KÜLTÜR SANAT
Dünya Ahileri Ödülleri açıklandı 22 Aralık 2025 Pazartesi - 10:01:54 Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği-Ahi Enstitüsü tarafından geleneksel hale getirilen Dünya Ahileri Ödülleri sahiplerini buldu. 2025 yılında 6 farklı kategoride toplam 12 esnaf ve sanatkara ‘Dünya Ahisi Ödülü’ verildi. Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü tarafından yürütülen ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ‘Anadolu’nun Ahisiyiz, Türkiye’nin Ailesiyiz’ projesi kapsamında verilen ödüller, esnaf ve sanatkarlar için önemli bir yere sahip oldu. Ödüller, Unutulmaya Yüz Tutmuş 3 Nesil Mesleğini Yaşatanlar, Mesleğini Sanatla Buluşturanlar, Başarı Öyküleri, Afet’in Esnafları, Medya Tanıtım ve Aktivite Alanları olarak 6 ana kategoride dağıtıldı. "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz" Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü Başkanı Gazeteci Yazar Fehmi Çalmuk, yaptığı açıklamada esnaf ve sanatkar kesiminin oda, birlik, federasyon seçimlerinin yaşandığı bir süreçte adayları değişik sektörler ve demografik dağılım göz önüne alınarak belirlendiğini belirterek, "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara karşı inatla ayakta kalmaya, üretmeye, istihdam oluşturmaya devam eden esnaf ve sanatkarın yükünü yönetim kurulumuzca takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz. Bizim hayallerimizi, kültürümüzü çaldırmadan yarınlarla buluşturma gayretinde olan tüm Dünya Ahilerini yürekten kutluyor, yüreklerinden öpüyorum" ifadelerine yer verdi. Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler Kategorisi Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Ahi Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, bu yıl ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler’ kategorisinde üç farklı esnaf ödüle layık görüldü. Bunlar, Hamdi Gaspar (Edirne): Yüzyıllardır yaşatılan süpürge imalatının son ustalarından biri olarak ilk ödülün sahibi oldu. Muzaffer Demir (Gaziantep): Sedef ustası olan Demir, aynı zamanda Devlet Sanatçısı unvanına sahip. Yusuf Bayyiğit (Malatya): Türkiye’nin ender Şam Çeliği (Damascus) ustası olan Bayyiğit aynı zamanda 3. Kuşak olarak mesleğini sürdürüyor. Bayyiğit Devlet Sanatçısı unvanını taşıyor. Üç Nesil Mesleğini Yaşatanlar Hamdi İncegül (Ankara): 1922 yılından bu yana Ankara Hacı Bayram’da faaliyet gösteren Gül Kurukahve işletmecisi. İncegül, mesleğini dördüncü nesil olarak sürdürüyor. Mustafa Gençcan (Çorum): Yüzyıllardır süregelen düğün yemek kültürünün en önemli örneklerinden biri olan İskilip Dolması geleneğini açtığı lokanta ile kitlelerle ulaştıran Gençcan kız kardeşiyle birlikte büyük amcadan mirası 3. Nesil olarak yaşatıyor. Abdullah & Yunus Bağışkan (Gaziantep): 1930 yılından bu yana Gaziantep’te nam salmış Halil Usta’nın Fırınlı Et Lokantası geleneğini Bağışkan kardeşler 3. Nesil olarak sürdürüyor. Mesleğini Sanatla Buluşturanlar Bahri İlhan (Elektrik Ustası/Türk Halk Müziği Sanatçısı) (Keskin/ Kırıkkale): Kamuoyunun "Bir Yiğit Gurbete Gitse Gör Başına Neler Gelir" ve "Entarisi Morumuş Yar Sevmek De Zorumuş Sunayı Da Deli Gönül Sunayı" gibi türkü sözleriyle yakından tanıdığı, efsane saz ustalarından ve aynı zamanda elektrik ustası olan İlhan, bu kategorinin sahibi oldu. Başarı Öyküleri Avni Ongurlar: Uzun yıllar tekstil alanında esnaflık yaptıktan sonra, Türkiye’nin 1 buçuk asırlık şekerleme kuruluşu Hafız Mustafa 1864 firmasını satın alarak işletmeyi dünya çapında tanınan bir markaya kavuşturdu. Hayrullah Türker: Garsonlukla başladığı esnaflık mesleğini beyaz eşya satarak devam ettirdi. Daha sonra plastik, makine üretiminden sonra savunma sanayinde faaliyet gösteren Zeki Bey Şirketler Grubunu