibi olurken, istihdam da gerçekleştirilmiş oluyor. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in önderliğinde kurulan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatları doğrultusunda ise Büyükşehir Belediyesi tarafından kuruluşunda yer tahsisinden, malzeme, ekipman ve pazarlama desteğine, ürün desteğinden bütçe desteğine kadar önemli desteklerin sağlandığı Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin üyeleri ise her fırsatta Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç’a söz konusu irade ve desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletiyor. Sayıları artan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün üretimini de arttırarak ürün yelpazesini genişletiyor.
Ankara Kanserle savaşta DNA rehberliği: "Tümörün DNA’sı belirleniyor, kişiye özel tedavi uygulanabiliyor" Sigara kullanımı, alkol, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının kanserin en önemli nedenlerini oluşturduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanlarından Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, yeni gelişmelerle birlikte tümör DNA’larının belirlenebildiğini ve kişiye özel kanser tedavileri kapsamında hastaya uygun olan en doğru ilacın verilebildiğini söyledi. Tarihi milattan önce 2500’lü kadar dayanan kanser hastalığı, günümüzde dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi kansere yakalanırken, yaklaşık 6 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. En sık görülen kanser türleri arasında ise meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri ve kolorektal kanser yer alıyor. Dünya genelinde ölümlerin önde gelen nedenlerinden birinin kanser olduğunu açıklayan Medicana International Ankara Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, kanser nedenlerini ve geliştirilen yeni tedavi yöntemlerini anlattı. "Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur" Kanserli hücrelerin oluşmasının birçok sebebi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, genetik nedenlerin sanılanın aksine en sık sebeplerden birisi olmadığını söyledi. Doç. Dr. Şeker, “Tüm kanser hastalarının yaklaşık yüzde 90’ında sebepler sigara, alkol, fazla kilo (obezite), hareketsiz yaşam ve bazı enfeksiyonlardır. Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur. Bu sebepleri düşününce kanserin yeni bir hastalık olmadığını, insanlık tarihi ile benzer bir tarihe sahip olacağını tahmin edebiliriz. Elbette ki saydığımız nedenlere bağlı olarak kanser sıklığı da zamanla artmaktadır” dedi. "Kanser hastalığının geçmişi milattan önce 2500’lere dayanıyor" Kanser hastalığının ve tedavisinin eldeki yazılı kanıtlara göre milattan önce 2500 yılına kadar uzandığını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, “19’uncu yüzyılın sonlarında anestezideki ve cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler sayesinde daha başarılı kanser ameliyatları yapılmaya başlandı. Bu süreçte hastaların yaşam süreleri uzadı ancak birçok hastada ameliyat sonrası kanser yeniden oluştu. 20’nci yüzyılın başlarında ise radyoaktivitenin keşfi ile kanser tedavisinde yeni bir döneme geçildi ve radyoterapi kanser tedavisinde kullanılmaya başlandı. Bu sayede hastaların tedavi başarılarında artış sağlandı. O tarihten günümüze kadar radyoterapide de çok önemli gelişmeler yaşandı ve radyoterapinin kanserli bölgede çok daha etkin kullanımı sağlandı. Ayrıca gelişen teknolojik cihazlar ile radyoterapinin yan etkileri de çok ciddi düzeyde azaltıldı” diye konuştu. "Hedefe yönelik ilaçlar yaşam süresinin uzamasını sağladı" Kanser tedavisindeki esas gelişmenin ise kemoterapi ilaçların bulunması ile birlikte olduğunu ve artık günümüzde birçok kanser türlerinde ameliyat olmaksızın tam iyileşme sağlandığının görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Şeker, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu durum, ilaç araştırmalarının önünü açtı ve bu sayede birçok kanser türünde ve kanserin tüm evrelerinde etkili olan ilaçlar keşfedildi. 1990’lara kadar bulunan ilaçlar sadece kanserli hücrelere değil sağlıklı hücrelere de zarar veriyordu ve bulantı, kusma, saç dökülmesi, kan değerlerinde düşme gibi birçok yan etkiye sebep oluyordu. 2000’lerin başında yan etkileri çok daha az olan hedefe yönelik ilaçlar (akıllı ilaç) önce lenfoma, meme kanseri ve lösemilerde sonrasında ise tüm kanserlerde kullanılmaya başlandı. Hastaların yaşam sürelerinde çok ciddi uzamalar elde edildi ve o güne kadar ölümcül kabul edilen bu hastalıklar artık birer kronik hastalığa dönüşmeye başladı. O günden günümüze kadar kansere özgü yüzlerce hedef tespit edildi ve bu hedeflere yönelik ilaçlar geliştirildi." "İmmünoterapi kişinin bağışıklık sistemini çalıştırıyor" Kanser tedavisinde devrim niteliğinde olan immünoterapi tedavisinin son 14 yıldır kullanılmaya başlandığının altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, "İmmünoterapi, kendisi doğrudan kansere saldırmayan, ancak kişinin bağışıklık sistemini çalıştıran ve bağışıklık hücrelerinin kanserli hücrelere saldırmasını sağlayan ilaçlardır. Bu keşif ile zaten hedefe yönelik ilaçlarla çok iyi noktalara gelen kanser tedavisi çok daha başarılı noktalara ulaştı" açıklamasını yaptı. "Tümör DNA’sı sayesinde hasta için en doğru ilaç belirlenebiliyor" Kanser tedavisinde gelinen son noktada ise insan DNA’sının daha iyi tanınması ve genetik testlerin daha ulaşılabilir hale gelmesiyle birlikte “Kişiye yönelik kanser tedavileri”nin mümkün hale gelmeye başladığına dikkati çeken Şeker, bu yöntemle hastaların tümör DNA’larının elde edilebildiğini vurguladı. Doç. Dr. Şeker, “Tümör DNA’ları elde edildikten sonra o kişiye faydalı olabilecek veya o kişiye fayda sağlamayacak ilaçlar tedavi öncesinde saptanabiliyor. Kişiye özgü kanser tedavileri, hastaların tedavilerinin daha etkili ve kişiselleştirilmiş olmasını sağlayabiliyor. Tümör DNA’sının kullanılmasıyla, hastaların tedaviye nasıl yanıt verebilecekleri daha önceden belirlenebilir, böylece gereksiz ilaç denemeleri ve yan etkilerin önlenmesi mümkün olabilirken, zaman ve maddi kayıpların da önüne geçilebilir. Bu yaklaşım, kanser tedavisinde önemli bir ilerleme olurken, hastalar için de umut verici bir gelecek sağlayabilir” dedi.