ÇEVRE - 26 Ağustos 2025 Salı 11:19

Yer altı su kaynaklarının derinliği 400 metreye çıktı: Uzmanlar kuraklığa dikkat çekiyor

A
A
A
Yer altı su kaynaklarının derinliği 400 metreye çıktı: Uzmanlar kuraklığa dikkat çekiyor

En kurak dönemin yaşandığı şu günlerde şuursuz tarımsal sulama ve yer altı sularının çekilmesiyle su seviyesinde büyük düşüşler meydana geldi. Bölgede ölçüm yapan uzmanlar, her geçen gün yer altı seviyesinin 400 metre üzerinde kazılan kuyular olmasına rağmen, suya ulaşmanın çok zor olduğunu belirterek uyarılarda bulundu.


Türkiye genelinde tarım alanları olarak kullanılan araziler hasat döneminde kuraklıktan etkilendi. Tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası’nda iklim değişikliği ve şuursuz tarımsal sulama nedeniyle yer altı su seviyesi 400 metre üzerine kadar çıktı. Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, "Son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşadık. Hem yaz kuraklığı hem de kış kuraklığı. Bu yıllarda en yüksek seviyeye ulaşmış vaziyette. Tabii bu durumda yağışların azlığı özellikle tarım kesimi için, yer altı sularından yararlanmayı biraz daha arttıran bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yerel suyun bu yıl biraz daha fazla düştüğünü söylemek mümkün. Tabii bu mevsim sonunda yapılan biraz daha netlik kazanacak ama sahadan yapmış olduğumuz çalışmalarda vatandaşlar, mevcut kuyularına ilave borular eklediğini kimi yerde ilave boru eklenmesine rağmen suyun kalmadığını, kuyu yenilemek zorunda kaldıklarını, bazı bölgelerde ise 300, 400 metre derinlikte kuyular açıldığı halde yer altı suyuna rastlanmadığını not alıyoruz. Bu durum havzada kuraklığın ve yer altı sularının giderek daha olumsuz bir seyir izlediğini ortaya çıkarıyor" dedi.



"Daha az su isteyen ürünlere doğru yönelmemiz gerekiyor"


Su kullanımı sırasında tasarruf edilmesi uyarısında bulunan Arık, "Havza içerisine baktığımız zaman, aslında hem kuraklık hem iklim değişikliği hem de aşırı yer altı suyu kullanımı bir yerde tehlikeli çanlarını çaldığını gösteriyor. Bu durumda havza bizim doğal meteorolojik şartları kontrol etme şansımız olmadığından, yani yağışı artıramadığımızdan elimizdeki su kaynaklarını daha verimli kullanmamız gerekliliği ortaya koyuyor. Bu da özellikle havzada daha çok su kullanan kesimleri olan tarım alanı bir takım önlemler almasını gerektiriyor. Tarım kesiminin alması gereken önlemlerin başında çok su isteyen tarımsal üretim modelinin biraz daha az su isteği bitkiye doğru eğrilmesi gerekiyor. Hem bitki hem de hayvancılık bakımından daha az su isteyen ürünlere doğru yönelmemiz gerekiyor. Havza içerisinde şeker pancarı, mısır, ayçiçeği, yemlik bitkiler, yoncanın çok fazla üretiliyor ve verimliliğinin yüksek olması önemli bir faktör. Gıda güvenliğimiz açısından da bunların üretilmesi gerekir. Ancak su çok hayati bir konu, o nedenle suyumuzun da tasarruflu kullanılması gerekir. Bu iki dengeyi muhakkak iyi kurmamız gerekiyor ve bu hem tarım kesiminin, hem kentlerde yaşayanların, hem de sanayinin su tüketirken azami dikkat etmesi ve verimli olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.



