KÜLTÜR SANAT - 25 Mart 2019 Pazartesi 13:38

DPÜ’de ‘Türk Dünyasında Nevruz’ konulu konferans

A
A
A
DPÜ’de ‘Türk Dünyasında Nevruz’ konulu konferans

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesinde “Türk Dünyasında Nevruz” konulu konferans düzenlendi.

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesinde “Türk Dünyasında Nevruz” konulu konferans düzenlendi.


Şair Şeyhî Konferans Salonunda Türkiyat Araştırmaları Topluluğu ile Kütahya Folklor Araştırma ve Uygulama Merkezinin ortaklaşa düzenlediği Türk Dünyasında Nevruz konulu konferans, Kütahya Folklor Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Erdal Aday’ın açılış konuşmasıyla başladı.


Aday konuşmasında “Baharın gelişi, tabiatın dirilişi olarak kutlanan bu bayram; tarihsel bakımdan çok eskilere uzanan, zengin bir mitler dünyasını barındıran, mekânları farklı ama gönülleri bir Türk Dünyasında yaşamakta olan kültür birliğimizin göstergesi durumundadır. Türkiye’de Nevruz kutlamaları I. Dünya savaşı ve Milli Mücadelenin yapıldığı olağanüstü şartlarda bile devam etmiştir. Devletimizin kurucusu yüce önder Atatürk, İstiklal Savaşıyla, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ergenekon bayramının kutlanmasını teşvik etmiştir. 104. yılını kutladığımız şanlı Çanakkale Destanındaki bütünleştirici ruhun adıdır Nevruz. Hürriyet ve istiklal aşkının bayramıdır. Esareti asla kabul etmemiş olan Türklere, Ergenekon’da demirden dağları eritmeye sevk eden güç de budur. Bütün Türk toplumlarının ortak bir simgesi olan Nevruz Bayramının başta ülkemiz için, Türk dünyası için, insanlık için; neşe, sağlık, dostluk, barış, huzur getirmesini diler ve saygılarımı sunarım” dedi.


Konferansta konuşan Selçuk Üniversitesinden Öğretim Üyesi Dr. Hacı Ahmet Şimşek, Türkler ’in doğdukları yer olan Altay Dağlarından yayıldıklarını, bütün dünyaya nevruz geleneği ve bütün örf-adetlerini götürdüklerini belirtti.


Şimşek, “ Nevruz, bahardır ve insanlığın yeniden doğuşudur. Baharın gelişinin habercisi Nevruz, Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Nevruz Bayramı, Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, milattan önce 8. Yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır. Türkiye’de bir gelenek, Türk Cumhuriyetlerinde ise resmî bayram olarak kutlanırken 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz Günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı âna ‘Yılgayak’ denir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safevî, Sasanî, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir. Nevruz, bahardır ve insanlığın yeniden doğuşudur. Ayrıca nevruz Türkler, Müslüman olduktan sonra dinî motiflerle süslenmiştir. Hz. Âdem’in yeryüzüne inmesinden tutun da Hz. Ali’nin doğumuna kadarki birçok olay nevruz gününe denk getirilmeye çalışılmıştır. Bu, Türklerin İslam dini ile nasıl kaynaştığının ve içli dışlı olduğunun göstergesidir” şeklinde konuştu.


Programa Kültür ve Turizm Bakanlığı halk şairi Esat Anık şiiriyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Zeynel Sağ da türküleriyle eşlik etti.


Programda Türk Dünyası öğrencilerinin hazırladıkları Dede Korkut canlandırması, şiirler, Kazak millî dansı “Kara Jorga”, Ahıska millî dansı “Lezkinka” oynandı. Kazak öğrencilerimiz dombıra ve ağız kopuzu çaldı, ayrıca şarkılar söylendi.


