EKONOMİ - 14 Ekim 2021 Perşembe 13:42

Şeker pancarının üretim üssü Konya’da hasat zamanı

A
A
A
Şeker pancarının üretim üssü Konya’da hasat zamanı

Türkiye’de en fazla şeker pancarı üretiminin yapıldığı Konya’da çiftçiler pancar hasadına devam ediyor.

Türkiye’de en fazla şeker pancarı üretiminin yapıldığı Konya’da çiftçiler pancar hasadına devam ediyor. Konya Ovası genelinde kuraklıktan etkilenen pancar üreticileri, "Üretmek zevkli bir iş, zahmetli bir iş, zor bir iş ama sonuçta ürettiğini görünce insanlar mutlu oluyor. Memleketimiz için üretmeye devam edeceğiz" dedi.


Konya Ovası’nda binlerce çiftçi tarafından ekimi yapılan şeker pancarında hasat sürüyor. Hasat zamanı çiftçiler tarlada yoğun mesai yapıyor. 180 gün önce ekimi yapılan pancarlar, bu yıl kuraklıktan etkilendi. Makine yardımıyla sökümü yapılan pancarlar, tırlara yüklenerek fabrikalara taşınıyor. Kuraklığa rağmen üretime aralıksız devam edeceklerinin altını çizen Karatay ilçesinde çiftçilik yapan Sıtkı Çetinkaya, "Üretmek zevkli bir iş, zahmetli bir iş, zor bir iş ama sonuçta ürettiğini görünce insanlar mutlu oluyor. Memleketimiz için üretmeye devam edeceğiz, insanlık için üretmeye devam edeceğiz. İnşallah sonu güzel olur diyeceğiz. Normalde 8 ton aldığımız ürün, şimdi bu yıllarda dekara 6 tona kadar düştüğü için bir verim kaybımız var. Geçtiğimiz yılları bu yıla oranlarsak yüzde 20 gibi bir kaybımız var verim açısından. Biz bunu da kuraklığa bağlıyoruz. Ürünleri biz ne kadar suluyor olsak da illaki Allah’ın rahmetini istiyor" dedi.



"Yağmur yağmadığından dolayı su maliyetleri yüksek oldu"


Yıl boyunca kurak geçen sezon nedeniyle yer altı sulaması ile ürünlerini suladıklarını anlatan çiftçi Çetinkaya, "Pancarın olduğunu önce zamandan anlarız. 180 günün geçmesi lazım, artı olarak ise bitkinin yapraklarına baktığın zaman da sararmanın başladığı zaman olgunlaştığını görürüz. Biz burayı Nisan’ın 15’inde ektik. Bu sene yılın kurak gitmesi sebebiyle pancar biraz zahmetli oldu, maliyetli oldu. Çıkmasından sonraki dönemlerde de yağmur yağmadığından dolayı su maliyetleri yüksek oldu. Sulayarak çıkarttık pancarı, bu sene verim olarak her yıl olduğu gibi değil. Kuraklığın verdiği bir sebep var. Dekara alınan yani diğer çiftçi arkadaşlardan da bilgi edindiğimiz kadar 6 ton gibi bir ürün aldık. Devletimiz fiyat açıkladı, çiftçi memnun ama bu fiyatın karşılığındaki maliyetlerimizin pandemiden dolayı bazen sıkıtınlar yaşıyoruz. Fakat bu pandemi döneminde biz çiftçiler olarak üretmeye devam ediyoruz" şeklinde konuştu.


Pancar ekimini ilk defa yapanlara ve gençlere tavsiyelerde bulunan Çetinkaya, "Özellikle gençlerimize söylüyorum, büyüklerimiz bilir toprağın hazırlanışı çok önemli, gübrelemesi çok önemli, bir de çapası çok önemli. Pancara başladığın zaman sulama zamanlarını iyi ayarlamak lazım. Çok su da iyi değil, ama zamanla olan su her üründe olduğu gibi pancarda da verim artmasına sebep olur. Artı, gübreleme zamanını iyi ayarlamak lazım. Söküm zamanı yani bu 6 aylık dönemden önce sökmemeleri, özellikle pancarın polar oluşumunda çok etkin bir şey ve erken söküm yapmamaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.



