POLİTİKA - 09 Aralık 2025 Salı 17:07

Bakan Murat Kurum’a mezun olduğu Selçuk Üniversitesi’nden fahri doktora

A
A
A
Bakan Murat Kurum’a mezun olduğu Selçuk Üniversitesi’nden fahri doktora

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a Türkiye genelinde afet ve şehircilik gelişimi alanındaki başarılı çalışmalarından dolayı Konya’da mezun olduğu Selçuk Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verildi.


Selçuk Üniversitesi Sultan Alparslan Kültür Merkezi 30 Ağustos Salonu’nda düzenlenen fahri doktora takdim törenine katılım yoğun oldu. Törende konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yıllar önce öğrencisi olduğu Selçuk Üniversitesi’nin düzenlediği fahri doktora takdim töreninde bulunmakta duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Üniversiteler, kuruldukları şehrin mirasını geleceğe taşıyan güzide kurumlardır. Selçuklu başkenti Konya’mızın ruhunu her yönüyle sindirmiş, ülkemizin en saygın ilim ve irfan ocağı olmuş Selçuk Üniversitemiz, bunun en güçlü örneklerinden biridir. Çünkü, asırlardır alim ile devlet adamı arasındaki köklü bağ bu topraklarda serpilmiş, gelişmiş ve bir kültür haline gelmiştir. Bu bakımdan Konya, hem devleti hem ilmi, hem devlet adamını hem de alimi temsil eden bir medeniyet merkezidir. Üniversite yıllarımda ve sonrasında üstlendiğim her görevde, bu şehrin tecrübesi ve bu okulun kazandırdığı bilinç, daima yol göstericim olmuştur. Bu nedenle, Selçuk Üniversitesi’nin takdir ettiği bu fahri doktora ünvanını, her zaman gururla, onurla, şerefle taşıyacağım" dedi.



"İlim sahibi olmak da devlet adamı olmak da ayrıcalık değildir"


Bakan Murat Kurum şöyle devam etti:


"İlim sahibi olmak da devlet adamı olmak da ayrıcalık değildir. Büyük bir sorumluluktur ve ancak memleket için üretmekle, millet için çalışmakla anlam kazanır. Ben de bu anlayışla, hep üreten, hep çalışan tarafta olmaya gayret gösterdim. Bildiğiniz gibi, 2023 yılında yaşadığımız depremlerden bu yana önceliğim, tüm gayretim, hedefim depremi yaşayan 11 ilimizi bir an evvel ayağa kaldırmak oldu. Hamdolsun artık, yaşadığımız asrın felaketinin tüm izlerini geride bırakıyoruz. Şu an halihazırda, 11 ilimizde, 174 ayrı alanda 3 bin 481 şantiyede, 200 bin mimar, mühendis ve işçi kardeşimizle birlikte 7 gün 24 saat arı gibi çalışıyoruz. Kısa bir süre önce 350 bininci yuvamızı tüm sosyal donatılarıyla, parkları, bahçeleriyle birlikte afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Yani afetzede kardeşlerimizin yüzde 80’ini evlerine kavuşturduk. İnşallah yıl bitmeden 453 bin konutumuzun tamamını ve hatta daha da fazlasını teslim edeceğiz. Artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye, asrın felaketini, bir şehircilik destanına dönüştürmüş azimdir, kararlılıktır. Deprem bölgesinde saatte 23, günde 550 konut inşa eden adeta bir Avrupa ülkesi büyüklüğündeki alanı yeniden kuran ülkemizle gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz, şeref duyuyoruz. Ve elbette milyonlarca afetzede kardeşimize yeni yuvalarını sunma yolunda, bu güzel millete hizmetkar olma yolunda bizleri yetiştiren hocalarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.