kurarak girişimcilik öyküsünü sürdürdü. Afetin Esnafları Bu kategori, 6 Şubat depremlerinde gösterilen direnişi onurlandırdı. Mahmut Yücel (Adıyaman): Adıyaman Madeni Sanatkârlar Esnaf Odası Başkanı ve aynı zamanda oto elektrikçi Mahmut Yücel 6 Şubat Depreminde 7 saat enkaz altında kaldı. Depremde, eşini, abisini ve yeğenlerini kaybetti. Kasım Eren (Hatay/İskenderun): Taksici esnafı olarak çalışan Kasım Eren, 8 gün hastanede yatan ancak taburcu olacağı günün sabahı meydana gelen 5 Şubat depreminde annesini ve refakatçi olan babasını kaybetti. Medya Tanıtım ve Aktivite Faruk Küçük (Ankara): Ankara’nın At Pazarı’nda Dericizade namıyla ün salmış, üç kuşaktır dericilik yapan aile geleneğini yaşatan Faruk Küçük; aynı zamanda Ankara fotoğrafları koleksiyoneri. Kaleme aldığı eserleri, sergileri kamuoyunda ve geniş yankı buldu. Ahilik geleneğini geniş kitlelere tanıttı.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 10:01 Sincan’da düzenlenen Kadın Kadına Aile Sohbetleri aralıksız devam ediyor Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın destekleri ve eşi Emine Ercan’ın öncülüğünde yürütülen, birbirinden uzman isimlerle hanımların hayatlarına dokunan ‘Kadın Kadına Aile Sohbetleri’ programı bu ay Vaiz Fatma Şener’i ağırladı. Sincan Belediyesi, ilçedeki vatandaşlara yönelik hizmetlerine devam ediyor. Bu kapsamda her ay Sincanlı kadınlara yönelik Kadın Kadına Aile Sohbetleri programının bu ayki konuğu Vaiz Fatma Şener oldu. Program, Fatma Şener’in üç ayların manevi değerlerini anlattığı sohbetiyle başladı. "Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz" Programın açılış konuşmasını yapan Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Kadın Kadına Aile Sohbetlerinin her ay aralıksız devam edeceğini belirterek, "Hamdolsun Rabbim Sincan’a hizmet etme fırsatı verdi. Bu büyük bir onur. Sizler hizmetin en iyisine layıksınız. Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz. Hanımlar aslında şehirlerin gerçek mimarlarıdır. Ailelerin mimarı kadınlardır. Bu imar ve ihya işi manevi iletişimle ruhla inşa edilir. Bunu sizler en güzel şekilde yapıyorsunuz. Bizim ecdadımız hep cihana örnek olmuş, çok büyük medeniyetler kurmuştur. Dünyada bir numaralı güç olmamız lazım, o zaman dünyaya sulh, selamet, adalet gelecek. O zaman mazlumların yüzü gülecek. Bu misyon için bir araya geleceğiz, fitneden uzak duracağız, bu iklimde çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuklarımız bu sancağı zirveye dikecek, bunun derdindeyiz. Sizler o çocukları yetiştiren annelersiniz. Bu etkinliklerle ruh ikliminize bir nebze dokunabilirsek ne mutlu bize. Organizasyonda emeği geçenlere çok teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:41 Demirci’de asırlık çancılık mesleği 3 kuşaktır yaşatılıyor Manisa’nın Demirci ilçesinde 76 yaşındaki çan ustası Mustafa Sabancı, babasından devraldığı asırlık mesleği 3. kuşakta oğlu ile birlikte yaşatmaya devam ediyor. İlçenin simge zanaatlarından biri haline gelen çan yapımı, Sabancı ailesi sayesinde hem kültürel miras olarak korunuyor hem de geleceğe aktarılıyor. Manisa’nın Demirci ilçesinde 1960 yılında babası Mahmut Sabancı yanında çancılık mesleğine başlayan ve yaklaşık 65 yıldır mesleğinin başında olan Mustafa Sabancı, küçük yaşlarda babasının yanında adım attığı atölyede, bugün oğlu ile aynı tezgahta çalışıyor. Emek, sabır ve ustalık isteyen çan yapımında geleneksel yöntemlerden vazgeçmeyen Sabancı, el işçiliğini ise her çan yapımında titizlikle sürdürüyor. Isıtma, dövme, şekillendirme ve ses ayarı gibi birçok ince aşamadan geçen çanların her biri, ustanın yıllara dayanan tecrübesinin izlerini taşıyor. Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde hâlâ büyük talep gören Demirci çanları, dayanıklılığı ve özgün tınısıyla Türkiye’nin birçok iline, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelere de gönderiliyor. Babası Mahmut Sabancı’yı 3 yıl önce kaybeden Mustafa Sabancı aynı işyerinde babasının ismini taşıyan oğlu Mahmut Sabancı ile çanlara ses vermeyi sürdürüyor. Çan ustası Mustafa Sabancı’nın oğlu Mahmut Sabancı yaptığı açıklamada " Dede mesleğimizi devraldık. Dedem rahmetli, oldu. Ben 3. Kuşağım bu meslekte. Çan yapımı çok teferruatlı bir iş. Meslek zor olduğu için çırak bulunmuyor, kimse yapmak istemiyor. Çan 40 aşamadan geçiyor. Önce saçlar kesiliyor, şekillendiriliyor birleştirilme yapılıyor. Ocak işleminin ardından ses ayarı yapıldıktan sonra müşteriye teslim ediyoruz " dedi. Usta Mustafa Sabancı ise " Mesleğimiz rağbet görmüyor. Mesleğin tükenmemesi lazım. Sadece Demirci’de yapılmıyor Türkiye’nin birkaç ilinde yapılan yerler var. Fakat bizim yapabildiğimiz gibi yapamıyorlar. Onlar ocakta üzerine kaplamasını yapamıyorlar. Biz kömürün içerisinde kaplamasını yapıyoruz. Kaplama için çamurun içine attığımız ilacın kıvamını veremiyorlar. Koyun ve keçi çanı üretiyoruz. Büyük çanlar erkeç ve ineklere takılır. Küçük çanlar ise koyun ve keçilere takılır. Koyun da keçi de çansız olmaz. Çanlı koyun ve keçinin süt verimi yüksek olur. Örslerim, yumrularım ve çekiçlerim benim için altın değerinde" dedi. Çan yapımını da anlatan Mustafa Sabancı, "Hazırladığımız çamurun içine sarı pirinç atarız. Sarı pirince ocakta çanın içinde atarız. Ocakta sarı rengini verir. 400 dereceyi bulan kömür ocağında çanın tavını verdikten sonra rengini alması için suya batırılan çan altın sarısı rengine dönüşür. Çanın soğumasının ardından ses ayarı ve dilini yerleştirdikten sonra hazır hale gelir " dedi.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 09:14 Geçmiş ve gelecek ehramda buluşuyor Erzurum ve çevresinde kadınların örtü olarak kullandığı ehram, büyük ölçüde terkedilmesine rağmen moda dünyasına farklı tasarımlarla girmesi için özel çalışmalar yapılıyor. Erzurum’daki bir çok atölyede koyun yününden elde edilen ipliklerin dokunmasıyla elde edilen ehram kumaşıyla giyimden süs eşyalarına, tablolardan yastıklara daha onlarca ürün ortaya çıkarılıyor. Erzurum, Bayburt, Erzincan, Elazığ, Ağrı, Van, Malatya ve Kayseri gibi daha bir çok ilde ehram, ince eğrilmiş koyun yününden yapılan çok zahmetli aşamalardan geçerek düz yüzeyli mekikli dokuma ile elde edilen kadın dış giysisinin adı olarak özetleniyor. Yazılı kaynaklarda ehramın ilk ne zaman dokunmaya ve kullanılmaya başlandığına ilişkin kesin bilgiye ulaşılamamakla birlikte bugünkü şekliyle 1850’li yıllardan beri kullanıldığı belirtiliyor. "Kısır koyun ve koç yününden ehram olmaz" Ehram için koyunun 6-7 aylarında kırkılan yünü kullanılıyor. Bölge halkı bu yünün tellerinin uzun olduğuna, yağmurda çekmeyeceğine; kısır koyun ve koç yününden ehram olmayacağına inanıyor. Ehramın değeri ipin inceliği ile doğru orantılı olarak değerlendiriliyor. Ehramda genellikle kahverengi, siyah, krem gibi yünün doğal renkleri kullanılıyor, renkli iplerle ehram üzerine dokuma esnasında ya da sonradan elle nakış işleniyor. Yazın ve kışın yaygın olarak kullanılıyor. Yazın açık renk kışın koyu renk tercih ediliyor. Doğal yün oluşu nedeniyle özellikle kışın örtünmeyle beraber, ısınma avantajı da sağlıyor. Koyun yününden yapılan ve kimyasal madde içermeyen sağlıklı olması yönüyle tercih edilen el emeği olan bu kıymetli kumaş günümüzde kadın/erkek giysisi ve aksesuarlarına(kadın el çantası/cüzdan, dizlik, erkek yelekleri, kravat, kemer, anahtarlık, magnet) varana dek yapılmakta olup geleneksel ehram kullanımından modern kullanıma adapte edildi.
