KÜLTÜR SANAT
Karacasu’da öğrenciler tiyatroyla buluştu 06 Aralık 2025 Cumartesi - 17:03:39 Karacasu Kaymakamlığı ordinesinde yürütülen "İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın" projesi kapsamında öğrenciler, İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu izleyerek kültür ve sanatla iç içe bir gün geçirdi. Karacasu Kaymakamlığı koordinesinde, öğrencilerin kültür ve sanatla buluşmasını teşvik etmek, sanatsal farkındalıklarını artırmak ve tiyatro kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla hayata geçirilen "İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın" projesi devam ediyor. Proje kapsamında Belediye Başkanı, kurum amirleri, öğretmenler ve öğrenciler İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu birlikte izledi. Etkinlik sayesinde öğrenciler hem sahne sanatlarını yakından tanıma fırsatı buldu hem de tiyatro deneyimi yaşadı. Çocukların ve gençlerin kültür-sanat etkinliklerine katılımını artırmayı hedefleyen projenin önümüzdeki süreçte farklı etkinliklerle sürdürüleceğini ifade eden Karacasu Kaymakamlığı yaptığı açıklamada "Kaymakamlığımız koordinesinde, öğrencilerimizin kültür ve sanatla buluşmasını teşvik etmek; çocuklarımızın sanatsal farkındalığını artırmak ve tiyatro kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla yürütülen ’İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın’ projesi kapsamında öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu izledi" ifadeleri yer aldı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:50 Kaybolan tarihi saat kulesi yeniden inşa edildi Sivas Belediyesi, 1803 yılından itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca şehre zamanı bildiren tarihi saat kulesini Sivas Kalesi’nde aslına uygun şekilde yeniden inşa ederek hizmete açtı. Sivas’ın tarihi ve kültürel mirasında önemli bir yere sahip olan ve 1803’ten itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca şehre zamanı bildiren Tarihi Saat Kulesi, Sivas Belediyesi tarafından aslına uygun şekilde yeniden inşa edildi. Sivas Kalesi’nde düzenlenen açılış törenine Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, Sivas Vali Yardımcısı İlhami Doğan, il protokolü ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından açılış konuşmasını yapan Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun, yapılan çalışmayla şehrin önemli bir kültürel mirasının yeniden hayat bulduğunu söyledi. Uzun konuşmasında, "Çan sesine göre çalışan bir sistemin olduğunu görmekteyiz. Saat yerçekimine göre ayarlanıyor. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla birlikte tarihi bir hafızayı şehrimize yeniden kazandırdık" dedi. Konuşmaların ardından kurdele kesilerek saat kulesinin açılışı gerçekleştirildi. Açılış sonrası protokol üyeleri ve vatandaşlar kuleyi gezerek inceledi. Belediye Başkanı Adem Uzun, Vali Yardımcısı İlhami Doğan’a saat kulesinin minyatürünü hediye etti. "Tarihi hafızayı şehre kazandırıyoruz" Adem Uzun, saat kulesinin içerisinde o döneme ait fotoğraflar olduğunu söyleyerek, "Birçok şehirde Abdulhamit’in tahta çıkışının 25. Yılında saat kuleleri yapılmış. Tokat, Kayseri gibi birçok şehirde var. Sivas’ta yapılmamış ve bunun nedeni burada var olan saat kulesinden kaynaklanıyor. Bu saat kulesine dijital bir saat koyduk fakat böyle bir şey yoktu. Çan sesine göre çalışan bir sistemin olduğunu görmekteyiz. Saat kulesinin içinde de göreceğiz, arkadaşlarımız düzenlediler o döneme ait fotoğraflara yer verdik. Hemen saat kulesinin yanında da bir çekim ağırlığı adı verilen bir taş görüyorsunuz. Baktığımız zaman saat yerçekimine göre ayarlanıyor. Aşağı düştüğü zaman saatin de ilerlediğini görüyoruz ve sürekli bir ayarlama yapılmış. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla birlikte tarihi bir hafızayı şehrimize kazandırıyoruz. Bir şehirde baktığımız zaman turistlerin de geldikleri zaman karşılaşacakları hikayeler olması gerekiyor. Biz aslında bir hikâyeyi yeniden oluşturmuş oluyoruz. Öncelikle bu çalışmanın gerçekleşmesinde emeği geçen ekip arkadaşlarımın hepsine teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle de plan ve proje müdürümüze ve ekibindeki arkadaşlarıma, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ve ekip arkadaşlarıma, herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Bu çalışmamız şehrimize hayırlı uğurlu olsun. Aynı zamanda da şehre sahip çıktığımızın da net bir göstergesi. İnşallah ilerleyen zamanlarda güzel açılışları hep birlikte gerçekleştireceğiz. Hepinize katılımlarınız için teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerine yer verdi.