SPOR - 18 Mayıs 2018 Cuma 12:05

Darıca Bağlarbaşı Ortaokulu’na spor salonu geliyor

A
A
A
Darıca Bağlarbaşı Ortaokulu’na spor salonu geliyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Darıca ilçesinde bulunan Bağlarbaşı Ortaokulu’na spor salonu inşa ediliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Darıca ilçesinde bulunan Bağlarbaşı Ortaokulu’na spor salonu inşa ediliyor.


Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, okullara yaptığı spor salonu çalışmalarını sürdürüyor. Birçok okula spor salonu kazandıran Büyükşehir Belediyesi, bir spor salonunu da Darıca Bağlarbaşı Ortaokulu için inşa ediyor. Öğrencilerin spor aktivitelerini rahatça yapabilecekleri tesis, farklı spor dallarında da antrenman yapma imkanı verecek. Isıtma ve soğutma sistemleri bulunacak olan spor salonu öğrencilerin her zaman spor yapmalarını sağlayacak. Çelik konstrüksiyon montajına devam edilen yapının kirişleri ve çatı makaslarının montaj uygulamaları yapılıyor.


Bin 100 metrekare alan üzerine inşa edilecek olan spor salonu toplam bin 600 metrekare kapalı alana sahip olacak. Salonun zemin katında 28 çarpı 13 metre ebatlarında basketbol sahası, bu saha ile ortak kullanımlı 9 çarpı 13 metre ölçülerinde voleybol sahası yer alacak. Birinci katta ise diğer faaliyetlerin yapılabileceği toplam 360 metrekare 3 adet salon bulunacak.