"Kuraklık açısından baktığımız zaman gerçekten tehlike çanları çalıyor"


Yer altı su kullanımının kaçak sularla daha bilinçsiz kullanıldığının altını çizen Prof. Dr. Arık, "Havza içerisinde kullanılan suyun genel dağılımına baktığınız zaman kullanımının çok önemli bir bölümü tarım kesim tarafından gerçekleştiriliyor. Burada özellikle Devlet Su İşleri tarafından belgelendirilen kuyuyla, belgesiz kuyuları karşılaştırdığımız zaman üçe bir gibi bir fark var. Yani 40 bin civarındaki belgeli kuyunun yanı sıra, bunun 3 katı kadar da kaçak kuyudan söz ediyoruz. Kaçak kuyular bir yandan hangi seviyeden su aldığı belli olmadan, suda herhangi bir analiz yapılmadan, tuzlu su seviyelerinin temiz ise seviyelerine karışmasını sağlayabiliyor. Bu durum bütün havzadaki suların kalitesini düşüren bir faktör olurken, tarımı da verimsizliğe doğru götürecek. Öte yandan çiftçilerimiz uzmanından destek almadıkları için bu kuyular zaman içerisinde verimli düşecektir ve en önemlisi de, yer altı seviyesinin daha ciddi bir şekilde düşmesini sağlıyor. Bunun nedeni ise kontrol edilmemesi. O nedenle havzadaki tarımsal üretim model, muhakkak bitkilere evrilmesinin yanı sıra bu kaçak kuyularını da muhakkak bir an önce önlenerek kontrol altına alınması gerekiyor. Yerel su yasamızda da belirtildiği gibi muhakkak kapatılması, kaçak kuyu açanlardan ise idari işlem olarak gerçekleştirilmesi ve doğrudan bir planlamaya gidilmesi gerekiyor. Çünkü havzada artık kuraklık açısından baktığımız zaman gerçekten tehlike çanları çalıyor. Ve bu suyu daha ileri taşıyabilmek için muhakkak acil önlemler alınması gerekiyor" şeklinde konuştu.



"Bu yıl ise kayıtlı olarak 12 tane obruk meydana geldi"


Arık, "Obruk sayımız her geçen gün artıyor maalesef. Gerek Konya kapalı havza içerisinde gerekse çevre illerde obruklar oluşmaya devam ediyor. Sadece geçtiğimiz yıl, sayısı 40’ın üzerinde obruk meydana gelmiştir. Bu yıl ise kayıtlı olarak 12 tane obruk meydana geldi. Havzada obruklar oluşmaya devam ediyor. Yer altı sularının giderek çekilmesine de bağlı olarak havzada sıkışmadan dolayı havza kenarlarından itibaren çok büyük yüzey yarıklarda meydana geldi. Bunlar da tehlike arz ediyor. Gerek tarım alanların daralması, gerekse orada bulunan yerleşimlerin bu tehlikeyle karşı karşıya kalması da ciddi bir sorun olarak not edilmesi gerekiyor. Obruklarla birlikte yüzey yarıklarda temel sebep olarak yine kuraklığı gösterebiliriz" diye konuştu.



