- 11 Ağustos 2022 Perşembe 10:24

Geleceğin dalgıçlarının nefes kesen eğitimi

A
A
A
Geleceğin dalgıçlarının nefes kesen eğitimi

Kocaeli’nin turizm destinasyonları arasında yer alan Kerpe’de dalgıçlara eğitim veriliyor.

Kocaeli’nin turizm destinasyonları arasında yer alan Kerpe’de dalgıçlara eğitim veriliyor. 10 günlük zorlu kamp sürecini tamamlayan adaylar, dalgıç eğitmeni olabilmek için ter döküyor.


Hobi amaçlı dalış yapan vatandaşlar, profesyonel kariyerlerini yeni bir boyuta taşımak için Kerpe Deniz Yıldızları Dalış Okulu’nda ter döküyor. Dalgıç eğitmeni olma hayali kuran adaylar, 7 günlük zorlu teorik ve uygulamalı eğitimlerini başarıyla tamamlamalarının ardından bağımsız bir denetçi tarafından 3 gün boyunca sınava tabi tutuluyor. Sınav neticesinde yeterlilikleri tamamlayan dalgıçlar, hayalini kurdukları eğitmen sertifikasını almaya hak kazanıyor.



"7 tane farklı sınavımız var"


Scuba Schools Internatıonal (SSI) eğitmen eğiticisi Ufuk Özbaş, dalış eğitiminin yetiştirilme sürecine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Özbaş, "Başlangıç seviyesi sertifika programına ’open water diver’ diyoruz. Ardından uzmanlık alanlarına göre dalıcılar, kendilerini tecrübe ve deneyim konularında geliştiriyorlar. Eğer dalış profesyoneli olmaya karar verirlerse, dive guide (dalış lideri) eğitimi alarak aktif statüde bir SSI dalış merkezine bağlı çalışmak şartıyla profesyonel statü kazanıyorlar. Bundan sonraki eğitim ve kariyer yolculuklarını farklı bir boyutta devam ettirmiş oluyorlar. Bunun akabinde ilk önce asistan eğitmen seviyesi için eğitimlerini alıyorlar ve ardından eğitmen eğitimi kursuna katılmaya hak kazıyorlar. Kurs sürecini başarıyla tamamlarlarsa sınava (eğitmen değerlendirme) girmeye hak kazanıyorlar. Eğitmen eğiticisinin adayların tüm hazırlıklarını tamamlamasının ardından, uluslararası bağımsız sınavı yapacak olan sertifikalandırıcı önceden talep edilmiş tarihte sınav yerine gelir. Tüm gerekli belge ve bilgilerin paylaşılmasının ardından eğitmen eğiticisi sınav ortamında bulunmaz. 7 tane farklı sınavımız var. Teorik ortamda olan, havuz sınırlı su ve akabinde açık su dediğimiz değerlendirmelere tabi tutuluyorlar. Bunların hepsiyle ilgili standartlar ve değerlendirme kriterleri bellidir. Sınav esnasında görsel kayıtlarda alınıyor öğrenci ve değerlendirici arasında her şey şeffaf ve adil bir şekilde değerlendirilir gereklilikleri yerine getirenler sertifikalarını almaya hak kazanıyorlar" ifadelerini kullandı.



"Hiçbir deniz canlısının besin zincirinde insan yoktur"


Dalış yaptığı esnada karşılaştığı deniz canlılarının zararsız olduğunu, insanların korkmaması gerektiğini ifade eden Kerpe Deniz Yıldızları Dalış Okulu Eğitmeni Sedat Türkmen ise "Türk kara sularında insanlara zarar verecek hiçbir canlı yoktur. Elbette siz onları rahatsız etmezseniz. Dünyada köpek balığı ile yapılan dalışlar turizme oldukça gelir getirir. Bir nesil Türk insanımız Jaws filmleriyle büyüdüğü için köpek balıklarının insanları yediği düşünürüz aslında hiçbir deniz canlısının besin zincirinde insan yoktur. Eğer siz bir hayvana zarar vermezseniz onlarda size zarar vermez. Örneğin, Ege’de müren balığı vardır, kavuklarda yaşar. Eğer siz o kovuklara elinizi sokarsanız ısırır veya bir vatozun önüne geçerseniz kuyruğunu size doğru sallayarak sizi zehirleyebilir fakat hayvanlara nasıl yaklaşacağını bilirseniz ve rahatsız etmezseniz asla size zarar vermez. Nasıl ki karada yılana dokunmazsınız size bir şey yapmaz, denizde de aynı kural geçerlidir" dedi.



