SPOR - 29 Kasım 2025 Cumartesi 13:29

Balıköy Anadolu Lisesi’nden bilek güreşinde büyük başarı

A
A
A
Balıköy Anadolu Lisesi’nden bilek güreşinde büyük başarı

Kütahya’da düzenlenen okul sporları bilek güreşi müsabakalarında Balıköy Anadolu Lisesi başarısı ile gururlandırdı.


Liseler arası müsabakalarda gösterdiği üstün performansla Balıköy Anadolu Lisesi, toplam 3 birincilik, 2 ikincilik, 3 üçüncülük ve 5 dördüncülük kazanarak, Ege Bölgesi finallerine katılım hakkı kazandı.


Okulun bu başarısında büyük pay sahibi olan birinci olan öğrenciler, Kütahya’yı ve özellikle Tavşanlı ilçesini temsil etmek üzere Ege Bölgesi Finalleri’ne katılma hakkı kazandı. Öğrencileri bu önemli başarıya hazırlayan Beden Eğitimi Öğretmeni Harun Türkyılmaz’ın özverili çalışmaları ve rehberliği takdire şayan bulundu.


Balıköy Anadolu Lisesi, Ege Bölgesi Finalleri’nde de Kütahya ve Tavşanlı’yı en iyi şekilde temsil etmeyi hedefliyor.



Balıköy Anadolu Lisesi’nden bilek güreşinde büyük başarı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Çorum’da iki baraj kuruma noktasına geldi: Belediyeden tasarruf çağrısı Çorum’da sonbaharda yağışların mevsim normallerinin altında olması sebebiyle içme ve sulama ihtiyacını karşılayan bir barajda su seviyesi yüzde 0,32, bir barajda ise yüzde 1,41’e düştü. Çorum Belediyesi’nden vatandaşlara tasarruf çağrısı yapılarak yaklaşan tehlikeye dikkat çekildi. Çorum’da yaz ve sonbahar mevsimindeki yağışların mevsim normallerinin altında olması barajları kuruma noktasına getirdi. Paylaşılan son verilere göre, kentte içme suyu ihtiyacının karşılandığı Çomar Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 37,96, Yeni Hayat Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 14,27, Hatap Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 1,41, Koçhisar Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 0,32’e geriledi. 4 barajdaki toplam su miktarının ise yaklaşık 6 milyon 610 bin metreküpe düştüğü belirtildi. Hatap Barajı’nda havadan çekilen görüntüler ise kuraklığın boyutunu gözler önüne serdi. Barajın kurumasıyla eski yol ve tarlarlar gün yüzüne çıktı. Tasarruf çağrısı yapıldı Vatandaşların su kesintisi yaşaması için yatırımlarını hız kesmeden sürdüren Çorum Belediyesi’nden yapılan açıklamada ise vatandaşlara tasarruf yapmaları için çağrıda bulunuldu. Kesintisiz su temini için çalışmaların devam edeceğinin vurgulandığı açıklamada, vatandaşlardan günlük yaşamda daha duyarlı olmaları istendi. Suyun her zamankinden daha temkinli, özenli ve israf edilmeden kullanılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, muslukların gereksiz yere açık bırakılmaması, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tam kapasiteyle çalıştırılması, bahçe ve araç yıkamalarında içme suyunun kullanılmaması çağrısında bulunuldu. Suyun önemine dikkat çekilen açıklamada, "Çorum’da su hepimiz için en temel ihtiyaçtır. Ancak son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle barajlarımızda su seviyeleri oldukça düşmüştür. Bu doluluk oranları, birçok büyükşehir dâhil olmak üzere pek çok belediyeyi zorunlu su kesintilerine gitmek zorunda bırakmıştır. Buna rağmen vatandaşlarımızı susuz bırakmamak için büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Yeni sondajlar yapıyor, barajlarımızın ölü hacimlerini kullanıyor ve artan arıtma maliyetlerini göze alarak suyu şehrimize ulaştırıyoruz. Yüksek terfilerle ve 60 kilometreyi bulan hatlardan suyu Çorum’a getiriyoruz. Tüm bu zorluklara rağmen önceliğimiz her zaman siz değerli halkımıza kesintisiz su temin etmektir" ifadelerine yer verildi.
