YEREL HABERLER - 16 Mart 2012 Cuma 13:41

ALTINTAŞ’TA MADEN İŞÇİ ALIMI MÜLAKATI YAPILDI

A
A
A
ALTINTAŞ’TA MADEN İŞÇİ ALIMI MÜLAKATI YAPILDI

Kütahya’nın Altıntaş ilçesi Kaymakamı Yaşar Aksanyar, ilçedeki işsizliği azaltmak için özel bir maden şirketi ile görüşerek istihdam sağlamaya yönelik çalışmalarda bulundu. Yapılan girişimlerle işçi alımları için mülakat düzenlendi.
Kaymakam Yaşar Aksanyar’ın girişimleri ile Altıntaş ilçesinde işsizliği azatmak amacıyla Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Koyunağıl köyünde faaliyet gösteren özel şirketle yaptığı görüşmeler neticesinde Altıntaş ilçesinden işçi alamına karar verildi. Geçtiğimiz ay içersinde maden sektöründe çalışmak için talep formu dolduran Altıntaşlı işsizler hafta içinde yapılan mülakatı geçmek için birbirleri ile yarıştılar.150 kişinin müracat ettiği maden işciliği için yapılan mülakat öncesi Altıntaş Kaymakamı Yaşar Aksanyar ve Altıntaş Belediye Başkanı Sıtkı Yüzüak, işsiz gençlerle sohbet ederek maden sektörü hakkında bilgi aktarımında bulundular.
Yapılan mülakat sonuçları önümüzdeki hafta içinde açıklanması bekleniliyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Niğde’de 4 ayda 3 bin 746 asayiş olayının 3 bin 513’ü aydınlatıldı Niğde Valisi Cahit Çelik; şehirde 2024 yılının ilk 4 ayına ilişkin emniyet ve jandarma verilerini değerlendirme toplantısında açıkladı. Vali Çelik, Valilik Toplantıda Salonu’ndaki yaptığı açıklamada; "Niğde’mizin, Türkiye’mizin huzuru için mesai mefhumu gözetmeden gece gündüz demeden canla başla çalışıyor, çalışmaya da devam ediyoruz" dedi. Niğde İl Emniyet Müdürü Adnan Özdemir ve İl Jandarma Alay Komutanı Jandarma Albay Gürol Okyar’la birlikte basın mensuplarına kentin 4 aylık bilançosunu açıklayan Vali Çelik Niğde’de bin 294 emniyet ve 741 jandarma mensubu olmak üzere toplam 2 bin 35 personelin görev yaptığını ifade etti. Vali Çelik açıklamasında; "2024 yılı ilk 4 aylık geçen sürede ilimizde meydana gelen terör, kaçakçılık ve organize suçlar, narkotik, göçmen kaçakçılığı, siber suçlar, asayiş suçları ve trafik kontrollerine yönelik çalışmalara baktığımız zaman, 4 ayda terör örgütlerine yönelik yapılan çalışmalarda 19 operasyon düzenlenmiş, 19 şahıs yakalanmış, 1 şahıs tutuklamış,1 şahıs adli kontrol almış, 17 şahıs serbest bırakılmıştır. Terörden aranması olan 5 şahıs yakalanmış olup 4 şahıs tutuklanmış, 1 şahıs sınır dışı işlemleri için il göç idaresine teslim edilmiştir. Kaçakçılık ve organize suçlarla mücadelede 69 operasyon düzenlenmiş, 94 şahıs yakalanmış, 2 şahıs tutuklanmıştır. Bu operasyonlarda 103 adet tabanca, 50 adet fişek, 195 bin 199 paket kaçak sigara, 8 milyon 875 bin adet makaron, 110 adet cep telefonu, bin 77 adet emtia, 222 adet tarihi eser ve 147 şişe içki ele geçirilmiştir. Narkotik suçlarla mücadelede ise 305 operasyon düzenlenmiş, 352 şahıs yakalanmış, 57 şahıs tutuklanmış, 21 şahıs adli kontrol şartıyla, 274 şahıs ise serbest bırakılmıştır" dedi. Göçmen kaçakçılığı ile mücadele çerçevesinde Niğde’de 2024 yılının ilk 4 ayında yapılan 30 