- 21 Haziran 2022 Salı 11:07

Müzik için mesleğini bıraktı, kendi korosunu kurdu

A
A
A
Müzik için mesleğini bıraktı, kendi korosunu kurdu

Kocaeli’de yaşayan 49 yaşındaki Gülçin Bayram, çok sevdiği müzik için mesleğini bırakarak kendi korosunu kurdu.

Kocaeli’de yaşayan 49 yaşındaki Gülçin Bayram, çok sevdiği müzik için mesleğini bırakarak kendi korosunu kurdu. 25 kişiden oluşan koroda ev hanımından öğretmene, doktordan askeri personele kadar birçok kişi var. Maddi beklentileri olmayan müzikseverler, kazançlarını şehit ailelerine ve ihtiyaç sahibi kişilere bağışlıyor.


Çocuk yaştan itibaren müziğe ilgi duyan Gülçin Bayram, üniversitede konservatuvar bölümünü kazandı fakat babasını isteği üzerine bankacı oldu. 10 yıl bankacı olarak çalışan Bayram, 30 yaşında mesleğini bıraktı ve müzik öğretmeni oldu. Severek yaptığı müzik öğretmenliğini de bırakan Gülçin Bayram, uzun süre belediye korosunda kemane çaldı. Müzik ile bağını asla koparmayan Bayram, kendi korosunu kurdu. 25 kişiden oluşan "Gülçin Bayram Türk Müziği Topluluğu" isimli koroda ev hanımından, doktora, öğretmenden askeri personele kadar birçok kişi bulunuyor. Belirli zamanlarda konser düzenleyen koro, elde ettikleri gelirleri şehit ailelerine ve ihtiyaç sahibi kişilere bağışlıyor.



"Bankacılıktan istifa ettim ve konservatuarı bitirerek müzik öğretmenliğine başladım"


Müzik sevgisinin çocukluk dönemlerinde başladığını söyleyen Bayram, "İlköğretimden itibaren piyano eşliğinde müzik eğitimi almaya başladım. Sonra 1990 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarına gittim ve oradan ayrıldım. Babam konservatuar okumamı istemiyordu. Daha sonra 10 yıl bankacılık yaptım. 20 yıl önce İstanbul’dan Kocaeli’ye taşındım ve Gölcük Belediye Konservatuarı, dernek ve vakıflarda görev yaptım, keman çaldım. 10 yıl sonra müzik insanın içinde olunca ne kadar durdurmaya çalışırsanız çalışın bir yerlerden tekrar çıkıyor. Bankacılıktan istifa ettim ve konservatuarı bitirerek müzik öğretmenliğine başladım. İş hayatım 10 yıl bankacılık, 10 yıl müzik öğretmenliği olarak geçti. Belediyelerde kemane çaldığım esnada kendi koromu kurdum. Koromun adı Gülçin Bayram Türk Müziği Topluluğu. Benim konserlerim genelde halk konserleri oluyor. Eğer konserlerim ücretliyse bütün geliri bağış yapıyorum. Yıllar boyunca 13 kız çocuğunu okutmak için destek olduk. Şahit ailelerine, LÖSEV’e ve yardıma muhtaç ailelere bağış yaptık" dedi.



"Koromda her meslek dalında insanlar var"