"Bizim için zorlu bir süreçti"


Dalış eğitmeni olmak için kamp süreci boyunca yaşadığı zorlukları anlatan dalgıç Hakan Özkan da, "7 günlük bir eğitim kampımız oldu, bizim için zorlu bir süreçti. Bu süreç içerisinde hem yazılı hem de su becerilerine yönelik çeşitli eğitimler aldık ve bu becerilerin devamını gerçekleştirdik. Bunların her birisini eğitmen kıvamında doğru bir şekilde yapmamız gerekiyor. İlerleyen dönemlerde dalıcı yetiştireceğimiz için yüzde 100’ün üzerinde bir performans sergileyebilecek hale gelmek için stresli geceli gündüzlü çalıştık. Sabah 08.00, gece 00.00’da çok yoğun bir tempoda bu becerileri gerçekleştirdik. Bunun vermiş olduğu bir yorgunluk vardı. Ardından 3 günlük sınav sürecimiz oldu" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Griple aynı belirtileri gösteren ölümcül virüsle ilgili aile hekimlerine uyarı Hitit Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurcan Baykam, zehirli keneler sebebiyle bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının griple aynı belirtileri gösterdiğini belirterek, “KKKA hastaları ilk günlerde grip benzeri şikayetlerle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Özellikle aile hekimlerinin KKKA ihtimalini da göz önüne alarak mutlaka ayırıcı tanı içerisinde gözden geçirerek, buna göre tetkik ve takibini yapması gerekiyor” dedi. Havaların ısınmasıyla birlikte Çorum’da kene vakaları görülmeye başladı. Hitit Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurcan Baykam, zaman zaman ölümle sonuçlanan hastalıkla ilgi hem vatandaşları hem de aile hekimlerini uyardı. KKKA’nın havaların ısınmasıyla kendisini gösteren ve vakaların arttığı bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Baykam, “Kenelerin belirli bir sıcaklıkta aktif oldukları ve taşıdıkları virüsü insanlara bulaştırdıkları bir hastalık. Bu hastalığın gelişmesi, insanların kene teması yoluyla bu virüsü alması yılın sıcak günleri ve aylarında oluyor. Hava sıcaklığı arttığında vakaların gelmeye başladığını görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte hem ilimizde hem de diğer illerde vakalar görülmeye başlandı” diye konuştu. "Aile hekimleri dikkatli olmalı" Zehirli keneler yoluyla bulaşan KKKA’nın griple aynı belirtileri gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Baykam, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi öyle bir hastalık ki ilk günlerinde gribe benzer şikayetlerle başlıyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık, eklem ağrısı gibi şikayetlerle karışabiliyor. Hem kişinin kendisi hem de hekimlerin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. İnsanlar ’grip oldum’ diye geçiştirmemeli. Hayvancılıkla uğraşıyorsa, kene ile teması varsa, kene tutunma öyküsü varsa son günlerde bu şikayetler KKKA olabileceğini akla getirmeli. Hekimlerimiz de bu konuda duyarlı olsun, KKKA’yı aklına getirerek, buna yönelik tetkik ve tedavilerini yapsın. Özellikle aile hekimlerimiz dikkat etmeli. KKKA hastaları ilk günlerde grip benzeri şikayetlerle sağlık kuruluşuna başvuruyor. Bu durumları sorgulayıp KKKA ihtimalini da göz önüne alarak mutlaka ayırıcı tanı içerisinde gözden geçirerek, buna göre tetkik ve takibini yapması