Ankara Bakan Güler: "PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı" Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "TSK olarak biz PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık" dedi.Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, yıl sonu değerlendirme toplantısı çerçevesinde Ankara’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Güler, Bakanlığının 2025 yılı faaliyetlerinin yanı sıra 2026 yılına ilişkin yapılan hazırlıklara ilişkin açıklamalarda bulundu."Yıl başından bugüne kadar 105 PKK’lı fesih kararından itibaren ise 69 PKK’lı terörist teslim olmuştur"Güler, 2025 yılının Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) üstün gayretleriyle sürdürülen terörle mücadelede elde edilen başarıların neticesinde yeni bir sürecin başladığı bir yıl olduğunun altını çizerek, "Terör örgütünün fesih kararı sonrası teslim olan terörist sayısında artış olduğunu da izliyoruz. Yıl başından bugüne kadar 105 PKK’lı fesih kararından itibaren ise 69 PKK’lı terörist teslim olmuştur. Sınırlarımızda ve ötesinde arazi arama-tarama mağara sığınak barınak ile mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarımız devam ediyor. Nihai hedefimiz 86 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır. Başta PKK-YPG-SDG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına farklı adlar altında faaliyet göstermesine kısacası hiçbir terör oluşumuna ve oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim" ifadelerine yer verdi.Irak ile ilişkilerin son dönemde heyetler arası karşılıklı ziyaretler ve imzalanan anlaşmalarla birlikte olumlu yönde ivme kazandığına dikkati çeken Güler, bölgenin terörden arındırılmasına ilişkin hem Merkezi Irak Hükümeti hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile anlayış birliği sağlandığını dile getirdi."SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu gerekmektedir"Güler, Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele edilmesinin Türkiye’nin milli güvenliği açısından hayati önemde olduğunu dile getirerek, "SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu, ayrılıkçı ve adem-i merkeziyetçi söylemi terk etmesi, merkezi otoriteye bağlanması, ayrıca sahada paralel güvenlik yapılarının kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye olarak, süreci en başından itibaren çok yakından ve titizlikle takip ediyoruz" diye konuştu."İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak çözemeyeceğini idrak etmeli"İsrail’in son dönemde benimsediği, şüpheci güvenlik anlayışına dayalı, Suriye hükümeti aleyhine devlet dışı aktörleri kışkırtıcı ve orantısız güç kullanan yaklaşımının, bölgedeki dengeleri daha da zedelemediğini aktaran Güler, "İsrail’in nefret dili kullanarak Türkiye’yi bölge için tehdit gösteren açıklamalarının aksine Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, istikrarın korunmasına ve terörle mücadele hedefine odaklanmıştır. Buna karşın, İsrail’in sürdürdüğü istikrarsızlaştırıcı askerî tutum ve oluşturmak istediği Suriye, Türkiye’nin de doğrudan millî güvenliğini etkileyen bir tehdit alanı oluşturmaktadır. İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak, onu istikrarsızlaştırarak çözemeyeceğini idrak etmeli; Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği temelinde, iyi komşuluk ve mütekabiliyet prensiplerine uygun olarak ilişki kurmalıdır" ifadelerine yer verdi."Hudutlarda 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde yakalandı"Hudutların mevcut ve muhtemel tehditlere göre alınan tedbirlerin sürekli olarak yenilendiği bir anlayışla ve dünya standartlarında korunduğunu söyleyen Güler, "Hudutlarımızda yasa dışı geçişler kaçakçılık ve diğer tüm tehditlere karşı sürdürülen etkin mücadele kapsamında 1 Ocak’tan itibaren 65 bin 350 kişinin geçişi engellenmiş yakalanan 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir" dedi.Türkiye’nin sınır güvenlik sisteminin olağanüstü gayreti teknolojik altyapının sürekli geliştirilmesi ve çok katmanlı güvenlik anlayışıyla etkileyici ve örnek seviyede olduğunu söyleyen Güler, hudut güvenlik sistemimiz pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan bir model haline de geldiğini belirtti.Güler, TSK’nın Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin milli çıkarlar doğrultusunda yürütüldüğünü ve uluslararası hukuka dayalı, yapıcı ve sorumlu bir duruş da sergilendiğini kaydederek, "Yunanistan’ın bölgede zaman zaman gündeme getirdiği tek taraflı girişimlere karşı da gerekli diplomatik adımlar atılmakta uluslararası hukuk temelinde ve mütekabiliyet esasıyla her türlü tedbir tavizsiz şekilde hayata geçirilmektedir. Zaman zaman iki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı çalışmaları sekteye uğratmaya yönelik eylem ve söylemlerle karşılaşıyoruz. Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabası içinde olanlar tehdit paranoyasından kurtulmalı süreci baltalamaktan vazgeçmelidirler. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır" değerlendirmesinde bulundu."Türkiye’nin KKTC’nin haklarını korumak için her türlü askerî ve siyasi tedbiri alma kararlılığı tamdır"Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlamaya yönelik hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağının da altını çizen Güler, bu doğrultuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini de aynı hassasiyetle savunduklarını söyledi. Güler, "Ada’da adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün yegâne yolu Kıbrıs Türklerinin iki devletli eşit, egemen ve eşit uluslararası statüsünün tanınması olduğu gerçeğini uluslararası platformlarda tüm muhataplarımıza açık ve net şekilde ifade ediyoruz. Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bölge içinden veya dışından aktörlerle geliştirmeye çalıştığı askerî ve siyasi iş birlikleri ile silahlanma faaliyetlerinin Ada’daki barış ortamına hizmet etmediği aksine gerginliği tırmandırdığı da açıktır. Anavatan ve garantör ülke olarak Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini korumak için her türlü askerî ve siyasi tedbiri alma kararlılığı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tamdır" dedi."Türkiye, Gazze’de güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmak için hazır"Türkiye’nin İsrail’in Filistin halkına yönelik işgal ilhak politikalarının sona ermesi çağrısında bulunduğunu ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşı uluslararası toplumu sorumluluk almaya davet ettiğini söyleyen Güler, bu çerçevede Ekim ayında Türkiye’nin de yoğun çabasıyla İsrail ve Filistin arasında ateşkese varıldığını hatırlattı. Güler, "Gazze’de insani yardım faaliyetlerine katılmak, güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmak için devletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde tüm kurumları ile her türlü platformda her zaman yardıma hazır olduğunu dile getirmek istiyorum" dedi.Karadeniz’de, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bölgesel güvenlik ve istikrar açısından hassasiyetini koruduğunu söyleyen Güler, Türkiye savaşın başladığı ilk günden bu yana "Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz" anlayışıyla adil bir barışın tesisine yönelik çok boyutlu ve samimi girişimlerini sürdürdüğünü söyledi.Güler, bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tarafsız dikkatli ve tavizsiz bir şekilde uygulamaya devam ettiklerini dile getirdi.Türkiye’nin NATO’ya katkısının ve taahhütlerinin kesintisiz ve örnek teşkil edecek bir şekilde başarıyla sürdüğünü söyleyerek, "Bu kapsamda ülkemiz, 2025 yılında NATO’nun Deniz Komuta Kontrol yapısındaki 5 görev gücünden 2’sinin komutasını üstlenmiş, yılın ilk yarısında Akdeniz ve Ege’deki NATO deniz görev gruplarına komuta etmiş, Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Polonya’daki İleri Kara Birliklerine aktif katkılar sağlamıştır. NATO Mukabele Kuvveti Hava Komuta Kontrol, NATO Amfibi Görev Kuvveti Komutanlığı ve Çıkarma Kuvveti Komutanlığı görevlerini 2025-2026 döneminde yürüteceğiz" ifadelerini kullandı.TSK’nın yüksek hazırlık seviyesini muhafaza etmek, etkinliğini ve caydırıcılığını daha da artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü de söyleyen Güler, şu ifadelere yer verdi:"Kara Kuvvetlerimiz, 16 bölgede aynı anda harekât icra etmiş ve etmekte, Deniz Kuvvetlerimiz, 141 bin saat seyir gerçekleştirmiş, Hava Kuvvetlerimiz, 75 bin 647 sorti, 120 bin 649 saat uçuş yapmıştır. Farklı coğrafyalarda 70 bin personel ile 20 görev icra edilmektedir. 