Bakan Kurum, "Dirençli şehirler, dirençli Türkiye" hedefine doğru emin adımlarla yürüdüklerini belirterek, "Bunu hem kentsel dönüşüm hem sosyal konut projeleriyle gerçekleştiriyoruz. Şu ana kadar tam 1 milyon 750 bin sosyal konutumuzu vatandaşlarımıza teslim ettik. 5 milyondan fazla dar gelirli kardeşimizi yeni yuvalarına kavuşturduk. ’Ev Sahibi Türkiye’ temasıyla ilan ettiğimiz 500 bin sosyal konut projemize başvuruların başladığı 10 Kasım’dan bugüne, iftiharla söylüyorum ki 5 buçuk milyon vatandaşımız müracaat etmiştir. Yüzyılın Konut Projesi, bu katılım sayısıyla Cumhuriyet tarihi boyunca kamu eliyle başlatılan projeler arasında, en yüksek başvuruya mazhar olan proje olarak şehircilik tarihindeki yerini almıştır. Bu projemizi hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin dört bir yanına yaygınlaştırdık" şeklinde konuştu.



"Ülkemizi iklim değişikliği konusunda da direksiyona geçirecek önemli bir gelişme daha olacak"


Sıfır Atık projesi çalışmaları hakkında bilgi veren Kurum, "Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde gerçekleştirdiğimiz Sıfır Atık projemiz sınırları aştı ve dünyada da bir marka halini aldı. Bu yıl dünyada ülkemizi iklim değişikliği konusunda da direksiyona geçirecek önemli bir gelişme daha olacak. Ülkemiz 2026 yılında, COP31’in ev sahibi olmuştur. Önümüzdeki yıl tüm dünyayı insanlığın, kıtaların ve medeniyetlerin buluşma noktası olan cennet vatanımızda, Antalya’mızda ağırlayacağız. COP31 zirvesine ev sahipliğini çok uzun gayretlerin, dünyamıza karşı hissettiğimiz sorumluluğun, yıllar süren müzakere ve istişarelerinin ve tarihimizin en kapsamlı iklim diplomasisi sonucunda kazandık" diye konuştu.



"Selçuk Üniversitesi bizim kıymetlimiz çünkü öğrenciliğimiz bu sıralarda geçti"


Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da, "Selçuk Üniversitesi bizim kıymetlimiz çünkü öğrenciliğimiz bu sıralarda geçti. Bakanımızla aynı üniversiteden aynı bölümden mezun oldum. Çok kıymetli hocalarımızdan çok şeyler öğrendik ve hayatımız boyunca Selçuk Üniversitesi bize rehberlik etti. Bugün bakanımız adına çok anlamlı bir gün. Ben biliyorum ki başka üniversitelerden de fahri doktoralar aldı ama insanın mezun olduğu üniversite, okuduğu sıralar, eğitim aldığı üniversiteden fahri doktora almak çok kıymetli. Onun için rektörümüze ve senatomuza tüm Konyalılar adına teşekkür ediyorum. Bakanım size de hayırlı uğurlu olsun" diye konuştu.



"Kendisine takdim edeceğimiz fahri doktora payesinin hayırlı olmasını diliyorum"


Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz ise, "Bakanımıza takdim edeceğimiz doktora payesinin temelinde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, şehirlerimizi daha dayanıklı, çevreye duyarlı ve daha müreffeh yaşam alanlarına dönüştürme iradesi, insanımızın en temel ihtiyacı olan konutlara en uygun şekilde erişimini sağlayan projelere öncülük etmesi bulunmaktadır. Türkiye’nin yalnızca metropollerinde değil, en küçük ilçelerine kadar hayata geçirilen dönüşüm ve konut projeleri, şehirleri sosyal dokusuyla bir bütün olarak ele alan stratejik bir bakış açısını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Konya’da Bakanımız ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’ın yürüttüğü uyumlu çalışmalar sonucu hayata geçirilen projeler, şehrimizin mimarisini, kültürel dokusunu ve sosyal yaşamını güçlendirmiştir. Senatomuzun kararıyla takdim edilecek fahri doktora payesi, Bakanımızın ülkemize kazandırdığı yüksek nitelikli hizmetlerin akademik ve kurumsal bir takdiridir. Bakanımız Murat Kurum’un, özellikle asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz 6 Şubat Depremlerinin ardından 11 şehrimizde milyonlarca insanın yeniden güvenli, sıcak yuvalarına kavuşması için gösterdiği dirayetli duruş, milletimizin hafızasında asla unutulmayacak bir yer edinmiştir. Bakanımıza ülkemize, şehrimize ve üniversitemize sunduğu değerli katkılar için şükranlarımı arz ediyorum. Kendisine takdim edeceğimiz fahri doktora payesinin hayırlı olmasını diliyor, başarılarının artarak sürmesini temenni ediyorum" dedi.