Spor salonunda 220 kişilik tribün, antrenör odası, soyunma odaları, duşlar, tuvaletler ve büfe için ayrılmış kısımlarında yer alacağı salonun yapımında 28 ton demir, 366 metreküp alüminyum kompozit panel, 1840 metrekare kenetli çatı ve cephe kaplaması, 115 ton yapı çeliği, yaklaşık 450 metreküp hazır beton kullanılacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Anadolu Üniversitesi turizm alanında en çok akreditasyon alan üniversite oldu Anadolu Üniversitesi, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından yetkilendirilmiş Turizm Eğitimi Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu (TURAK) tarafından turizm alanında en çok akredite edilmiş programa sahip üniversite oldu. Anadolu Üniversitesi Senato Salonunda Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay, Eskişehir Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Salim Şengel ve öğretim elemanlarının katılımıyla belge teslim töreni düzenlendi. Turizm Akademisyenleri Derneği (TUADER) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Tuna tarafından akredite edilen programların plaketleri Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal’a takdim edildi. Törende Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hilmi Rafet Yüncü, Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Kozak ve Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökçe Yüksek, Eskişehir Meslek Yüksekokulu adına Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Salim Şengel ve Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilek Acar akreditasyon belgelerini teslim aldılar. Prof. Dr. Fuat Erdal Anadolu Üniversitesi’nin kalite çalışmalarına verdiği önemi vurgularken, Prof. Dr. Muharrem Tuna Anadolu Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından öncelikli kabul edilen uluslararasılaşma konusunda öncü olduğunu, sahip olduğu kurumsal altyapı ile turizm alanındaki programların da kısa sürede uluslararası tanınırlığının sağlanacağına inandığını dile getirdi. Turizm Fakültesi’nin 2021 yılında başlattığı süreç sonrasında akredite edilen üç bölümü de yeniden süreci başarıyla tamamlarken; 2023 yılında yaptığı başvuru sonrası Eskişehir Meslek Yüksekokulu Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü’ne bağlı Turizm ve Otel İşletmeciliği ile Aşçılık Önlisans programları da ilk kez akredite edilmiş oldu. Turizm alanında akredite olan beş programla Anadolu Üniversitesi’nin kalite ve iyileştirmeye verdiği önem yeniden tescillendi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Başkanlığında "AFAD - DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni”nde konuştu. “Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak” AFAD ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün işbirliğiyle sel ve taşkın risklerini azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Devletimizin ilgili kurumlarının sel taşkın afeti öncesi anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendiriyoruz. AFAD envanterinde bulunan 111 adet iş makinesinin Devlet Su İşleri’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokol, her 2 kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün ilk etapta 31 adet iş makinasının devir teslimini gerçekleştiriyoruz. Bu iş makinelerinin da hizmete girmesiyle birlikte Devlet Su İşlerindeki ekskavatör sayısı 816’ya ulaşacak. Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak. Karadeniz bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle öncelikle senelerce yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir, tevekküle mâni değildir. Hangi meselede olursa olsun görevimiz önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül samimiyetin değil cehaletin alametidir” ifadelerini kullandı. “Özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz” Mevlana’nın ‘Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ sözünden alıntıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü imza töreniyle özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinelerimizin da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz sıkıntısız, inşallah can ve mal kaybı yaşamadan atlatacağımıza inanıyorum. AFAD ve Devlet Su İşlerine çalışmalarında şimdiden kolaylıklar diliyorum. “Coğrafya kaderdir sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz” Türkiye’nin yalnızca jeopolitik açıdan değil, coğrafi olarak da kritik bir bölgede bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekli şartlara göre tedbirlerin alınmasını gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz havzasında yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk” şeklinde konuştu. “Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı” Türkiye’nin son yıllarda çeşitli doğal afetlerle, salgınla ve savaşla karşı karşıya geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü “Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerde bizzat görmüş olduk, işte evvelki gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olayın öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya’daki teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi. 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. AFAD başta olmak üzere devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız sağda canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremleri son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabi affetti. Asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Depremin şehirlerimize yol açtığı maddi hasarın toplamı 104 milyar doları geçti. Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizle hiç dinleyecek. Rabbim afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin diyorum.” “Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna 200 bin konutu teslimi etmeyi hedefliyoruz” Covid-19 salgını ve bölgede artan savaşlarla birlikte artan ekonomik zorlukların, 6 Şubat depremi sonrası omuzlara binen yükün daha da ağırlaştığını dile getiren Erdoğan, “Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geliyoruz ve geleceğiz. Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. 6 Şubat depremleri ülkemiz açısından bir kırılma noktası olmuştur. Deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımından attığımız her olumlu adımın faydasını çok net bir şekilde gördük. Daha evvel afet yönetimi farklı kurumların uhdesindeydi. Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak, 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nı (AFAD) kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız; AFAD’ı, UMKE’si, Kızılay’ı, polisi, jandarması ve sosyal yardım uzmanlarıyla en sıkıntı günlerinde devletini yanında buluyor. DSİ’de özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadele noktasında vazgeçilmez roller üstleniyor” açıklamasında bulundu. “Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarım günler içinde tamamlamaktadır” Van, Elazığ, İzmir ve Maraş’ta meydana gelen depremlerin yanı sıra Antalya’daki orman yangını ile Batı Karadeniz ve Kumluca’da meydana gelen sel felaketinde de devletin tüm kurumlarıyla seferber olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarımız hamdolsun günler içinde tamamlamaktadır” ifadelerini kullandı. “Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık” Erdoğan, zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturduklarını dile getirerek, “Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern ve sağlam binalar inşa ettik. 2003 yılından bu yanan TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla çıkmıştır. 6 Şubatta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarının yapılanlarıydı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek maalesef kaçınılmaz hale geliyor” değerlendirmesinde bulundu. “Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır” Bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisin de toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolünün sağlandığını, buna rağmen Türkiye’de son 3 yılda toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “Gerçekten üzülerek ifade ediyorum; bu afetlerde 113 insanımız hayatını kaybederken, 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır. Geçtiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz; şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak, şehirlerimizde güven içinde yaşamak, köylerimizde ve yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Afet öncesi yapılan bir birim harcamanın afet sonrası ortalama on beş birime tekabül ettiğini aklımızdan çıkarmadan hareket etmemiz şarttır. Allah korusun diğer türlü tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksiklikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur. Bilim adamları her gün bizleri deprem konusunda uyarırken, önceki hafta Tokat ilimiz 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsılmışken, deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi haline gelmişken, yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hale getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum; bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız; vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükümet olarak; kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı ve ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü gereken desteği vereceğimizi bilinmesini istiyoruz.”
Hakkari Seyyid Tâhâ-i Hakkâri ve Seyyid Abdullah-ı Şemdini Hazretlerinin kabri yenileniyor Hakkari Valisi Ali Çelik, binlerce ziyaretçinin manevi mirasına şahitlik ettiği Seyyid Tâhâ-i Hakkâri ve Seyyid Abdullah-ı Şemdini Hazretlerinin aziz hatıralarını, onlara yakışır şekilde yenileyerek kabirlerinin çevresini düzenlediklerini söyledi. Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Nehri köyünde bulunan Seyyid Tâhâ-i Hakkâri ve Seyyid Abdullah-ı Şemdini Hazretlerinin kabirleri yenilenerek çevre düzenlenmesi yapıldı. Hakkari Valisi Ali Çelik, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “Binlerce ziyaretçinin manevi mirasına şahitlik ettiği Seyyid Tâhâ-i Hakkâri ve Seyyid Abdullah-ı Şemdini Hazretlerinin aziz hatıralarını, onlara yakışır şekilde yenileyerek kabirlerinin çevresini düzenliyoruz. Emeği geçen mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim” iadelerine yer verdi. Seyyid Taha-i Hakkâri Hazretleri, Anadolu’da yaşayan büyük velilerdendir. Silsile-i aliyyenin otuz birincisidir. Peygamber Efendimizin neslinden olup Seyyid Abdülkadir-i Geylani Hazretlerinin on birinci torunudur. Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin halifelerindendir. 1853 yılında Şemdinli yakınındaki Nehri’de vefat etti. Kabri orada olup ziyaret edilmekte, feyz ve bereketlerinden istifade olunmaktadır. Anadolu’da yetişen evliyânın büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, ahlâkı, Hazreti Osman’ın güzel ahlâkını hatırlatan çok yüksek bir velî idi. Şafiî mezhebi âlimlerindendir. Lakabı Sirâcüddîn ve Menba’ul-hilm’dir. Nisbesi; Nekşibendî, Hâlidî, Müceddidî, Şemdîni ve Nehrî’dir. Hakkâri vilâyetinin Şemdînân (veya Semzînân, şimdiki adıyla Şemdinli) kasabasındandır. Doğum târihi bilinmemektedir. 1228 (m. 1813) senesinde vefât etti. Şemdînân’ın Nehri kasabasında medfûndur.
Bursa CHP’li ilçe belediye başkanlarından Başkan Bozbey’e ziyaret Bursa Büyükşehir Beldiye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP’li belediye başkanlarını ağırladı. Toplantıda konuşan Başkan Mustafa Bozbey, “tüm ilçelerimizde eşit ve adil yönetim anlayışı uygulayacağız” dedi. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından Bursa’da Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilen ilçe belediye başkanları Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i makamında ziyaret etti. Büyükşehir Belediyesi Binası’nda gerçekleşen ziyarete Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan ve CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş katıldı. Ziyarette konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, tüm ilçelere yatırımları ve desteklerini sürdüreceklerini söyledi. Ziyaretten dolayı memnuniyetini dile getiren Mustafa Bozbey, “Cumhuriyet Halk Partisinden seçilmiş çok değerli belediye başkanlarımız ve il başkanımızla ziyarete geldiler. Onlarla hem ilçelerimizin sorunlarını aynı zamanda da Bursa’nın sorunlarının değerlendirmesini yaptık. Belediye başkanlarımız 6 ilçede sorumlu olduklarından 6 ilçenin de o güzel insanlarının da gülümsemesine katkı sağlayacaklar, projeleriyle çocukların, gençlerin, kadınların, her yaşta insanın da gülümsemesini sağlayacaklar. Bu konuda da Büyükşehir Belediyesi olarak onların yanındayız, destekçisiyiz. Tüm ilçelerde eşit ve adil bir yönetim anlayışı sergileyeceğimizi hep söyledik, söylüyoruz. Arkadaşlarımızla da aynı şeyi paylaştık. Tüm ilçelerimize yatırımlarımızı desteklerimizi ve oradaki projelerimizi yaparak tüm Bursa’nın hep beraber gülümsemesini sağlayacağız” diye konuştu. Ziyaretin ardından ilçe belediye başkanları, Başkan Bozbey’e çeşitli hediyeler verdi.