YEREL HABERLER - 14 Ocak 2012 Cumartesi 14:00

KAYMAKAMDAN SOĞUK UYARISI

A
A
A
KAYMAKAMDAN SOĞUK UYARISI

Simav Kaymakamı Yüksel Ünal, soğuk ve şiddetli ayaz nedeniyle bugün ve yarın ilçede hava sıcaklığının sıfırın altında 13 dereceye kadar düşebileceğini belirterek vatandaşlar ve üreticileri uyardı.
Meteorolojik verilere dayanarak Simav’da hava sıcaklığının bu akşam saatlerinden itibaren hızla soğumaya başlayacağını ve eksi 13 dereceleri bulması beklenen hava sıcaklığı yüzünden vatandaşlar, seracılar ve sürücülerin daha dikkatli davranmalarını isteyen Kaymakam Ünal, “Herkes dikkatli olsun. Tedbirini önceden alsın” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Seralarda sıcak havada zorlu hasat Mersin’de havaların ısınmasıyla zor şartlar altında biber hasadı yapan tarım işçileri, sıcak havayla da mücadele ediyor. Akdeniz ilçesine bağlı Adanalıoğlu beldesindeki seralarda biber hasadı zor şartlar altında sürüyor. Havaların ısınmasıyla şartları daha da ağırlaşan işçiler, günün 8 saatini seralarda geçirmek zorunda kalıyor. Son günlerde hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyrederken, oluşan nemle birlikte seralar adeta ’hamam gibi’ olmaya başladı. Sabah erken saatlerden itibaren hasada başlayan işçiler, sıcak hava ve nem altında saat 14.00’e kadar özveriyle biber toplama işini sürdürüyorlar. Sıcaklık ve nemin dayanılmaz hale geldiği durumlarda ise sera sahipleri naylon örtülerin bazı bölümlerini açarak, seranın içini serinletmeye çalışıyor. İşçiler sıcak havadan şikayetçi Yaşadıkları zorlu şartlara rağmen, üretimin devamlılığı için hasat ve budama yapan tarım işçilerinden Hafize Demircan, "Havalar bayağı sıcak oldu, çalışma şartlarımız da zorlaştı. Artık sıcak olduğu için seranın altında olmak daha da zorlaştı. Ama biz bu duruma alıştık. Saat 06.00 başlayıp 14.00’te bıraktığımız için dinleniyoruz. Ertesi gün yine aynı şekilde devam ediyor" dedi. Zehra Demircan da serada çalışmanın zaten zor olduğunu belirterek, "Kışın çalışma şartları biraz daha kolaydı. Son iki haftadır havanın ısınmasıyla birlikte çalışma şartlarımız biraz daha zorlaştı. Öğleye doğru sera bayağı bir ısınıyor" diye konuştu. Tarım işçilerinden Şadiye Bulak ise "Havalar sıcak, nasıl sıcak olmasın. Mikanın altında sabahtan akşama kadar çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Bu arada, bölgedeki seralarda günlük yevmiyenin 530 ila 667 lira arasında değiştiği öğrenildi.
