EĞİTİM - 19 Kasım 2017 Pazar 15:29

Selçuk’ta 2017-2018 Vizyon Belirleme Paydaş Toplantısı yapıldı

A
A
A
Selçuk’ta 2017-2018 Vizyon Belirleme Paydaş Toplantısı yapıldı

Selçuk Üniversitesinde (SÜ), Türkiye’nin 2023 ve 2053 vizyonu çerçevesinde, eğitim-öğretim, bilim, kültür ve araştırma stratejilerinin belirlenmesi ve güncellenmesine katkı sağlamak amacıyla “2017-2018 Vizyon Belirleme Paydaş Toplantısı” gerçekleştirildi.

Selçuk Üniversitesinde (SÜ), Türkiye’nin 2023 ve 2053 vizyonu çerçevesinde, eğitim-öğretim, bilim, kültür ve araştırma stratejilerinin belirlenmesi ve güncellenmesine katkı sağlamak amacıyla “2017-2018 Vizyon Belirleme Paydaş Toplantısı” gerçekleştirildi.


Keykubat Köşkünde gerçekleştirilen toplantıya Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Ali Gökpınar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk Şekerci, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut ve Prof. Dr. Hüseyin Kara, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Aldı, Türksat Kurucu Genel Müdürü Dr. Osman Dur, çok sayıda dekan, müdür ve kurum temsilcisi katıldı. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, yönetim olarak göreve gelmelerinin ardından Dış Paydaş Toplantısını gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bu toplantı 15 Temmuz’dan önceki aylarda gerçekleşmişti. O toplantıda gerçekten çok iyi bir katılım olmuştu. Paydaşların bizden beklentileri konusunda notlar almıştık. Ama akabinde ortaya çıkan 15 Temmuz darbe girişimi ve o kaotik dönem o toplantının birikimlerinin hayata geçirilmesini biraz ertelemişti. Daha sonra normalleşme sürecine girdiğimiz 2017’nin ortalarından itibaren biz o noktada çalışmalarımıza devam ettik. Üniversite olarak, eğitim olarak uyguladığımız bu yöntemle gelebileceğimiz yere geldik. Artık biraz farklı şeyler yapmamız lazım. Biraz daha hedef büyültmemiz, vites yükseltmemiz lazım. Bir üste sıçramamız lazım. Biz bunu kendi aramızda analiz ediyoruz, edeceğiz de. Sizlerle de bu işleri yürüteceğiz. Yöntemi hep birlikte belirmemiz lazım. İhtiyaçlar belli, hedefler belli. Sadece bir yöntem belirlememiz gerekiyor. Kaynak var. Eskisi gibi ülkenin kaynağı, imkanı yok denecek bir durum da söz konusu değil. İşte bu çerçevede yöntemi belirleme adına ne yapabiliriz. Bizim, Dış Paydaş Toplantısı’ndaki amacımız buydu. Bunu gerçekleştirirken de öncelikle üniversitemizin var olan durumunu ve potansiyelini gözler önüne serelim istedik. Planlamalar yapmamız lazım. Öğrencilerimizi vatanperver, milletini seven, devletine sadık insanlar olarak yetiştirme gayretindeyiz. Üzerimizde ciddi sorumluluklar var. Millet geleceğini, evlatlarını yetiştirme sorumluluğunu, ülkenin geleceğinin planlanması, bilimsel çalışmaların yapılmasını bize, üniversitelere emanet etmiş durumda. Burada sadece Selçuk Üniversitesini kastetmiyorum ben. Tüm akademiyayı kastediyorum. Birlikte çalışma kültürünü, üretme kültürünü ve bazı gelenekleri yerleştirmemiz, geliştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.