"Kuraklık çok etkiliyor, çiftçi tamamen yer altı sularına yöneldi"


Karatay Ziraat Odası Başkanı Rıfat Kavuneker de, Karatay’da yoğun bir şekilde pancar üretimi yapıldığını ifade ederek, "Bu sene kuraklıktan dolayı biraz verim düştü ama geçmiş yıllarda çok büyük şekilde pancar üretiliyordu. Pancar üretimindeki çiftçilerin ana sebeplerinden biri de Pankobirlik, Konya Şeker üreticilerin girdilerini karşılıyordu. Yani gübre, mazot, bakım parası gibi giderleri karşılıyordu ve çiftçi için cazipti. Kuraklık çok etkiliyor, çiftçi tamamen yer altı sularına yöneldi. Eskiden 50 metreden su alanlar şimdi 100 metre, 80 metre gibi metrajlarda değişti. Metrajlar değiştikçe elektrik sarfiyatı yani çiftçiye bir yük getiriyor. Yük geldikçe de çiftçinin karından zarar etmeye ve maliyet yükselmeye başlıyor. Onun için biz destek istiyoruz veya enerjide, gübrede süspanse istiyoruz. Bizim de maliyetlerimizin düşmesi lazım, bizim de pancardan para kazanmamız lazım ki, emek çekelim, üretelim, bu ülkenin üretimine sunalım" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü: “Önemli olan sürdürülebilir, kesintisiz enerjiyi sağlamak” Temiz enerjinin başkenti İzmir, WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’na, ikinci kez ev sahipliği yapıyor. WENERGY Expo’da, eş zamanlı olarak gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü gerçekleştirdi. Öğütçü, İzmir’in elektrik üretiminde Türkiye’deki kurulu güçte İstanbul, Ankara, Kocaeli’yi geçtiğini ve enerjide en büyük üretici olduğunu belirterek, “Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir kesintisiz enerjiyi sağlamak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ, BİFAŞ ve EFOR Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, fuarizmir’de kapılarını açtı. 300’ü aşkın sektör paydaşını, uluslararası alıcı ve yatırımcılar ile buluşturan fuarda, sektörün kamu, yatırımcı, sanayici ve tedarikçileri bir araya geliyor. Fuarla birlikte düzenlenen 22 oturumun gerçekleştirileceği kongrede de sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, iş insanı ve enerji dünyası temsilcilerinin konuşmacı olarak yer alıyor. Kongrenin açılış konuşması, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü tarafından gerçekleştirildi. Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık, enerji ve finansman sektöründe 35 yıllık deneyim sahibi olan Mehmet Öğütçü, “Dünya Enerjisindeki Yeni Dinamikler ve Türk İş Dünyasına Yansımaları” konulu konuşmasında ülkesel, bölgesel ve dünya genelindeki enerji politikalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı. “ Enerjide şu an en büyük üretici İzmir” “İzmir gerçekten temiz enerjinin başkentidir” diyen Öğütçü, “İzmir, Türkiye’deki kurulu güce baktığımızda elektrik üretiminde İstanbul, Ankara ve Kocaeli’yi geçmiş bir kent. Enerjide şu an en büyük üretici İzmir ve üretiminin tüketimini karşılama oranı da yüzde 66. Dolayısıyla İzmir’in bu avantajı kullanabilmek açısından bu tür platformların çok büyük önemi var. Çünkü bu ülkenin ve bölgenin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey hem yenilenebilir enerji hem enerji verimliliği hem de fosil yakıtlarda yatırım, finansman, teknoloji ve ortaklar. Hem ülke içinde hem de uluslararası ortamda, bu tür toplantılar, fırsatların, risklerin ortaya konması, tartışılması, insanların bir araya geldikleri zaman iş anlaşmaları yapılmasına zemin hazırlar. Ben bu fuarın ve kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın dört bir yanında değişik ortamlarda bu konularda sürekli konuşmalar yapan biriyim, böylesine yerel yönetimin, devletin, iş dünyasının, üniversitelerin bir araya gelip ortak bir çalışma yürüttüğünü görmedim. Bana göre İzmir, sadece temiz enerjinin başkenti değil, Ege’nin, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Orta Asya’nın Avrasya’nın genel anlamıyla bölgesel enerji ve iklim değişikliği merkezi olabilir. Belki bu fuar ve kongreler oraya doğru gidişin de habercisi olur” diye konuştu. “Küresel ekonomide, enerjinin dinamikleri değişiyor” Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadığımızı diye getiren Mehmet Öğütçü, “Bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir ve kesintisiz enerjiyi sağlamak. Şu anda her şey hızla gelişiyor oyunun adı sürat, eskiden onlarca yılda gerçekleşecek olan gelişmeler, bugün birkaç yılda, birkaç ayda gelişebiliyor. Teknoloji o hale geldi ki bir yandan bir nimet ama öte yandan büyük bir felaket