ASAYİŞ - 26 Haziran 2024 Çarşamba 15:39

Sevgilisinin sır ölümünden sorumlu tutulan sanık: "Sibel’i gözümden sakınırdım"

A
A
A
Sevgilisinin sır ölümünden sorumlu tutulan sanık: "Sibel’i gözümden sakınırdım"

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 25 yaşındaki Sibel Kayman’ın tabanca ile vurularak hayatını kaybetmesine ilişkin tutuklanan erkek arkadaşı, ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanık, olay gecesi kıskançlık yüzünden tartıştıklarını ve Sibel’in tabancayı eline alarak ateşlediğini iddia ederek, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Sibel’i gözümden sakınırdım. O bana can, ben ona yoldaş oldum. Evlenecektik, sevdiğim kadının yokluğuna alışmaya çalışırken bu sıfatla yargılanmak beni mahvediyor. Hiçbir neden yokken onun faili olarak yargılanmak beni kahrediyor" dedi.


4 Aralık 2023’de Erenler Mahallesi’ndeki bir binada meydana gelen olayda, Sibel Kayman (25) ile erkek arkadaşı Mikail K. (28) arasında kıskançlık sebebiyle tartışma çıkmıştı. Çıkan tartışmada genç kadın, erkek arkadaşının ruhsatsız tabancasından çıkan kurşunla hayatını kaybetmişti. Olayın ardından gözaltına alınan Mikail K., tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Genç kızın cenazesi ise o daha 52 günlükken cinayete kurban giden babasının yanına defnedilmişti.



"Sibel bana, ’Senin barlar sokağı sevdan bitmedi’ deyince tartıştık"


Olayla ilgili açılan davanın duruşması Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık Mikail K., Sibel Kayman’ı büyüten ailesi, tanık Senem Y. ve taraf avukatları katıldı. Olay tarihinde yaşananları anlatan tutuklu sanık Mikail K., "Olay tarihinde bir arkadaşımla alkol aldık. Sibel ile telefonla konuştuğumuzda eve gittiğini söyledi. Alkol istedi. Para harcamasın diye kendisine alkol gönderdim. Daha sonra barlar sokağında kavga olayına karıştım. Bir arkadaşımın parmağı kesildiği için üstüm kan izi oldu. Karşı tarafla konuşup olayı çözdük. Gece eve gittiğimde Sibel’in ev arkadaşı Senem kapıyı açtı. Sibel ise salonda koltukta oturuyordu. ’Neredesin, başka kızlarla mıydın? Senin barlar sokağı sevdan bitmedi’ deyince tartıştık ve ’Önüme çıkan her kızla tanışacağım’ dedim. Kavgaya karıştığımı söyledim. Kan izi olan kazağımı yıkanması için çıkardım. Tabancayı da belimden çıkarıp sehpanın üzerine koydum. Aynı zamanda 4,5 mermiyi de yanına koydum. Mermileri sehpaya koyduğum için Sibel silahı boş sanmış olabilir ancak ben dolu olduğunu biliyordum" dedi.



"Sibel’i baygın olarak düşündüm"


Arkası dönükken Sibel’in silahı aldığını iddia eden Mikail K., "Sibel bir anda tabancayı aldı ve silahın ağzına mermiyi verdi. Ben sağ elimle Sibel’in kolunu tutmaya çalıştım. O esnada silah ateş aldı ve ben sağ kolumdan yaralandım. Sağ kolumdan yaralanınca ’Ne yapıyorsun?’ dedim, bu sırada Sibel yere yığıldı. Sibel’in yaralandığını anlamadım, kolumdaki yaralanma ve patlama sesi nedeniyle korkarak bayıldığını düşündüm. Kolumla ilgilendiğim esnada en fazla 30 saniye sonra Senem kapıyı tıkladı. Kapıyı açtım ancak Sibel’in ayakları kapıya dayandığı için kapı yarım açıldı. Senem ne olduğunu sorduğunda kolumu göstererek ’Arkadaşın beni vurdu’ dedim. Senem içeri girince ben de Sibel’i baygın olarak düşündüğüm için yerde bulunan silahı tekrar alır düşüncesi ile tabancayı alarak koltuğun üzerine koydum, ağzındaki mermileri de çıkardım" diye konuştu.