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 14:39 "Bir Başka Antalya 3" sergisi ziyarete açıldı ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, üç yıllık süreçte Bir Başka Antalya çalıştayı sonucunda çıkan eserlerin kente yeni bir perspektif kazandırdığını ve üç yıllık sürecin sonunda koleksiyon ile katalog çalışması yapılacağını ifade etti. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Eğitim Araştırma ve Kültür Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren Antalya Kültür Sanat (AKS), kentin tarihi ve kültürel mirasını çağdaş sanatla buluşturan "Bir Başka Antalya 3" sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Açılış törenine ATSO Yönetim Kurulu Başkanı ve ATSO Eğitim Araştırma ve Kültür Vakfı Başkanı Yusuf Hacısüleyman ev sahipliği yaptı. Ustalar yine Antalya için üretimde "Bir Başka Antalya 3" sergisinde, çalıştay çerçevesinde hazırlanan eserlerde kentin tarihi, kültürel ve geleneksel yapısı çağdaş sanat diliyle yorumlandı. Bu yılki seçkide Yalçın Gökçebağ, Mahir Güven, Hasan Pekmezci, Şükran Pekmezci, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Hayri Esmer, Gülten İmamoğlu, Rahmi Atalay, Barkın Coşkun ve Furkan Depeli gibi usta sanatçıların eserleri yer aldı. Sergi, tuval çalışmalarından heykel üretimlerine uzanan geniş bir yelpazede ziyaretçilerine Antalya’ya dair yeni bir bakış sunmayı hedefliyor. "Antalya’nın bilinen yüzlerinin ötesine geçen bir bakış sunuyor" Açılış töreninde konuşan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, serginin kültür ve sanat alanında merhum Ali Bahar’ın vizyonu doğrultusunda ilerlediğini belirtti. Hacısüleyman, "Bir Başka Antalya Sergileri sayesinde hem burada yaşayanların hem de şehre dışarıdan bakan sanatçıların Antalya’yı nasıl gördüklerine tanıklık ediyoruz. Usta sanatçılarımızın heykel ve resim alanındaki değerli eserleri, Antalya’nın bilinen yüzlerinin ötesine geçen; bazen eleştirel, bazen romantik ama her zaman kıymetli bir bakış açısı sunuyor" dedi. Konuşmasında serginin üç yıllık emeğin ürünü olduğunu vurgulayan Hacısüleyman, "Sanatçılarımıza emekleri ve bu çalışmaları bizlere kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Üç yıllık yolculuğumuzun sonunda ortaya çıkan eserleri toplu bir koleksiyon ve katalog çalışmasıyla kalıcı hale getireceğimizi de belirtmek isterim. Sergimizin kent kültürüne, sanat yaşamına ve Antalya’nın geleceğini birlikte düşünme çabamıza katkı sağlamasını diliyorum" şeklinde konuştu. Mirası geleceğe taşımak Küratör Prof. Mustafa Ağatekin, serginin kent belleği açısından önemine dikkat çekerek, şehirlerin tarihi ve kültürel mirasının geleceğe taşınmasında sanatın en güçlü ifade biçimlerinden biri olduğunu söyledi. Ağatekin, "Bir Başka Antalya" çalıştayları çerçevesinde üretilen eserlerin, Antalya’nın sahip olduğu değerleri görünür kıldığını belirterek, sergide yer alan seçkin üretimlerin kentin kültür-sanat birikimine katkı sunacağına inandığını ifade etti. Sergiye; ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Pakalın, Sayman Üye Murat Totoş, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Kasapoğlu ve Behçet Ülker, Meclis Başkan Yardımcısı Mızrab Cihangir Deniz, ATSO Eğitim Araştırma ve Kültür Vakfı Başkan Yardımcısı ve 26. Grup (Kuyumculuk, Mücevher ve Saat) Meclis Üyesi Ömer Gilan, Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRSAB Antalya Muratpaşa Bölge Temsil Kurulu Başkanı Onur Özer, 3. Grup (Madencilik) Meclis Üyesi ve Natureltaş kurucusu Süreyya Demirtaş, 22. Grup (Bilişim) Meclis Üyesi Canan Başer, Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı ve 36. Grup (Oteller ve Benzer Konaklama Yerleri) Meclis Üyesi Emir Gündal ile sanatseverler katıldı.