Yer altı su kaynaklarının derinliği 400 metreye çıktı: Uzmanlar kuraklığa dikkat çekiyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali dolu dolu geçti Merkezefendi Belediyesi tarafından düzenlenen ve üç gün süren Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali, Denizlililerin yoğun ilgisiyle birlikte sona erdi. Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Gerçekleştirmekten büyük mutluluk ve heyecan duyduğumuz Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’miz üç gün boyunca üretimin, emeğin ve dayanışmanın en güzel örneklerine ev sahipliği yaptı" dedi. Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara destek olmak amacıyla başlattığı ve sonrasında geleneksel hale getirdiği Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali, Merkezefendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Denizlililerin sahiplendiği ve yoğun katılım gösterdiği üç günlük festivalde, sevilen sanatçı Cem Belevi, darbuka gösterisiyle Ceren Özdemir, şarkıcı Güvenç Yıldırım, Suna Dumankaya, Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı Kevser İrdem, Uzman Doktor Betül Yılmaz ve Ritmin Melekleri sevenleri ve dinleyicileri ile buluştu. Festivalde kadın girişimcilerin el emeği ürünlerinin satışa sunulduğu stantlar üç gün boyunca saat 22.00’ye kadar açık kaldı. Denizlililer el emeği, göz nuru ürünlere büyük ilgi göstererek alışveriş yaptı. Hem kadın girişimciler hem de vatandaşlar festivalden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Festivale, Cumhuriyet Halk Partisi Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, Denizli Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Ali Marım, Cumhuriyet Halk Partisi Merkezefendi İlçe Başkanı Müjdat İlhan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun eşi Nilgün Çavuşoğlu, Merkezefendi Belediyesi Girişimci Kadınlar Mentörlüğü’nü üstlenen Sevda Karaali, Merkezefendi Belediye Başkan Yardımcıları, muhtarlar, meclis üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. "Kadınlarımız burada çok güzel dostluklar oluşturuyor" Merkezefendi’de kadınların ayrıcalığının olmasını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "2019’da başlayan bu süreçte, artık kadınlarımızın biraz daha sesinin çıkması gerekiyor, biraz daha kendine güvenmeleri gerekiyor, biraz daha özgürlüklerini eline alması gerekiyor dedik. Birçok kadının desteğiyle bugüne geldik. Ürünlere baktığımda birbirinden güzel, el emeği olan hayal dünyasını gerçekleştiren, hayalleri için adım atan birçok kadını görüyorum. Geçmişte de bu festivale katılıp da kendini ihracata adayan ya da dükkân açan birçok kadın ile yol arkadaşlığı yaptık. Hem el emeği üreten kadınlarımızın ürünlerini göreceğiz. Hem onları ziyaret edeceğiz. Kadınlarımız burada çok güzel dostluklar oluşturuyor. Üç gün boyunca hem eğleneceğiz hem güleceğiz hem de girişimci kadınlara destek olacağız. Merkezefendi’de sizlerle birlikte değişimi, dönüşümü gerçekleştiriyoruz. Bizim için buranın en önemli kısmı yıllardır emek veren kadınların ürünlerini göstermek ve onların satışında yardımcı olmak" dedi. "Kadınların emeğine sağlık" Kadının olduğu her yerin mutlu ve huzurlu olduğunu belirten Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, "Bütün kadınlara saygılarımı sunuyorum. Umarım güzel bir festival olur. Her şey düşünülmüş her şey güzel bir şekilde ayarlanmış. El emeği üretip festivale gelen kadınlarımızın ellerine sağlık. Başta Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan olmak üzere bütün hanımefendilere saygılarımı sunuyorum" diye konuştu.
