SAĞLIK - 17 Ocak 2021 Pazar 15:35

Konya Şehir Hastanesi’nde ilk kez kapalı pankreas kanseri ameliyatı yapıldı

A
A
A
Konya Şehir Hastanesi’nde ilk kez kapalı pankreas kanseri ameliyatı yapıldı

Cerrahi Onkoloji Uzmanı Op.

Cerrahi Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Ogün Erşen, pankreas kanseri kapalı ameliyatının Türkiye’de nadir yerlerde yapıldığını belirterek, bu ameliyatın Konya Şehir Hastanesi’nde de ilk defa yapıldığını söyledi.


Konya Şehir Hastanesi Cerrahi Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Ogün Erşen, hastanenin Genel Cerrahi Kliniği altında yan dal kliniklerinin mevcut olduğunu ifade ederek, bu yan dal kliniklerinin nadir yerlerde açılmaya başlandığını kaydetti. Konya’da da artık Şehir Hastanesi ile birlikte ilk defa yan dal kliniklerinin aktif bir şekilde faaliyet verdiğini aktaran Op. Dr. Erşen, “Gastroenterolojik cerrahi ve cerrahi onkoloji yani kanser cerrahisi ve mide-bağırsak cerrahisi olarak yan dal servislerimiz hizmet veriyorlar. Bu yan dal servislerimizde ileri evre kanserler veya nadir görülen kanserler veya hastaya küçük kesiklerle yapılan kapalı ameliyatların yapıldığı işlemler uygulanıyor. Bu işlemler Türkiye’de nadir şekilde yapılmakta” dedi.



“Konya’da Sağlık Bakanlığı bünyesinde Şehir Hastanesi’nde ilk defa bu ameliyat yapıldı”


Hastaneye sarılık, kilo kaybı ve halsizlik şikayetleriyle başvuran Murat Bilgin’in pankreasında kitle tespit edildiğini dile getiren Dr. Ogün Erşen, “Bu kitleler farklı şekilde belirti verebiliyor. İdrarında koyulaşma, sarılık, halsizlik, kilo kaybı, karın ağrısı gibi. Bazen de tamamen sinsi, bulgusuz, belirtisiz şekilde seyredebiliyorlar. Genç hastalarda, yaşlı hastalarda farklı hasta gruplarında da olabiliyor. Bu tip hastalıklarda hastanın tanısını, teşhisini koyduktan sonra hastaları ameliyat ve kemoterapiye veya radyoterapiye yönlendirmek gerekiyor. Eşi de hemşiremiz olan, kendisi de acil tıp sekreteri olan hastamız bize sarılık, kilo kaybı, halsizlik şikayetleriyle geldi. Bu şikayetler sonucu yaptığımız tetkiklerde pankreasta bir kitle olduğunu tespit ettik. Bu kitleye yönelik incelemelerimizde kitlenin kanser şüphesi yüksek ihtimalde olduğu için ameliyat ettik. Bu ameliyatta normalde 3 organın çıkarıldığı bir prosedür uygulanması gerekirken biz hastamızda mideyi koruyacak şekilde ameliyat yaptık. Yani sadece iki organı çıkardık ve bu ameliyatı kapalı bir şekilde yaptık. Bu hastalıkta ameliyatı açık bir şekilde yaptığımız zaman hasta ameliyat sonrası toparlanması, yürümesi, ağrıları çok daha şiddetli olurken, kapalı ameliyatta ameliyattan hemen sonra su içmeye, yemek yemeye başladı. Hızlı bir şekilde hastamız toparladı. Pankreas kanserinin kapalı ameliyatı Türkiye’de nadir yerlerde yapılmaya başlandı. Konya’da Sağlık Bakanlığı bünyesinde Şehir Hastanesi’nde ilk defa bu ameliyat yapıldı” şeklinde konuştu.