Maraş Çöreği AB tescili aldı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:00 Maraş Çöreği AB tescili aldı Kahramanmaraş’ın yöresel lezzetlerinden Maraş Çöreği Avrupa Birliği tarafından tescil edildi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, şehrin yöresel lezzetleri ve geleneksel el sanatlarını ulusal ve uluslararası alanda daha görünür kılmak amacıyla sürdürdüğü tescil çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Çağlayancerit Cevizi ve Maraş Tarhanası’nın ardından, şehrin önemli gastronomi ürünlerinden Maraş Çöreği de Avrupa Birliği (AB) tarafından tescillendi. Çörek Kahramanmaraş’ın AB Coğrafi İşaretli üçüncü ürünü oldu. Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında 2018 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan coğrafi işaret tescili alınan Maraş Çöreği, 1 Aralık 2025 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanarak Avrupa Birliği nezdinde de resmiyet kazandı. Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği iş birliğiyle gerçekleştirilen tescil ile birlikte Maraş Çöreği’nin üretim metodu, kalite standartları ve geleneksel özellikleri uluslararası alanda koruma altına alınmış oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, "Şehrimizin kadim mutfak kültürü ve yöresel değerlerini uluslararası arenada hak ettiği noktaya taşımak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda, Maraş Tarhanası ve Çağlayancerit Cevizi’nin ardından Maraş Çöreği’mizin de Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaretle tescillenmesi bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu tescil, sadece bir ürünün değil, Kahramanmaraş’ın kültürel mirasının, emeğinin ve ustalık geleneğinin Avrupa tarafından tanınması anlamına geliyor. Aynı zamanda yerel üreticimizin el emeğiyle ortaya koyduğu bu değerli ürünün uluslararası pazarda daha güçlü bir şekilde yer almasının da önünü açıyor. Bizler, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olarak şehrimizin tüm yöresel lezzetleri ve geleneksel el sanatları için hem ulusal hem de Avrupa Birliği düzeyinde tescil süreçlerini sürdürüyoruz. Amacımız; şehrimizin eşsiz mirasını korumak, dünyaya tanıtmak ve gelecek nesillere en doğru şekilde aktarmak. Emeği geçen tüm kurumlarımıza, esnafımıza ve üreticilerimize gönülden teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimini 12’si kadın 50 kursiyer başarıyla tamamladı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:58 Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimini 12’si kadın 50 kursiyer başarıyla tamamladı Adana’da 12’si kadın 50 kursiyer Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimi aldı. Adana Ticaret Odası (ATO) ile Adana Lokantacılar ve Kebapçılar Esnaf Odası iş birliğinde, ATO Sosyal Hizmetler ve Eğitim Vakfı’nda düzenlenen Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimi, bu yıl da yoğun ilgiyle gerçekleştirildi. Geleneksel hale gelen ve 16’ncısı yapılan program, Adana’nın dünya çapında bilinen lezzetinin doğru tekniklerle üretilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için gerçekleştirildi. Eğitim süresince kursiyerlere, Adana Kebabı’nda kullanılacak etin seçimi ve hazırlanması, zırhla çekilmesi, gramaj ve standartlar, şiş hazırlığı, kömür kullanımı ve pişirme teknikleri, servis yöntemleri alanında uzman eğitmenler tarafından hem teorik hem de uygulamalı olarak aktarıldı. Ayrıca kebap sunumunun ayrılmaz parçası olan salatanın hazırlanışı da uygulamalı olarak gösterildi. Toplamda 12’si kadın olmak üzere 50 kursiyer, eğitimi başarıyla