KÜLTÜR SANAT - 25 Aralık 2025 Perşembe 12:36

Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza’da rastlandı

A
A
A
Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza’da rastlandı

Kayseri’nin Tomarza ilçesindeki Türk dönemi mezar taşlarının, Türk kültürünün Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan bin yıllık mirasını taşıdığını ortaya koydu. Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Eyüp Polat danışmanlığında Abdulbaki Önder tarafından yapılan araştırmalarda; Tomarza’daki 36 mahalle mezarlığında yer alan ve 17-20. yüzyıllara tarihlenen yüzlerce mezar taşı yerinde incelenerek belgelendi.


24 Oğuz boyundan biri olan Avşar boyunun yoğun olarak yerleştiği Tomarza’da; mezar taşları üzerinde yer alan kitabeler, motifler ve semboller; Orta Asya Türk inanç dünyası ile estetik anlayışının Anadolu’daki sürekliliğini gözler önüne serdi. Abdulbaki Önder araştırmasında, mezar taşlarının yalnızca tarihi açıdan değil, aynı zamanda sosyolojik ve sanat tarihi bakımından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Türk-İslam mezar taşlarının, kültürel ve inançsal sürekliliğin en önemli göstergeleri arasında yer aldığını, bu taşlar üzerinde yer alan fincan, ibrik, çarkıfelek ve hayat ağacı gibi motifler yalnızca estetik birer süsleme unsuru değil, aynı zamanda kimlik ve inanç sembolleri olarak öne çıktığını aktaran Önder; söz konusu motiflerin, Türklerin tarih boyunca farklı dinleri benimsemelerine rağmen kadim mezar kültürlerini koruyarak yaşatmayı sürdürdüklerini açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Önder; "Coğrafi şartlar ve inançlar; Türklerin yaşam şekilleri üzerinde belirleyici unsur olmuş. Bu unsurlar gelenek, görenek ve defin merasiminin biçimlenmesinde etkili unsur olmuştur. Türk mezar kültürünün örnekleri; Milattan önce ikince ve üçüncü yüzyıllarda Orta Asya bozkırlarında şekillenen kurgan geleneğine dayanır. Altay Dağları’nda Pazarık Kurganlarından ele geçirilen Pazarık Halısı, bu erken dönemim hem sanatsal hem de inançsal dünyasını somut biçimde yansıtan en önemli buluntulardan biridir. Türk topluluklarının kozmolojisini tekrar eden geometrik yapı; evrenin kozmik düzenini ve sonsuzluğu simgeleyen hayvan figürleri ruhun yolcuğu, koruyucu güçler ve öte alemle ilişkilendirilir. Kaftandaki işlemeler, kılıç, hançer motifleri Türklerin erken dönemdeki sanatsal varlıklarını ortaya koyan unsurlardır. Bu gelenek; Türklerin göç ettikçe kadim kültürlerini de beraberinde götürmesiyle farklı coğrafyalara taşınmıştır. Anadolu coğrafyası da bu coğrafyalardan bir tanesidir. Anadolu’daki mezar taşlarını Orta Asya’daki örnekleriyle karşılaştırdığımızda Türk kültürünün sürekliliğini ortaya koyan bir çalışma ortaya koymaktadır. Örnek vermek gerekirse birbiriyle mücadele halinde kuş figürü, hayat ağacı üzerinde kuş figürleri, geometrik bezemeler Türklerin Orta Asya’dan beri kullandıkları figürlerdir" dedi.



"54 mahallenin 36’sında rastladık"


Araştırma çerçevesinde ilçede bulunan 54 mahalle mezarlıklarını gezdiklerini ve 36 mahallede bu izlere rastladıklarını kaydeden Abdulbaki Önder; "Tomarza’da 54 mahalle var. Araştırma için 54 mahalleyi gezdik, 36 mahallede Türk kültürünü yansıtan mezar taşlarını tespit ettik. Bu mahallelerde bulduğumuz figürler; geometrik, bitkisel süslemeler var. Bu figürleri Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanmış nitelikli figürler olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.



Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza’da rastlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.