GÜNDEM - 29 Haziran 2025 Pazar 12:20

Uzmanı uyardı: KKKA hayvandan da bulaşabilir

A
A
A

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Hastane Enfeksiyon Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar; Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının kene ısırmasının yanı sıra kene ısıran bir hayvan ile temas edildiğinde de insana bulaşabileceğini belirterek; "Bazı enfekte hayvanlarla kişi direk temas ederse; genellikle el üzerinde açık yaralar veya tahrişler olabiliyor. O bölgelerden de bulaşlar olabilir. Hayvanlarda da sıkıntı fark ettiklerinde mutlaka eldiven ve koruyucu ekipman kullanmalarını istiyoruz" dedi.

Havaların ısınmasıyla birlikte kene ısırması sonucu vakaların arttığı ve Kayseri’de 4 kişinin ölümüne neden olduğu KKKA hastalığı hakkında bilgiler veren ERÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Hastane Enfeksiyon Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar; "Genellikle hyalomma cinsi kenelerin enfekte olduğunu biliyoruz, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nde (KKKA) en fazla bahsedilen kene türü. Enfekte kenelerin insanları ısırmasıyla birlikte bulaşların olduğu bilinmekte. Bunun dışında tabi enfekte hastalardan da sağlık çalışanlarına riskli temas durumunda geçişlerin olduğunu da biliyoruz. Hastalar bize kene temasıyla başvurabiliyor. Bunun dışında kene teması olabilir diye düşündüğümüz vakalar da var" dedi.

"İlk 10 günlük süre çok önemli"

Kene ile temastan sonraki ilk 10 günün çok önemli olduğunu aktaran Doç. Dr. Ünüvar; "Genellikle kırsal alanlarda çalışanlarda, kırsal alana seyahat edenlerde, özellikle mevsim itibariyle piknik sezonu açıldı ve daha çok halktan bu yönde başvurular oluyor. Kene temasından sonra ilk 10 günlük süre bizim için önemli ama kene vücuttan ne kadar erken çıkartılırsa o kadar iyi. Kene teması olduktan sonraki ilk 48 saatte bize başvurur ve biz de erken dönemde onu yakalarsak yanıt alma oranı o derece yüksek oluyor. Hastalara kenenin çıkartılmasından sonra 10 gün kendisini takip etmesini öneriyoruz. Özellikle gribal enfeksiyon bulguları olduğu için bu semptomlar varsa mutlaka hastaneye başvurmalarını istiyoruz. İnkübasyon süresi 1 ila 14 gün arasında değişebiliyor, biz bu gribal semptomları ilk 7 gün içerisinde görebiliyoruz. Sonradan kanamalı dönem başlıyor. Bu dönemde başvurulursa mortalite oranları biraz daha artıyor. Bu da 2-3 gün içerisinde gelişebiliyor" şeklinde konuştu.

"Kene üzerine kolonya dökmeyin, sigara söndürmeyin"

Halk arasında yanlış bilgilerin de dolandığını ifade eden Ünüvar, keneye kesinlikle çıplak elle müdahale edilmemesi gerektiğini aktardı. Doç. Dr. Ünüvar; "Halkımıza; üzerinde kene tespit ettiyse en kısa sürede çıkarılmasını öneriyoruz. En yakın sağlık kuruluşuna başvurabilir ama kendisi keneye müdahale edecekse kesinlikle çıplak elle müdahale etmemesini, dokunmamasını ve ezmemesini öneriyoruz. Bir peçete veya cımbız yardımıyla keneyi çıkarabilir. Bazen halk arasında yanlış inanışlar var; üzerine kolonya dökme veya sigara söndürme gibi. Bunlar kenenin daha çok kasılmasına ve enfekte sekresyonları bir anlamda vücuda enfekte etmesine yol açabilir. Bu da hastalığın hızla ilerlemesini ve kişinin enfekte olma ihtimalini daha da güçlendiriyor. Eğer keneyi uyaracaksa en yakın sağlık kuruluşuna gitmesi daha önemli" ifadelerini kullandı. KKKA hastalığının enfekte olan hayvanla temas edildiğinde de bulaşabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar; "Genellikle ısırma sonrası kişinin kan ve vücut sıvıları enfekte oluyor. Açık yara varsa temas durumunda bulaşma olur. Sağlık çalışanları da hastanın kanı veya vücut sıvılarına eldivensiz dokunduklarında bulaşları görebiliyoruz. Bunun dışında bazı enfekte hayvanlarla kişi direk temas ederse; genellikle el üzerinde açık yaralar veya tahrişler olabiliyor. O bölgelerden de bulaşlar olabilir. Hayvanlarda da sıkıntı fark ettiklerinde mutlaka eldiven ve koruyucu ekipman kullanmalarını istiyoruz" dedi.