“Üniversite olarak öncelikli alanlarımızı belirledik”


Üniversite bünyesinde gerçekleştirilen hizmetleri, Sektörel Hizmetler Sistemi’nde katalog haline dönüştürdüklerini, katologa web ortamından erişilebileceğini ve 15 Aralık’tan itibaren de basılı olarak ulaşılabileceğini anlatan Prof. Dr. Şahin, “Üniversitemizin yetkin olduğu alanları, akademisyenlerimizi ve laboratuvar altyapılarını göz önüne aldık. Konya’nın taşıdığı potansiyelleri, sahip olduğu potansiyelleri dikkate aldık ve öncelikli alanları belirledik. Bu çerçevede yenilenebilir enerji merkezini kurduk. AR-GE stratejilerimizi oluşturduk. Ülkemizin patentli, lisanslı bir ilacı yok. Bu alanda çalışmalar yapmak üzere İlaç Mükemmeliyet Merkezi’ni kurduk. Bu çerçevede Eczacılık Fakültesi hayata geçirildi. Araştırma merkezlerinin koordinasyonu ve proje destek ofisinin koordinasyonu sağlandı. Turizmle ilgili çalışmalar yapıldı. Hasta konukevi ki bu bir ihtiyaçtı ve inşaatı devam ediyor. İslami İlimler Fakültemiz, Eczacılık Fakültemiz ve Sivil Havacılık Yüksekokulumuz öğrencilerini aldı. Yıllardır devam eden eğitim kültürü ve geleneği varmış gibi eğitimlerine başladılar. Sivil havacılık alanında Ana Jet Hava Üssü ile eğitim anlaşmaları yapıldı. Mezun Bilgi Sistemi faaliyete geçirildi. Meslek Yüksekokulları’nda kalite süreci başlatıldı. Öğrencilerin Konya’ya entegrasyonu ve uyumu konusunda çalışmalar yoğunlaştırıldı. İç ve dış paydaş toplantıları sistematik hale getirildi” şeklinde konuştu.


“Temel hedefimiz dünya üniversitesi olmak”


Prof. Dr. Şahin, bünyelerinden bugüne kadar 7 üniversitenin çıktığını, Konya Teknik Üniversitesinin kurulmasına ilişkin de çalışmalarının devam ettiğini aktardı. Üniversitede 95 bine yakın öğrenci ve 2 bin 500’ü aşkın akademik personelin bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Şahin, şöyle devam etti: “Misyonunu belirlemiş bir üniversiteyiz. Temel hedefimiz dünya üniversite olmak. Dünyada bilinen, itibarı olan bir üniversite olmak. Dünyanın bir numarası olmak gibi değil, itibarı olan, hatırı olan, kalitesi olan bir üniversite olmak ve devletin stratejik üniversitesi olmak. Bunu sürekli vurguluyorum; ‘Devletin ihtiyacı olan alanlarda çalışma yapan üniversite.’ Temel hedef ve misyonumuz ihtiyaca yönelik çalışma yapmak. Vizyonumuz belli. Bu çerçevede devletimiz bizi ödüllendirdi. Bizi aday araştırma üniversitesi arasına aldı. 15 üniversiteden birisiyiz. Sağolsun YÖK Başkanımız bize hem kadro tahsisi hem kaynak ve imkan tahsisinde araştırmacı üniversiteymişiz gibi davranıyor. Bunun da karşığını vermemiz ve üretmemiz gerekiyor. Kalite olarak temel prensiplerimizi oluşturduk. Kalite güvencemizi sistemleştirdik ve yol haritamıza uygun şekilde devam ediyoruz. Geleceğe yönelik kampüsümüzü nasıl planlayabiliriz ona yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”


“Diş Hekimliği Fakültemiz Dünyada 198’inci sırada yer alıyor”