Konuşmaların ardından Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz tarafından Bakan Murat Kurum’a fahri doktora ünvanı verildi.



Bakan Murat Kurum’a mezun olduğu Selçuk Üniversitesi’nden fahri doktora

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Bak şampiyon sporcuların anneleri ile bir araya geldi Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, farklı branşlarda şampiyonluk yaşamış sporcular ve onların anneleri ile buluştu. Bakan Bak, "Ülkemizin gururu olan sporcuların başarısında ailenin rolü çok önemli" dedi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Dünya Gönüllüler Günü kapsamında ‘Şampiyonların Gönüllüleri’ sloganıyla düzenlenen aile ve spor temalı programa katıldı. Bakanlık Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa, milli paralimpik masa tenisçi Ali Öztürk ve annesi İkbal Öztürk, milli halterci Muhammed Furkan Özbek ve annesi Firdevs Özbek, milli atıcı Şevval İlayda Tarhan ve annesi Emel Elmas Tarhan ile gönüllü gençler ve sporcular katıldı. "Bir genç çevresindeki kişilere iyilik yapmayı kendine görev saymalı" 2025 yılının ‘Aile Yılı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Bakan Bak, "Konsept olarak gönüllü çalışmalarımız anne ile sporcu arasındaki gönüllülük ilişkisini ortaya çıkarmaktı. Bütün anneleri tebrik ediyorum. Çok güzel şeyler ifade ettiler. Annenin evladına olan duygularını onunla beraber yaşadıklarını hepiniz gördünüz. Gönüllük ateşi çok önemli. İçimizdeki iyilik ateşini yakmamız lazım. Bir genç çevresindeki kişilere iyilik yapmayı kendine görev saymalı. Sizden yardım bekleyen bir kişiye arkanızı asla dönmeyin. Annelerimiz ülkemizin gururu olan sporculara nasıl baktıklarını, duygularını anlattılar. Güzel anlatımlar. Çocuklarını spora nasıl yönlendirdiklerini, sporda yaşadıkları süreçleri birlikte nasıl paylaştıklarını, oradaki heyecanlarını oradaki tecrübelerini paylaştılar ve güzel bir diyalog oluştu. Ailenin rolü çok önemli. Aile sporcu için çok önemli. Ailelerimizde müthiş bir doğallık, müthiş bir samimiyet ince ruh var. Bu doğallık çok güzel bir şey çok rafine. Siz de annelerinizle ilişkilerinizde böyle olun. Bu güzel doğal ortam için annelerimize teşekkür ediyoruz. Bütün gençlerimize söylüyoruz; annenizden utanmayın ailenizle gurur duyun. Aile her şeydir" dedi. "GönüllüyüzBiz platformuna üye olmanızı bekliyoruz" Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak gönüllük çalışmalarına çok önem verdiklerini vurgulayan Bakan Bak, şöyle konuştu: "GönüllüyüzBiz platformu çerçevesinde hem lise öğrencilerimizle hem üniversite öğrencilerimizle yaptığımız çalışmalarda gönüllü ışığını, iyiliğin ışığını yakmaya devam ediyoruz. Bu süreç içerisinde sporcularımız bayrağımızı göndere çektirirken müthiş bir gurur duyuyoruz. Ülkemizde bizim yönettiğimiz 559 gençlik merkezi ile 378 genç ofisle 43 gençlik kampında ve yaklaşık 880 yurdumuzda gönüllülük çalışmalarını sürdürüyoruz. Yine genç ofislerimizdeki çalışmalarda yaptığımız bugün üniversitelerde 2020, 2021 yılından itibaren gönüllülük çalışmaları dersleri veriliyor. Üniversitedeki gençlerimize bunu aşılamaya çalışıyoruz. Çalışmaların meyvelerini 6 Şubat depreminde gördük. Sahada yine bizim gençlerimiz vardı. Asrın felaketinde gençlerimiz vardı. Yaşlılara ihtiyaç sahiplerine engelli bireylere yardım etmek bizim görevimiz. İçimizdeki iyilik ateşini yakmazsak topluma faydalı olamayız. GönüllüyüzBiz platformuna üye olmanızı bekliyoruz. Hedefimiz üniversitede verilen dersler ile birlikte milyonları aşmak. Damla Gönüllük Hareketi var. Zaman zaman