Ressam Atilla, SANKO Sanat Galerisi’nde sergi açtı
07 Aralık 2025 Pazar - 15:39 Ressam Atilla, SANKO Sanat Galerisi’nde sergi açtı Ressam Azmi Atilla, "Anadolu’nun Derinlerinden İlham Alan Sanat: Azmi Atilla’nın Büyüleyici Resimleri" sergisini SANKO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturdu. Azmi Atilla, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihini ve zengin kültürel mirasını tuvale taşıdığını belirterek, "Göbeklitepe’nin mistik sembollerinden Hitit, Urartu ve Selçuklu motiflerine kadar, bu toprakların görkemini ve derin köklerini eserlerine yansıtarak modern sanatla geleneksel sanatları birleştiriyorum" dedi. Eserlerinde Anadolu’nun zengin tarihine ve kültürel zenginliğine yer verdiğini anlatan Atilla, "Göbeklitepe’nin sembollerini canlı renklerle harmanlayarak eski çağların ruhunu modern dokunuşlarla yeniden canlandırıyorum. Sanatseverlere hem tarihsel hem de sanatsal anlamda unutulmaz bir deneyim sunan eserlerim geçmişle günümüz arasında güçlü bir köprü kurmaktadır. Resimlerim, Anadolu kültürünün evrensel değerini vurgularken, bu mirasın nasıl güncel ve modern bir anlatıya dönüşebileceğini de gözler önüne seriyor. Tuvale aktardığım her eser, kültürün zamansız gücünü ve derinliğini hissettiriyor; izleyiciye, Anadolu’nun her çizgi ve motifinde yatan hikâyeyi keşfetme fırsatı sunuyor" dedi. Anadolu’nun farklı birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını hatırlatan Atilla, "Eserlerimi yaparken Anadolu, Mezopotamya topraklarının bereketi ve tanrıçaların ihtişamı bana büyülü anlar yaşattı. Eserlerimle doğup büyüdüğüm toprakların tarihini ve kültürel mirasını dünyaya tanıtarak gelecek kuşaklara aktarmayı hedefliyorum" ifadelerini kullandı. SANKO Sanat Galerisi’nin uzun yıllardan beri seçkin sanatçıları Gaziantepli sanatseverler ile buluşturduğuna vurgu yapan Atilla, "Üretim, istihdam ve ihracata 120 yılı aşkın süredir katkı sunan SANKO Ailesi’nin toplumun geleceğine doğrudan etki eden sanatsal faaliyetler ve sosyal sorumluluk projelerini de desteklemesi çok kıymetli. Sanata ve sanatçıya verdiği desteği bizlere her zaman hissettiren Konukoğlu Ailesi’ne ve SANKO Sanat Galerisi yönetimine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Gülfem Karslıgil Marakoğlu, İstanbul Gaziantepliler Anadolu Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni Sibel Atilla, Aysel - ibrahim Akınal Anadolu Lisesi Resim öğretmeni Özden Yıldız ve Ressam Gül Öztürkmen Demir, SANKO Holding adına "Zeugma Fırat’ın Gerdanlığı" isimli yayını Azmi Atilla’ya takdim etti. Sergi açılışına SANKO Park AVM Genel Müdürü Sait Can Gizir, SANKO Sanat Galerisi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Halil Çiçek, Yürütme Kurulu Üyesi Murat Köylüoğlu, Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Yıldız, Gaziantep Ticaret Odası Güzel Odası Güzel Sanatlar Lisesi Resim Öğretmenleri Hüseyin Yıldırım, Sakine Tiemtore, Şeref Yeter ve sanatseverler katıldı. Azmi Atilla’nın 38 eserinin yer aldığı "Anadolu’nun Derinlerinden İlham Alan Sanat: Azmi Atilla’nın Büyüleyici Resimleri" sergisi SANKO Park AVM üçüncü katta bulunan SANKO Sanat Galerisinde 25 Aralık 2025 tarihine kadar her gün 12.00-20.00 saatleri arasında gezilebilecek.
Binlerce vatandaş hamsi festivalinde buluştu: 7 ton hamsi tüketildi
07 Aralık 2025 Pazar - 15:34 Binlerce vatandaş hamsi festivalinde buluştu: 7 ton hamsi tüketildi Ordu’nun ‘Sakin Şehir’ unvanına sahip Perşembe ilçesinde 6’ncısı düzenlenen, binlerce vatandaşın katıldığı ve yaklaşık 7 ton hamsinin tüketildiği geleneksel hamsi festivali renkli görüntülere sahne oldu. Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Perşembe Belediyesi’nin ortaklaşa organize ettiği ve bu yıl 6’ncısı düzenlenen hamsi festivali vatandaşların akınına uğradı. Hava şartlarının da elverişli olduğu festivalde hamsi ızgara, pancar çorbası, cevizli helva gibi yiyecekler ikram edildi. Festivale, ilçe dışından da çok sayıda vatandaş geldi. Farklı ilçelerden vatandaşların da katıldığı festivalde yaklaşık 7 ton hamsi tüketildi. Vatandaşlar, yöresel sanatçıların şarkı ve türkülerine eşlik edip, kimi zaman oyun oynayarak, renkli görüntüler oluşturdu. "Hamsi Perşembe’de bir başka güzel" Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, programda yaptığı konuşmada, "İşte mutluluğun tablosu bu. Sizlerin yüzü gülüyor, Perşembe sakin şehir ama bugün coşkulu bir şehir. Burası her yönüyle güzel bir kentimiz ama özellikle hamsi daha başka güzel. Allah’a şükürler olsun tekrar sizlerle ve hamsi festivaline kavuştuk. Her yerde hamsi yenir ama Perşembe’de başka türlü yenir. Burada mavi bayrağı ile daha güzel bir Perşembe yapmaya çalışıyoruz. İnşallah yakında ilçemizin tepe noktasında deniz ve ilçe manzarasının görüleceği bir seyir terası hizmeti yapacağız, burası bambaşka bir şekle girecek" dedi. "7 ton hamsi, farklı illerden de katılım olması bizi sevindiriyor" Perşembe Belediye Başkanı Cihat Albayrak, "Bu yıl 6’ncısını düzenlediğimiz hamsi festivalimizde yaklaşık 7 ton hamsi ikram ediyoruz. Sadece hamsi yok, pancar çorbası, mısır ekmeği, cevizli helva ve turşu ile birlikte güzel bir etkinlik yapıyoruz. Balığın ve balıkçılığın merkezi, eşsiz koyları ile beraber sakin şehrimiz Perşembe’de güzel bir etkinlik oluyor. Bu yıl Büyükşehir Belediyemizin güçlü katkıları ile güzel bir festival yaşatmak için gayret gösteriyoruz. Burada İstanbul, Samsun, Tokat’tan katılımın olması, farklı ilçelerden misafirlerimizin gelmesi bizleri daha çok mutlu ediyor" dedi. Festivale katılan vatandaşlar ise hava şartlarının uygun olduğunu, hamsiye doyduğunu söylediler. Güzel bir organizasyon olduğunu belirten vatandaşlar, herkesin tatması gerektiğini ifade ederek, emeği geçenlere teşekkür ettiler. Festival kapsamında Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından ayrıca, halk oyunları ve tiyatro gösterileri, Kent Orkestrası konserleri ve Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerince denizde gerçekleştirilen ‘flyboard’ gösterisi de yapıldı.