‘Nanoteknoloji araştırmaları’, ‘Aygıt fiziği ve yarı iletken teknolojisi’, ‘Anerji ve yenilenebilir enerji kaynakları’, ‘Otomotiv ve savunma sanayi’, ‘İlaç, biyoteknolojik ilaç ve aşı üretimi’, ‘Tarım ve gıda’ ve ‘Sosyal ve kültürel kalkınma’ öncelikli alanlarının olduğunu ifade eden Şahin, “Genelde bakıldığında üniversiteler arasında, Türkiye’deki yerimiz ilk 15 içinde. Dünyada da ilk binin içindeyiz. Diş Hekimliği Fakültemiz dünyada 198’inci, Tıp Fakültemiz 277’nci ve Ziraat Fakültemiz 350’nci sıralarda yer alıyor. Bu anlamda bazı öne çıkan fakültelere de sahibiz. Genel sıralamada da 800’lü sıralardan bu sene biraz bir gerileme oldu. 2 puan düşüşle 980’inci sıralara geldik. Çalışmak ve üretmek durumundayız. Girişimci ve yenilikçi üniversite endeksinde 2016’da devlet üniversiteleri arasında 7’nci sıradayız. Bazı alanlarda da çok öndeyiz. Fikri mülkiyet havuzunda 11,6 puanla birinci sıradayız. Fakat bunları ürünleri dönüştürmede, işbirliği alanında, girişimcilik alanlarında biraz daha gayret gerekiyor. Bu toplantıların temel amacı da buna yönelik. Biz büyük bir üniversiteyiz. Bir konsept, bir butik üniversite değiliz. Sporda, iletişimde, sağlıkta, tarım ve gıdada, hayvancılıkta, mühendislikte, sosyal bilimlerde, hukukta da varız. Altyapısı güçlü bir üniversitemiz var. Çok sayıda işbirliği ve proje ortaklığımız var. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde patent başvurularında iyi durumdayız. Türkiye’de 3’üncü sıradayız. Çok çeşitli alanlarda çalışmalarımız var. Bunları giderek geliştiriyoruz ve genişletiyoruz. Uluslararasılaşma İndeksi’nde giderek yükselen bir eğilimimiz var. Türkiye’de 9’uncu sıradayken 7’nci sıraya yükseldik” diye konuştu.


“Daha nitelikli ve kaliteli işler yapmalıyız”


Prof. Dr. Şahin, araştırma geliştirme konusunda, temel hedeflerinin ülke cari açığını kapatmak olduğunu belirterek, “Dışarıdan dövizle alınan hizmetleri biz üretmeliyiz ya da ihraç edilecek ürünler üretmeliyiz. Ülkeye ne verebiliriz, ülke bize bir veriyorsa, sene sonunda biz ona 3 olarak iade etmeliyiz. Böyle bir hedefle hareket ediyoruz. Bu noktada da kaliteyi artırma çalışmaları devam etmektedir. Daha kaliteli, daha nitelikli işler yapmalıyız” dedi.