operasyonda 24 şahsın yakalandığını belirten Vali Çelik, bu süreçte 108 düzensiz göçmenin yakalanarak Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edildiğini de belirtti. "Siber suçlar çerçevesinde ise ilk 4 ayda Niğde’de 5 operasyon düzenlenirken bu operasyonlarda 16 şahıs yakalandı, 3 şahıs tutuklandı, 4 şahıs ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı" diyen Vali Çelik; Niğde’de gerçekleşen 3 bin 746 asayiş olayının 3 bin 513’ünün aydınlatıldığını, olayların aydınlatılma oranının ortalamasının yüzde 94 olduğunu söyledi. Kentte ilk 4 aydaki 865 trafik kazasının meydana geldiğini belirten Vali Çelik bu kazalar neticesinde 601 kişinin yaralandığını, 12 kişinin ise hayatını kaybettiğini ifade etti.
Denizli Denizli’de 15 gündür süren patlamalar sona erdi Denizli’de jeotermal sondaj esnasında meydana gelen karbonmonoksit patlamaları 15 günün sonunda kapatıldı. Vana ve beton yardımıyla kapatılan kuyudaki patlamaları kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesine açıklık getiren Jeoloji Mühendisi Barış Semiz, "Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil" dedi. Denizli’nin Sarayköy ilçesi Sakarya Mahallesi Yeni Babadağ Caddesi üzerinde devam eden jeotermal sondaj çalışmalarında 29 Nisan günü patlama meydana geldi. Bin 260 metre derinliğe ulaşıldığı esnada meydana gelen patlamalarda açığa çıkan karbonmonoksit gazı metrelerce yüksekliğe ulaştığı görüldü. 14 gün boyunca aralıksız süren patlamalar 15. gününde kontrol altına alındı. Basıncın düşmesiyle harekete geçen mühendisler, kuyudaki basınca dayanıklı vana beton yardımıyla kuyuyu kapatmayı başardı. Konuyu ilişkin açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Mineraloji-Petrografi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Semiz, "Kuyu yaklaşık bin 260 metre seviyelerindeyken kuvvetli bir gaz gelinimi sonucunda bu patlama gerçekleşmiştir. Jeotermal kuyu sondajlarında bu tarz riskler her zaman vardır. Daha önceki süreçlerde yine aynı bölgede Duacılı bölgesinde bu tarz bir gaz patlamasının yaşandığını biliyoruz. Orada bu boyuta gelmeden önlendi. Böyle bir gaz gelinimi ihtimalini öngörerek işlemin daha dikkatli yapılması gerekirdi. Bu şekilde öngörülemeyen risklerde gaz kesici, patlamayı engelleyici bir vananın düzgün ve aktif bir şekilde çalışıyor olması gerekir. Bu şekilde çalışan bir sistem olsaydı bu önlenebilirdi" dedi. "Depremle ilişkilendirilmesi doğru bir yaklaşım değil" Patlamaların kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesi hakkında konuşan Doç. Dr. Semiz, "Burada obruk oluşmaz çünkü bin 260 metreden bahsediyoruz. Çok derindeki bir boşluktan bahsediyoruz. Obruklar 15-20 metre seviyelerindeki boşlukların çökmesiyle oluşur. Burada obruk söz konusu olamaz. Bu aynı şekilde depremin habercisi ya da burada deprem, sismik bir hareketlilik oluyor diye de değerlendirmemek lazım. Zaten buradaki rezervde yoğun bir gaz var. Hemen karşı bölgesinde Kızılyer’de gaz üretim tesisi var. Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil” ifadelerini kullandı.