"Özellikle saçlı deriyi kontrol edin"

Keneden korunma yolları hakkında da bilgiler veren ERÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Hastane Enfeksiyon Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar; "Mevsim itibariyle daha çok görmekteyiz. Mayıs ayında vakalar artar ve Eylül ayına kadar devam eder. halka kesinlikle bu alanlara girmeyin demiyoruz. En önemlisi; alınması gereken önlemler tam olarak uygulandığı taktirde yeterli olur. Daha çok uzun kollu kıyafetler, açık renk kıyafetler önerilir. Kene uçan veya zıplayan bir hayvan değil. Genellikle tırmanma yoluyla vücuda çıkacağından dolayı kapalı ayakkabıların tercih edilmesi, pantolon paçalarının çorap içerisine konularak kenenin girmesinin engellenmesi gerekiyor. Vücuda çeşitli sinek ve böcek kovucu ilaçlar kullanılabilir. Kırsal alandan döndükten sonra özellikle kenelerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler özellikle saçlı deri, koltuk altı, kulak arkası, kasık bölgesi gibi alanların mutlaka kontrol edilmesini öneriyoruz" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta yeni yıl öncesi gıda denetimleri artırıldı Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesinde vatandaşların güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla il genelinde gıda denetimlerini sıklaştırdı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, yaklaşan yeni yıl öncesinde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla denetim çalışmalarını artırdı. İl Müdürlüğüne bağlı resmi gıda kontrolörleri tarafından il genelinde gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde denetimler aralıksız sürdürülüyor. Yılbaşı döneminde tüketimi artan ürünler başta olmak üzere her türlü içecek, kuruyemiş, beyaz et ve kırmızı et satışı yapan işletmeler ile şekerleme, pastane ve benzeri gıda işletmeleri denetim kapsamına alındı. Denetimlerde ürünlerin hijyen, muhafaza ve satış şartları ile mevzuata uygunluğu titizlikle kontrol ediliyor. İl Müdür Yardımcısı Muhammed Şen, denetimlere ilişkin yaptığı açıklamada, "Halk sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sürdürülebilirliği amacıyla yılbaşı sürecinde denetimlerimiz artırılarak devam edecektir. Tüketicilerimizin sağlıklı, güvenilir ve kaliteli gıdaya en hızlı şekilde ulaşması sağlanacaktır" dedi. Vatandaşların da gıda güvenliği konusunda duyarlı olmalarının önemine dikkat çeken Şen, "Karşılaşılan her türlü gıda güvenliği ihlali, hijyen eksikliği veya şüpheli durumların Alo 174 Gıda Hattı’na bildirilmesi, hızlı ve etkin müdahale açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin yeni yıl öncesinde denetimlerini hız kesmeden sürdüreceği bildirildi.
Bartın BARÜ’de "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" söyleşisi düzenlendi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Turgut Tan’ın bağışta bulunduğu kitaplık açılırken akademik yaşamı, bilimsel çalışmaları ve mesleki deneyimleri konuşuldu. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanlığı tarafından Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan’ın konuk olduğu "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Bartın’da geçen çocukluk yıllarını anlatan Prof. Dr. Tan, "İlkokul ve ortaokul yıllarım Bartın’da geçerken liseyi İstanbul’da okudum. Ankara Üniversitesi o dönem Mülkiye olarak geçen Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Mezun olduktan sonra kabul aldığım burslarla Fransa’da bulundum. Türkiye’de özellikle idare hukuku alanında