"Sibel’i gözümden sakınırdım, o bana can, ben ona yoldaş oldum"


Mikail K., savunmasına şöyle devam etti:


"Sibel’in yanına gittiğimde kanı gördüm ve ’Bana bunu nasıl yaparsın?’ diye ağladım. Senem’e polisi ve ambulansı aramasını söyledim. Ben de çevreden yardım istedim ve tekrar Sibel’in yanına gittim. ’İyi misin? diye sorduğumda sadece elimi tuttu. ’Sesimi duyuyor musun?’ deyince kafasını salladı. Ben tepki alınca tekrar yardım almak için bağırmaya başladım. Olay bu şekilde gerçekleşti. Suçlamaları kabul etmiyorum. Sibel’i gözümden sakınırdım, o bana can, ben ona yoldaş oldum. Evlenecektik, sevdiğiniz kadının yokluğuna alışmaya çalışırken bu sıfatla yargılanmak beni mahvediyor. Hiçbir neden yokken onun faili olarak yargılanmak beni kahrediyor. Aramızda herhangi bir sorun yokken neden böyle bir şey yapmak isteyeyim."



"Ben ve Sibel nasıl yaralandık bilmiyorum"


Silahın kuru sıkıdan çevrilme olduğunu dile getiren Mikail K., "Eve sürekli silahla girer çıkardım. 1,5 yıl boyunca yanımda silahla eve gittiğim olmuştur ancak bir hevesle silaha bakmasın diye saklardım. Saklaması için kimi zaman şarjörü Senem’e verirdim. Olaydan 1 ay önce Senem ile Sibel silaha bakmak için heves ettiler. Boş olan silahı onlara verdim, fotoğraf çektiler, hatta sosyal medyada paylaştılar. Olay anında silah bir kez patladı. Ben ve Sibel nasıl yaralandık bilmiyorum. Sibel’in darp anlamında bana teması olmadı. Sibel’in yaralanmasını fark edince korku ve panikle evdeki eşyalara zarar vererek dağıttım" dedi.



"Şikayetçiyim"


Sanıktan şikayetçi olan anne Sevgi Kayman, "Mikail’i birkaç kez Sibel’i eve bırakırken görmüştük ancak Sibel ile kaldığından haberimiz yoktu. Sibel, Mikail ile evleneceğini söylerdi ancak ailelerin tanışması olmadı" diye konuştu.



"Kapıyı tıklattım, 30-40 saniye sonra kapı açıldı"


Tanık olarak dinlenen Senem Y. iise, "Olay tarihinde saat 02.30 sıralarında işten geldim. Sibel bir saat kadar sonra Mikail’i arayarak, ’Neden gelmiyorsun?’ dedi. Mikail olaya karıştığını, geleceğini söyledi. Mikail eve geldiğinde Sibel, ’Neden bu saatte eve geliyorsun. Kızların peşinde misin?’ diye kızdı. Kıskançlık tartışmasıydı ancak sonra barıştılar. Bunun üzerine ben yukarı çıktım. 5 dakika sonra bağrışma sesleri duydum. Sibel’in, ’Evden git’ diye sesini duydum ancak diğer sesleri duymadım. İtişme, kakışma sesleri oldu. Devamında bir el silah sesi duydum. Silah sesi ile birlikte Sibel’in yere yığıldığını anladım, zira ’güm’ diye ses çıktı. Normalde salon kapısı arızalı olduğu için Sibel ve Mikail tartıştıklarında kapıyı kilitlerlerdi. Aşağıya indiğimde kapıyı tıklattım, 30-40 saniye sonra kapı açıldı. Sibel yerde yatıyordu. İçeri girdiğimde Mikail bana kolunu gösterdi, ’Sibel boğuşurken beni vurdu’ dedi. ’Sibel seni vurmuş olsa neden yerde yatar?’ dedim. Sibel yüzüstü yatıyordu. Sibel’i döndürdüğümde elime kan geldi. Hemen yukarı çıkarak telefonumdan ambulansı aradım. Mikail de Sibel’in vurulduğunu anlayınca bağırmaya, yardım istemeye başladı. Ambulans 10 dakika sonra geldi. Bu sırada Mikail, ’Yardım edin’ diye bağırıp çağırıyor, evdeki eşyalara fırlatmak suretiyle zarar veriyordu" şeklinde konuştu.



