ASAYİŞ - 13 Mart 2025 Perşembe 14:00

Sarrafın kafasına taşla vurarak kuyumcuyu soymaya çalışan yaşlı kadın gözaltına alındı

A
A
A

Kayseri’de bir kuyumcuya giren yaşlı kadın, altınlara bakma bahanesiyle yanına gittiği sarrafın kafasına taşla vurarak kuyumcuyu soymaya kalkıştı. Çevredeki komşu esnafların yardımıyla etkisiz hale getirilen kadın gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Kazancılar Çarşısı’nda bir kuyumcuya giren yaşlı kadın, sarraf altınları gösterdiği sırada taşla kafasına vurdu. Sarrafla aralarında bir süre boğuşma yaşanan kadın, daha sonra biber gazı sıktı. Sesleri duyan komşu esnaflar, kuyumcuya gelerek yaşlı kadını etkisiz hale getirdi. Yaralanan sarraf çağırılan ambulansla hastaneye kaldırılırken, olay yerine gelen polis ekipleri kadını gözaltına aldı. Olay yeri inceleme ekipleri de kuyumcuda inceleme yaptı. Öte yandan yaşlı kadının sarrafın kafasına taşla vurduğu ve sonrasında yaşanan arbede güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Sarrafın kafasına taşla vurarak kuyumcuyu soymaya çalışan yaşlı kadın gözaltına alındı

Turan Bulut 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Merdiven çıkarken dizde oluşan ağrıya dikkat Günlük hayatta fark etmeden atılan binlerce adım, yıllar içinde dizlerde yorgunluğa neden oluyor. Diz kireçlenmesinin özellikle merdiven inip çıkarken ya da uzun süre yürüdükten sonra ağrıyla kendini belli ettiğini belirten Uzman Dr. Mert Sancar, diz kireçlenmesi hakkında bilgi verdi. Her adımda vücudun tüm yükünü taşıyan diz eklemleri, yıllar içinde sessizce yıpranıyor. Bu yıpranma zamanla "gonartroz" olarak adlandırılan, halk arasında "diz kireçlenmesi" olarak bilinen hastalığa yol açıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mert Sancar, diz kireçlenmesinin diz ekleminde yer alan kıkırdak dokunun aşınmasıyla başladığını söyleyerek, "Kıkırdak, eklem yüzeylerinin rahatça hareket etmesini sağlayan koruyucu bir tabakadır. Bu doku bozulduğunda, kemikler birbirine sürtünmeye başlar ve bu durum ağrı, sertlik, şişlik ve hareket kısıtlılığına neden olur. Yaşlanma, fazla kilo, geçirilmiş diz yaralanmaları, genetik yatkınlık ve bazı romatizmal hastalıklar gonartrozu kolaylaştıran etkenlerdir" dedi. Kilo kontrolü önem taşıyor Gonartrozun genellikle dizde özellikle merdiven inip çıkarken ya da uzun süre yürüdükten sonra hissedilen ağrı ile kendini belli ettiğine değinen Uzm. Dr. Mert Sancar, "Zamanla dizde şekil bozukluğu, çıtırtı sesi, sabahları tutukluk hissi ve oturup kalkarken zorlanma gibi şikâyetler gelişir. Tanı, hasta öyküsü ve fizik muayene ile birlikte basit bir röntgen ile rahatlıkla konabilir. Gerektiğinde MR gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Gonartroz tedavisi, hastalığın evresine ve hastanın yaşam kalitesine göre belirlenir. İlk aşamada kilo kontrolü, kasları güçlendirmeye yönelik egzersizler, baston veya dizlik gibi yardımcı ekipmanlar önerilir. Fizik tedavi uygulamaları da ağrının azaltılmasında ve eklemin korunmasında oldukça etkilidir" şeklinde konuştu. İlaçların yan etkilerine dikkat Gonartrozun tedavisinde ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçlar, krem veya jel formunda sürülen topikal ilaçların