gerekiyor” şeklinde konuştu. "Keneyi görür görmez vücuttan uzaklaştırmalıyız” Keneden korunmak için öncelikle kene ile temasın ortadan kaldırılması gerektiğini anlatan Prof. Baykam, “Tarlaya, bahçeye giderken olabildiğince ciltte açıkta bölge bulunmamalı. Kene özellikle ayaklardan yukarı tırmandığı için pantolonun çizme ya da çorap içine sokularak, kenenin cilde temasının önlenmesi gerekiyor. Öte yandan tarlada, bahçede çalışan ya da hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız eve döndüklerinde mutlaka vücutlarında kene olup olmadığını kontrol etmeli. Kene tutunduktan sonra ne kadar kısa sürede vücuttan uzaklaştırılırsa virüsü vücuda enjekte etme oranı azalıyor. Keneyi görür görmez vücuttan uzaklaştırmalıyız” diye konuştu. "Kenenin uzun süre vücutla teması riskli bir durum" Vücuda yapışan bir kene görüldüğünde yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Keneyi mutlaka bir bariyerle ya da pens ile ya da ele alınan bir kağıt veya kumaş parçası olabilir keneye temas etmeden vücuttan uzaklaştırmamız gerekiyor. Zaman aldığı için keneyi vücuttan uzak tutmak için illa bir sağlık kuruluşu veya hekime gitmek şart değil. Ama çok yakında sağlık merkezi varsa gidilebilir. Ancak bunun için zaman harcayıp kenenin uzun süre vücutla teması riskli bir durum. Bu yöntemler kullanılarak kenenin bir an önce vücuttan uzaklaştırılması gerekiyor. Tarlada, bahçede ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız evlerine döndüklerinde mutlaka kontrol yapmalı” şeklinde konuştu.
Samsun Üniversite-sanayi arasındaki dijital köprüyü kuracak mobil uygulama: ’JobSocial’ Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ve üniversitenin Teknoloji Transfer Ofisi(TTO) iş birliğinde geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli milli iş odaklı sosyal ağ projesi “JobSocial” isimli mobil uygulama, bünyesindeki uzman arama motoru ile akademik bilginin hızlı bir şekilde sektöre aktarılmasını sağlarken aynı zamanda içerisindeki diğer özelliklerle de gençlere iş bulma ve staj imkanı sunuyor. OMÜ’de akademisyenlerden ve öğrencilerden oluşan 10 kişilik bir ekip tarafından yapılan “JobSocial” mobil uygulaması barındırdığı yapay zeka özellikleri sayesinde fark oluşturuyor. Mobil uygulamada bulunan makale, patent, proje paylaşımları ile gönderi yayınlama, uzman, uzmanlık ve firma arama motoru, iş ilanı verme, arama, staj ilanı verme, arama ve yapay zeka destekli iş ilanı ile CV eşleştirme özellikleri ile uygulama üniversite-sanayi arasındaki dijital köprüyü kuruluyor. "Önce Türk dünyasına, sonra bütün dünyaya hizmet edecek bir forma dönüştürülecek” Uygulama hakkında bilgi veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak tamamen yerli ve milli bir sosyal ağ ile bilginin kontrol edilmesini, değerlendirilmesini ve bilgi üzerinde yeni atakların yapılabilmesini sağlayacak yeni bir sosyal platform oluşturduk. Uygulama marketlerinde yer alan bu platform, akademik bilginin hızlı bir şekilde sektöre aktarılmasını sağlıyor, öğrencinin staj ya da iş arayışında, sektörün nitelikli çalışan arayışında doğrudan eşleştirme yapan bir yapay zeka desteğini kullanıyor. Arzu edilen şey, üniversitedeki uzman kadronun sektörün ihtiyacını