tamamlayarak ustalık belgesi almaya hak kazandı. Törende belgeler ATO Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Bayram ile diğer davetliler tarafından takdim edildi. Bu yılki eğitimde ATO Meclis Üyeleri Niyazi Sertkalaycı ve Mehmet Yılmaz’ın da eğitime katılarak ustalık belgesi almaya hak kazandığı ifade edildi. "Adana Şalgamı AB Coğrafi İşaret Tescilini aldı" Belge töreninde konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Bayram, coğrafi işaretin bölge tanıtımındaki önemine değinerek şunları söyledi: "Gıda bizim için stratejik bir alan ve özellikle coğrafi işaretli ürünümüz olan Adana Kebabı, odamızın gurur kaynaklarından biri. Bu yıl da eğitimimizi başarıyla tamamladık. Kebabın yanına şalgam yakışır. Adana Şalgamı’nın Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescil Belgesini aldık. Bu başarı hepimiz için büyük bir gurur kaynağı. Belge almaya hak kazanan tüm kursiyerlerimizi tebrik ediyorum. Eğitimin ticarete dönüşen güzel işlere vesile olmasını diliyorum." Lokantacılar ve Kebapçılar Esnaf Odası Başkanı Şefik Aslan ise Adana Kebabı’nın tek bir standartta üretilmesinin önemine dikkat çekerek, "Adana Kebabı’nın coğrafi işaretle tescillenmesi büyük bir kazanım. Bu standartların korunması amacıyla ATO ile birlikte eğitimleri sürdürüyoruz. İki günde kebap ustası yetiştirilmez ama kursiyerler tüm püf noktalarını öğreniyor. Eğitimlere restoran çalışanları, ustalar, usta yardımcıları ve bu alanda ticari faaliyette bulunanlar katılıyor. Evinde doğru şekilde Adana kebabı yapmak isteyenler bile büyük ilgi gösteriyor" dedi.
Eker Sipariş Elemanları Günü kutlandı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:55 Eker Sipariş Elemanları Günü kutlandı Eker Süt Ürünleri tarafından 26 Kasım’da düzenlenen Eker Sipariş Elemanları Günü’nde, sipariş elemanlarının markanın başarısındaki kritik rolüne dikkat çekildi. Eker, sevilen ürünlerinin tüketiciye en taze ve en doğru şekilde ulaşmasını sağlayan sipariş elemanlarını onurlandırmak amacıyla bu yıl da "Eker Sipariş Elemanları Günü"nü kutladı. 26 Kasım 2025 Çarşamba günü gerçekleştirilen etkinlik kapsamında Türkiye genelindeki perakende kanallarında görev yapan sipariş elemanlarıyla bir araya gelinirken, şirketin farklı birimlerinden yöneticiler ve çalışanlar da sahaya çıkarak bu özel güne ortak oldu. Bu yılki kutlamalarda, markanın yıllardır sürdürdüğü dayanışma kültürü ve ekip ruhuna dikkat çekildi. Şirketin farklı departmanlarından katılımla ekipler arasında birliktelik örneği sergilendi. Üst yönetim de dahil olmak üzere birçok ekip üyesi, sipariş elemanlarıyla birlikte satış noktalarını ziyaret ederek hem onların günlük çalışmalarına eşlik etti hem de sahadaki operasyonlara doğrudan destek verdi. "Eker’deki her başarının ardında bir ekip ruhu var" Eker Sipariş Elemanları Günü vesilesiyle bir mesaj paylaşan Eker Süt Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker, sipariş elemanlarının markanın tüketici gözündeki algısında kritik bir rol üstlendiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Eker’deki her başarının ardında bir ekip ruhu var. Sipariş elemanlarımızın emeği, bu ruhun sahadaki en güçlü ifadesi. Onların azmi ve emeği, markamızın büyümesine eşsiz bir katkı sağlıyor. Tüm ekibimiz adına, verdikleri emek ve kattıkları değer için sipariş elemanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum." Bu anlamlı günde kendilerine verilen destekten memnuniyet duyan sipariş elemanları ise Eker ekibine teşekkür ederek, birlikte atılan her adımın markayı daha da güçlendirdiğini ifade etti.