"Sibel’in babası silahla vurularak öldürüldüğü için silahlara karşı ilgisi yoktu"


Olay günü kapının kim tarafından kilitlendiğini bilmediğini dile getiren Senem Y., "Genelde kavga edince kapıyı kilitliyorlardı. Birbirlerine zarar veriyorlardı. Sibel’in babası silahla vurularak öldürüldüğü için silahlara karşı ilgisi yoktu. Alkollüyken bir sefer Sibel’le Mikail’in silahı ile fotoğraf çektirmiş olabiliriz. Mikail’in arada bir tabanca ile eve geldiğini görmüştüm. Tabancasını kendisi kaldırırdı ancak nereye koyduğunu az çok bilirdik. Benden silahını saklamamı istemiş miydi hatırlamıyorum. Ben salona geldiğimde silah tekli koltuğun üstündeydi. Olay tarihinde Sibel ile Mikail aşırı alkollülerdi" ifadelerini kullandı.


Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.



Sevgilisinin sır ölümünden sorumlu tutulan sanık: "Sibel’i gözümden sakınırdım"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ‘de anlamlı sergi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklara harcanacak olan ve 2 gün sürecek El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri kanserli çocukların ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Bilim Dalı’nın El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Açılışa Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy, Başhekim yardımcısı Prof. Dr. Pınar Yıldız , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, Hastane Yönetimi ve bölüm çalışanları ile hasta yakınları hastane öğretmenleri katıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri, doktorlar, sağlık çalışanları ve gönüllü vatandaşların ürün verdiği sergi 24 ve 25 Aralık tarihlerinde sürecek. "Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi" Sergi ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, "Biz hastanede bir el sanatları atölyesi kurduk ve bu el sanatları atölyesinde ben de dahil olmak üzere tüm çalışan arkadaşlarım, hemşirelerimize, öğretmenlerimiz el emeğiyle ürünler ortaya çıkardık. Tabii bunun yanında annelerimizin de çok fazla desteği oldu. Dışarıdan destek olan başka insanlar da oldu. Profesyonel destek aldık bu amaçla. Hepimizin el emeğiyle ortaya çıkardığımız eserler bunlar. Bu yeni yıl sergisinin amacı şu; Yeni yılı umutla beklediğimiz bu günlerde umudu ve dayanışmayı çoğaltmak için bu sergiyi düzenledik. Tabii ki kanserli çocuklar yararına etkinlik bu. Gelirleri oraya gidecek. Hatta bir çocuğumuza bilgisayar sözü vermiştik. Bilgisayarı olmayan bir çocuğumuza. Sergiden elde ettiğimiz gelirle çocuğumuzun ihtiyacını karşılayacağız. Tabii burada gördüğünüz her eser her bir çocuğa umut ve ailelerine destek olmak onların yalnız olmadığını hissettirmek için hazırladık bu sergiyi. Ben çok mutluyum, gururluyum. Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi. Herkes bu serginin oluşumunda pay sahibi. İnşallah güzel de satışlar yaparız ve çocuklarımıza bir nebze olsun katkımız olur" dedi.
İstanbul Başakşehir’de 12. Living Lab inovasyon ödülleri sahiplerini buldu Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahipleri ödüllerin kavuştu. Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahiplerine ödülleri verildi. Başakşehir Şehir Sanat Konferans Salonu’nda düzenlenen törene İstanbul Valisi Davut Gül, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Başakşehir Kaymakamı Cemil Özgür Öney ve AK Parti Başakşehir İlçe Başkanı Fethi Ahmet Balin, öğrenciler ve yarışmacılar katıldı. Yarışmaya bu yıl Türkiye’nin dört bir yanından 60 şehirden bin 202 proje başvurdu. Ortaokul, lise, üniversite ve akademisyen/öğretmen kategorilerinde dereceye giren katılımcılar ödüllerini alırken, toplamda 2 milyon TL’nin üzerinde ödül desteği sağlandı. Tören kapsamında "En Başarılı Okul", "Başvurusu En Çok Kabul Edilen Okul" ve "En Başarılı Danışman" kategorilerinde de özel ödüller verildi. "Buradaki fikirler ülkemizin yerli ve milli projelerine dönüşecek" Törende konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, yarışmanın artık ülke genelinde büyük bir marka haline geldiğini belirterek şunları söyledi, "Önce arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu yıl 12’ncisini düzenlediğimiz yarışmamız birazdan ödül törenimize geçeceğiz. Katılımcılarımız bizleri bekliyor. İnşallah çok güzel bir program olacak. 60 şehirden 1202 proje yarıştı ve ödül kazanan, hak eden arkadaşlarımıza bugün ödül töreninde ödüllerini takdim edeceğiz. Aynı zamanda bu sadece ödül töreni değil, burada yeteneklileriyle ön plana çıkan arkadaşlarımıza Başakşehir Belediye’mizin inovasyon ve teknoloji merkezinde kuluçka hizmeti veren bir start-up’ımız var. Orada da buradaki ödül alan arkadaşlarımıza her türlü lojistik desteği verme imkanı sunacağız. Bence en önemli kısmı da bu. Eğer başka şehirlerden bu işlerle ilgilenen, teknolojiyle ilgilenen arkadaşlarımız varsa, öğrencilerimiz varsa, akademisyenlerimiz varsa onları da her yıl yapılan bu yarışmaları bekliyoruz. Bugün dört kategorimiz var: ilkokul, ortaokul, lise ve akademi tarafı. Farklı farklı ödüllerimiz olacak ve bu ödüller içerisinde aynı zamanda burada katılan tüm yarışmacı arkadaşlarımıza da melek yatırımcı olabilecek kişileri de buluşturmuş ve onlarla tanıştırmış olacağız. Buradaki hedefimiz ve amacımız ülkemizin yerli ve milli teknolojiye ulaşması için gereken altyapıyı oluşturmak ve fikirlerin gün yüzüne çıkmasını sağlamak. Buradaki gün yüzüne çıkan fikirler de kuluçka merkezinde vücut bulacak, yatırımcılarla birlikte inşallah ülkemiz adına yeni projeler olarak ortaya çıkacak. İsteğimiz ve dileğimiz ülkemizin yerli ve milli projeler noktasında çok daha büyük adımlar atmasıdır" ifadelerini kullandı. "Kimseyi arkada bırakmadan hizmet eden bir belediyecilik anlayışı var" Törende konuşan İstanbul Valisi Davut Gül ise, Başakşehir Belediyesi’nin örnek projelere imza attığını belirterek şu ifadeleri kullandı, "Şunu da yapsak, keşke bu da olsun dediğimiz hemen hemen her şey Başakşehir’de daha önceden yapılmaya başlanmış ve en güzeli başlanmış. Çocuğu, gençleri, kadınları, yetişkinleri, yaşlıları, engellileri, özetle hiç kimseyi arkada bırakmadan, herkesin sorununu, herkesin beklentisini, herkesin ihtiyacını vatandaşın ihtiyacı olarak kabul edip buna politika geliştiren bir yapı var. Belediye başkanımızı ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Ona destek veren, bu işleri koordine eden kaymakamımızı, kamu görevlilerini, daha da önemlisi Başakşehirlileri tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. İnşallah el birliğiyle daha iyisi olacak. Biraz önce belediye başkanımız da söyledi, aslında bu tür çalışmalar 5 yaşında, 3 yaşında, 10 yaşında yaşına bakmadan ama bir iklimin oluşması lazım. TEKNOFEST’te gördünüz. Çocuklarımız memleketin ihtiyacı neyse, kimi zaman terörle mücadelede şehit verdiğimiz askerlerimizin, polislerimizin derdine çare bulmak için bir şey icat etmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu. Törende dereceye giren öğrencilere ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi. Program sonunda finalist projelerin sergilendiği alanda öğrencilerle fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