Rize Özel öğrencilerden kendilerine özel pizza Rize’de özel eğitim öğrencileri kendi pizzalarını yapıp yemenin mutluluğunu yaşadı. Rize’de bir pizzacı, Merkez Cumhuriyet Orta Okulu’nda öğrenim gören özel eğitim sınıfı öğrencilerini ağırladı. İşletmeye öğretmenleri ile gelen 12 kişilik öğrenci gurubu kendileri için özenle hazırlanan alanda pizzalarını yaptılar. İlk önce hamur açan özel çocuklar ardından pizzalarının malzemelerini ekledi. Ardından işletme çalışanlarının yardımıyla pişen pizzalar hep birlikte tüketildi. Pizza yapan 12 özel miniğin mutlulukları ise yüzlerinden okundu. Cumhuriyet Orta Okulu Özel Eğitim Öğretmeni Havvanur Avcı etkinlik ile ilgili yaptığı açıklamada “Çocuklarımız ilk defa pizza yapıyorlar. Onlar mutlu oldukça biz de çok mutlu oluyoruz. Çok eğlendik. Bugünü çok bekliyordular, çok mutlular. Onlar mutlu olunca bizde çok mutlu olduk. Her şey çok güzeldi. Bizi buraya davet ettikleri için çok teşekkür ederiz. Bizim için en önemli olan dış etkinlikler. Bizim için daha çok güzel oluyor. Bizde çocuklarımız için daha çok etkinlikler düzenleyeceğiz” dedi. Cumhuriyet Orta Okulu Özel Eğitim Öğretmeni Elif Sarı, özel öğrencelerin temel yaşam becerilerini geliştirmeleri için bu tip etkinliklerin önemli olduğunun altını çizerek “12 öğrencimizle bugün bu etkinliğimizi gerçekleştirdik. Kendi yaptıkları pizzaları yiyecekler. Hayatlarında ilk defa pizza yaptılar. Çok mutlular ve heyecanlı bir şekilde geldiler. Burada öğrencilerimizin temel yaşam becerilerini, mutfak becerilerini geliştirmeyi amaçladık. Özel eğitim öğrencilerimiz için bunlar çok önemli şeyler. Bunu hayatlarına yaymaları, özellikle temel yaşam becerilerini geliştirmeleri çok önemli. Özellikle havalar ısındığı zaman öğrencilerimizi o okul ortamından çıkararak biraz daha hayata karıştırmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. İşletme çalışanı Elif Özcan Mahmut ise işletmelerinde sadece kadınların çalıştığını hatırlatarak bu tip etkinliklerle çocukların hayatında önemli ve olumlu izler bırakmayı hedeflediklerini ifade ederek “Bizim için önemli olan çocukları gülümsetebilmek, çocukların mutlu olduğunu görebilmek. Çocuklar burada bize katılıp etkinlik yapıyorlarsa, biz gelişimlerine, o anki mutluluklarına şahit olabiliyorsak bizim için bu yeterli zaten. Burada hep kadınlar çalışıyor. Biz bir projede bir başarılı olmak istiyoruz. Özel çocuklarımız için hatta bütün çocuklar için öncü olmak istiyoruz. Sadece biz değil herkesin bu yolda yürümesini de isteriz. Bu konuda destek de istiyoruz. Diğer işletmeler neden yapmasın? Sadece biz değil. Bütün Türkiye özel çocukların yanında olabilir. Biz çocukların potansiyelini keşfetmelerini istiyoruz. Daha çok böyle kendilerini keşfetsinler. Buraya gelip bir şeyleri deneyip özgüvenlerini kazansınlar istiyoruz. İnşallah başarabilmişizdir diye düşünüyorum. Bu tip etkinlikleri daha çok yapacağız” şeklinde konuştu.
Düzce 10. Yılı etkinliklerle kutlandı Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı tarafından düzenlenen “Çerkez Dili ve Kültürü Günleri Etkinliği 10. Yıl Kutlama Programı” gerçekleştirilen etkinliklerin ardından sona erdi. Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın Düzce Üniversitesi’nde eğitim-öğretime başlamasının 10. yılı nedeniyle düzenlenen programın ikinci ve son günü; Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Altın’ın konuşmasıyla başladı. Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın kuruluşundan bugünlere gelmesinde emeği olan herkese teşekkür eden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Altın, öğrencilere uluslararası geçerliliği olan kaliteli bir eğitim-öğretim niteliği kazandıracaklarını ifade etti. Düzce Üniversitesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mira Nuhovna Haçemizova, kendileri için bugünü bayram olarak nitelendirerek, Adige dilini ve kültürünü nesilden nesile aktardıklarını söyledi. Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, Fen Edebiyat Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü hakkında bilgiler paylaşarak bu bölümleri bölgeye kattıkları için destek olanlara teşekkür etti. Çerkez Dili ve Edebiyatı’nın var olduğunu belirten Prof. Dr. Duygu Ekinci, bu bölümlerin 100. yıl kutlamalarının da yapılmasını temenni ederek sözlerini sonlandırdı. Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Düzce Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu döneminde kendisinin Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevindeyken Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın kurulma sürecinin başladığını söyleyerek, bir hayalin gerçekleştiğini ve büyük bir özveriyle bugünlere gelindiğini dile getirdi. Lisans programının yanı sıra yüksek lisans ve doktora programını da açtıklarına dikkat çeken Prof. Dr. İlhan Genç, halkın da büyük desteği olduğunu vurguladı. Düzce Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, dünyadaki dillerin de konuşulmadıkları, yazılmadıkları ve aktarılmadıkları zaman öldüklerini söyleyerek, Düzce Üniversitesi’nde Çerkez/Adige dilini yaşatmak, konuşulan bir dil olarak tutmak ve nesilden nesile sözlü ve yazılı dil ve kültür ürünleriyle aktarımını desteklemek üzere Çerkez Dili ve Kültürü Programının açılışının 10.yılında büyük onur duyduğunun altını çizdi. Adige Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davud Mamiy yaptığı konuşmada, 10 yılın hızlı geçtiğini ifade ederek çok mutlu ve gururlu olduğunu dile getirdi. Yeni protokollerle daha güçlü iş birlikleri oluşturduklarını söyleyen Prof. Dr. Davud Mamiy, bu 10 yıllık tecrübenin gelecek için daha büyük imkan ve fırsat tanıyacağına işaret etti. Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir ise, Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın Düzce’de olmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti. Dillerin ölmemesi için Düzce Üniversitesi’nin bu girişiminin çok isabetli olduğunu belirten Rektör Sözbir, dillerin bizim mirasımız ve güzelliklerimiz olduğunu sözlerine ekledi. Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın 10. yılında kuruluşundan bugüne destek olan Düzce Üniversitesi Rektörlerine, akademisyenlerine ve Adige derneklerine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. Çevrim içi bağlantılar ve Adige Devlet Üniversitesi öğrencilerinin hazırladığı online sunumlarla devam eden programda, Düzce Üniversitesi Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı öğrencilerinin hazırladığı oldukça başarılı edebi çalışma ve sunumlar, katılımcılar tarafından ilgi ve beğeniyle takip edildi. Son olarak Düzce Adige Kültür Derneği’nin Wararida Mızıka grubunun müzikal görsel şovu, programa özel bir anlam ve renk kattı. Çerkez Dili ve Kültürü Günleri Etkinliği 10. Yıl Kutlama Programı, Gala Yemeği ile sona erdi. Gala yemeğine Vali Selçuk Aslan, Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Adige Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davud Mamiy ve davetli konuklar katıldı. Gala Yemeği’nde Çerkez Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nın kurulması ve gelişmesine katkı sunanlara teşekkür edilerek bu özel günle ilgili duygu ve düşünceler paylaşıldı.
Konya Çocukların gizlediği dijital zorbalığa dikkat Son yıllarda dijital mecralarda geçirilen süreler her geçen gün artıyor. Özellikle çocukların dijital zorbalığa maruz kaldıktan sonra içine kapandığına dikkat çeken uzmanlar, bu sorunun ise çeşitli psikolojik travmalarla sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. Teknolojinin hızla geliştiği son yıllarda özellikle çocuklar oyun, sokak, park ve halı saha ortamından çıkarak dijital ortamda olmaya başladı. Dijital ortamda bir çok tehlikeye dikkat çeken uzmanlar, çocukların gizlediği dijital zorbalığın önlem alınmaması halinde çeşitli psikolojik travmalarla sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. “Birçok