Denizli Denizli’de 15 gündür süren patlamalar sona erdi Denizli’de jeotermal sondaj esnasında meydana gelen karbonmonoksit patlamaları 15 günün sonunda kapatıldı. Vana ve beton yardımıyla kapatılan kuyudaki patlamaları kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesine açıklık getiren Jeoloji Mühendisi Barış Semiz, “Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil” dedi. Denizli’nin Sarayköy ilçesi Sakarya Mahallesi Yeni Babadağ Caddesi üzerinde devam eden jeotermal sondaj çalışmalarında 29 Nisan günü patlama meydana geldi. Bin 260 metre derinliğe ulaşıldığı esnada meydana gelen patlamalarda açığa çıkan karbonmonoksit gazı metrelerce yüksekliğe ulaştığı görüldü. 14 gün boyunca aralıksız süren patlamalar 15. gününde kontrol altına alındı. Basıncın düşmesiyle harekete geçen mühendisler, kuyudaki basınca dayanıklı vana beton yardımıyla kuyuyu kapatmayı başardı. Konuyu ilişkin açıklamalarda bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Mineraloji-Petrografi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Semiz, “Kuyu yaklaşık bin 260 metre seviyelerindeyken kuvvetli bir gaz gelinimi sonucunda bu patlama gerçekleşmiştir. Jeotermal kuyu sondajlarında bu tarz riskler her zaman vardır. Daha önceki süreçlerde yine aynı bölgede Duacılı bölgesinde bu tarz bir gaz patlamasının yaşandığını biliyoruz. Orada bu boyuta gelmeden önlendi. Böyle bir gaz gelinimi ihtimalini öngörerek işlemin daha dikkatli yapılması gerekirdi. Bu şekilde öngörülemeyen risklerde gaz kesici, patlamayı engelleyici bir vananın düzgün ve aktif bir şekilde çalışıyor olması gerekir. Bu şekilde çalışan bir sistem olsaydı bu önlenebilirdi” dedi. “Depremle ilişkilendirilmesi doğru bir yaklaşım değil” Patlamaların kamuoyunda depremle ilişkilendirilmesi hakkında konuşan Doç. Dr. Semiz, “Burada obruk oluşmaz çünkü bin 260 metreden bahsediyoruz. Çok derindeki bir boşluktan bahsediyoruz. Obruklar 15-20 metre seviyelerindeki boşlukların çökmesiyle oluşur. Burada obruk söz konusu olamaz. Bu aynı şekilde depremin habercisi ya da burada deprem, sismil bir hareketlilik oluyor diye de değerlendirmemek lazım. Zaten buradaki rezervde yoğun bir gaz var. Hemen karşı bölgesinde Kızılyer’de gaz üretim tesisi var. Herhangi bir deprem üretmesi, deprem tetikleyici ve ya buradan gaz çıktı depremi rahatlatacak diye bir yaklaşım doğru değil” ifadelerini kullandı.