Çubuk’taki tarihi konak ilçedeki kadınların yeni dünyası oldu
07 Aralık 2025 Pazar - 13:47 Çubuk’taki tarihi konak ilçedeki kadınların yeni dünyası oldu Ankara’nın Çubuk ilçesinde kadınlara yönelik hayata geçirilen Kadın El İşleri Atölyesi, Türkiye’ye örnek gösterilen bir sosyal dönüşüm projesine dönüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesinin ardından Çubuk Belediyesi, aile yapısını güçlendirecek, kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımını artıracak örnek bir projeye imza attı. Yavuz Selim Mahallesi Hükümet Caddesi’nde yıllarca atıl durumda kalan tarihi Mazhar Balcı Konağı, yapılan restorasyonun ardından Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş’ın talimatıyla Kadın El İşleri Atölyesi olarak hizmete sunuldu. 80 kadının atölyede aktif olarak eğitim aldığı belirtilirken, 6 eğitmenin ise buradaki kadınlara eğitim verdiği açıklandı. Ayrıca tüm malzemelerin belediye tarafından ücretsiz sağlandığı ifade edildi. Unutulmaya yüz tutan el sanatları yeniden canlanıyor Kadın El İşleri Atölyesi’nde aynı zamanda Çubuk’un kültürel kimliğinin yeniden hayat bulacağı düşünülen projede kadınların amigurumi tekniğiyle yaptığı örgü Turşu Canlar, ilçenin meşhur turşusunu mizahi ve sanatsal bir dille yeniden yorumluyor. İlçeye gelen turistler artık sadece turşu değil, Çubuklu kadınların ürettiği hediyelik ürünleri de satın alıyor. "Çubuk’ta aileyi, kadını, üretimi ve dayanışmayı güçlendirecek bir adım atmak istedik" Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, tarihi konağın kadınlara tahsis edilmesinin yalnızca bir kurs değil, ilçenin geleceğine yönelik bir yatırım olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanlığımız tarafından 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesinin ardından biz de Çubuk’ta aileyi, kadını, üretimi ve dayanışmayı güçlendirecek bir adım atmak istedik. Mazhar Balcı Konağı’nı restore ederek Kadın El İşleri Atölyesi’ne dönüştürdük. Bu konak artık bir bina değil; kadınlarımızın hayallerinin, emeğinin, üretiminin ve mutluluğunun merkezi. Burada sadece kurs yapılmıyor. Burası aynı zamanda bir okul, bir terapi merkezi, bir sosyalleşme alanı, bir sanat evi ve bir üretim üssüdür. Kadınlarımız hem meslek ediniyor hem üretiyor hem de hayatın stresinden uzaklaşıp kendilerine değer katan bir ortamda günlerini en verimli şekilde geçiriyor" dedi.