ebeveyn aslında çocuğunun zorbalığa uğradığının farkında bile değil” Konya Teknik Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Başkanı, Bilişim Uzmanı Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, “Eskiden birebir yapılan zorbalıklar, bizim kendi dönemimizde bu dijital çağdan önce okul çağlarında olan veya daha sonraki çağlarda yaşadığımız bütün o zorbalıklar tamamıyla dijital alana yöneldi. Dijital alanda maalesef dijital zorbalıklar diye tırnak içerisinde özellikle belirtmek istiyorum zorbalıklar başladı. Bu konuda birçok ebeveyn aslında çocuğunun zorbalığa uğradığının farkında bile değil. Çünkü çocuk içine kapanıyor, söylemiyor. Bu dijital zorbalık dediğimiz olay, çocuk sosyal medyaya girdiğinde veya bilgisayar oyunları oynarken hiç bilmediği insanlarla tanışabiliyor, onlarla temas edebiliyor, bir iletişim içerisine girebiliyor. Burada karşı taraf çocuğun resmi, fotoğrafı veya videosunu isteyebiliyor. Bunları aldığı zaman şu anda deep fake (derin sahtelik) denilen dijital uygulama yapılarak onun yüzü veya fiziksel görüntüsü başka görüntülerle birleştirilip farklı amaçlarla kullanılabiliyor. Özellikle burada çocuklar tehdit ediliyor. Gerek maddi anlamda gerekse farklı konularda çocuklar tehdit edilip siber zorbalık uygulanabiliyor. Bu konuda benim öncelikle çocuklara tavsiyem yani o bilgisayar kullanan çocuklara tavsiyem; bilmediğiniz insanlarla ne bilgisayar oyununda ne sosyal medyada ne de farklı sosyal mecralarda iletişime geçmeyin. Ailelere tavsiyem de şu olur kesinlikle, çocuklarınızla anne ve baba ilişkisinden daha da öte arkadaş ilişkisi kurup çocuğunuzun hangi sitelere girdiği, kimlerle temas ettiği, kimlerle görüştüğüne dikkat etmeleri gerekiyor" dedi. "Dijital dünya öyle dışardan görüldüğü gibi saf ve masum değil" Çağın en büyük sıkıntısının siber zorbalık olduğunu söyleyen Bilişim Uzmanı Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, "Bu ilkokul, ortaokul ve lise çağlarında yaşanabiliyor. Çocukların fotoğrafları alınıp ya da bazen çok güveniyor karşı tarafa kendi fotoğraflarını gönderebiliyor. Bunlarda olumsuz yönde kullanılabiliyor. O anlamda bunun yaşı da yok. İlkokul, ortaokul, lise hatta yetişkinler için bile siber zorbalık yapılabiliyor. Buradaki en çok dikkat edilmesi gereken nokta şu; dijital dünya öyle dışardan görüldüğü gibi saf ve masum değil. Hatta ailelere bazen şunları da söylüyorum. Siz çocuğum dışarda, sokakta oynamıyor güvenli bir şekilde evimizin içerisinde kendi odasında oturmuş bilgisayarı veya tabletin başında çalışıyor diyorsunuz ancak inanın bazen o bilgisayar, tablet veya dijital oyunlar dış dünyadan daha tehlikeli olabiliyor" ifadelerini kullandı. "Maalesef biz sosyal medyada dünya ortalamasının üzerindeyiz" Dijital mecrada kullanım yaşının gün geçtikçe düşmeye başladığını ifade eden Doç. Dr. Küçükbezirci, "Ülkemizde de maalesef dünya ortalamasına baktığımız zaman sosyal medya kullanımında dünya sıralamasında yerimiz var. Türkiye Cumhuriyeti olarak sosyal medyayı fazlasıyla kullanıyoruz. Burada tabii ki olumsuz anlamda şunları söyleyebiliyoruz; bir çocuk sosyal medya kullanırken özellikle yaş anlamında söylüyorum, yaş ortalaması gün geçtikçe aşağı doğru iniyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi şu; ebeveynler tarafından çocuklarını susturmak için eskiden emzik veriliyordu şimdi telefon veya ekran veriliyor. Bu şekilde çocuklar susturulmak adına ya da oyalanmak adına dijital dünya ile çok erken yaşlarda tanışmış oluyor. Bununla ilgili bir örneğimiz var; anne çocuğunu emziriyor, küçük yaşlarda çocuğu emzirirken eline telefon veriyor ve çocuk her karnı acıktığı zaman götürüyor annesine cep telefonunu gösteriyor. Karnım acıktı anlamında burada bir şartlandırma var. Sosyal medya kullanım yaşı Türkiye Cumhuriyeti olarak söylüyorum maalesef biz sosyal medya kullanımında dünya ortalamasının üzerindeyiz" diye konuştu.
