GÜNDEM - 16 Ağustos 2023 Çarşamba 15:00

24 yıllık acı: 1999 depremini yaşadı, 6 Şubat depreminde dayanışmaya koştu

A
A
A

1999 Marmara Depremi’nde 3 aylık hamile eşiyle 4 katlı binanın altında kalan Necati Altıntoprak, tünel kazarak kurtuldu. Yaşadığı acıyı dün gibi hatırlayan Altıntoprak, 6 Şubatta meydana gelen depremde takdir edilecek dayanışma gösterdi. Hatay’a giderek arama kurtarma çalışmalarında yer alan Altıntoprak, "Antakya’yı görünce biz 1999’da deprem yaşamamışız dedim" diyerek depremin meydana getirdiği büyük hasarı da dile getirdi.

Gölcük’te yaşayan 60 yaşındaki Necati Altıntoprak, 1999 Marmara Depremi’nde hamile eşiyle birlikte 4 katlı binanın altında kaldı. Aradan geçen 24 yıl sonra bile o günleri unutmayan Altıntoprak, kendi imkanlarıyla 3 saat sonra enkaz altında tünel kazarak çıkabildi. Eşini çıkarmak için de arkadaşlarıyla büyük çaba harcayan Altıntoprak, "En kötü an, eşimin sesini duyup da bir şey yapamamaktı" diyor. 13 saatlik çalışmayla tünel kazan Necati Altıntoprak, 3 aylık hamile eşini de 13 saat sonra çıkardı. Her şeyi dün gibi hatırlayan Altıntoprak, 12 Kasım Kaynaşlı’da meydana gelen deprem de kendi acısını unutup, depremzedelere yardıma gitti. 6 Şubatta meydana gelen depremde de evinde duramayan Altıntoprak, Hatay’a giderek dayanışma gösterdi. Enkaz altında kalanlara yardım eden ve 17 gün orada kalan Altıntoprak, "Acıları yarıştırmak çok doğru değil ama Antakya’yı görünce biz 1999’da deprem yaşamamışız" dedi.

24 yıllık acı: 1999 depremini yaşadı, 6 Şubat depreminde dayanışmaya koştu

"Tünel kazarak enkazdan çıktım"

Yaşadığı anları anlatan Necati Altıntoprak, “4 katlı binanın birinci katında kalıyorduk. Bina üstümüze yıkıldı ve binadakilerin hepsi öldü. Binadan sadece biz sağ çıktık. Enkaz altından 3 saat sonra tünel kazarak çıkabildim. 13 saat sonra da arkadaşlarımla birlikte hamile eşimi tünel kazarak çıkarttık. Eşimi okul bahçesine bıraktım ve arama kurtarma çalışmalarına katıldım. Enkaz altında kaldığımda sadece çıkmayı düşünüyordum, başka bir şey düşünürseniz çıkamıyorsunuz. İnsan iradesinin çok güçlü olduğuna inanıyorum. İrade ortaya koyulduğu zaman insanoğlunun yapamayacağı hiçbir şey yok. Şansım, evin yığma tuğla olmasıydı, önümdeki malzemeleri daha kolay itip dışarıya çıkabilmiştim" diye konuştu.

24 yıllık acı: 1999 depremini yaşadı, 6 Şubat depreminde dayanışmaya koştu

"17 gün Hatay’da kaldım"

Deprem olduğunda Hatay’a giden Altıntoprak, “Yardım kelimesini sevmiyorum. Hatay’a dayanışmaya gittim. Yardım kelimesi bana emredici geliyor. Emredici olan hiçbir şeyi doğru bulmuyorum. 12 Kasım Depremi’nde de Kaynaşlı’ya giden ilk kişilerdendim. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Biz neyi yaşadıysak, onlar da onu yaşadı. Arkadaşlarım dayanışma göstermeseydi eşimi enkazdan çıkaramazdım. Biz de dayanışma göstereceğiz ki insanları enkazdan çıkartıp ve daha sonraki yaşamını kolaylaştıracak işler yapalım. 17 gün Hatay’da kaldım. 2 gün arama kurtarma çalışmalarında yer aldım" şeklinde konuştu.

"Antakya’yı görünce ’Biz 1999’da deprem yaşamamışız’ dedim"

Gösterdiği dayanışmayı dile getiren Altıntoprak, "Çok fazla enkaz olduğu ve iş makinesi olmadığı için fazla bir şey de yapılamıyordu. Elimizden geleni yaptık sonra insanların yaşamını düzeltmeye, kolaylaştırmaya, morallerini düzeltmeye çalıştık. Hatay’da ilk olarak bir depo alanı oluşturduk. Gelen dayanışmaları insanlara eşit ve adil şekilde dağıttık. Acıları yarıştırmak çok doğru değil ama Antakya’yı görünce ’Biz 1999’da deprem yaşamamışız’ dedim. Çünkü arka arkaya 2 büyük deprem yaşandı. Bana göre Antakya diye bir kent yok. Kentin sadece yüzde 10’u ayakta, diğeri yok" ifadelerini kullandı.

24 yıllık acı: 1999 depremini yaşadı, 6 Şubat depreminde dayanışmaya koştu

Hatay’a gidince kendi acılarını unuttuğunu söyleyen Altıntoprak, “Hatay’a gidince kendimizi düşünemiyorduk. Onların çığlıkları, kaçışları bizi onlara doğru yönlendiriyordu. Biz bu işlerden ders çıkartıp, muhtemel İstanbul depremi hazırlıklarını başlamamız lazım. Sadece ölüm torbası ve tabut hazırlamayalım" dedi.

Fehime Kartal - Ardacan Uzun

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."