GENEL - 24 Nisan 2018 Salı 15:34

Çanakkale Savaşları Gezici Müzesi Beyşehir’de

A
A
A
Çanakkale Savaşları Gezici Müzesi Beyşehir’de

Çanakkale Savaşları’nda kullanılan malzemelerin sergilendiği gezici müze, Konya’nın Beyşehir ilçesine geldi.

Çanakkale Savaşları’nda kullanılan malzemelerin sergilendiği gezici müze, Konya’nın Beyşehir ilçesine geldi.


Çanakkale Savaşları’nda verilen destansı mücadeleyi ve kahramanlıkları gelecek nesillere daha iyi anlatmak için Türkiye’yi il il dolaşan ve bugüne kadar gündeme gelmeyen ve bilinmeyen materyalleri ziyaretçilerine sunan Çanakkale Savaşları Gezici Müzesi, Beyşehir İlçe Belediyesinin katkıları ile ilçe merkezine getirilerek ziyarete açıldı. Beyşehir Belediyesi Kültür ve Yaşam Merkezi’nde 30 Nisan’a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak olan müzenin açılışı düzenlenen törenle gerçekleştirildi.


Törende konuşan Çanakkale Gezici Müzeler Koordinatörü Cengiz Yürükaslan, Gezici Müzenin 7 yıldan bu yana Türkiye’yi karış karış gezdiğini vurgulayarak, “Niçin dolaşıyor, amacımız nedir? Çanakkale’ye gidemeyen, oraları görme imkanı olmayan öğrencilerimize ve vatandaşlarımıza Çanakkale’yi ve Çanakkale ruhunu anlatabilmektir. Dolayısıyla, müzemiz bu sene 18 Mart etkinliklerinde Konya’da idi. Konya ile başladık ve Konya ilçeleri ile de bitireceğiz. Bu vesile ile Beyşehir’deyiz. Bundan evvel Akşehir ve Ilgın ilçelerini dolaştık. Orada çok büyük katılımlarla, rekorlarla karşılaştık” dedi.


Yürükaslan, Çanakkale denildiğinde tek düşünülecek şeyin bugünlere nasıl gelindiği ve nasıl yaşanıldığı gerçeğinin sorgulanması gerektiğini vurgularken, “İşte Çanakkale sayesinde, o Çanakkale ruhunun getirdiği azimle bugün ordularımız hala cepheden cepheye koşuyor ve savaş veriyor. Çanakkale dediğimiz zaman unutmamanız gereken en büyük gerçek, bizim bugünlere nasıl geldiğimizi, Cumhuriyetimizin nasıl kurulduğunu ve nasıl yaşadığımızı anlamamız gerektiğidir. İşte bunları canlı olarak nakledebilmek için bu müze hazırlandı. 7 senedir de Türkiye’yi dolaşıyoruz, köşe bucak” diye konuştu.



Müzeyi ziyaret eden 50 kişiye Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ziyareti


Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun da, ülke tarihinin destanlarla dolu olduğunu, bunlardan en büyük destanın ise Çanakkale destanı olduğunu vurguladı. Çanakkale’de yaşanılan o ruhun günümüzde de unutulmaması ve unutturulmaması gerektiğinin altını çizen Özaltun, “Bu münasebetle günümüzde Türkiye’nin dört bir yanından Çanakkale’ye birebir yerinde görmek için geziler düzenleniyor. Bu müze uygulaması ise gerçekten çok harika olmuş. Çanakkale sizlerin ayağına gelmiş. Çanakkale ruhunu görebilme adına bu müze işte içeride. Düşünen herkese teşekkür ediyorum. Birlikte gezeceğiz inşallah. Akşehir ve Ilgın’da müzenin gezi rekorları kırdığı belirtildi, inşallah Beyşehirimizde de bu anlamda rekorlar kıracağımızı umut ediyoruz. Rekora katkı sağlaması amacıyla da Beyşehir Belediyesi olarak bir destek daha vermek istiyoruz. Beyşehir’den müzemizi ziyaret edenler arasında tutulan kayıtlardan yola çıkarak noter huzurunda çekilecek kurada belirlenecek ilk 50 kişiyi hızlı trenle Ankara’ya götürüp Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ziyaret ettirmek istiyoruz. Şimdiden ilçemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.