Edirne Kapıkule’den geçen şişme botlar Bulgar gümrüğüne takıldı Edirne’de bulunan Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıkış yaparak, Bulgaristan’ın Kaptan Andreevo Sınır Kapısı’na giden otobüslerde yapılan incelemelerde beyan edilmemiş şişme botlar ve 3 mekanik pompa ele geçirildi. Bulgaristan sınır ekipleri ülkeye giriş yapan bir özel araç, kargo minibüsü ve otobüste şişme botları ele geçirdi. ilk olayda Türkiye’den İsveç’e tek başına seyahat eden Türk ve İsveçli çifte vatandaşlık sahibi bir adamın kullandığı yabancı plakalı bir araba yapılan "risk analizi" yöntemine göre, 3 x 8 metre boyutlarında şişme bot ele geçirildi. İkinci olayda Türkiye’den Hollanda’ya giden kargo minibüsü incelendi. Bulgar vatandaşı olan sürücü, taşınan mallara ilişkin düzenli belgeleri ibraz etti. Aracın, taşınan kargodaki olağandışı yoğunlukları tespit eden X-ray ekipmanıyla tarandı. Daha sonra yapılan fiziki kontrol sırasında gümrük görevlileri, kargo ambarında diğer eşyaların arasına gizlenmiş 1 adet şişme bot buldu. Son olayda Türkiye’den ülkeye giren Türk plakalı bir otobüsü kontrol edildi. Sürücü ve 16 yolcu, yanlarında sadece kişisel eşya bulunduğunu, beyan edecekleri bir şey olmadığını ifade etti. İnceleme sırasında bagaj bölmesinde3 adet şişme bot ve bunlara ait üç adet mekanik pompanın bulunduğu paketlerin saklandığı tespit edildi. Beyan edilmeyen eşyaların Türk vatandaşı otobüs şoförüne ait olduğu belirlendi. Bir günde 9 şişle bot yakalandı Bir gün içerisinde yapılan incelemede Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda 9 beyan edilmemiş şişme bot ve 3 mekanik pompa yakalandı. "Küçük tekneler" olarak adlandırılan bu küçük şişme botların son yıllarda göçmenleri Manş Denizi üzerinden Avrupa Birliği ülkelerinden İngiltere’ye yasa dışı bir şekilde taşımak için tercih edilen bir yöntem olduğu, Avrupa Birliği dışında üretilen, çoğu zaman güvenlik standartlarını karşılamayan ucuz ama düşük kaliteli tekneler satın alındığı belirtildi. Bu, gemilerin aşırı yüklenmesiyle birlikte, Manş Denizi’ni tehlikeli bir şekilde geçmeye çalışan kişilerin ölümüyle sonuçlanan birçok kazaya neden olduğu bildirildi. İhlalcilere, gümrük makamlarının bilgisi ve izni olmadan malları sınırından geçirmeye çalıştıkları için Gümrük Yasası uyarınca işlem yapıldı.
Aydın Aydın Eczacı Odası Başkanı Kararslan: “Eczacı varsa hayat var” Aydın’ın Efeler ilçesinde 14 Mayıs Eczacılık Bayramı kapsamında düzenlenen kahvaltıda konuşan 21. Bölge Aydın Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkan Sefa Kararslan, “Sağlığı ve sağlıklı hayat hakkını savunuyoruz. O nedenle bu yılki Eczacılık Haftamızın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirledik” dedi. 21. Bölge Aydın Eczacı Odası, 14 Mayıs Eczacılık Bayramı etkinlikleri kapsamında bir dizi etkinlik düzenledi. Aydınlı eczacılar düzenlenen etkinlik kapsamında kahvaltılı programda bir araya geldi. Etkinlikler gün boyunca plaket töreni ile devam ederek, akşam düzenlenecek kokteyl ile sona erecek. Sabah kahvaltı programında Aydın’daki eczacılar ile bir araya gelen 21 Bölge Aydın Eczacı Odası Başkanı Sefa Karaarslan, “Meslekî tarihimizde özel bir yere sahip olan bugünü, kamuda, sanayide ve eczanelerinde görev yapan 50 bini aşkın meslektaşımız ile birlikte kutlamanın gururunu yaşıyoruz. 