kullanılabildiğini ifade eden Uzm. Dr. Mert Sancar, "Ancak bu ilaçlar uzun süreli kullanımda mide, böbrek ve kalp üzerindeki yan etkileri nedeniyle dikkatli alınmalıdır. Ağrı kesici, iltihap giderici ilaçların yanında diz içi enjeksiyonların da bu sorunda kullanıldığını söylemek mümkündür" diye görüş verdi. Erken evrede hyaluronik asit enjeksiyonları uygulanabilir İlaç ve fizik tedaviye yeterli yanıt vermeyen hastalarda diz içine yapılan enjeksiyonların son yıllarda önemli bir tedavi seçeneği haline geldiğine değinen Uzm. Dr. Mert Sancar, "Bu uygulamalar, doğrudan eklem içine yapıldığından daha etkili ve hedefe yönelik sonuçlar sağlayabilir. Diz içine kortizon enjeksiyonları tercih edilen bir yöntemdir. Bu yöntem iltihaplı durumlarda etkili ve hızlı ağrı giderici etki sağlar. Ancak yılda 2-3 defadan fazla önerilmez, zira kıkırdak üzerine olumsuz etkileri olabilir. Kortizon dışında kullanılan hyaluronik asit enjeksiyonları da eklem sıvısının kalitesini artırır, sürtünmeyi azaltır, dizin ‘yağlanmasını’ sağlar. Özellikle erken ve orta evredeki hastalarda işe yarar" dedi. Diz kireçlenmesinde yeni nesil tedaviler Kişinin kendi kanından alınan ve iyileştirici hücrelerden zenginleştirilmiş bir sıvının ekleme verilmesiyle yapılan PRP’nin de diz kireçlenmesinde uygulanabildiğini belirten Uzm. Dr. Mert Sancar, "Bunların yanında kök hücre uygulamaları ve kolajen enjeksiyonları da kullanılır. Genellikle hastanın yağ dokusundan ya da kemik iliğinden elde edilen kök hücreler, hasarlı dokuya ‘yenilenme’ sinyali verir. Deneyimli ekipler tarafından uygulandığında fonksiyonel faydalar sağladığı görülmüştür. Kolajen enjeksiyonları da tercih edilen bir yöntemdir. Vücutta doğal olarak bulunan kolajenin dışarıdan desteklenmesi ile kıkırdak dayanıklılığı artırılmaya çalışılır. PRP ya da hyaluronik asitle birlikte uygulanabilir. Ayrıca, eksozom tedavisi de diz kireçlenmesinde kullanılan bir diğer yöntemdir. Bu yöntem, hücreler arası iletişimi sağlayan minik ‘haberci kesecikler’ olan eksozomların diz içine verilmesiyle uygulanır. Eksozomlar, doku yenilenmesini uyaran sinyaller içerir ve hasarlı bölgelerde onarıcı süreçleri başlatabilir. PRP ve kök hücre tedavilerinin etkilerini destekleyici niteliktedir. Her ne kadar bilimsel araştırmalar hâlen devam etse de, eksozom tedavisi günümüzde bazı özel kliniklerde diz kireçlenmesi tedavisine destek amacıyla uygulanmaktadır ve klinik deneyimlerle olumlu geri dönüşler alınmaktadır" şeklinde görüş verdi. "Enjeksiyonların yeterli olmadığı durumda cerrahi önerilir" Tüm yöntemlere rağmen hastaların günlük aktivitelerini yapmakta zorlanma varsa, cerrahi seçeneklerin gündeme geldiğini ifade eden Uzm. Dr. Mert Sancar, "Bunlar arasında artroskopik temizleme işlemleri, kemik hizalama ameliyatları (osteotomi) ve ileri vakalarda diz protezi ameliyatları yer alır. Gonartroz, yaşla birlikte görülme sıklığı artan ancak doğru yönetildiğinde hastanın yaşam kalitesini koruyabildiği bir hastalıktır. Tedavi seçenekleri klasik yöntemlerden ileri biyolojik uygulamalara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Her hastanın ihtiyacı farklı olduğundan, tedavi planı bireye özel olarak şekillendirilmelidir" dedi.