İzmit’in su medeniyeti zamana direniyor
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:27 İzmit’in su medeniyeti zamana direniyor Anadolu’da Roma’ya başkentlik yapmış tek şehir olan İzmit, İmparator Trajan döneminde inşa edilen mühendislik harikası su kemerlerinden, Osmanlı döneminin ince işçilikli hayratlarına uzanan zengin su yapılarıyla tarihe tanıklık ediyor. Tarih boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan geçmişiyle "katmanlı şehir" özelliği taşıyan İzmit (Nikomedia), tarihi su yapılarıyla dikkati çekiyor. Roma döneminde kente hayat veren devasa su kemerlerinden, Osmanlı döneminde mahalle kültürünün merkezi haline gelen zarif çeşmelere kadar uzanan "su medeniyeti", kentin sokaklarında varlığını sürdürüyor. Özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde yoğunlaşan tarihi yapılar, yıkıcı depremlere rağmen ayakta kalarak geçmişi bugüne taşıyor. Roma İmparatorluğu’na 46 yıl başkentlik yapan kent Art Nicomedia Kültür Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Akın Ülkü Sevinç, kentin su mimarisinin köklü bir geçmişe dayandığını belirtti. İzmit’in Roma İmparatorluğu’na 46 yıl başkentlik yaptığını hatırlatan Sevinç, kentin su ihtiyacının o dönemde kurulan mühendislik harikası sistemlerle karşılandığını anlattı. "İzmit’in yaklaşık 2700 yıllık bir tarihi geçmişi bulunuyor" Zaman içinde yaşanan büyük depremlerin kenti yerle bir ettiğini dile getiren Sevinç, bugün Nikomedia döneminden çok az yapının günümüze ulaşabildiğini vurguladı. Sevinç, "İzmit’in yaklaşık 2700 yıllık bir tarihi geçmişi bulunuyor. İlk yerleşim, Astakos denilen yerleşimle başlıyor. Milattan önce 8. yüzyılda Yunanistan’dan göç eden Megaralılar tarafından kurulan koloni, bölgede ilk yaşam izlerini oluşturuyor. Zaman içinde kent gelişiyor ve büyüyor. I. Nikomedes döneminde, Milattan önce 3. yüzyılda, Nikomedes’in kararıyla karşı tarafta başlayan ilk yerleşim bu bölgeye taşınıyor. Nicomedia olarak bilinen kent, bu alanda inşa edilmeye başlıyor. İmar faaliyetleri kapsamında çeşitli yapılar, kamu binaları ve kompleksler burada kuruluyor. Milattan sonra 284 yılında ise Roma İmparatoru Diocletianus tarafından Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan ediliyor" dedi. "Roma döneminde kentin su ihtiyacı, Paşasuyundan gelen suyla karşılanıyordu" Roma döneminde Bithynia Valisi Plinius’un girişimleriyle kente su getirildiğini ifade eden Sevinç, şu bilgileri paylaştı: "Bithynia Valisi Plinius, milattan sonra 2. yüzyılda İmparator Trajan’a yazdığı mektuplar sonucunda aldığı maddi desteklerle Paşasuyu bölgesinden şehir merkezine kilometrelerce uzunlukta bir antik su kemeri sistemi kurulmasını sağladı. Dünyadaki birçok antik kentte olduğu gibi bu sistem de su kaynağından merkeze su taşıyordu. Günümüzde bazı parçaları depremler nedeniyle yıkılmış durumda. Roma döneminde kentin su ihtiyacı, Paşasuyundan gelen suyla karşılanıyordu. Bu sistem, hem içme ve temiz su ihtiyacını hem de hamam ve tuvaletlerde hijyen amaçlı kullanım ihtiyacını karşılıyordu. Benzer sistemler o dönemde dünyadaki birçok kentte bulunuyordu." Saraylı kadınların imzası Roma’nın kitlesel su yapılarının ardından, Osmanlı döneminde suyun "hayrat" kültürüyle estetik bir hal aldığını vurgulayan Sevinç, özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde çok sayıda tarihi çeşme bulunduğunu kaydetti. Akın Ülkü Sevinç, "İzmit’in özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde çok sayıda hayrat çeşme bulunuyor. Şu anda bulunduğumuz Orhan Camisinin karşısında, 16. yüzyılda yapılmış Canfeda Ketuda Hatun Çeşmesi yer alıyor. III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’ın cariyelerinden, sarayda görevli Canfeda Hatun tarafından yaptırılan bu çeşmeler hayrat olarak biliniyor. Canfeda Hatun’un bu bölgede birçok su hayratı bulunuyor. Sadece İzmit’te değil, Doğu Marmara bölgesi kapsamında Düzce, Sakarya ve Bolu gibi illerde de birçok çeşme yaptırmış. İzmit’te bu tür hayrat çeşmelerden onun üzerinde bulunuyor" diye konuştu.
Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:04 Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı Diyarbakır İçkale Müzesi’nde, jandarma ve polis ekiplerinin farklı dönemlerde gerçekleştirdikleri operasyonlarda ele geçirilen 593 adet ’sahte tarihi eser’, özel olarak hazırlanan tematik sergi alanında ziyarete açıldı. Türkiye’nin şu ana kadar hazırlanan en kapsamlı ’sahte eserler sergisi’ olma özelliğini taşıyan sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Müzenin tematik sergi salonunun alt katında oluşturulan alanda, para, heykel, çanak çömlek, boncuk gibi birçok kategoriden sahte eserler yer alıyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait örneklerin bulunduğu sergide hem küçük hem büyük boyutlu eserler geniş bir yelpazede sunuluyor. Eserler, güvenlik birimlerince müsadere edildikten sonra müze uzmanları ve restoratörler tarafından incelenerek sergiye uygun hale getirildi. Birçoğunun geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı bilinen ’sahte’ eserler, vatandaşların bu alandaki farkındalığını artırmayı hedefliyor. Sergi, öğrenci grupları ve tüm ziyaretçilere açık olurken, kültür varlıklarının korunması ile sahte ve kaçak eser sorununa dikkat çekmeyi amaçlıyor. Ziyaretçiler, sergi sayesinde yalnızca uzmanların ayırt edebildiği sahte-gerçek ayrımını yerinde görme fırsatı buluyor. "Amacımız sahte eser kaçakçılığı konusunda erken yaşta farkındalık oluşturmak" Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, Diyarbakır İçkale’de bulunan müzede 14 yapının yer adlığı bu yapılardan birinin de tematik sergi salonu olarak kullandığını söyledi. Burada öğrencilere ve çocuklara yönelik bir eğitim atölyesi ile eğitim salonunun olduğunu dile getiren Gizligöl, "Çocuklar bu salonda zaman zaman çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Amacımız, çocuklara kültür varlıklarını bilinçli şekilde tanıtmak, tarihi eser kaçakçılığı ve sahte eser kaçakçılığı konularında erken yaşlarda farkındalık kazandırmak. Bu amaçla salonumuzda çok güzel niş alanları oluşturduk. Bu nişlerde, jandarma ve polisin farklı zamanlarda müsadere yoluyla müzemize getirdiği 593 adet sahte eser tematik sergi salonumuzun alt katındaki eğitim atölyesinde sergilenmeye başlandı. Eğitime gelen çocuklarımız bu sahte eserler sergisini gezebilecekler. Türkiye’nin en kapsamlı ve en geniş sahte eserler sergisi olma özelliğini taşıyan bu alanda, toplam 593 eserin kopyaları yer alıyor. Bu eserlerin büyük bölümünün geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı ve defalarca aynı amaçla el değiştirdiği biliniyor. Müsadere yoluyla müzeye kazandırılan bu eserlerin işlemleri tamamlandıktan sonra restoratörlerimiz ve müze personelimiz tarafından titizlikle hazırlanarak sergiye uygun hale getirildi. Artık eğitime katılan çocuklarımız, okullardan gelen öğrenci grupları ve tüm ziyaretçiler bu sergiyi gezebilecek" dedi. Sergide, müzede bulunan eserlerin neredeyse birebir benzeri olan çok geniş bir yelpaze olduğunu aktaran Gizligöl, şu ifadeleri kullandı: "Paradan heykellere, çanak çömlekten boncuklara kadar hem küçük hem büyük boyutlu sahte eserler sergileniyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait sahte eserlerin yer aldığı bu sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu da gösteriyor. Bu ayrımı ancak uzmanların yapabileceği açık bir şekilde görülüyor. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu sergiyi gezerek sahte eser ve tarihi eser kaçakçılığına karşı daha duyarlı ve bilinçli hale gelmeleri büyük önem taşıyor. Çünkü ülkemizde ne yazık ki hem sahte eser kaçakçılığı hem de tarihi eser kaçakçılığı oldukça yaygın. Bu sergi, toplumun bu konuda farkındalık kazanmasına önemli bir katkı sunuyor."