Rektör Prof. Dr. Şahin’in konuşmasının ardından, paydaş katılımcılar sunumlarını gerçekleştirdi. Toplantı, genel değerlendirme ve soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Çoruh’un su seviyesi yağışlarla birlikte yükseldi etrafında çay keyifleri başladı Bayburt kent merkezinin ortasından geçen, Türkiye’nin en hızlı, dünyanın ise ikinci hızlı akan nehri unvanına sahip Çoruh Nehri’nin su seviyesi, kar sularının erimesiyle ve bahar yağışlarının bol olmasıyla birlikte yeniden yükseldi. Kışın donan, bu aylarda ise kar sularıyla beslenerek artan debisiyle güzel görüntüler oluşturan Çoruh’a karşı Bayburtluların çay keyfi başladı. Havaların ısınmasıyla beraber nehir kenarında bulunan çay evlerini dolduran Bayburtlu vatandaşlar Çoruh’a karşı çay içerek, dondurma yiyerek keyifli vakit geçiriyorlar. Bahar aylarında su seviyesi bir hayli artan, yaz aylarında suyu çekilen nehir kenarında vatandaşlar hem yürüyüş yapıyorlar, hem de dalga sesleri eşliğinde çay içerek sohbet ediyorlar. Dalga sesleriyle huzur bulan Bayburtlular, nehrin önceki yıllarda taştığını şimdilerde ise su seviyesinin yeterli olduğunu belirttiler. Çoruh’a karşı arkadaşlarıyla birlikte çay içmeye gelen Kemalettin Demir isimli vatandaş, havaların biraz daha ısınmasıyla nehrin suyunun giderek yükseleceğini, debisinin artacağını belirterek, "Çoruh’un suyunun daha yüksek olduğu zamanlarda, su köprünün alt kısmına vururdu. Su köprüden taşardı, çarşı sele uğrardı. Şu an su seviyesi normal aşırı değil ancak kurumuş da değil. Yağmur sularıyla nehir beslendi, havalar biraz daha ısındıkça su seviyesi daha da çoğalır. Çoruh’a karşı çay içmeyi çok seviyorum. Benim işim çay içmek. Çoruh’un kenarı, temiz hava, suyun sesi bundan iyisi mi var? Çoruh’a karşı çay içmek sevdiğim bir aktivite, ben seviyorum. Nehir boyunca siz de insanları görürsünüz herkes Çoruh kenarında, genellikle Çoruh’a karşı oturuyorlar" dedi. Temiz havada rıhtımda çay keyfi yapan Orhan Çınar isimli Bayburtlu, "Dağdaki karların erimesinden dolayı, Nisan yağmurlarının yüksek yerlere yağmasından dolayı nehrimizin suları yükseldi. Biz de rıhtımda çay keyfi yapıyoruz. Çoruh kenarında hava almak, çay içip sohbet etmek benim için büyük bir zevk" diyerek konuştu. Bahar yağmurları ve kar sularıyla Çoruh’un debisinin arttığını belirten Adem Aka, "Yağan yağmurlar, kar sularının nehire karışması sonucu Çoruh’umuzun su seviyesi bayağı bir arttı. Önceki yıllarda suyun köprünün üzerinden taştığı zamanları da hatırlıyorum. Bu sene su seviyesi yüksek ama taşkına neden olmaz. Şu an Çoruh’un bu durumu ideal, su seviyesi bir hayli yüksek" ifadelerini kullandı. Su seviyesinin bir ay daha yükseleceğini tahmin eden Fatih Demirer isimli vatandaş ise, "Eriyen karlarla, yağmur sularıyla beraber kaynaklar çoğaldı, Çoruh Nehri’nin debisi yükseldi. Eskiden bu köprünün üzerinden suların taşarak taşkına neden olduğunu bizler iyi biliyoruz, hatırlıyoruz. Bu yükseliş hemen hemen bir ay daha devam eder. Mayıs ayından sonra sulama sezonu başlayınca biraz daha su seviyesi düşer. Bundan sonra yağışlarla beraber sel baskınları da olabilir" şeklinde konuştu.
Erzincan Annesini ayı yiyen ve ölmekten gazeteci tarafından kurtarılan keçi yavrusu büyüdü Erzincan’da yaklaşık 1 ay önce annesini ayı yiyen ve ölmekten gazetecinin sayesinde kurtulan oğlak büyüdü. Kendisini ziyarete giden gazeteciyle adeta hasret giderdi. Erzincan’ın Çağlayan beldesinden Munzur Dağlarına trekking yapmak için yaklaşık 2 bin metre rakıma çıkan Murat Aydemir ve beraberindeki arkadaşı doğadan gelen inleme sesi üzerine irkildi. Bir süre etrafa bakınan Aydemir, yarısı yenmiş kalan kısmı da toprağa gömülen keçiyi ve kış uykusundan uyanan ayının ayak izlerini gördü. Ayı tarafından öldürülen keçinin yanına giden Aydemir ve arkadaşı çalılıkların dibinden bir ses duymaları üzerine baktıklarında kısa bir süre önce dünyaya gelen keçi yavrusunu fark ettiler. Murat Aydemir, bitkin ve ölmek üzere olan keçi yavrusuna, şeffaf eldivenin parmak kısmını biberon gibi kullanıp içerisine ılık su ve şeker katıp süt niyetine içirdi. Bir süre sonra karnı doyan yavru keçi kendini toparladı. Sırt çantasına yavru keçiyi koyarak köye dönen Aydemir, keçinin sahibi olan Çağlayan Beldesinden Abdullah Anlar’a ulaştı. Munzur Dağından köye yaklaşık 2 saatlik yolu gazetecinin sırt çantası içerisinde gelen yavru keçi, kanguru yavruları misali çantayı barınağı gibi sahiplendi. Şirinliğiyle mutluluk kaynağı olan yavru keçi, dışarı çıkarıldığında dönüp dolanıp çantanın yanından ayrılmak istemedi. “O oğlak büyüdü” Murat Aydemir aradan geçen yaklaşık 1 ay sonra oğlağı görmek için Abdullah Anlar’ın ağılına gitti. Diğer oğlaklarla birlikte gayet sağlıklı görünen keçi yavrusu, hayatını kurtaran insana adeta vefa gösterisinde bulundu. Aydemir ile hasret gideren oğlak tebessüm ettirdi.