“Minnet borçluyuz”


Beyşehir Kaymakamı Yusuf Özdemir de, Çanakkale ruhundan ve Çanakkale savaşlarının tarihçesinden bahsederek, Çanakkale’de atalarımızın canları pahasına “Çanakkale geçilmez” diyerek büyük bir destana imza attığını dile getirdi. Kaymakam Özdemir, “Çanakkale savaşlarında itilaf devletleri, günümüzdeki gibi güçlü ülkelerdi, büyük ve önemli silahları vardı. Bizim Türk milletinin ise Çanakkale ruhunun doğmasına sebep olan neyimiz vardı; bizim de cesaretimiz ve imanımız vardı. İşte, bu cesaret ve iman gücüyle biz bu büyük savaşı kazanarak Çanakkale’nin geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiş olduk. İşte bu Çanakkale’deki ruhu, bu müze aracılığıyla sizlere yansıtacağız. Müzeler bildiğiniz gibi, toplumun tarihi ile alakalı konuları görsel yollarla sizlere aktarıyor. Bir bilginin öğrenilmesinde yapılan araştırmalara göre görsellik yüzde 75 katkı sağlıyor. Dolayısıyla, en önemli öğrenme yolu görsel yoluyla öğrenmedir. Bu anlamda, bu savaşları bize kazandıran Mustafa Kemal Atatürk ve diğer tüm komutanlarımıza ve atalarımıza millet olarak minnet ve şükran duygularımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum” diye konuştu.


Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından Başkan Özaltun, Kaymakam Özdemir ve beraberindeki protokol mensupları ile katılımcılar Kültür ve Yaşam Merkezi’nde açılan müzeyi ziyaret etti. Müzeyi gezen protokol ve katılımcılar, sergilenen materyallerle ilgili olarak bilgiler aldı. Açılışa, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Yalçın Urlu, İlçe Emniyet Müdürü Hasan Kılıç, kurum amirleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.