185 yıldır kanıta dayalı bilimsel çalışmaların ışığında üstlendiğimiz tarihi miras, sağlıklı yaşam hakkını savunan toplumsal misyon ve çağın gereklerini takip eden gelecek vizyonumuzla topluma şifa dağıtan bir mesleğin mensupları olmanın sorumluluğunu taşıyoruz” dedi. “Gazze’de insanlık tarihinin en acımasız katliamı yaşanıyor” “Gazze’de insanlık tarihinin en ağır, en karanlık ve en acımasız katliamlarından biri yaşanıyor” diyerek sözlerine devam eden Karaarslan, “Bizler insan hayatını korumayı kendisine ilke edinmiş bir mesleğin temsilcileri olarak masum sivilleri hedef alan, binlerce Filistinlinin yaşamını kaybetmesine, yaralanmasına yol açan bu saldırıları en ağır şekilde lanetliyoruz. Bir an önce uluslararası hukuka ve temel insan haklarına aykırı bu insanlık dramının sona erdirilmesi ve bölgede yeniden barış ortamının tesis edilmesi için bütün dünya ülkelerini, uluslararası kuruluşları bir kez daha, acilen göreve davet ediyoruz” açıklamasında bulundu. “Eczacı varsa hayat var” Karaarslan konuşmasının devamında, “İlacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar geçen her aşamada, yetkinlik sahibi 50 bini aşkın meslektaşımızla, 185 yıldır aklın ve bilimin yolundan şaşmadan halkımızın en yakın sağlık danışmanı olmaya devam ediyoruz. Kamuda, akademide, ilaç sanayiinde ve eczanelerimizde güvenilir ve kolay erişilebilir ilaç hakkını savunuyoruz. Sağlığı ve sağlıklı hayat hakkını savunuyoruz. O nedenle bu yılki Eczacılık Haftamızın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirledik. Meslektaşlarımızın üstlendiği kritik roller, önce pandemide ardından büyük deprem felaketinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda çok daha net biçimde görüldü. Yani eczacılar sağlık otoritesinin geçiştirmesiyle, görmezden gelmesiyle kaybolup gidecek, görünmez olacak bir meslek grubu değildir, eczacılar sağlık sisteminin en hayati can damarlarından birisidir” dedi. “Hastaların ilaçlara erişimi sağlanmalıdır” “Hastalarımızın tedavileri için ihtiyaç duydukları ilaçlara erişimi sağlanmalıdır” diyen Karaarslan, “Ödemek durumunda kaldıkları ek tedavi maliyetleri azaltılmalıdır. Zamanında ve doğru müdahalelerle hastalıkların tedavisi ve engellemesi adına Ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda pay ayrılması zaruridir. Bir süredir gündemde olan kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin çalışmaları mali disiplinin sağlanması, yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli buluyoruz. Ancak biraz önce ifade ettiğim gibi sosyal güvenlik açıklarını kapatmak, enflasyon hedeflerini tutturmak adına toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir tasarruf tedbiri alınmamalıdır. Halk sağlığını koruma gayretindeki bir meslek grubunun temsilcileri olarak bu uyarıyı yapmayı görev biliyoruz ve diyoruz ki; sağlıktan tasarruf olmaz. Hastaların bakım kalitesi ve güvenliğini sağlama, halk sağlığını koruma, ilaca güvenli ve akılcı erişimi garanti etme gibi rolleri üstlenen bir eczacı işgücü modeli, sağlık sistemimizin üzerindeki yükleri hafifleteceği gibi sistemin ekonomik anlamda sürdürülebilirliğine de büyük katkı sağlayacaktır. Yerli ve milli ilaç üretimi konusu çok önem verdiğimiz konu başlıklarından birisidir. Daha önce de dile getirdik, dışa bağımlı olmayan bir ilaç sanayi hedefi, bütün ilaç sektörünün ana hedeflerinden biri olmalıdır” şeklinde konuştu. “Yeni mezunlar için istihdam politikaları hayata geçirilmeli” “Yeni mezunlar için, artık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmeli” diyerek sözlerine devam eden Başkan Karaarslan, “Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde, ilaç sanayinde, dağıtım kanallarında ve ilaca ilişkin hizmetlerin yürütüldüğü her alanda eczacı sayısı artırılmalıdır. Kamuda daha fazla eczacı istihdam edilmesi hastalarımızın daha etkin ilaç eczacılık hizmeti almasına katkı sağlayacaktır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan eczacıların daha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmelidir” dedi.