Zonguldak Ortaokul öğrencisinin öldüğü servis kazasında 6 kamu görevlisine hapis talebi Zonguldak’ta 1 öğrencinin hayatını kaybettiği, 18 öğrenci ile sürücünün yaralandığı okul servisi kazasına ilişkin davada cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada 6 kamu görevlisi hakkında 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası istendi. Zonguldak’ta 14 Aralık 2022 tarihinde Çatalağzı beldesinde meydana gelen ve ortaokul öğrencisi Büşra Akın’ın hayatını kaybettiği okul servisi kazasına ilişkin yargılamada kamu görevlileri hakkında görülen duruşmada cumhuriyet savcısı mütalaasını sundu. Zonguldak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık M.S. ile diğer 5 sanığın avukatları, kazada ölen 16 yaşındaki Büşra Akın’ın ailesi ve diğer öğrenciler katıldı. "Sanıklar, ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır" Bilirkişi raporuna itiraz ederek sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ettiğini öne süren Büşra Akın’ın babası Yücel Akın, "Önceki beyanlarımı ve celse arasında sunduğum bilirkişi raporlarına karşı itirazlarımı içerir dilekçemi aynen tekrar ediyorum. Soruşturma aşamasında meydana gelen kazada sanıkların sorumlu olduğu bilirkişi raporlarıyla sabit hale gelmiş iken mahkemenizce dosyaya kazandırılan en son tarihli bilirkişi raporunda sanıkların meydana gelen olayda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu raporu kabul etmem mümkün değildir. Dosyanın geldiği aşamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek bu kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır. Kaza tarihinden sonra kazanın meydana geldiği mahalle oto korkuluk yapılmıştır. Madem oto korkuluk şartları olay tarihinde de yoktu neden daha sonradan yapıldı. Sırf bu husus dahi sanığın savunmalarına itibar edilemeyeceğini göstermektedir. Bütün bu hususlar gözetilerek sanıkların sorumluluğu konusunda rapor düzenlemekle görevli bilirkişiler bütün hususları göz ardı ederek sanıkların sorumluluğunun bulunmadığına dair görüş bildirmişlerdir. Biz mahkemenizce rapor düzenleyen bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca kaza tarihinden önce servis aracının kontrolünü yapan sanıklar yönünden usule aykırı ve gerçek dışı düzenlenmiş belge nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğini düşünüyorum. Bu hususta da yine suç duyurusunda bulunacağım. Ben sanıkların eyleminin esasen bir ölüme neden olma suçunu oluşturduğunu düşünüyorum. Mahkemenizce de bu hususta birleştirme talebinde bulunulmasına rağmen ilgili mahkemede bu kabul görmemiştir ancak yine de mahkemenize bu hususta teşekkür ederim. En son dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun mahkemenizce hükme esas alınmamasını, tüm dosya kapsamı gözetilerek sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ediyorum dedi. "Kızımın mezuniyet gururunu yaşayamadık" Anne Oya Akın ise evladının kokusunu özlediğini söyleyerek, "Bu sene okul mezunlar verirken biz bu gururu, görevini doğru yapamayan insanlar tarafından yaşayamadık. Onlar bu durumları görmezden geldiler ve benim çocuğum hayatından oldu. Ben evladımın kokusunu özledim. Buna görevini kötüye kullanan insanlar sebep oldu. Bu şekilde dışarıda serbest gezmelerini istemiyorum. Sanıkların cezalandırılmalarını talep ederim" diye konuştu. Sanık Mustafa S. ise önceki savunmalarını tekrar ederek, ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevinin bulunmadığını söyleyerek, "Benim mevcut olayda ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Bu hususta mahkemenize detaylı olarak savunmada bulunmuştum. Bu savunmalarımı da aynen tekrar ediyorum. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" şeklinde konuştu. Savcı, 6 sanık hakkında 3 yıl 6 aya kadar hapis istedi Cumhuriyet savcısı duruşmada mütalaasını sundu. Mütalaada, Milli Eğitim çalışanı olan 6 sanık hakkında istenen cezalar da belli oldu. Sözleşme imzalanmadan önce ibraz edilen belgelerde yapılması gereken kontrolleri yapmayarak Mustafa Y., Mustafa S. ve Kadir B.’nin kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği ifade edildi. Ayrıca Ender B., Emre K. Ve Mehmet K. hakkında araç ve sürücüsünün günlük olarak denetlenmesi gerekirken uygun şekilde denetlenmeyerek ve belgelerin geçerlilik ya da uygunluğunun kontrollerini yapmayarak kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiğine yer verildi. Geçerlilik süresi dolmuş sürücü belgesi ile yaş şartına haiz olmayan, sürücü Fikret B. ve sürücünün kullandığı periyodik muayenesi yapılmamış araçla öğrenci taşınmasına sebep oldukları iddia edilen sanıkların, belgeleri kontrol etmemesi ve denetlememesi şeklindeki icrai davranışları ile görevlerine aykırı hareket ederek neticeten meydana gelen ölüm ve yaralanmalar ile birden fazla mağduriyete yol açtıkları gerekçesiyle zincirleme suç hükümlerinin de tatbikinin gerektiği belirtildi. Kaza alanında oto korkuluk kullanımının zorunlu olmaması, trafik tespit tutanağında da ’’kazaya etken yol sorunu yoktur’’ şeklinde tespitlere yer verilmesi, ’’Trafik Kazalarında Yol Kusurları’’ konulu genelgede, oto korkuluk yapılmamasının kusur sayılamayacağının belirtilmesi dikkate alınarak Karayolları Şefi Serkan A.’nın bir kusurunun bulunmadığına dikkat çekildi. Savcılık, mütalaasında Serkan A. hakkında ’görevi kötüye kullanma’ suçundan kusuru bulunmaması nedeniyle beraat talep etti. Sanıklar Mustafa S., Emre K., Ender B., Mehmet K., Kadir B., Mustafa Y. hakkında ’zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma’ suçundan 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası talep edildi. Duruşma, tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunulması talepleri doğrultusunda ileri tarihe ertelendi.
Ankara Pursaklar Belediyesi kadınlara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi Pursaklar Belediyesi, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın’ etkinliği kapsamında Hanım Evleri kursiyerlerine, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Pursaklar Belediyesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın kültür gezileri etkinlikleri kapsamında Gülbahar Hatun Hanım Evindeki kursiyerlere, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Ziyaret kapsamında ilk olarak Millet Camii’ni ziyaret eden kursiyerler, ardından Millet Kütüphanesi’nde incelemelerde bulunarak Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini yakından tanıma imkanı buldu. Programın devamında 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’ni gezen kursiyerler, milli iradenin ve demokrasi mücadelesinin önemini bir kez daha yerinde görme fırsatı elde etti. "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli" Hanım Evlerindeki kursiyerlere yönelik sosyal ve kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla çeşitli geziler düzenlediklerini belirten Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yer alan Millet Camii, Millet Kütüphanesi ve 15 Temmuz Demokrasi Müzesi; hem tarihimizin hem de değerlerimizin önemli simgeleri. Bu ziyaretlerin, kursiyerlerimize ilham verdiğine ve farkındalıklarını artırdığına inanıyorum" ifadelerine yer verdi.