Beyşehir Belediyesi, bir hafta süreyle ziyarete açık kalacak olan müzenin öğrenciler tarafından da gruplar halinde gezilmesi için okullara yönelik olarak otobüsler tahsis etti. Otobüslerin bir hafta boyunca müzeye öğrenci taşıyacağı kaydedildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak 7. Tez Ödülü sahibini buldu Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu aldı. PAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi A Blok Şehit Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Koçak Ailesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın, İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından PAÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi merhum öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın öz geçmişi okunarak kendisinin anısına hazırlanan kısa bir video gösterimi yapıldı. Programın yarışma hakkında bilgi veren Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Aliyar Demirci’nin konuşması ve Rektör Yardımcısı ve Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Prof. Dr. Durmuş Akalın’ın konuşması ile devam etti. “Bu ödül ilerleyen dönemlerde belki PAÜ’nün Nobel’i olabilecek statüye gelebilir.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, programda yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Rahmetli Yaman Hocamız isminden de anlaşılacağı üzere çok başarılı bir bilim insanıymış. Ruhu hala burada, üniversitemizde. Hocamızın ailesinin böyle bir ödül töreni düzenlemesi gerçekten mükemmel bir şey. Ben geldim geleli, sosyal bilimler sosyal bilimler diyorum. Evet, sosyal bilimlerin böyle bir başarısını görmek de Rektör olarak beni çok mutlu etti. Bu mutlulukta payı olan Sayın Koçak ailesine teşekkür ederim. Ödül varsa, yarışma var. Yarışma varsa, bilim var. Bilim varsa hayat var. Hayat varsa rehberlik var. Üniversitemizin en önemli özelliği hayata rehber olsun diyoruz. Bunu da nasıl başaracağız? Birçok sebepler oluşturacağız. İşte bu sebeplerden bir tanesi çok güzel oluşmuş, yedincisi yapılıyor. Allah gani gani rahmet eylesin. Keşke aramızda olsa onun da ödüllerine, uluslararası ödüllerine şahit olsaydık, TÜBA ödülünü alsaydı şahit olsaydık ama bence bu ondan daha değerli bir şey. Gelecekte belki Pamukkale Üniversitesi’nin Nobel’i olabilecek statüye gelebilir. Bunu da biz üniversite olarak, Aliyar Hocam mutlaka desteklememiz lazım. Bunun yaygınlaşması lazım. Biraz önce söylediğiniz gibi ADIM Üniversiteleri başta olmak üzere bu ödüle ulusal boyut kazandırarak tüm üniversiteleri bu yarışmaya dâhil etmek lazım. Fitili çekilmiş, artık sönmesi mümkün olmayan bir bilim ateşidir bu. Biz bunun takipçisi olacağız. Ben emeği geçen hocalara, yarışmayı düzenleyen hocalara, burada yarışan tezlere, o tezleri yapan araştırma görevlileri, yüksek lisans öğrencilerinin hepsini tebrik ediyorum. Çok teşekkür ediyorum. Ben bugün mutlu günlerimden bir tanesini yaşıyorum. Sağ olun, var olun.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’ın konuşmasından sonra ise program İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun’un yarışmanın jüri üyeliğini üstlenen PAÜ’lü akademisyenler; Doç. Dr. Mısra Ciğeroğlu Öztepe’ye, Dr. Öğr. Üyesi Rezzan Ayhan Türkbay’a teşekkür belgesi takdimi ile devam etti. Ödüle layık görülen tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’a teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın takdim ederken, ödül alan tezin sahibi Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu’na teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan takdim etti. Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ayrıca Koçak ailesine de günün anısına çiçek takdiminde bulundu. Tez danışmanlığını PAÜ İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Kulaç’ın yaptığı ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü kazanan Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdi. Bilgilendirme sunumu öncesi merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Hanım İİBF öğretim üyesi ve ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ın Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’a hitaben yazdığı mektubu okudu. Havva Hanım çalışmalarında merhum oğlunun yolunda giderek ödüle layık olan herkesin kendisi için artık birer ‘Yaman’ olduğunu ifade etti. Merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Koçak ve babası Nurullah Koçak ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ı ve tez ödülünün sahibi Burak Dertlioğlu’nu tekrar tebrik ederek Dertlioğlu’na ödülünü takdim ettiler. Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu yapmasının ardından program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
İstanbul Türkiye merkezli yapay zeka firmalarının sayısı bin 195’e yükseldi İTO Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM) tarafından hazırlanan “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye merkezli yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İTO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, İTOSAM’ın “Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların Rekabeti: Yapay Zekâ, Robotlar ve Gelişen Ülkeler” başlıklı yeni raporu yayımlandı. Raporda akıllı otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle ortaya çıkan dönüşümler ve uluslararası rekabet ortamı detaylı bir şekilde ele alınıyor. İTOSAM araştırmacıları LinkedIn verilerini kullanarak Türkiye’de 2000 yılında yapay zeka ürünleri geliştiren 5 firma varken, firma sayısının 2020’de 572’ye, 2021’de 718’e, 2022’de 860’a, 2023’te 1.012’ye ve 2024’te 1.195’e yükseldiğini tespit etti. Araştırma için yapay zeka kapsamı içine giren makina öğrenmesi, derin öğrenme, bilgisayar görüşü, sinir ağları, doğal dil işleme, pekiştirmeli öğrenme, otonom mobil robotlar gibi kavramlar değerlendirildi. Türkiye 22 bin 735 robotla en fazla robot stokuna sahip 18’inci ülke Raporda Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların en yoğun olduğu sektörler de tespit edildi. Buna göre yapay zekayı en çok kullanan ilk 10 sektör bilgi teknolojileri ve hizmetleri, yazılım geliştirme, medya, eğitim, sağlık, işletme danışmanlığı ve hizmetleri, endüstriyel otomasyon, finansal hizmetler, araştırma hizmetleri ve biyoteknoloji olarak sıralandı. İTOSAM’ın akıllı otomasyon teknolojileri raporunun dikkat çeken bir başka verisi ise Türkiye’deki endüstriyel robot stoku oldu. En fazla robot stokuna sahip 20 ülkeye ait verilere göre dünya genelinde 2022 yılı itibari ile 3,9 milyon kurulu endüstriyel robot bulunuyor. 