ASAYİŞ - 12 Ekim 2022 Çarşamba 18:31

Büşra Kabataş cinayetinde kan donduran detaylar

A
A
A
Büşra Kabataş cinayetinde kan donduran detaylar

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Taner Yaylacı isimli şahıs tarafından işkence yapılıp yakılarak katledilen 15 yaşındaki Büşra Kabataş’ın aile avukatı Cemal Tınarlıoğlu, “Yüzde 99.

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Taner Yaylacı isimli şahıs tarafından işkence yapılıp yakılarak katledilen 15 yaşındaki Büşra Kabataş’ın aile avukatı Cemal Tınarlıoğlu, “Yüzde 99.9 ağırlaştırılmış müebbet noktasında bir dava açılacak. İndirim olacağını düşünmüyorum, mahkemenin de buna indirim uygulayacağını düşünmüyorum” dedi.


Olay, 7 Ekim tarihinde sabah saatlerinde Gebze ilçesi Mustafapaşa Mahallesi 721 Sokak’ta bulunan 3 katlı binanın 2. katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, dairenin bir odasında yangın çıktı. Yangını gören vatandaşlar, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine adrese itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede adrese ulaşan itfaiye ekipleri, yangını söndürebilmek için çalışma başlattı. Yangını kontrol altına aldıktan sonra odaya giren ekipler, 15 yaşındaki Büşra Kabataş’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerine Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı cinayet bürosu dedektifleri çağrıldı. Cinayet bürosu dedektiflerinin yaptığı ilk incelemede, evde birçok şüpheden yola çıkan ekipler, cenazeyi otopsi için morga. Burada yapılan ilk incelemede de adli tıp uzmanları cinayet şüphesi üzerinde durdu. Yangının hemen ardından harekete geçen Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Cinayet Bürosu ekipleri, anne Aylin Çelik’e platonik olarak aşık olan Taner Yaylacı’yı gözaltına aldı. Genç kızın katil zanlısı olan Taner Yaylacı’nın eve geldiği, genç kız ile tartışma yaşadığı, ardından genç kızı canice öldürdüğü belirlendi. Zanlının, delilleri karartmak amacıyla odada yangın çıkardığı öğrenildi. Sorgulanmak üzere polis merkezine götürülen şahıs, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Taner Yaylacı, burada çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Öte yandan Taner Yaylacı’nın, genç kızın ablası Başak Hilal Kabataş’ı takip ettiği belirlendi. Yaylacı’nın, 15 yaşındaki Büşra Kabataş’ı öldürmeden önce ise dakikalarca işkence yaptığı ortaya çıktı.



“Yoğun bıçak darbeleri var”


Taner Yaylacı’nın eve geliş saatinin, ifadesinde söylediği iddialar ile örtüşmediğini aktaran ailenin avukatı Cemal Tınarlıoğlu, şahsın tamamen işkence amacıyla, hazırlıklı bir şekilde geldiğini belirtti. Tınarlıoğlu, “Anneyi görmeye geldiğini söylüyor ama annenin vardiya saatlerini çok iyi bilmesine rağmen, o saatte evde olmadığını ve vardiyasının bitmediğini biliyor. Zaten katledilen Büşra’nın ablasını takip ediyor, o da kamera kayıtlarında sabit. Evden çıkmasını takip ediyor, evde 2 kişi değil, 1 kişi olduğunu çok iyi biliyor. Büşra’nın da okula çıkış saatini net olarak bildiği için kapıya o saatlerde dayanıyor. Zaten yanında getirdiği materyallere bakıldığı zaman koli bandı, jel, elektro şok tabancası, çamaşır ipi ve benzeri bütün materyalleri yanında getirdiği için işkence yapma amacıyla geldiği, eziyet verme amacıyla geldiği sabit. Elektro şok cihazı olduğunu kendisi de itiraf ediyor. Bizim düşüncemiz elektro şok tabancasıyla kapıda bayılttığı, yukarıya çıkarıp yatağına yatırdığı, ellerini, kollarını bağladıktan sonra işkence yaptığı yönünde. İşkence yaptığı sabit, düzenli kesilmiş saçlar var. Bir makas ya da bıçakla kesilmiş saçlar bulundu. Bu da saçlarının kesildiğini gösteriyor. Yoğun bıçak darbeleri var, bu bıçak darbeleri tamamıyla kesi mahiyetinde, 1 santim, 2 santim, 3 santimlik kesiler olduğu için öldürmek amacıyla yapılmamış, işkence amacıyla yapıldığı belli. Kadınsal bölgelerde kesiler var, bu kesiler de oraya işkence yapıldığını gösteriyor. Muhtemelen çıplak bir şekilde, en azından elbiseyi tamamen çıkarmasa bile o bölgelerin soyularak bıçak darbelerinin vurulduğunu gösteriyor” dedi.