“Şehir Hastanesi’ne gözü kapalı olarak geldik”


Konya Numune Hastanesi Acil Servisi’nde tıp sekreteri olarak görev yapan 41 yaşındaki Murat Bilgin, Şehir Hastanesi’nde 21 Aralık 2020 günü pankreas ameliyatı oldu. Hastalığın kendisinde önce kilo kaybıyla başladığını, daha sonra bulantı ve sarılığın eklendiğini belirten Bilgin, “Bunun üzerine kendi hastanemde bir ön tahlil yaptırdım. Ardından da doktorlarla tahlil sonuçlarını görüştüğümüzde ileri bir seviye hastaneye gitmem gerektiği söylendi. Bunun üzerine Şehir Hastanesi’nde Ogün hocamla birlikte görüştük. O da bize ameliyatla ilgili ayrıntıları anlattı. Hastalığın ilk evresinde olduğunu, o yüzden şanslı olduğumuzu söyledi. Ben de bir an önce ameliyatın yapılmasını istedim. Sağ olsun, teşekkür ediyorum kendisine. Şu anda kendimi çok iyi hissediyorum. Ameliyatın kapalı olması da herhalde bunda etkisi oldu. Şu anda kendimi her geçen gün daha iyi hissediyorum. Burada da Şehir Hastaneleri’nin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Çok geniş, ferah alanlarda, çok rahat ederek bir ameliyat oldum. Başka bir yere de gitmeyi hiç düşünmedik. Şehir Hastanesi’ne gözü kapalı olarak geldik” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Arap turistlerin konaklamada otel yerine ’ev’ tercihi kayıt dışına neden oluyor Son yıllarda Trabzon’a yoğun olarak gelen Arap turistlerin oteller yerine konaklamak için ’ev’leri tercih etmesi kayıt dışı tehlikesini de beraberinde getirdi. Kentte 280’e yakın resmi otel bulunurken, ev ve apart olarak kayıt dışı işletmecilik yapanların sayısı ise 2 bin 800’e yükseldi. Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, 3 yıldır turizmde kayıt dışılığı önlemek amacıyla çalışma yaptıklarını ve büyük bir liste hazırladıklarını belirterek "Elimizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında kayıt dışı konaklama yapılıyor, her şey elimizde var, hepsini tespit ettik" dedi. Karadeniz Bölgesi’nin turizm merkezi olma yolunda ilerleyen Trabzon, yaklaşan turizm sezonunda Körfez ülkelerinden gelecek misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Haziran ayından itibaren turizm yoğunluğunun başlayacağı kente gelen turistler özellikle yüksek kesimlerdeki yaylaları tercih ederken, doğal güzellikleri ile ünlü Uzungöl turistlerin konaklama listesinde ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda artan turizm hareketliliği kayıt dışı turizm sorununu da beraberinde getiriyor. Bölgeye gelen Arap turistlerin özellikle konaklama için ev ve apartları tercih etmesi bunda önemli rol oynuyor. Her yıl 2-3 milyon turistin geldiği belirtilen Trabzon’da 280’e yakın resmi otel işletmesi bulunurken, 480’e yakın da gayri resmi otel bulunduğu tespit edildi. Günübirlik kiraya verilen evlerde birlikte bu sayının 2 bin 800’e çıktığı belirtilirken, turizmciler yaklaşan turizm sezonu öncesi kentte denetleme yapılmasını istiyor. "Kayıt dışı turizm işletmeciliği yapanların büyük çoğunluğu yabancı uyruklu" Turizmde yaşanan kayıt dışı tehlikesinde önlem alınması gerektiğini belirten Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, yabancı uyruklu kişilerinde kentte kayıt dışı işletmecilik yaptığını da belirtti. Aksu, "Artan turizm sektöründe sayı değerleri olarak yıllarca yanlış bilgiler verildi. Yani şehrimize 2-3 milyon turist gelmiyor. Zaten bu şehir onu kaldıramaz. Vergi sistemine baktığımız zaman kayıt dışının yaklaşık 400 milyon dolarlara kadar çıkan bir para döndüğü görülüyor. Birincisi şehir kaybediyor. Çünkü vergi vermediği sürece sektör olarak da gerekli yatırımı alamıyoruz. Ikincisi de gelen misafirlerimizin memnuniyeti. Eğer bir insan evimize geliyorsa bir daha gelmek istemiyorsa bir sorun var. Bizler resmi oteller, kanunun el verdiği her şeyi yapmaktayız. Ama bakıldığı zaman bizler bu kadar