2025 yılında endüstriyel robot stok sayısının yıllık ortalama yüzde 10 artışla 5 milyon 227 bin olması bekleniyor. Türkiye ise 22 bin 735 robot stoku ile dünya genelinde en yüksek robot stokuna sahip 18’inci ülke konumunda bulunuyor. Çin 1 milyon 501 bin endüstriyel robot ile dünya genelinde en fazla robot stokuna sahip ülke. Çin ekonomisinin mevcut robot stoku dünya ekonomisindeki robotların yüzde 38,5’ini temsil ediyor. Meslekler yapay zeka ve robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor Yapay zekânın en fazla ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak bilişsel rutin görevler ön plana çıkarken, en az ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak ise fiziksel güç oldu. Robotlar daha çok manuel, rutin veya fiziksel güç gerektiren görevlerde insanların yerini almaya aday. Bu sebeple yapay zekadan etkilenme ihtimali düşük meslek grupları, robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor. Akıllı otomasyon teknolojilerinin bazı meslek gruplarını olumsuz etkilerken, mevcut bazı iş kollarında daha fazla istihdam fırsatı sunacağı ve bununla birlikte yeni mesleklerin ortaya çıkmasına katkı vereceği öngörülüyor. Tüm bu etkiler aynı anda ele alındığında ise net istidam tablosunun nasıl şekilleneceği halen büyük bir soru işareti iken, bu soruya kesin ve genellenebilir bir cevap bulmak şu an için mümkün görünmüyor. Raporda, mevcut durumun analizi yapıldıktan sonra potansiyel sorunlar için önerilen çözüm ve politikalara da yer veriliyor. Raporda yer alan bazı öneriler "Yüksek gelirli ülkeler ligine yükselme hedefi olan bir ülkenin akıllı otomasyon teknolojilerine yönelik net bir stratejiye sahip olması gerekiyor. Robot ve yapay zeka gibi akıllı otomasyon teknolojilerinin hangi hızda ve hangi sektörler öncülüğünde ekonomiye adapte edileceği, nitelikli doğrudan yabancı yatırımların nasıl çekilebileceği ve zamanla bu öncü teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla hangi düzeyde üretilebileceği gibi hususlara dair strateji ve planların iyi çalışılması gerekiyor. Gelişen ülkeler, akıllı otomasyon çağında doğru sektörlere uygun nitelikteki çok uluslu şirketleri çekmeye çalışırken eskiye kıyasla daha seçici olmalıdır. Yatırımcı adaylarının yerli girdi kullanımı ve Ar-Ge yoğunluğu gibi faktörleri dikkate alınmalıdır. Akıllı otomasyon teknolojileri emeğe ihtiyacı azaltarak, gelişen ülkelerin yabancı yatırım çekerek küresel tedarik zincirlerine entegre olmasına ket vurabilir. Türkiye’nin rekabet gücünü, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesinden ve geliştirdiği yerli ve milli teknolojilerden sağlaması ekonomik ilerleme için son derece kritik önem arz ediyor. Yerli ve milli teknoloji gelişiminde teknolojiler arasında seçim yaparken, teknolojinin ülkenin mevcut bilgi birikimi ve kabiliyetleriyle uyumu ile gelecek vaat eden sektörlere katkısı ve ihracat potansiyeli gibi parametreler dikkate alınmalıdır. Geliştirilecek teknolojilerin sadece vasıflı işçilerin üretkenliğini değil, düşük vasıflı işçilerin üretkenliğini de arttırmaya odaklanması daha faydalı olacaktır. Tekno-ekonomik paradigmadaki değişimler teknoloji makasının kısa bir süreliğine kapanmasına neden oluyor. Örneğin, elektrikli araçlara dair yaşanan teknolojik değişim yeni bir yarışın çıkmasını sağlıyor." Avdagiç: “Üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Yapay zeka uygulamalarında ve robotikte yetişmiş insan gücümüzü üniversitelerde daha kapsamlı ve daha etkili bölümler açarak Türkiye’de tutmalıyız” uyarısında bulundu. Özellikle yapay zekanın sanayi alanında da giderek daha da etkili bir duruma geldiğini belirten Avdagiç, “Türkiye’nin dikkat etmesi gereken konu, Batı, yapay zeka ve robotikte yetişmiş insan gücümüzün bir kısmını çok hızlı bir şekilde bizden alıp götürebiliyor. Bizim kendi ülkemizdeki yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” ifadelerini kullandı. Avdagiç, İTO’nun iştiraki Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nde yapay zeka uygulamaları yapan girişimcilere destek verdiklerini vurguladı. Şekib Avdagiç, “Özellikle sanayinin üretim, tasarım, kalite kontrolü, paketleme dahil her aşamasında yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Birçok yerde insanların ortaya koyduğu çözümlerin, takiplerin, kontrollerin yapay zeka tarafından çok daha etkin bir şekilde yapıla geldiğini görüyoruz. Bu bir tarafta üretimin güvenilirliğini, kalitesini, sürekliliğini ve riskini ortadan kaldıran bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan da maliyet tasarrufu sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Şekib Avdagiç, “Bugüne kadar hazırladığımız çalışmalarımıza aldığımız tepkiler, İTOSAM’ın önemli bir boşluğu doldurduğunu ve doğru yolda olduğunu gösteriyor. Deyim yerindeyse İTOSAM, 740 bin üyeli İTO camiasının think-tank’i olma yolunda. Çünkü İTOSAM araştırma ve raporlarıyla, İstanbul ve Türk iş dünyasını, durum tespitlerinden haberdar etmenin ötesinde fikir ve strateji sahibi de yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.