1 Ocak’tan itibaren 43’ü NATO, 29’u Millî, 59’u Davet ve 24’ü Özel olmak üzere toplam 155 tatbikat icra edilmiştir."Güler, İspanya ile yapılan Hürjet ve Endonezya ile yapılan Millî Muharip Uçak (KAAN) anlaşmalarının, Açık Deniz Karakol Gemisi Akhisar’ın NATO ve AB üyesi bir ülkeye yapılan ilk muharip gemi ihracatı kapsamında Romanya’ya satışı, seri üretimine başlanan Altay tankının Türkiye’nin Savunma Sanayi alanındaki gelişimini ortaya koyduğunu söyledi.Bayraktar Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı’nın, Aselsan üretimi Murad Aesa radarını kullanarak Karadeniz’de TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilen Gökdoğan Görüş Ötesi Hava-Hava Füzesi ile dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini ve havadaki hedefi başarıyla imha ettiğini hatırlatan Güler, KAAN, Hürjet ve Kızılelma’yla ilgili olarak dost ve müttefik ülkelerden yoğun talep geldiğini dile getirdi.Güler, şu ifadelere yer verdi:"Millî Uçak Gemimizin üretilmesi çalışmalarına, çelik kubbenin de bir parçası olarak hava savunma yeteneklerimize önemli katkılar sağlayacak TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi ile ’Millî Denizaltı’mızın (MİLDEN) ilk test bloğu inşalarına da başlanmıştır. ASFAT Anonim Şirketimiz, hem yurt içinde hem de dost ve müttefik ülkelerle yürütülen kritik projelerde büyük başarılara da imza atmaktadır. Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketimiz ise sahip olduğu köklü tecrübe ve teknik altyapı ile millî mühimmat üretimini geliştirmeye devam etmektedir. Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan gerçeklikten uzak, maksatlı ve sistematik dezenformasyon çabalarını yakından takip etmekteyiz.""SDG konusunda ABD ile görüş farklılığımız azalıyor"Toplantı, Bakan Güler’in açıklamalarının ardından basın mensuplarının soru-cevap bölümüyle devam etti.Güler, SDG konusunda ABD ile görüş ayrılığı olup olmadığına ilişkin sorulan soruya, "SDG’nin entegrasyonu konusunda ABD ile görüşmelerimiz devam ediyor. ABD’nin düşünceleri epey değişti. ABD’li dostlarımız şu anda gerçekleri daha iyi görüyor ve bu konudaki görüş farklılığımız azalıyor. Biz ne istediğimizi açık açık ifade ettik. Bu konudan geri adım yok. Mutlak surette Suriye ordusuna entegre olacaklar. SDG de entegrasyondan bahsediyor ama onların bahsettiği birlik halinde entegrasyon. Birlik olarak değil ferdi olarak entegre olmaları lazım. Aksi halde bunun adı entegrasyon olmaz" diye konuştu.SDG’nin Suriye ordusuna entegre olmaması halinde ise Bakan Güler, "İhtiyaç duyulduğunda gerekeni kimseye sormadan yaparız" dedi.Suriye’ye terörle mücadele konusunda eğitim verildiğini hatırlatan Güler, "Azerbaycan’a, Libya’ya ve Somali’ye eğitim desteğini nasıl sağladıysak aynısını onlara da sağlayabiliriz. Eğitimlerine Türkiye’de başladık ve devam ediyoruz. Suriye’nin terörle mücadelesine yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz" şeklinde konuştu."PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı"Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin soruları da yanıtlayan Güler, "TSK olarak biz PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık. Biz şimdi Terörsüz Türkiye hedefine başarıyla ulaşarak kardeşliğimizin sürekli olmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızın şundan emin olması gerekir; TSK, Bakanlığımız, devletimizin ilgili birimleri bu süreçte ne olup bittiğinin farkındadır. Geçmişte terörle mücadelede sarf ettiğimiz dikkati aynı hassasiyetle bugün de terörsüz Türkiye sürecinde sarf ediyoruz. Süreç terör örgütünün istediği şekilde değil, devletimizin belirlediği ve istediği şekilde devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.İsrail-İran savaşı esnasında İran’daki PJAK’lı teröristlerin, İran’da yönetimin değişeceğini düşündüğünü söyleyen Güler, "İsrail-İran arasındaki çatışma istedikleri şekilde sonuçlanmadı ve İran PJAK’a operasyon yaparak ağır zayiat verdirdi. Terör örgütü PKK, silah bırakma açıklamasının ardından Irak’ın kuzeyinden birçok terörist ve silah-mühimmatı İran’a aktarmaya çalıştı. Biz bunları her gün İran’a bildirdik. Onlar da fırsat buldukça operasyonlar icra ediyorlar. İran da bu vesileyle terör örgütü PJAK’ın gerçek yüzünü daha iyi görmüş oldu" ifadelerine yer verdi."Düşen C-130 tipi kargo uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ’ta incelenmeye devam ediyor"Azerbaycan’dan dönerken düşen C-130 kargo uçağına ilişkin de konuşan Güler, "1C-130’ları 