“Büşra’yı öldürmüş olması, onu tatmin edecek bir düşünce değildi”


Taner Yaylacı’nın gerçekleştirdiği bu vahşeti kayda almış olma ihtimalini de düşündüklerini kaydeden Tınarlıoğlu, “Belki bu yaptığı şeyleri de kayıt altına almış olma ihtimalini de düşünüyoruz. Ama bu tabii kesin değil. ele geçirilen bir telefon var, belki onun içinden bir şeyler çıkabilir. İşkence yapmanın temel iki mantığı vardır; ya kişiye bildiği bir şeyi söylemek için acı çektirirsiniz ve ondan bilgi almaya çalışırsınız, eziyet edersiniz ya da intikam alacağınız kişinin bir yakınına bunu seyrettirerek kendi intikam tatminini acı çekmesini sağlayarak yaparsınız. Büşra’yı öldürmüş olması, onu tatmin edecek bir düşünce değildi bana göre. Benim düşüncem aileden birine, özellikle annesine bir fotoğraf veya video çekerek göndermesi, o da kendisini sağlama aldıktan sonra gönderecekti ki ‘Kızına böyle yaptım, sana da böyle yapacağım’ gibi bir imaj verme mantığı olabilir” diye konuştu.



“Büşra’nın canlı canlı yakıldığını düşünüyorum”


Caninin Büşra’yı yakabilmek için iki kutu yanıcı jel boşalttığını vurgulayan Tınarlıoğlu, “Mangal kömürünü tutuşturmak için kullanılan, sıvı olmayan biraz daha katı bir madde olan jeli üzerine dökerek tamamen yakmış. Büşra’nın yatağı tamamen, demirlerine kadar yanmış. Benim şahsi düşüncem Büşra’nın yakılma anında hala canlı olduğuna dair. Canlı canlı yakıldığını düşünüyorum. Otopsi raporu ve olgulara bakıldığı zaman bu görünüyor. O gece evin yakınlarında bir pansiyonda kalmış. Birkaç gündür evi gözlüyor ve biliyor zaten, evin giriş çıkış saatlerini, her şeyi biliyor. Bizim tahminimize göre 1 saatlik veya yarım saatlik süreç içinde bu işlemlerin olması gerekiyor diye düşünüyoruz. Acı çektirmek için bir zaman dilimine yaydırdığı belli. Belki o sırada Aylin hanımın eve geleceğini düşünüyordu. Gelseydi ona da aynı şeyi yapabilirdi. Ya da annesine işkence yapıp kızına seyrettirebilirdi” şeklinde konuştu.