habercisi de olabiliyor. Bugün en fazla konuşulan konu enerjideki geçiş süreci, yani fosil yakıttan daha yeşil enerjiye geçiş süreci, sancısız, zorluk oluşturmadan nasıl gerçekleşebilir? Diğer bir husus ise iklim güvenliği, çünkü dünyamız tahmin edilenin ötesinde karbon emisyonları yüzünden hızla ısınıyor. Kuraklık ve çölleşme, dünyamızı tehdit etmeye başladı. Artık dünyada küresel ekonomide enerjinin dinamikleri değişiyor, bir yandan dünyanın güçlü ülkeleri hızlı bir şekilde yeşil enerjiye doğru akıyor. Ancak Türkiye gibi dışarıdan gelen enerjiye bağımlı ülkelerde cari açık oranı çok yüksek oluyor. Bu nedenle uluslararası ortaklar olmadan bizim gibi ülkelerde bu tür yatırımların tek başına yapılması mümkün değil. Dış kaynaklı yatırımların bizim gibi ülkelere gelebilmesi için devletin dış politikası ve enerji politikasının eş zamanlı ilerlemesi, kuralların olması ve en önemlisi ekonomide, hukuk alanında güven olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi. Davada tutuksuz sanıkların adli kontrol şartları kaldırılırken, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Esenyurt’ta geçtiğimiz temmuz ayında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 3’ü tutuklu 10 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Ercan Topçu ve Hüsamettin Ahmetoğlu ve müşteki Cantürk Erzen hazır bulunurken, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat, Azat ve Servet Özer ise SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya taraf avukatları ile müştekiler de katıldı. “Şikayetim devam ediyor” Duruşmada olay gerçekleşmeden yaklaşık 15 dakika önce oğlu ile görüştüğünü belirten müşteki Cantürk Erzen, “Oğlumla görüşmemin tek sebebi banka kartı borcunu ödemesini söylediğim halde ödememiş olmasıydı. Bu konuyu konuşmak için onu aradığımda parasının olmadığını söyledi. Ben de ona ’Kasadaki parayı biriktir, ben gelip halledeceğim’ dedim. Biz birbirimizi tanıyan insanlardık. İş yerine gittiklerinde kamera görüntülerim görünüyor. Görüntüleri izleyenler olayın nasıl olduğunu görmüşlerdir. Şikayetim devam ediyor” ifadelerini kullandı. “Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun” Tutuklu sanık Servet Özer ise, savunmasında HTS kayıtlarının incelenmesini istediğini belirterek, “Bu olaydan 10-15 gün önce sanık olan amca çocuklarımla hiçbir görüşmem olmadı. Benim Cantürk Erzen ve ailesi ile hiçbir husumetim yoktur. Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun? Cantürk bile geçen celse böyle bir olay olacağını tahmin etmediğini söyledi. Ben nasıl tahmin edeyim. Ben suçsuzum. Bende herhangi bir silah yoktu. 10 aydır tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu. “Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım” Tutuklu sanık Tarık Özer de istemeyerek olaya dahil olduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek, “Yunus Emre bana amca diye hitap ediyordu. Ben kendisini çok seviyordum. Yunus Emre’nin öldüğünü duyunca çok üzüldüm. Amacım Yunus Emre’yi öldürmek değildi. Oğlum ölmüş gibi hissettim. Yunus Emre silah çıkardı. Yanında oğlum ve kardeşim vardı. Kardeşime sıkmaya başladı. Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım. Sadece kendisini engellemek için bacaklarına doğru ateş ettim. Böyle bir olay olduğu için üzgün ve pişmanım” dedi. Duruşmada beyanda bulunan müşteki avukatı Kerim Bahadır Şeker ise, “Olayda herhangi bir meşru müdafaa söz konusu değildir. Meşru müdafaanın koşulları arasında saldırı olmalı, savunma olmalı, orantılılık olmalı ve araçların eşitliği olmalı. Bu olayda bunların hiçbiri yoktur. Haksız tahrik de söz konusu değildir. Sanıkların pasaportu aracın içerisinden çıkmıştır. Bu kaçacaklarını göstermektedir. Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz” diye konuştu. Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, haklarında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıkların imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağı tedbirinin devam etmesine karar verdi. Ayrıca heyet, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede, taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen’in 8 adet kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır’ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede şüpheliler Tarık, Murat, Azat, ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve 6136 Sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 5 şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.