Programın sonunda Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Orhan Murat Kalfa tarafından programa konuşmacı olarak katılan Dr. Öğretim Üyesi Hacı Ahmet Şimşek’e üniversitenin anahtarı ve teşekkür belgesi sunuldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İngiliz çift, asırlık klasik otomobille dünyayı turluyor İngiliz Kidby çifti, 1924 model Bean marka klasik otomobilleri dünya turuna çıktı. Dünya turunda güzergahlarındaki 9. ülke olan Türkiye’ye gelen çift, mola verdikleri Samsun’da ilgi odağı oldu. Maceracı Langley Richard ve Beverley İrene Kidby çifti, 26 bin km’lik karayolu turunu tamamlamak için memleketleri İngiltere’den 100 yaşındaki klasik otomobilleri ile yollara düştü. Kidby çifti, 1927 yılında dünyayı ilk kez arabayla dolaşan Avusturyalı maceracı Francis Britles’in 26 bin km’lik güzergahını tamamlamak için çıktıkları dünya turunda Samsun’da mola verdi. 2 gün boyunca Samsun’u gezen çift, bugün dünya turuna devam etti. 29 Şubat’ta İngiltere’den yola çıkan Kidby çifti, 100 yıllık klasik otomobilleri ile sırasıyla Fransa, Belçika, Almanya, Hollanda, Avusturya, Hırvatistan, Bulgaristan’ı geçtikten sonra Türkiye’ye geldi. Uzun bir yolcuğun ardından Samsun’da 2 gün konaklayan çift, bu sabah son hazırlıklarını tamamlayarak tekrardan yola koyulmadan önce Türk vatandaşların dikkatini çekti. 100 yıllık klasik otomobil herkeste merak uyandırırken, konakladıkları otel çalışanları ve çevre sakinleri maceracı çifti güzel bir şekilde uğurladı. 1927’deki otomobille yapılan ilk dünya turunu tekrarlıyorlar Klasik araçla yaptıkları dünya turu hakkında bilgi veren 70 yaşındaki Langley Richard Kidby, “İngiltere’den geliyoruz. Avrupa üzerinden İstanbul’a giriş yaptık. Oradan da Samsun’a geldik. Samsun’dan sonra Türkiye’den ayrılıp Avustralya’nın Melbourne şehrine doğru gideceğiz. Bu süreçte Hindistan, Pakistan, Myanmar gibi birçok ülkeye daha uğrayacağız. Dünya turumuzu tamamlayıp, Avusturya’ya geri döneceğiz. Amacımız, klasik araçla 1927’deki ilk dünya turunu aynı güzergah ve araçla tekrarlamak. Eşim ile birlikte dünyayı dolaşacağız ve sonrasında Avustralya’nın Melbourne şehrine ulaştıktan sonra yine aynı güzergah üzerinden Avusturya’ya dönerek dünya turunu tamamlayacağız” dedi. Langley Richard Kidby ve Beverley İrene Kidby çifti Türkiye’nin ardından İran, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Myanmar, Tayland ve Malezya’da da konaklayarak Avustralya-Melbourne ulaşacaklar. Çift, bir süre Avustralya’da kaldıktan sonra aynı güzergah üzerinden dünya turunu tamamlayacakları Avusturya’ya doğru yola çıkacaklar.
Çorum Hitit Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi’nden iş birliği Çorum Hitit Üniversitesi ile Kastamonu Üniversitesi arasında gerçekleştirilen görüşmelerde iş birliğinin arttırılması için istaşarelerde bulunuldu. Hitit Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi, başta ihtisaslaşma alanları olmak üzere akademik ve Ar-Ge odaklı iş birliklerini geliştirmek üzere toplandı. Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde iki gün süren görüşmelerde, ihtisaslaşma çalışmaları, Performans Odaklı Stratejik Planlama, Hitit Üniversitesi Eylem Planı (HEP) sistemi tanıtımı, Teknoloji Transfer Ofisi Anonim Şirketleri faaliyetleri, eğitim ve akreditasyon sürecine dair konular masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, her üniversitenin özgün yapısı olduğunu dile getirerek aynı konularda aynı zorluklarla karşılaşan kurumların bunları müzakere etmesi ve karşılaşmış oldukları sorunlar için ortak çözümler üretmesi ve deneyimleri paylaşması gerektiğine dikkat çekti. Üniversitelerde personelin ortaya koymuş olduğu bir başarıyı, diğer üniversitelerin de tekrar etmesi, tecrübenin paylaşılmasının da oldukça önemli olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Topal, bu deneyimlerin paylaşımının hem zaman hem de maddi kayıptan kurtaran bir çalışma olduğunu söyledi. Kastamonu Üniversitesi olarak kalite ve sürdürülebilirlik alanında önemli çalışmalar yaptığını dile getiren Rektör Topal, bu süreçte personelin konuya dikkatli yaklaşarak hakim olması gerektiğinin altını çizdi. Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ise Hitit Üniversitesi olarak şu ana kadar biriktirmiş oldukları eğitim, üretim ve diğer kapasitelerin beraberinde eksiklikleri de fırsata dönüştürerek özgün ve kaliteli standartlara ulaşmak için daha çok çalışmak gerektiğini ifade ederek bu noktada farklı üniversiteler ile bilgi paylaşımlarına önem verdiklerini belirtti. Hitit Üniversitesinin kullandığı sistemlerin teknoloji ile entegre olduğunu ifade eden Rektör Öztürk, Türkiye’nin dünyada dijital uygulamalarda ilk 10’da olduğunu dile getirerek bu kullanımı verilerle düzenleyerek ölçülebilir bir performans yönetimi ve ondan önce de stratejik yönetim planı yapılması gerektiğinin altını çizdi. Her birimin özgün olduğunu söyleyen Rektör Öztürk, her birime uygun bir şekilde stratejik yönetim ve bütçe planlanmasından insan kaynaklarına kadar gelecek 10 yılın bütçe uygulamalarında bir projeksiyon gösterilmesi gerektiğini dile getirdi. Daha sonra Rektör Prof. Dr. Öztürk, Performans Odaklı Stratejik Planlama ve Hitit Üniversitesi Eylem Planı (HEP) Sistemi tanıtımını gerçekleştirdi. Toplantılarda her iki üniversitenin stratejik hedeflerini belirleme ve performanslarını ölçme konusundaki yaklaşımları paylaşıldı. Daha sonra, katılımcılar arasında akademik ve teknolojik iş birliği imkanlarını artırmak için atılabilecek adımları tartışmak üzere bir dizi oturum gerçekleştirildi. Oturumlarda, mevcut iş birliği alanları ele alınarak ortak projelere dair fikir alışverişi yapıldı.