köylere gidiliyor, köy okulları temizleniyor, boyanıyor. Kimi zaman aktivite yapılıyor kimi zaman çevreye duyarlı etkinlikler yapılıyor. Çünkü biz toplumun bir parçasıyız bunları öğrenmek zorundayız." Programda söz alan sporculardan olan, Ali Öztürk, Şevval İlayda Tarhan ve Muhammed Furkan Özbek elde ettikleri başarılarda gizli kahramanların anneleri olduğunu ifade ederek, desteklerinden dolayı annelerine teşekkür etti. Sporcuların ardından konuşan milli sporcuların anneleri, çocuklarının spora yönlendirilmesinden başarı kazanmalarına kadar olan süreçleri anlattı. Milli halterci Muhammed Furkan Özbek’in annesi Firdevs Özbek, "Hazırlanması ağırdı. Bazen stresli, bazen de öfkeli oluyor ama biz hiçbir zaman ona olumsuz bir şey yansıtmayız. Başarısız olduğu zamanlarda oldu. O zamanlarda da iyi dileklerimizi iletiriz. Olacak oğlum, sen azimlisin her zaman başarı olmayabilir ama çok çalışıyorsun çok akıllı ve çok hırslısın derim. Gerçekten çok hırslı ve azimli. Onun olimpiyat şampiyonu olacağına inanıyorum" diyerek duygularını dile getirdi. Milli paralimpik masa tenisçi Ali Öztürk’ün annesi İkbal Öztürk, "Çok zorlu süreçlerden geçtik, kamplara gittiklerinde onların özlemi oluyor. Bazı zamanlar biz de kamplara gidiyoruz onları görebilmek için. Yurt dışına gittiklerinde telefonla görüşüyoruz. Derece yaptıklarını öğrendiğim zamanki o duyguyu anlatamam" dedi. Milli atıcı Şevval İlayda Tarhan’ın annesi Emel Elmas Tarhan ise, "Psikolojik olarak destek olmak zorundayız. Moral vermeliyiz. O bizim her zaman gurur duyduğumuz evladımız. Başarabileceğini biliyoruz. Çok daha iyi yerlere gelecek inşallah. En büyük gönüllülük evlat, aile ve toplum" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi arasında gönüllük alanında iş birliği protokolü imzalandı.
Bursa Bursa kestanesinin geleceği konuşuldu Bursa Büyükşehir Belediyesince düzenlenen Bursa Kestanesinin Geleceği Paneli’nde kestane üretimi, sorunları, hastalıkları ve yapılması gerekenler konuşuldu. Bursa Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Yıldırım Salon’da düzenlenen Bursa Kestanesinin Geleceği Paneli’nde Bursa kestanesinin üretiminden pazarlanmasına tüm yönleri ele alındı, sorunları, fırsatları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Sektör temsilcilerinin ve bilim insanlarının katıldığı buluşmada üreticiler ve katılımcılara, dünyada, Türkiye ve Bursa’da kestane üretimi, zararlılar ve hastalıkla mücadele yöntemleri anlatıldı. Bursa Uludağ Ünicersitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevriye Mert, ilk kez ekonomik anlamda kestane yetiştiriicliğinin yapıldığı kentin Bursa olduğunu söyledi. Kestane denilince ilk akla kestane şekerinin geldiğini belirten Mert, bunun yanında börek pilav, çorba ve et yemekleri gibi birçok yemekte kestane kullanıldığını anlattı. Genellikle kestanenin orman alanlarındaki yabani ağaçların aşılanmasıyla bahçeler oluşturulduğunu dile getiren Mert, kapama bahçe sayısı ve aşılı fidan bahçesinin azlığına dikkati çekti. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Himmet Tezcan ise mürekkep hastalığı, kestane kanseri, gal arısı zararlısı hakkında bilgile r aktardı. Diğer kestane hastalıkları ve zararlıları hakkında da konuşan Tezcan, kanser olan dalların uzaklaştırılması konusunda katılımcılara bazı yöntemlerden bahsetti. Bursa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesinden de uzmanlar göüşlerini ve yapılması gerekenleri anlattı. Programa Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile üreticiler ve ziraat odalarının temsilcileri katıldı.