Müziği çok sevdiğini söyleyen Bayram, "Bestede yapıyorum, sözde yazıyorum. Ben belediyelerde kemane çalarken ’Neden sende bir koro kurmuyorsun?’ diye bir teklif geldi. Bir dernekle başladım ve 7 yıl koro şefliği yaptım. Koromda 25’e yakın koristim, solistim var. Koromda ev hanımı, doktor, öğretmen, subay, astsubay gibi her meslek dalından insanlar var. Kocaman bir aileyiz. Değişik meslek dallarının bir araya gelmesi de çok ilginç. Herkes gökkuşağının bir rengi gibi. Bizim çalışmalarımız akşam olduğu için koromdakiler yine kendi mesleklerini yapıyor. Doktor doktorluğunu, öğretmen öğretmenliğini yine devam ettiriyor. Biz yılda 2-3 konser veriyoruz. Bu insanlar iş stresinden de arınıyorlar, yetenekleri de var. Tabi onlar amatör ruhla yapıyorlar ama sonuç profesyonel gibi çıkıyor" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Fabrikanın dereye bıraktığı atık, mahalleliye eylem yaptırdı Sakarya’nın Ayazı ilçesinden geçmekte olan ve bölgedeki birçok köyün tarım için kullandığı dere, iddiaya göre gıda fabrikasının atıkları sebebiyle kirli akıyor. Yıllardan beri kötü koku ve dere pisliğinden isyan eden mahalleli, fabrikanın önüne kadar yürüyüş eylemi yaptı. Kzıılcıkorman Mahallesi’nden geçen ve çevre mahallelerden geçerek Mudurnu Deresi ardından da Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e dökülen derenin, bölgede bulunan GSF Gıda Sanayi Fabrikaları’nın atıklarından dolayı yıllardan beri kirli aktığı iddia edildi. Adeta siyaha bürünen derenin yıllardır bir çözüme kavuşturulmadığı için duruma tepki gösteren mahalle halkı, fabrikanın önüne kadar yürüyerek eylem gerçekleştirdi. Fabrikanın önünde toplaşan mahalle sakinleri ellerindeki ‘Balıklar öldü sıra çocuklarda’, ‘Yeter artık 40 yıl oldu, bıktık’, ‘Doğaya zulüm insana zulümdür’ pankartlarıyla yaptığı yürüyüşte ise jandarma ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Mahallelinin tek istediği ise fabrikanın arıtma cihazını aktif hale getirip bölgenin pislik ve kötü kokudan arındırılması. “Artık ceza da işe yaramıyor” İnsanların mağdur olduğunu belirten mahalle sakini Mehmet Gülşen, “Deremiz hali çok kötü ve yıllardan beri biz bu çileyi çekiyoruz. Dere yakınlarında okul var ve birçok çocuk kötü kokudan dolayı sınıflara giremiyor. Derenin hemen kenarında Kur’an kursu var ve buraya çocuklar gelemiyor. Zamanında biz bu derede yüzerdik şimdi ise siyahlaştı. Köyün içinden geçeni geçtim D-100 kara yolundan geçen insanlar bile kokuya dayanamıyor. Artık köyümüzün ismi ‘Pis kokulu köy’ kaldı. Burada kahvehaneler, lokantalar var kimse buralara gelemiyor. Geçtiğimiz Cuma günü atık suyu bırakan fabrikaya ceza kesildi ve 2-3 gün kapalı kaldı ama bugün yine atık, yine koku var artık ceza da işe yaramıyor” dedi. “Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık” Yaklaşık 40 yıldan beri kokudan rahatsız olduklarını belirten Kızılcıkorman Mahallesi Muhtarı Mecid Kızıldağ, “Mahallemizin içinden geçmekte olan tarla seviyelerini düşürmek için açılan kanalda 1982 senesinde açılan bu fabrika ürettiği nişasta ve glikoz üretiminin atıklarını kanalımıza bırakıyor. Burası 1982 senesinde açıldı ve o günden bu güne kadar kanala akıtıyor pisliklerini. Kokusu ile pisliği artık bizi bezdirdi ve gerekli olan her yere müracaatımızı yaptık. Dilimizin döndüğünce insanlara anlattık ama hiç kimse bir çare bulamadı ev bu günlere kadar geldik. Çevre mahalle sakinleri muhtarları herkes burada ve bu işten muzdarip, biz de bunu dile getirmek için yürüyüş gerçekleştirdik. Bizim kimseyle sorunumuz yok, art niyetimiz yok. Fabrikanın üretim yapması gerekiyorsa üretimini yapsın ama arıtmasını çalıştırsın. Bu fabrikadan 100-150 kişi ekmek yiyorsa diğer taraftan yoldan geçenler hariç 3 bin, 5 bin kişi kokuyu çekmek zorunda bırakılıyoruz. Muhtarlıkta benim dördüncü dönemim gelen her kaymakama, belediye başkanına ve valiye yani bu işte etkisi olabilecek herkese anlatmaya çalıştım ama herkes topu başkalarına attı. Sağ olsunlar yeni gelen vali ve kaymakam bize sahip çıktı, biz de mahalle halkı olarak düzen içinde eylem yaptık” diye konuştu. “İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor” Mahalle halkının çoğunun maske taktığını aktaran Kızıldağ, “Sinekler öyle bir hale geldi ki eşek arısı gibi oldu. Burada insanlar pencerenin camlarını açamıyor, misafir ağırlayamıyor hatta kanala yakın olan insanlar daha kötü durumda. Ben muhtar olarak utanıyorum. Buradan kim kime sıkıntı oluşturarak para kazanıyorsa haram olsun. İnsanlar evinde dururken, sokakta gezerken maske takıyor artık çünkü kokudan durulmuyor. Ben muhtarlık dönemimde defaten temizlettim ama yine de pislik içinde kalıyor” şeklide konuştu.