“Mahkemenin de buna indirim uygulayacağını düşünmüyorum


Büşra’nın bedeninin tamamen yandığı için klasik otopsi neticesinin beklenmeyeceğini söyleyen Tınarlıoğlu, “Çünkü bunun neticesi yaklaşık 3-3 buçuk ayda geliyor ama bunda böyle bir şey olmadığı için muhtemelen şahsın telefon materyalleri incelendikten sonra davanın açılmasının çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Yüzde 99.9 ağırlaştırılmış müebbet noktasında bir dava açılacak. İndirim olacağını düşünmüyorum, mahkemenin de buna indirim uygulayacağını düşünmüyorum. İndirim olacak bir durum yok. Olayın oluş şekline bakıldığı zaman da neye dayanarak bir indirim uygulanmasını, ‘Pişmanım’ demesinin bir iyi hal indirimi olacağını zannetmiyorum. Bu kadar vahşeti yaptıktan sonra nasıl ‘Pişmanım’ diyebilir ki? Tahrik açısından bakıldığı zaman küçük kızımın tahrik edecek bir durumu da yok. Kocaeli Barosu bu konuda arkamızda. Kamuoyunun ve kadın derneklerinin bu işe eğileceğini düşünüyorum. En kısa zamanda davanın açılarak şahsın hak ettiği cezayı almasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm Erzurum’da Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL)’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağlandı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edildi. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini altını çizdi. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: "Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi" Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: "Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi."
İzmir Jandarma Genel Komutanlığının "Savaşçı Yarışması" başladı Jandarma Genel Komutanlığı’nın en seçkin birliklerini bir araya getiren ve bu yıl ilk kez düzenlenen "Savaşçı Yarışması", Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığında düzenlenen görkemli bir törenle başladı. Açılış töreninde, Türkiye’nin dört bir yanından gelen Jandarma Komando Özel Harekât (JÖH) ve Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) personeli, vatan savunmasındaki kararlılıklarını bu kez yarışma sahasına taşımak üzere saf tuttu. "Bu yarışma, terörle mücadeleye doğrudan katkı sağlayacaktır" Törenin açılış konuşmasını gerçekleştirilen Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanı Tümgeneral Uğur Ertekin, organizasyonun sadece bir müsabaka değil, stratejik bir tecrübe aktarım merkezi olduğunu vurguladı. Tümgeneral Ertekin, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:"Bu yarışma; JÖAK ve JÖH taburlarımız dahil olmak üzere toplam 27 tabur komutanlığımızın bir araya geldiği devasa bir tecrübe paylaşım platformudur. Burada sergilenecek her taktik ve paylaşılacak her tecrübe, teröristle mücadele harekatımıza doğrudan katkı sağlayacaktır." "Disiplinle yazılır tarihteki her zafer" Konuşmasında disiplin ve milli irade vurgusu yapan Tümgeneral Ertekin, vatan şairinin "Nizâm-ı âlem için kurban olur her nefer, Disiplinle yazılır tarihteki her zafer!" dizelerini hatırlatarak, personelin sergileyeceği özverinin aziz milletin sarsılmaz iradesini temsil ettiğini belirtti. Ertekin, personelin sahadaki çeviklik ve cesaret sınavından Jandarma Genel Komutanlığı’na yaraşır bir başarıyla çıkacağına olan inancını dile getirerek, "Kılıcınız keskin, yolunuz açık olsun" sözleriyle konuşmasını tamamladı. "Muharebe kabiliyeti ve unsur başarısı test edilecek" Yarışmanın teknik detaylarına ilişkin bilgi veren Jandarma Üsteğmen Ahmet Beraç ise JÖH ve ilgili diğer unsurların katılımıyla icra edilen bu zorlu süreçte personelin; fiziksel kondisyonu, çevikliği ve muharebe ortamında görev icra edebilme kabiliyetinin test edileceğini belirtti. Beraç, değerlendirmelerde personelin bireysel başarısının yanı sıra unsur başarısının da temel kriter olarak göz önünde bulundurulacağını ifade etti. "İlk gün: stratejik brifing ve kura heyecanı" Açılış töreninin ardından program, yoğun bir faaliyet takvimiyle devam etti. Sabah oturumunda gerçekleştirilen "Bilgilendirme Brifingi" ile yarışmacı unsurlara teknik detaylar ve parkur kuralları aktarıldı. Öğleden sonraki bölümde ise heyecan seviyesi artarak devam etti. Yarışmacı birlikler; "Hızlı ve Sütreli", "Sıcak Temas" ve "Büyük Kapışma" olarak adlandırılan üç özel parkurun tanıtımı için sahaya indi. Tanıtım faaliyetlerinin hemen ardından, takımların yarışma sıralamasını belirleyen kritik kura çekimi gerçekleştirildi. "Elit birlikler sahada" Toplam 27 taburdan 216 kahraman personelin katılım sağladığı organizasyon, 26 Aralık 2025 tarihine kadar devam edecek. Beş gün sürecek olan bu zorlu süreçte birlikler, hem fiziksel dayanıklılıklarını hem de taktiksel zekalarını en üst seviyede sergileyecek. Yarışma, ilk parkur mücadeleleriyle hız kazanacak.
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."