UNESCO Kahramanmaraş’ı edebiyat şehri seçti
07 Aralık 2025 Pazar - 11:00 UNESCO Kahramanmaraş’ı edebiyat şehri seçti Cahit Zarifoğlu’ndan Abdurrahim Karakoç’a, Necip Fazıl’dan, Aşık Mahzuni Şerif’e onlarca şair, yazar ve fikir insanını Türk edebiyatına kazandıran Kahramanmaraş, "UNESCO’nun Edebiyat Şehirleri Ağı" edebiyat alanında dahil olarak bu potansiyelini tüm dünyaya duyurdu. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yürütülen çalışmaların ardından Kahramanmaraş, "Edebiyat" kategorisinde Türkiye’den seçilen ilk şehir oldu. Kahramanmaraş; Barcelona’nın, Beyrut’un, Dublin’in, Bağdat’ın, Melbourne’ün, Tanca’nın, Lahore’un yer aldığı 63 şehirlik çok önemli bir ağın en yeni üyesi oldu. Bu tarihi tescilin kutlanması ve duyurulması için Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından özel bir program organize edildi. Necip Fazıl Kısakürek’in adını taşıyan kültür merkezinde gerçekleştirilen program yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programda; Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz, şehir protokolü ve çok sayıda edebiyatsever yer aldı. Programda; Kahramanmaraş’ın UNESCO yolculuğu, bu tarihi tescilin Kahramanmaraş ve Türkiye’ye katkısı, şehirde gerçekleştirilen ve planlanan dev kültür sanat programları gibi pek çok konu görüşüldü. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’ndeki programda müzisyenler Coşkun Karademir ve Ayfer Vardar, katılımcılara eşsiz bir müzik ziyafeti sundu. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz, "Kahramanmaraş’ı tebrik ediyorum, azimli ve özenli bir dosya ile aday oldular. Bu adaylık sürecini de başarılı bir şekilde tamamlayarak, ’UNESCO’nun Edebiyat Şehirleri Ağı’ edebiyat alanında dahil oldular. Bu, edebiyat alanında ilk şehrimiz ve elbette çok önemli. Kahramanmaraş hem klasik edebiyat hem modern hem de halk edebiyatı açısından önemli şair ve yazarlara sahip. Edebiyatın bu gücünün şehrin gücünün olması, kültür endüstrisine katkı vermesi, bu durumun tabana yayılarak halkın da destek vermesi ile gelire ve kazanca esin kaynağı olacağına ümit ediyoruz. "UNESCO’nun Edebiyat Şehirleri Ağı" gerçekten Türkiye’de dünyada da çok kabul görülen bir durum. Bu perspektifin Kahramanmaraş’ta da yer almasını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Görgel, "Gerçekten gurur dolu bir gün ve UNESCO’ya girme iradesi hepimizin malumuydu. Herkesin çok büyük emekleri var. Geçtiğimiz günlerde Paris’te gerçekleştirilen toplantı ile emeğimiz sonuca ulaştı ve Kahramanmaraş, ’UNESCO’nun Edebiyat Şehirleri Ağı"na girmiş durumda. Şehrimiz, altyapısı ve üstyapısı ile çok ciddi bir faaliyet sürdürürken, aynı zamanda ‘Edebiyat İyileştirir’ mottosu ile hep beraber güçlü bir irade ortaya koyarak UNESCO’da şehrimizi ‘Edebiyat Şehri’ olarak tescillendirdik. Bu guru hepimizin, tüm Kahramanmaraş halkının, yazarlarımızın ve şairlerimizin ve bundan sonra yetişecek söz üstatlarının. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır İçkale Müzesi’nde kurulan çocuk atölyesinde çocuklar kendi eserlerini yapıp sergiliyor
07 Aralık 2025 Pazar - 10:24 Diyarbakır İçkale Müzesi’nde kurulan çocuk atölyesinde çocuklar kendi eserlerini yapıp sergiliyor Diyarbakır’daki İçkale Müzesi’nde bulunan çocuk atölyesinde çocuklar kilden kendi eserlerini oluşturup sergileme fırsatı buluyor. Sur ilçesindeki İçkale Müzesi’ni ziyaret eden çocuklar, önce müzeyi geziyor, daha sonra ise kurulan çocuk atölyesinde kilden kendi eserlerini yapıp sergiliyor. Eğitimin sadece okul ile sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayan müze yetkilileri, eğitimcilerin istedikleri zaman müzeyi ziyaret edip, atölyeyi kullanabileceklerini söyledi. Özel bir kreş sorumlusu ve müdürü olan Halime Özbek, tarihi anlatmak adına 0-3 ve 0-5 yaş aralığındaki çocuklarla birlikte müzeyi ziyaret ederek, onların gelişimleri ve kültürlerini tanımaları açısından anlamlı bir gezi gerçekleştirdiklerini söyledi. Özbek, "Bu anlamda bizleri burada ağırladıkları için Müze Müdürü Sayın Müjdat Gizligöl’e teşekkür ediyoruz. Bugün 20 çocuğumuzla müzeyi gezmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Aynı zamanda çocuklarımız burada daha önce hiç deneyimlemedikleri bir şeyi deneyimliyorlar. Bugün yaptıkları çalışmalar gelişimleri açısından çok kıymetli. Yaptıkları eserlerin müzede sergilenmesi de onlar için son derece değerli. İleride bu görüntüleri gördüklerinde çok mutlu olacaklarına, gelişimlerine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu süreç onlar için hem heyecan verici hem de unutulmaz bir deneyim oldu" dedi. Müzedeki çocuk atölyesinin sorumlularından Helin