karşılayacak şekilde en hızlı bir şekilde buluşturulmasıdır. Burada yerli ve milli olması, verinin bizim elimizde olması, veriye sahip olmayanın yönetemeyeceğini, kendi geleceğini kontrol edemeyeceğini biliyoruz. Yaşadığımız dünyada verinin analiz edilmesi, verinin kontrol edilmesi ve verinin uygun isimlerle en kısa sürede buluşturulması hedefleyen bir ağdır. Burada sadece OMÜ değil, Türkiye’deki akademik birikimin tamamının, Türkiye’deki sektörünün tamamına hatta bunun bir sonraki adımda önce Türk dünyasına, sonrasında bütün dünyaya hizmet eder bir forma dönüştürülecek. Öncelikle bizim birinci derecede muhatabımız üreten sektördür. Üretilen patentlerin doğrudan onlara düşmesi, ilgi duydukları patentle doğrudan ilgilenmelerini sağlamaktır. Kendi sorunlarıyla alakalı bir uzman arayışı ve bu uzmanın nerede olduğu yapay zekâ aracı ile sektöre sunmak istiyoruz. Diğer işlemlerin ikili işlemlerin arkasından gelmesi gerekiyor. Önümüzdeki günlerde yapacağımız görüşmelerle bütün teknoloji ve transfer ofislerinin, üniversitelerinin bunu kullanmalarını arzu ediyoruz. Proje yaparken uzman bulma konusunda kendilerine kolaylık sağlayacak. Öğrenci açısında baktığınızda staj ararken, iş ararken doğrudan başvurabileceği nitelikli iş bulma imkanı sağlayacak. Üreticinin de aradığı nitelikle insanı bulma noktasında doğrudan yapay zekanın eşleştirmesiyle gerçekleştiren bir ağ olduğu için her iki tarafa ciddi bir imkan sağlıyor. Bizim açımızdan önemli olan üniversitedeki birikimin sahneye çıkması ve topluma sunulmasıdır. Bütün üniversitedeki patentlere erişim imkanı veya üretilen patentlerin doğrudan ilgililerin ekranına düşmesi sağlamaktır” dedi. "İçerisinde güçlü arama motoru sayesinde istediğiniz uzmanlığa sahip kişileri bulabiliyorsunuz” OMÜ Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Öğr. Görevlisi ve aynı zaman proje koordinatörü İsmail İşeri, “Yerli ve milli sosyal ağ projesidir. OMÜ ile TTO iş birliğinde geliştirildi. Projenin en önemli özelliği üniversite ve sanayi arasındaki dijital köprüyü oluşturmaktır. Bu özelliği sayesinde akademide oluşan bilgi birikiminin en hızlı şekilde paylaşımlara ilgi duyan kişilere ulaşmasını sağlayacak. Burada kişilere, firmalara özel sektör çalışanlarına ve tüm akademisyenlere oluşan bilginin paylaşılmasını sağlıyoruz. Uygulama 2,5 yıllık bir emek sonucu ortaya çıktı. İçerisinde çok önemli özellikle var. Bunlardan birincisi yapay zeka temelli bir eşleştirme algoritmasıdır. Örneğin yapay zeka alanında çalışan bir akademisyenim. Yapay zeka ile ilgili bir makale paylaştığımda bu makalenin yapay zeka alanın ilgi duyan sosyal ağdaki diğer kullanıcılara ulaşmasını sağlıyor. Bilgi en hızlı şekilde doğru kişilere ulaşmasını sağlıyor. Bilginin daha hızlı şekilde ürüne dönüşmesi ve ülkemize katma değer oluşturması anlamında da bu proje önemli bir göreve soyunmuş durumundadır. Uygulamada aslında firmalar çok büyük kolaylık sağlıyoruz. CV’leri içeriklerine göre yapay zeka ile iş ilanları ile eşleştirerek daha hızlı kullanıcı deneyimi sunuyoruz. Bir uzmanlık arama motoru özelliği de görüyor. İçerisinde güçlü arama motoru sayesinde istediğiniz uzmanlığa sahip kişileri bulabiliyorsunuz” diye konuştu.