Konya 30 kilo altınla kayıplara karışmıştı, cezası kesinleşince tekrar tutuklandı Konya’da kuyumculuk yapan ve 2019 yılında başlattığı ’ucuz altın satış günü’ kampanyası için altın toptancısı firmalardan, sarraflardan ve vatandaşlardan topladığı altınlarla kayıplara karıştığı iddia edilen, hakkında ise 20 yıl hapis cezası bulunan şahıs, polis ekiplerince Konya’da yakalanarak cezaevine teslim edildi. Olay, 23 Temmuz 2019 tarihinde Konya’da bulunan tarihi Bedesten’deki Sarraflar Çarşısında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, uzun yıllar çarşıda kuyumculuk yapan Musa G. (38), ’ucuz altın satış günü’ kampanyası adı altında fırsat çadırı açacağını ve kampanya sonrası geri vereceğini söyleyerek çarşı esnafından yaklaşık 20 kilo altın aldı. İstanbul’daki altın toptancılarından da yüklü miktarda ödünç altın alan Musa G., daha sonra Konya’ya geldi. Kampanyayı başlatan ve ikramlarda bulunarak vatandaşların ilgisini çeken Musa G., kampanyayı son gününde bir gün daha uzatarak kardeşinin üzerinden de 300 bin lira kredi çekti. Kampanya sonrası mesai bitiminde iş yerini kapatan Musa G., akşam saat 22.00 sıralarında tekrar iş yerine gelerek altınları ve paraları topladığı iki bavulu alarak iş yerinden ayrıldı. Ertesi sabah saatlerinde Musa G.’nin iş yerini açmadığını fark eden komşu esnaf, kendisini merak ederek telefon ile ulaşmak istedi ancak telefonunun kapalı olması üzerine Musa G.’nin yakınlarına ulaştı. Durumdan şüphelenen çarşı esnafı, Musa G.’ye komşu sarrafın güvenlik kameralarını inceledi. Görüntülerde Musa G.’nin gece saatlerinde dükkanına geldiği ve kısa süre sonra iki bavulla dükkandan çıktığı tespit edildi. Olayın ardından mağdur olan çarşı esnafı da şahıstan şikayetçi oldu. Altınlarla birlikte İstanbul’da yakalandı Güvenlik kameralarında iki bavulla iş yerinden çıktığı belirlenen Musa G.’yi yakalamak için çalışma başlatan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü bağlı polis ekipleri, şahsın gidebileceği adresleri belirledi. Belirlenen adreslerde değerlendirme yapan ekipler, Musa G.’nin kız arkadaşı Özer Y. ile 2019 yılında İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde saklandığını tespit etti. Tespit edilen adrese baskın yapan ekipler, kaçan sarraf Musa G. ile kız arkadaşı Özer Y.’yi gözaltına aldı. Şahısların saklandığı evde arama yapan polis ekipleri, bilezik, saat, yüzük ve bir miktar para ele geçirdi. Konya’ya getirilen ve ifadesi alındıktan sonra ’nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla adliyeye sevk edilen Musa G. ve yanında yakalanan kadın sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Soruşturmanın ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, tutuklu şüpheli Musa G. ve diğer şüpheli hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, 8 şikayetçi olduğu ifade edilerek, şüpheliler hakkında ’nitelikli dolandırıcılık’ suçundan 8’er kez 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istendi. Yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliye edildi Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu yargılanan Musa G., çıkarıldığı mahkemelerde verdiği ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, “İstanbul’da bir süre kendimi dinledikten sonra tekrar Konya’ya geri dönecektim” şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti, Musa G. hakkında yurtdışı çıkış yasağı koyarak tahliye edilmesine karar verdi. 2021 yılında Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasına, tutuksuz yargılanan Musa G., diğer sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme heyeti, sanık Musa G.’ya, müştekiler A.R., İ.G., B.M., D.A.E., İ.K., M.Ç., T.G. ve E.E.’ye yönelik "güveni kötüye kullanma" suçundan 8 kez 2 yıl 6 ay ile 8 kez 16 bin 660 lira adli para cezası verdi. Mahkemede, Musa G.’nin, müştekiler A.B., A.B. ve A.K. ile uzlaşması nedeniyle bu kişilere yönelik ’güveni kötüye kullanma’ suçundan açılmış kamu davasının ise düşmesini kararlaştırdı. Kesinleşen cezasının ardından kent merkezinde yakalandı Hakkında verilen 20 yıl hapis cezası kesinleşen Musa G.’nin Konya İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekiplerince yapılan çalışma sonrası Konya’da olduğu belirlendi. Musa G. teknik ve fiziki takibin ardından polis ekiplerince düzenlenen operasyonla kent merkezinde yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Musa G., tekrar cezaevine teslim edildi.