ders verdim. Bugün Bartın’a geldiğimde yıllar önce dersine girdiğim başarılı bir öğrencimi memleketimin mülki idaresinin başında vali olarak görmekten mutluluk duyuyorum. Diğer bir mutluluğum ise benim zamanında devam edebileceğim bir lisenin olmadığı memleketime bugün Bartın Üniversitesinin kazandırılmış olmasıdır" dedi. BARÜ Merkez Kütüphanesinde "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı" açıldı Ayrıca Bartınlı Prof. Dr. Tan, uzun yıllardır biriktirdiği yaklaşık bin 400 kitabı ve süreli yayını kendisinden sonraki nesillere fayda sağlaması için bölgenin en büyük kütüphanesi olarak bilinen BARÜ Kütüphanesine kitap bağışladı. Söyleşi programı kapsamında, bağışlanan eserlerden oluşan "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı"nın da açılışı yapıldı. Bağışlanan eserlerin bir referans niteliğinde olduğunu vurgulayan Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanı Burak Beygirci, "Bu koleksiyon idare hukuku, anayasa hukuku, vergi hukuku ve kamu yönetimi alanlarında büyük bölümü klasikleşmiş eserlerden oluşmaktadır. Bu alanların dışında ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve edebiyat gibi konularda Türkçe ve Fransızca olmak üzere eşsiz eserleri kütüphanemize bağışlamıştır. Yapılan teknik işlemler esnasında koleksiyonda yer alan pek çok eserin kütüphanemiz tarafından ilk kez girişinin yapıldığı ve ülkemizde ilk kez BARÜ Merkez Kütüphanesine tarafından kataloglandığı tespit edilmiştir. Koleksiyon erişime açıldıktan sonra farklı üniversite kütüphanelerinden bu eserler için kütüphaneler arası ödünç taleplerinin gelmesi söz konusu bağışın eşsiz ve referans niteliğinde bir koleksiyon olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Bartın BARÜ’de farklı kültürler bir araya geldi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) eğitimlerine devam eden uluslararası öğrenciler "Kültür Buluşması" etkinliğinde geleneksel giysilerini, yöresel yemeklerini ve danslarını tanıttı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ile Uluslararası Öğrenci Kulübü tarafından kültürler arası etkileşime katkı sağlamak amacıyla "Kültür Buluşması" etkinliği düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda yapılan programda Türkmenistan, Kazakistan, Yemen, Azerbaycan ve Endonezya’ya ait kültürler; geleneksel giysileri, yöresel yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanıtıldı. BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da etkinliğe katılarak uluslararası öğrencilerin kültür buluşmasına ortak oldu. Öğrencilerin hazırladığı gösterileri ilgiyle izleyen Rektör Akkaya, kültürel çeşitliliğin üniversite yaşamına kattığı değere dikkat çekerek "Bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen öğrencilerimizin kendi kültürel değerlerini tanıtmalarına eşlik ediyoruz. Burada Türk kültürünü öğrendiniz. Her ne kadar başka diyarlardan gelmiş olsanız da Anadolu kültürünü buradan yaşayıp dostluklar edindiniz. Biz Bartın Üniversitesi olarak dili kültürün bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Hepiniz birer Bartın Üniversitesi ve Bartın elçisisiniz. Gittiğiniz ülkelerde Türkiye’nin bir sesisiniz. Burada yaşanmışlıklarınız sizlere rehberlik sunacaktır. Bu vesileyle kültürler arası etkileşimi güçlendiren etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Uluslararası öğrencilerin kültürel zenginliklerini tanıttığı stantların yoğun ilgi gördüğü program, hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle sona erdi.