kanunun üzerinden ve kanuni çalışırken, bu kadar bizim iki katımız, üç katımız olan kayıt dışlarını yaptıkları ve bu vergi sistemine verdikleri üzere büyük bir zarar. Biz bu konuda sadece Trabzon’a özel demiyoruz. Kanun bir kere 1 Ocak itibarıyla çıktı. Evrağın, işletme belgen, ruhsatın olmadan bu turizmi yapamazsınız. Biz her yer kapansın, oteller kapansın insanlar sokakta kalsın mantığında değiliz. Resmi olabilecek, vergisini veren biz ciromuzun binde 75’ini TGA vergisi olarak veriyoruz. Konaklama vergisi olarak da dünyanın parasını veriyoruz. Ama bu verdiğimiz vergi sistemde baktığımız zaman, gelen misafir ya da sayı olarak çok düşüklerde kalıyor. Bizler daha iyi hizmet vermek istiyoruz. Resmi olarak devletimize vergimizi vermek istiyoruz ve eşit olmak istiyoruz. Şimdi bakıldığı zaman bizlerin maliyeti, resmiyete bakma vergilerle inanılmaz büyük bir mevla geliyor. Mevduat hesaplarına bakılsa insanlarımız hiçbir mal varlığı üzerinde yokken inanılmaz mevduat hesapları var. Ve bu kesinlikle bu şehre zarar veren bir şeydir. Para geliyor, şehir kullanıyor diye bir şey yok. Bakıldığı zaman kayıt dışı olanların da birçoğunun da yabancı uyruklu insanların olduğu" dedi. "Kayıt dışı tesislerin listesini tuttuk, gerekli mercilere verdik" 3 yıldır çalışma yaptıkları ve büyük bir liste oluşturduklarını kaydeden Aksu, "Aşağı yukarı yaklaşık 280’e yakın resmi bir işletme var Trabzon’da. Yaklaşık 480’e yakın da gayri resmi oteller var. Evlerle beraber 2 bin 800’e yakın kayıt dışı işletme var. Hiçbir kontrollleri yok. Onlar şikayet edildiği zaman biz denetleniyoruz. Ama bir Ocak’ta çıkan kanun bizi ümitlendirdi. Çünkü artık kanun diyor ki belgen olmadan hiçbir turizm sektöründe hizmet edemezsin. Yüzde 17 memnuniyet oranı inanılmaz büyük bir zarar. Yani evinize gelen 100 kişinin sadece 17 kişisi memnun kalmış ve ’Bir daha gelmeyeceğim’ diyor. Yani 83 kişi gelmeyeceğini beyan ediyor. Bu şehre zarar. Şehir merkezi bile turizm sektörüyle ayakta kalabiliyor. Kasım ve Aralık ayında gerçekten kötü durumda oluyoruz. 1,5 ay çalış 10 ay bu çalıştığından yaşa bu olmaması gereken bir şey. 3 yıldır çalışma yapıyoruz. Tüm arkadaşlarımız sağ olsun ve büyük bir liste topladık. Bunları üçlü çapraz sorgulamayla online kanallardan ve hepsinin adresi hepsi elimizde. Biz de bunları gerekli mercilere de verdik. Yani biz şu anda devletin vergisinin peşindeyiz. Devletin parasının peşindeyiz. Bizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında konaklama yapılıyor her şey elimizde var. Bu konuda bütün çalışmalarımız yaptık" ifadelerini kullandı.
Gaziantep 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde “Testis Kanserinde High Mobility Group Box-1 Ekspresyonu ve Tedavi Hedefi Olarak Rolü” konusunda yaptığı sunumla Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “En İyi Çalışma Ödülü”nü aldı. KKTC’nin Girne kentinde 24-28 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenen kongrede ödül alan Prof. Dr. Yıldırım, “Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değeri çok büyük” dedi. “Ben ve ekibim, yaklaşık üç yıldır onkolojide ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmalar yapıyoruz. Yaptığımız çalışmaların ürünlerini Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunduk” diyen Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti: “Geçen yıl 10. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunmuş olduğumuz ilaç çalışması ile yine en iyi çalışma ödülünü almıştık. Bu yıl da farklı bir kanser türünde gerçekleştirdiğimiz ilaç çalışmamız en iyi çalışma ödülüne değer görüldü. Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendimize ait, ekonomik ve inavasyon değeri yüksek ürünler elde edebilmek için bu alandaki çalışmaların daha fazla desteklenerek artırılması gerekiyor.”