GENEL - 26 Şubat 2023 Pazar 12:28

Uzmanlar İstanbul depremi için uyardı: “İstanbul’da 2000 yılı öncesi binaların ivedilikle güçlendirilmesi gerek”

A
A
A
Uzmanlar İstanbul depremi için uyardı: “İstanbul’da 2000 yılı öncesi binaların ivedilikle güçlendirilmesi gerek”

Uzmanlar, muhtemel İstanbul depremi için 2000 yılı öncesi binaların güçlendirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Uzmanlar, muhtemel İstanbul depremi için 2000 yılı öncesi binaların güçlendirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.


Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından uzmanlar İstanbul için uyarıda bulundu. Kırklareli Üniversitesi İnşaat Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kadir Kılınç, muhtemel bir İstanbul depreminden özellikle 2000 yılı öncesinde yapılan binaların daha çok etkileneceğini söyledi. Kılınç, İstanbul’da 2000 yılı öncesi yapılan yaklaşık 1 milyon binada biran önce güçlendirme yapılması gerektiğine vurgu yaparak, muhtemel bir depremde İstanbul’da etkilenecek bina sayısının oldukça fazla olabileceğini söyledi. Dr. Kılınç, “2000 yılından önceki binalara baktığımızda yaklaşık 1 milyon binayı ivedilikle güçlendirme yöntemine gidilmeli. Tabii ki güçlendirmede hangi yöntemler kullanılır konusuna bakacak olursak karbon elyaf adını verdiğimiz malzeme genelde güçlendirmede kullandığımız bir malzemedir. Yalnızca tek başına yeterli olmayabilir, aynı zamanda burkulması önlenmiş çaprazlar, yine aynı şekilde güçlendirmede kullanılan malzemelerdir. Bildiğiniz üzere izolatörler oldukça önemli. İzolatör kullanımı da hastane binalarında oldukça büyük önem taşımaktadır. Tabii ki izolatör fiyatları oldukça yüksek. Özellikle 2000 yılı öncesindeki yapılarda kolon başına 20 bin dolar gibi bir maliyet gözlemleyebiliriz, yeni yapılarda ise 5 bin dolar civarında izolatör maliyetleri” dedi.



“Binaları depreme hazırlıklı hale getirmeliyiz”


Depreme karşı insanların bilinçli olması gerektiğini ifade eden Dr. Kılınç, “İstanbul’da insanların depreme yapısal faktörlerin dışında deprem bilincinin oluşması çok büyük önem taşımaktadır. Depreme karşı insanların bilinçli olması gereklidir. Deprem öldürmez, bina öldürür; ben buna kesinlikle katılıyorum. Yapıda beton kalitesi, yapısal sistemin kusursuz olması, deprem yönetmeliğine harfiyen uyulması oldukça önemli. Deprem yönetmeliğindeki kriterlere ve yapılması gereken hususlara uyarsanız binanızı da depreme hazırlıklı hale getirmiş olursunuz” şeklinde konuştu.



“Kırklareli, deprem riski en düşük iller arasında yer alıyor”


AFAD tarafından hazırlanan Türkiye deprem haritasında Kırklareli’nin en düşük riskli iller arasından yer aldığını aktaran Kılınç, “Trakya, Kuzey Anadolu Fay hattından etkilenebilir. Yani Kuzey Anadolu Fay hattında meydana gelebilecek depremlerden etkilenme ihtimali olan bir bölgedir. Özellikle Tekirdağ’ın şiddetli bir depremden etkilenmesi yüksektir. Kırklareli ise Kuzey Anadolu Fay hattından etkilenmesi en az olan bir ildir. Kırklareli, AFAD tarafından hazırlanmış Türkiye deprem haritasında 4. ve 5. grupta yer almaktadır. Deprem potansiyeli ve deprem riski en düşük olan ildir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Van Gölü yüzeyindeki köpüklenme şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme havadan görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri ile özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da drone çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi.