POLİTİKA - 17 Mayıs 2022 Salı 14:00

Fatih Erbakan’dan Millet İttifakı’na sert eleştiri: "HDP olmadan İstanbul’u ve Ankara’yı alamazlardı"

A
A
A
Fatih Erbakan’dan Millet İttifakı’na sert eleştiri: "HDP olmadan İstanbul’u ve Ankara’yı alamazlardı"

Kocaeli’de bir televizyon programına konuk olan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Millet İttifakı’nı eleştirerek, "HDP olmadan İstanbul’u ve Ankara’yı alamazlardı" dedi.

Kocaeli’de bir televizyon programına konuk olan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Millet İttifakı’nı eleştirerek, "HDP olmadan İstanbul’u ve Ankara’yı alamazlardı" dedi.


Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Kocaeli TV’de yayınlanan Ters Köşe isimli programın konuğu oldu. Gündeme dair açıklamalar yapan Erbakan, Millet İttifakı’nı eleştirdi. Millet İttifakı’nın gizli ortağının HDP olduğunu söyleyen Erbakan, "HDP olmadan İstanbul’u da alamazlardı, Ankara’yı da alamazlardı. Hatta HDP de haklı olarak bu gizlilikten şikayetçi. Diyor ki, ‘Hem arka planda benim oyumu alıyorsunuz. Sayemde İstanbul, Ankara, Adana, Edirne’yi alıyorsunuz ama masaya oturtmuyorsunuz’. Apaçık ortada, HDP’nin yüzde 11-12’lik oyu olmasa 50+1’de de çok zorlanırlar” diye konuştu.



"HDP’nin siyasi yollarla mağlup edilmesi lazım"


Erbakan, "HDP kapatılmalı mı?" sorusuna ise "Kapatılması en çok PKK’nin işine yarar. Bizim bu konuda söylediğimiz hep o. HDP’nin siyasi yollarla mağlup edilmesi lazım. Yani ideolojik olarak, çizgi olarak, maalesef yapı olarak o çekirdek kadro özellikle bizim tarihimizle, kültürümüzle, o bölge insanının inancıyla, temel değerleriyle bağdaşmayacak söylemleri, ideolojileri var. Komünizm var, sosyalizm var, ateizm var. Maalesef onlar da toplumsal cinsiyet eşitlikçi, onlar da ’İstanbul Sözleşmesi’ diyor, onlar da ’LGBT’ diyor. Şimdi bunların Doğu’daki, Güney Doğu’daki insanımızla doku uyuşmazlığı var" diye konuştu.



"PKK’ya bu kozu vermemek lazım"


Erbakan, "Bunun yanlışlığını, HDP’ye gitmemeleri gerektiğini bizim siyasi yolla anlatmamız lazım. Kapattığınız zaman her seferinde daha da güçleniyor. Bugüne kadar 5-6 kere kapatıldı. Her seferinde daha çok örgütlendiler, daha çok mağdur edebiyatı yaptılar. Bir diğeri de dediğim gibi PKK’nın ekmeğine yağ sürmek. Çünkü PKK diyecek ki; ’Bak biz size yıllardır dedik ki kardeşim bu iş siyasetle olmaz. Dağa çıkalım, silahlı mücadele yapalım. Siz dediniz ki ’Yok biz siyaset yapacağız’ al bak gördün mü, belediyeyi kazanıyorsun kayyum atıyorlar. Meclise giriyorsun partini kapatıyorlar. Gelin öyleyse dağa çıkalım’. PKK’ye bu kozu vermemek lazım. Kapatılmasının uygun olmayacağını düşünüyoruz" dedi.



"Adaleti Avrupa’dan mı öğreneceğiz"


"6’lı masanın getirdiği taslakta, öneride problemler var" diyen Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Mesela Türkiye’yi tekrardan iki başlı sisteme döndürme istekleri var. Neden cumhurbaşkanı ayrı başbakan ayrı olsun? Bu kadar bürokrasi yükü, protokol yükü, bu kadar masraf ve de aynı zamanda iki başlı bir sistem. Bundan dolayı biz karşı çıkıyoruz. Biz, ‘Mevcut sistemin aksayan yönleri var, bunların düzeltilmesi lazım, bunlar önemli konular’ diyoruz. Fakat yeniden eski sisteme dönmek gibi bir görüşümüz yok. Cumhurbaşkanı halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olsun, ayrıca bir başbakan olmasın, biz bu noktadayız. Onun yanında ’cumhurbaşkanlığı yapan bir insana siyaset yasağı’ gelsin diyorlar. Bize göre bu da mantıksız bir şey. Siyasi, bürokratik tecrübesinin en üst seviyesinde. Bir kere fırsat eşitliğine aykırı, demokrasiye aykırı. Hakimlerin terfilerinde, ‘Verdikleri kararların AİHM içtihatlarına uygunluğunu esas alalım, ne kadar AİHM içtihadına uygun karar vermişse o kadar yükselsin’ diyorlar. Biz adaleti Avrupa’dan mı öğreneceğiz? Böyle bir şey de uygun değil."


6’lı masanın taslağına yönelik eleştirilerini sürdüren Erbakan, "Ben kendi açılarından söylüyorum; partide milletvekilinin seçilmesi, listeye girmesi genel başkanın iki dudağının arasında olduğu sürece partide de tek adam sistemi vardır. Partide demokrasi yok, o zaman nasıl güçlü meclis olacak? Nasıl güçlendirilmiş parlamenter sistem olacak? O zaman mesela hukuki bir zorunluluk olarak ön seçimi getirin. Genel başkanın iki dudağının arasında olmasın" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Konteynerinin bulunduğu arazi satılan kadın sokakta kaldı, gözyaşlarına boğuldu Antalya’nın Serik ilçesinde belediye tarafından yaptırılan konteyner evde yaşayan ve kardeşi ile yaşadığı sorunlar nedeniyle evden kovulduğunu söyleyen kadın, 5 gündür parklarda yaşıyor. Annesine bakması karşılığında, arsasının içine belediyenin desteğiyle konteyner yaptırılmasına izin verilen Durdu Bodur, tam hayatını düzene soktuğunu düşünürken, kardeşi tarafından kaldığı evin arsasını satışa çıkartıldı. İddiaya göre kardeşi tarafından sokağa atılan kadın, üniversitede okuyan kızını mezun etmek için halde günde 12 saat çalıştığını anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Durdu Bodur, "Kızım üniversiteden ziyarete geldi, arkadaşının yanında kalıyor. Ben kızımı evime götürüp bir poğaça yediremiyorum, ağırlayamıyorum ve ben burada parkta kalıyorum" dedi. Mahalle muhtarının bilgisi var Annesinin arsasında yaşamaya izin verdiğini ve tek şartının kendisine bakması olduğunu söylediğini belirten Durdu Bodur (53), bir süre sonra kız kardeşinin alanı satacaklarını söyleyerek yaşam alanından çıkmasını istediklerini ifade etti. Bodur, "30 yıldır Antalya’da yaşıyordum. Anneme buraya gelip yerleşeceğimi söyledim. O da tamam dedi ve ‘tek şartım bana bakman’ dedi. Ben de tamam dedim. Tüm kardeşlerimle konuştuk. Belediye sayesinde subasman döktürdük ve konteyner koydurduk. Orada yaşıyordum ve hayatımı düzene sokmuştum. Bu kez kardeşim evden çık, tarlayı satacağız demeye başladı. Annemi formaliteden oraya getirdiler, ikametgahı belli. Muhtarımız her şeyi biliyor" diye konuştu. "Herkes sesimi duysun" Kardeşinin kendisini geçtiğimiz Ramazan aynın Kadir Gecesi günü zor kullanarak sokağa attığını iddia eden Durdu Bodur, şöyle konuştu: "Kardeşim, beni ’anlaşmaya uymadı, anneme bakmadı’ diye Kadir Gecesi sokağa attı. Bütün mercilere şikayetimi yaptım. Ölüm tehdidi aldığımı, beni bıçakla kovaladığını söyledim. En son Cuma günü bıçakla beni kovaladı ve ‘buraya giremezsin’ dedi. ‘Sen annene bakmadın, nereye gidersen git’ dediler. Ne yapacağımı bilmiyorum. İş kıyafetimle kaldım ortada. Halde çalışıyorum, tek amacım üniversitede okuyan kızımın tahsilini bitirtmek, 1 yılı kaldı. Dedim ki, ‘1 yıl müsaade edin, çocuğumu mezun edeyim’. Günde 12 saat çalışıyorum. Kardeşim, beni çalışıyorum diye sokağa atıyor. ‘Çalışmayacaksın, annenin yanında oturacaksın’ diyor. Annem çok şükür yatalak değil, mağdur durumda değil. Her şeyini yapabiliyor. Çocuğum şu an üniversiteden ziyarete geldi, arkadaşının yanında kalıyor. Ben kızımı evime götürüp bir poğaça yediremiyorum, ağırlayamıyorum ve ben burada parkta kalıyorum. Herkes sesimi duysun istiyorum, bana yardım etsinler, ne yapacağımı bilmiyorum."
Eskişehir İş insanlarının vize sıkıntısı Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, iş insanlarının uzun zamandır mücadele ettiği enflasyonist ortam, artan üretim maliyetleri ve nitelikli iş gücü gibi sorunlara vize sıkıntısının da eklendiğini belirterek konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Eskişehir sanayicisinin 150’den fazla ülkeye 4,3 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdiğini ve 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağladığını ifade eden Kesikbaş, son dönemlerde özellikle Avrupa ülkeleri için yaşanan vize temini sorunun ihracat yapan firmalar için ciddi bir engel teşkil ettiğini söyledi. Vize konusu tarife dışı engel haline dönmekte ESO Başkanı Kesikbaş yaptığı açıklamada, “Artan üretim maliyetlerinden nitelikli işgücüne, rekabetçi fiyat oluşturmaktan mevzuatlara, öngörülebilirlikten enflasyona kadar Türk sanayicisi olarak birçok konuyla mücadele ediyoruz. Özellikle son bir yıldır bu sorunlara maalesef artarak devam eden vize alma zorluğu da eklendi. Bizler tüm zorlu şartlar altında yüksek kalitede üretim yapıyoruz ve bunlar için yurt dışında pazar buluyoruz. Ancak iş insanları olarak ironik bir şekilde ürünlerimizi gönderdiğimiz ülkelere bizler gidemiyoruz. Vize konusunun ülkemiz iş insanları için tarife dışı bir engel olarak kullanılmasını düşünmek bile bizleri rahatsız etmekte. İş insanlarımızı maddi ve manevi olarak zarara uğratan bu haksız uygulamanın en kısa sürede son bulmasını istiyoruz” dedi. Vize sorununun en hızlı şekilde çözülmesini bekliyoruz İş dünyası olarak farklı ülkelerle ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek, yeni pazarlara açılmak için mutlaka iletişim içinde olunması gerektiğinin altını çizen Kesikbaş, “Özellikle ticari amaçlı yapılan vize başvurularında yaşanan sıkıntıları anlamakta zorlanıyoruz. Başvuru sistemlerinin sürekli kapalı olması, randevu alınamaması, tesadüfen randevu bulunsa bile çok uzak tarihlere verilmesi, yapılan vize başvurularının bazen aylarca bekletilmesi, planlanan toplantı ve iş seyahatlerine bu sebeple gidilememesi, iş insanları tarafından yapılan vize başvurularının beklenmedik şekilde reddedilmesi, vize verilse bile bunların geçerlilik sürelerinin çok kısa tutulması bizleri oldukça zor durumda bırakmaktadır. Bu durum Türk iş insanları için son derece antipatik ve prestij zedeleyici bir durum oluşturmaktadır. Her iki tarafı da yoran ve işletmelerimiz için ciddi kayıplara sebep olan bu tutumun en hızlı şekilde çözüme kavuşturulmasını beklemekteyiz” açıklamasında bulundu.