Samsun İç sularda av yasağı 1 Nisan’da başlıyor Samsun İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, su ürünleri kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla tüm göl, gölet, baraj gölleri, akarsu, çay ve dere gibi tüm iç sularda su ürünleri avcılığının 1 Nisan’da başlayacağını açıkladı. Müdür Sağlam yaptığı açıklamada, "Artan nüfus ve gelişen ihtiyaçlar doğal kaynakların daha fazla kullanılmasına, doğal balık stoklarının olumsuz etkilenmesine neden olmaktayken, sürdürebilir avcılığın sağlanması, ekosistemin koruması için her balığa en az bir kere üreme hakkı verilmesi ancak av yasaklarının getirilmesi ile mümkündür. Su ürünleri av yasağı denetimleri il ve ilçe tarım ve orman müdürlüklerinde görevli teknik personel, emniyet ve jandarma personeli ile belediye zabıtaları tarafından yapılmakta olup, ticari ve amatör su ürünleri avcılığı yapan vatandaşların mağduriyet yaşamamaları için su ürünleri av yasaklarına uymaları hem kendi menfaatleri hem de su ürünleri kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. İç sularda; sazan, kadife, siraz, yayın, tatlı su kefali ve diğer balık türlerinin avlanması yasak kapsamında olup, av yasağının başlaması ile birlikte balıkçılarımızın kayıklarını karaya çekmeleri zorunludur. Av yasağının sona ereceği 1 Temmuz 2025 tarihine kadar balıkçı teknelerinin iç sulara açılması, gerek teknelerde gerekse kıyıda av araç ve gereçlerinin bulundurması da yasak kapsamında olduğu unutulmamalıdır" dedi. "Stok tespit belgesi bulundurulmalı" Müdür Sağlam şunları söyledi: "Av yasağının başlaması ile birlikte yasaktan önce avlanılan balıkların en geç üç gün içerisinde İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine stok tespitinin yaptırılmasını takiben satışı yapılabilecektir. Tespiti yapılmayan ürünlerin nakline ve pazarlanmasına izin verilmeyecek ve ilgililer hakkında yasal işlem başlatılacaktır. Stok tespiti yaptırılan balıkların satışında stok tespit belgesi bulundurulmalı ve bu balıkların 7 gün içinde satışının gerçekleştirilmesi veya işlenmesi gerekmektedir. Başta balıkçılarımız olmak üzere, tüm halkımızın yasaklara uymaları konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerini, av yasaklarına uymaksızın yasak dönemde avcılık yapanları en yakın il/ilçe tarım ve orman müdürlüklerimize, jandarma, emniyet ve belediye zabıta teşkilatına haber vermeleri ve balıklara yaşamları boyunca en az bir kere üreme imkânı verilmesi gerekiyor. Yasakların başlangıç ve bitiş tarihi olan 1 Nisan - 1 Temmuz 2025 tarihleri arasında, Samsun sınırları içerisinde bulunan Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinde bulunan Balık Gölleri Lagün Kompleksi, Karagöl, Akgöl-Simenit, Ladik Gölü gibi doğal göllerimizin yanı sıra, derbent, susuz, Altınkaya I ve II, Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu Baraj Göllerinde il ve ilçe müdürlükleri su ürünleri kontrolörlerince denetimlerin yapılacak."