Çetin, en büyük amaçlarının eğitimin sadece okulda olmadığını, aynı zamanda müzelerde de çocuklara bir etkinlik alanı oluşturmak olduğunu göstermek istediklerini ifade etti. Çetin, "Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde bir çocuk atölyesi kurduk. Çocuklar müzeye ilk geldiklerinde öncelikle bir müze gezisi yapılıyor. Müze gezisinden sonra çocuklara tarihi eserin ne olduğu, müzelerde neler bulunduğu ve tarihi eserlerin öneminin ne olduğunu anlatıyoruz. Bu anlatımın ardından çocukları atölyeye getiriyoruz. Burada çocukların sadece görerek değil, dokunarak da tarihi eserleri anlamalarını sağlıyoruz. Çocuklar buraya geliyor, onlarla birebir ilgileniyoruz ve birlikte kil çalışması yapıyoruz. Kil çalışması sayesinde çocukların tarihi eserlerin anlamını daha iyi kavramalarını sağlıyoruz" şeklinde konuştu. Çocuk atölyesi sorumlusu Nuran Candan ise çocuklara öncelikle müzede kültürel miras bilincini aşılamak adına hem müze gezisi yaptırdıklarını hem de çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiklerini aktardı. Candan, "Bu etkinliklerle amacımız, çocukların eserlerin ne olduğunu bilmelerini sağlamak, müze bilincini uyandırmak ve eserlerin nasıl korunması gerektiğini öğretmek. Ayrıca bu durumda neler yapılabileceği konusunda da bilgilendirme yapıyoruz. Kil ile yapılan çalışmalarda ise çocukların kendi eserlerini oluşturarak, bu eserlerin nasıl korunacağını ve nasıl teşhir edileceğini öğrenmelerine katkı sağlıyoruz. Gördüğünüz gibi bu kil çalışmalarıyla çocuklarda kültürel miras bilincini uyandırmaya çalışıyoruz. Etkinliklerimiz belirli aralıklarla devam edecektir" ifadelerini kullandı. Öte yandan, etkinliğe katılan tüm çocuklara rozet ve takdir belgesi veriliyor.
Rize’de gençlerin sosyal medya bağımlılığı araştırılıyor
07 Aralık 2025 Pazar - 09:44 Rize’de gençlerin sosyal medya bağımlılığı araştırılıyor Rize’de faaliyet gösteren Genç Düşünce Derneği, kentte yaşayan 18-30 yaş aralığındaki gençlerin sosyal medya bağımlılığını inceleyen bir araştırma başlattı. Avrupa Birliği ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen ‘Wifisiz Hayat Mis Gibi Hayat’ adlı proje Rize’de uygulanmaya başladı. Projenin ilk aşamasında Çayeli ilçesinde ‘Dijital Bağımlılıkla Mücadele Eğitmen Eğitimi’ gerçekleştirildi. Beş gün süren program boyunca katılımcılar sosyal medya bağımlılığına ilişkin atölyelere, çalıştaylara ve uzman isimlerin katıldığı seminerlere iştirak etti. Eğitim programında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Taner Erol, dijital çağda ikna süreçleri ve zihin yönetimi üzerine sunum yaptı. Öğr. Gör. Barış Tüzüner dijital toplumda gerçeklik algısının oluşumunu, Öğr. Gör. Mehmet Çakır dijital dünyada popüler kültürün etkilerini, Öğr. Gör. Süleyman Kandemir ise dijital dünyanın hukuki boyutlarını ele aldı. Mehmet Özkan, Turkuvaz Medya bünyesinde gazeteci olarak edindiği tecrübelerle sosyal medya okuryazarlığı ve bilinçli dijital kullanım konularında bilgi aktardı. Rize’de bir medya gurubunun İmtiyaz Sahibi olan Aytekin Kalender, yerel medya perspektifinden dijitalleşme ve saha deneyimlerini paylaştı. Rize Sivil Toplum Gönüllüleri Platformu Başkanı Vatan Karakaş ise sivil toplum ve gençlik çalışmalarının dijital dönüşümdeki rolüne değindi. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, proje kapsamında ‘temsilci’ olarak görevlendirildi. Temsilciler, sosyal medya bağımlılığına yönelik hazırlanan anketi Rize’de yaşayan 18-30 yaş aralığındaki gençlere uygulayarak, saha verilerini derneğe ulaştırmayı hedefliyor. Elde edilen verilerin analiz edilmesiyle hazırlanacak rapor, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Etik Kurulu’na sunulacak ve akademik çalışmalara kaynak oluşturmuş olacak. Genç Düşünce Derneği Başkanı Halil İbrahim Aydın, projeye ilişkin yaptığı açıklamada, "Gençlerin dijitalleşme sürecinde karşılaştığı risklerin doğru analiz edilmesi ve bu alanda bilimsel temelli politikalar geliştirilmesi artık bir ihtiyaç olmaktan çıkıp zorunluluk hâline gelmiştir. Dernek olarak gençlik çalışmalarını yalnızca sosyal faaliyetlerle sınırlı görmüyor; gençlerin davranış, alışkanlık ve dijital etkileşim biçimlerine yönelik kapsamlı araştırmalar yapmayı görevimiz kabul ediyoruz. Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz proje, gençlerin dijital mecralarla ilişkisini objektif verilerle ortaya koymayı ve elde edilen bulguları karar vericilerle paylaşarak çözüm odaklı bir yol haritası oluşturmayı hedeflemektedir. Gençlerin dijital dünyada karşılaştığı sorunları yalnızca bir bağımlılık meselesi olarak değil, aynı zamanda sosyal, psikolojik ve kültürel boyutları olan çok yönlü bir konu olarak ele alıyoruz. Bu nedenle proje sürecinde hem akademik dünyadan hem de sahada aktif çalışan uzmanlardan destek alınması bizim için büyük önem taşımaktadır. Elde edeceğimiz verilerin hem yerel düzeyde hem de ulusal ölçekte gençlik alanında yürütülecek çalışmalara katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu projeyi hayata geçirirken gençlerin fikirlerini merkeze almaya, katılımcılığı ve iş birliğini ön planda tutmaya özen gösteriyoruz. Proje çıktılarının gençlerin dijital farkındalığını artırmanın yanı sıra ailelere, eğitim kurumlarına ve kamu karar vericilerine de yol gösterici olacağına inanıyoruz. Destek veren tüm kurum ve paydaşlara teşekkür ediyor, projemizin gençlerimize ve ilimize değer katmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
Sıcak ve nemli havasıyla astım ve koah hastalarına şifa olarak biliniyor
07 Aralık 2025 Pazar - 09:15 Sıcak ve nemli havasıyla astım ve koah hastalarına şifa olarak biliniyor Alanya’nın önemli turizm noktalarından biri olan Damlataş Mağarası, 2025 yılı boyunca yaklaşık 270 bin yerli ve yabancı turist ağırlayarak bölge turizmine güçlü bir katkı sağladı. Sıcak ve nemli havasıyla bilinen mağara, yalnızca doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda astım ve KOAH hastalarına iyi geldiği yönündeki bilimsel çalışmalarla da ilgi çekiyor. Doğal oluşumunun yüzlerce yıl sürdüğü düşünülen Alanya’nın bilinen en eski mağarası olan Damlataş Mağarası, yaklaşık 15-20 derece sıcaklık, yüksek nem ve düşük seviyedeki radyoaktivite özellikleriyle özellikle solunum rahatsızlıkları bulunan ziyaretçilerin tercih ettiği bir nokta haline geldi. Damlataş Mağarası, hem doğal güzelliği hem de sağlık açısından sunduğu faydalarla 2025 yılında da Alanya’nın en çok ilgi çeken turistik değerlerinden biri olmayı sürdürdü. Doğal güzellikleri ve sağlık açısından faydalı olan mağaraya geçen sene 250 bin kişi ziyaret ederken, bu sene ise 270 bin kişi ziyaret etti. Damlataş mağarasınının girişinde esnaflık yapan Halil Tamuroğlu ‘’Damlataş Mağarası Alanya’nın kültürel miraslarından birisi. Damlataş Mağarasında astım ve KOAH hastalarına mağara şifa oluyor. Mağarada 15 gün boyunca yarım saat kalan hastalara şifa olduğu söyleniyor. Astım ve KOAH hastalığının geçtiği biliniyor. Sene boyunca yerli ve yabancı misafirleri bu mağara ağırlıyor. Birçok misafir burada şifa buluyor. Alanyamızın görülmesi gereken güzide bir yeridir’’ dedi.
’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı
06 Aralık 2025 Cumartesi - 21:18 ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özlem Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkanvekili Demet Keser Soyuçok, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Erden Karaoğlu, Hülya Keklik, Selçuk Böke, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Seyit Taşdelen, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER İletişim Koordinatörü Dilek Acar, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, İlknur Atalay Özdemir, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.
Karacasu’da öğrenciler tiyatroyla buluştu
06 Aralık 2025 Cumartesi - 17:03 Karacasu’da öğrenciler tiyatroyla buluştu Karacasu Kaymakamlığı ordinesinde yürütülen "İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın" projesi kapsamında öğrenciler, İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu izleyerek kültür ve sanatla iç içe bir gün geçirdi. Karacasu Kaymakamlığı koordinesinde, öğrencilerin kültür ve sanatla buluşmasını teşvik etmek, sanatsal farkındalıklarını artırmak ve tiyatro kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla hayata geçirilen "İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın" projesi devam ediyor. Proje kapsamında Belediye Başkanı, kurum amirleri, öğretmenler ve öğrenciler İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu birlikte izledi. Etkinlik sayesinde öğrenciler hem sahne sanatlarını yakından tanıma fırsatı buldu hem de tiyatro deneyimi yaşadı. Çocukların ve gençlerin kültür-sanat etkinliklerine katılımını artırmayı hedefleyen projenin önümüzdeki süreçte farklı etkinliklerle sürdürüleceğini ifade eden Karacasu Kaymakamlığı yaptığı açıklamada "Kaymakamlığımız koordinesinde, öğrencilerimizin kültür ve sanatla buluşmasını teşvik etmek; çocuklarımızın sanatsal farkındalığını artırmak ve tiyatro kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla yürütülen ’İlçemizde Tiyatro Bilmeyen Kalmasın’ projesi kapsamında öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz İzmir Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunu izledi" ifadeleri yer aldı.