Antalya Başkan Ali Çandır: "Tarım girdi maliyetleri ortalamanın altında arttı" Antalya Ticaret Borsası ve Antalya Tarım Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, TÜİK’in açıkladığı Ekim ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi verilerine göre tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın hem aylık hem de yıllık bazda uzun dönem ortalamalarının altında gerçekleştiğini, Ekim ayında üretici lehine bir tablo oluştuğunu söyledi. Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Ekim ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’ni (Tarım-GFE) değerlendirdi. Tarım-GFE’nin Ekim ayında aylık yüzde 2,04 ilan edildiğini belirten Çandır, "Bu rakam, endeksin ölçülmeye başlandığı 2015 yılından itibaren Ekim ayları ortalamasının (2,31) yüzde 15 altında ilan edilmiştir. Böylece son 5 aydır sürekli artış gösteren aylık girdi fiyatları, Ekim ayında ortalama altı yükseliş göstermiştir" dedi. Tarım-GFE’nin Ekim ayında yıllık yüzde 33,66 arttığını kaydeden Çandır, "Bu yıllık rakam, son 10 yılın Ekim ayları ortalamasının (34,22) altında kalmıştır. Son 7 ayda ise Ağustos ayı hariç yükseliş gösteren yıllık enflasyon Ekim ayında ortalama altı artmıştır. TÜİK tarafından Ekim ayı için açıklanan tarımsal girdi fiyatları maliyetleri enflasyonu, 10 yıllık Ekim ayı ortalamalarına göre aylıkta ve yıllıkta ortalamanın altında artış göstermiştir" değerlendirmesinde bulundu. Ekim’de en yüksek artış veteriner hizmetlerinde Ekim ayı Tarım-GFE’nin alt kalemlerine bakıldığında, tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylık yüzde 2,12, yıllık yüzde 34,79 artış olduğunu belirten Çandır, "Ekim ayları itibariyle bu rakamlar, aylıkta ve yıllıkta 2022 yılından sonraki en yüksek rakamlar olmuştur" dedi. Çandır, Ekim ayı Tarım-GFE’nin aylıkta tohumda yüzde 4,71, enerjide yüzde 0,09, gübrede yüzde -0,60, ilaçta yüzde 2,26, veteriner hizmetlerinde yüzde 5,61, yemde yüzde 3,19 ve diğer kalemlerde ise yüzde 0,51 değişim gösterdiğini kaydederken, yıllık ise tohumda yüzde 36,86, enerjide yüzde 22,30, gübrede yüzde 47,39, ilaçta yüzde 18,91, veteriner hizmetlerinde yüzde 64,33, yemde yüzde 35,53 ve diğer kalemlerde ise yüzde 38.69 artış olduğunu belirtti. Çandır, "Tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetlerin fiyatlarında ise aylık yüzde 1,57 ve yıllık yüzde 27,19’luk artış ilan edilmiştir" dedi. Üretici lehine seyrediyor TÜİK tarafından Ekim ayı tarımsal üretici fiyat endeksi Tarım-ÜFE’nin, aylık yüzde 4 arttığını, bu rakamın 10 yıllık Ekim ortalamasının (2,56) üzerinde olduğuna dikkat çeken Çandır, yıllıkta ise yüzde 45,40 ile 10 yıllık ortalamanın (25,29) üzerinde ilan edildiğini kaydetti. Çandır, "Tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilim, genel olarak üretici aleyhine seyretmiştir. Ancak Mayıs, Haziran ve Eylül aylarında olduğu gibi Ekim ayında da üretici lehine gerçekleşmeler ilan edilmiştir. Bu 4 ay dışında yıllık gerçekleşmeler üretici aleyhinde olmaya devam etmiştir" dedi. Yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini belirten Çandır, yurtdışı üretici enflasyonu YD-ÜFE’nin Ekim’de aylık yüzde 0,90 ve yıllık yüzde 28,75 arttığını kaydetti. Yurtiçi üretici enflasyonu Yİ-ÜFE’nin aylık yüzde 1,63 ve yıllık yüzde 27 arttığını kaydeden Çandır, "Üretici düzeyindeki gıda kalemi ise aylık yüzde 2,87 ve yıllık yüzde 35,73 artmıştı. Bu durum, Ekim ayında da tarıma dayalı imalat sanayiindeki enflasyonun, tarımdan daha yüksek seyrettiğini göstermektedir" dedi. Manşet enflasyon yüksek Ekim ayında üretici kesimdeki bu enflasyonlara karşılık tüketici enflasyonu TÜFE’nin aylık yüzde 2,55 ve yıllık yüzde 32,87 arttığına dikkat çeken Ali Çandır, "Son 20 yıllık Ekim ayı ortalamalarının aylıkta yüzde 2,24 ve yıllıkta yüzde 18,53 olduğu hatırlanırsa manşet enflasyonun hala ne kadar yüksek seyrettiği daha iyi anlaşılır" dedi. Makas daraldı Tüketici gıda enflasyonunun Ekim ayında aylık yüzde 3,41, yıllık yüzde 34,87 arttığını belirten Başkan Ali Çandır, "İşlenmemiş gıda enflasyonu ise Ekim’de aylık yüzde 4,52 ve yıllık yüzde 34,66 düzeyinde ilan edilmişti. Yaş meyve sebze enflasyonu ise aylık yüzde 5,49, yıllık yüzde 35,84 artmıştır. Tüketici taraftaki bu rakamlar, üreticilerin maruz kaldığı yıllık enflasyon civarında bir tüketici enflasyonu olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla aradaki makas daralmaya başlamıştır. Yani yıllık olarak yüzde 33,66 düzeyindeki tarımsal girdi maliyet artışına karşılık yüzde 45,40’lık tarım üretici fiyat artışı ve yüzde 32,87’lik tüketici fiyat artışı söz konusu olmuştur. Ekim ayında tarımsal üreticiler, aylıkta ve yıllıkta lehte rakamlarla karşılamışlardır" dedi.