Balıkesir Balıkesirli çiftçilere bayram öncesi müjde AK Parti İl Başkanı Mehmet Aydemir, Balıkesirli çiftçilere bayram öncesi müjdeli haberi duyurdu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çiftçilere sağlanan 2024 Mazot ve Gübre Desteği kapsamında, Balıkesir’de yaklaşık 44 bin çiftçiye toplam 446 milyon 465 bin TL ödeme yapılacak. Destek ödemeleri, bu cuma hafta sonundan itibaren T.C. kimlik numaralarının son hanelerine göre peyderpey çiftçilerin hesaplarına yatırılmaya başlanacak. Üreticilerin tarımsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için büyük önem taşıyan mazot ve gübre desteği, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı üreticilere doğrudan sağlanıyor. Çiftçilerin destekten faydalanabilmesi için kayıtlarını zamanında yaptırmaları gerektiğini hatırlatan Başkan Mehmet Aydemir, AK Parti hükümetinin tarıma ve üreticiye verdiği önemi vurguladı. Başkan Aydemir: "Üreten çiftçimizin yanındayız" AK Parti İl Başkanı Mehmet Aydemir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Tarım, ülkemizin ve Balıkesir’imizin en önemli sektörlerinden biri. Türkiye’yi doyuran il unvanını sonuna kadar hak eden bir iliz. Çiftçimizin üretimde kalmasını sağlamak, girdi maliyetlerini hafifletmek ve tarımsal verimliliği artırmak için mazot ve gübre destekleriyle üreticimize nefes aldırıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Tarım ve Orman Bakanlığımızın çalışmalarıyla çiftçimize verilen destekler artarak devam edecek. AK Parti olarak, çiftçilerin yanında olmaya ve tarımsal kalkınmayı desteklemeye devam edeceğiz. Hayırlı ve bereketli olsun" dedi. Çiftçilerin hesaplarına yatırılacak olan destek ödemeleri, tarımsal faaliyetlerin daha verimli ve sürdürülebilir hale gelmesine katkı sağlayacak.
Erzincan Doğal antibiyotik ’çiriş otu’ tezgahlarda yerini aldı Erzincan’da doğada kendiliğinden yetişen, birçok faydası olduğu bilinen ve doğal antibiyotik olarak kullanılan çiriş otu, tezgahlardaki yerini aldı. Karların erimesi ve ilkbaharın gelmesiyle doğada kendiliğinden yetişen ve şifa kaynağı olarak bilinen çiriş otu, Erzincan’da pazarcıların geçim kaynağı oluyor. Zengin bitki örtüsü çeşitliliği ve sahip olduğu endemik türler bakımından öne çıkan Erzincan’da, ilkbahar aylarında dağlık alan, orman ve dere kenarlarında kendiliğinden yetişen çiriş otu toplanmaya başlandı. Dağlık ve kayalık arazilerde çiriş otu toplayan vatandaşlar, bıçak yardımıyla kökünden kestikleri bu otları özenle torbalara yerleştirerek sırtlarında evlerine taşıyor. Binbir zahmetle toplanan çiriş otlarını çamur ve yabani otlardan temizleyen vatandaşlar, çiriş otunun bir kısmını yemeklerde kullanmak üzere kendilerine ayırırken, ihtiyaç fazlasını da kilogramı 100 liradan satıyor. Yemeklere lezzet katıyor Yörede "gulik" olarak da adlandırılan ve yemeklere lezzet katan çiriş otundan genellikle çorba, gözleme ve konserve yapılıyor. Sürekli doğada yetişen bu tür ürünleri toplayıp satarak geçimini sağlayan seyyar satıcı İsa Kurt, bunun gibi dağ ürünlerinin tamamen şifa kaynağı olduğunun altını çizerek, "Çok yararlı bir bitki, özellikle bağırsaklarında sorun yaşayanlar için birebir şifa kaynağı. Kilo vermek isteyenler de tercih ediyor. Tamamen doğal yetişiyor. Özellikle hemoroid hastaları doktor doktor gezmesin boşuna. Biz bunu hem kendimizde hem de hastalarda test ettik denedik. Her derde deva ama özellikle basuru olanlar buyursunlar denesinler. Şu anda 100 liradan satıyoruz ama havalar daha da ısınsın bu fiyatlar düşecektir. Yılın ilk ürünleri az olduğu için fiyat çok gelebilir ama ilerleyen günlerde fiyat düşecektir" dedi. Çeşit çeşit bazı yemeklerde çirişi kullandığını belirten vatandaşlar, "Ben bulduğum zaman hep alıyorum ve çorbasını yapıyorum, kavurmasını yapıyorum, böreğini yapıyorum, ıspanak gibi pırasa gibi kullanıyorum. Hormonlu yemek başka, dağlarda yemek başka. Dağlardaki kendi halinde biten bir sebzemiz. Her derde deva. Hiç olmazsa köküne ilaç dökülmüyor. Tamamen doğal. Bunu yapıp yoğurtla yiyin. Tereyağında yapacaksınız. Kızartması da güzel oluyor" ifadelerini kullandı.