1964’te kullanmaya başladık. O günden bu yana böyle bir kaza yaşanmamıştı. C-130’lar bugün hala dünyada en emniyetli uçaklar olarak tam 70 ülke tarafından kullanılıyor. Bu kazadan sonra bütün C-130 uçaklarımızın tamamını kontrole aldık. Bu kontrolü tamamlamayı müteakip uçaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Düşen uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ’ta incelenmeye devam ediyor. Kaza kırım heyetimiz de çalışmalarını sürdürüyor. Daha tamamlanmadı. Uçağımızın düşüş sebebi hakkında sonuç ne çıkarsa çıksın şeffaflıkla açıklayacağız" açıklamasında bulundu.Bakan Güler, 15 Aralık’ta F-16’lar tarafından vurularak düşürülen İHA’nın Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadeniz’de kullanılan bir İHA olduğunu ve kontrolden çıktığını dile getirdi. Enkaz arama çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Güler, İHA’nın enkazının ulaşıldığında yapılacak incelemeyle kamuoyunun bilgilendirileceğini söyledi."Eurofighter uçakları 2030’da 6 tane, 2031’de 8 tane, 2032’de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek"Türkiye’nin Eurofıghter tedarikine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Güler, şu ifadelere yer verdi:"Biz İngiltere ile yaptığımız anlaşma ile 20 tane yeni üretim Eurofighter uçağını satın alıyoruz. Üretilecek Eurofighter uçakları 2030’da 6 tane, 2031’de 8 tane, 2032’de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek. Ayrıca hem Katar hem de Umman ile Eurofighter uçağı tedariki görüşmelerimiz olumlu şekilde devam ediyor. Katar’dan alacağımız Eurofighterlar, çok az uçuşu olan hazır uçaklar. Katarlı kardeşlerimiz çok büyük anlayış gösteriyorlar. Bu uçakları Katar’daki mühimmat ve malzemeleri ile birlikte alacağız. Umman’dan alacağımız uçaklar da az uçuş yapmış uçaklar. Hangarlarda duruyorlar. Umman’dan tedarik edilecek uçakların AESA radarı, METEOR atma kabiliyeti ile güncel aviyonik sistemlerle modernize edilmesi gerekiyor. Modernizasyonun 12 uçak için 2028 yılında tamamlanmasını bekliyoruz. Biz Eurofighter uçaklarını Meteor füzeleriyle birlikte alıyoruz. Bu uçaklarda kendi milli yazılımlarımızla kendi mühimmatımızı da kullanabileceğiz. Bu süreçte de Meteor füzesinden daha iyisini yaparak, isterlerse de onlara satacağız.""Yunanistan’ın gayri askeri statüdeki adalara da hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberlere ilişkin bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz"Yunanistan, İsrail ve GKRY’nin bir araya gelmesinin ve anlaşmalar imzalamasının Türkiye için bir tehdit oluşturamayacağını söyleyen Güler, "Biz de birçok ülke ile anlaşmalar imzalıyoruz. Ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz. Gayri askeri statüdeki adalara da İsrail’den alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar, yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. Artık kadınları da askere alalım diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük bir sorun" değerlendirmesinde bulundu.
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise, "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Düzce Fotoğraf makinelerine verilen ömür Düzce’de yaşayan Mehmet Aygün, makine koleksiyonuyla fotoğrafçılığa ışık tutuyor. Tam 41 yıldır fotoğrafçılık yapan Aygün sahip olduğu makine koleksiyonuyla 1930’lu yıllardan dijital döneme kadar 200’den fazla fotoğraf makinesiyle dikkat çekiyor. Konya’dan Düzce’ye yerleşen Mehmet Aygün, geçirdiği rahatsızlıklar nedeniyle bir kolunu kaybetti ancak tutkusu olan fotoğrafçılığı hiç bırakmadı. Tam 41 yıldır fotoğrafçılık yapan 57 yaşındaki Mehmet Aygün, tutkusunu koleksiyon haline getirerek 1930’lu yıllardan günümüze kadar kullanılan fotoğraf makinelerini biriktirmeye başladı. Bu çerçevede koleksiyonunda analog ve dijital olmak üzere 200’den fazla makine bulunduran Aygün’ün Koleksiyonunda filmli makinelerden kartlı polaroid makinelere geçmişte kullanılan tele lenslerden sinema yansıtma makinelerine kadar birçok makine ve fotoğrafçılık teçhizatlarını koleksiyonunda barındırıyor. Koleksiyonu hakkında bilgiler veren Mehmet Aygün şunları söyledi, "Konya’da uzun süredir fotoğraf makinesi tamiri yapıyordum. Uzun yılardır sessiz, rahat bir il arıyordum. Kısmet Düzce’ymiş. Hem makinelerimi sergilemek hem de makine tamirimi burada yapmak istiyorum. Koleksiyonum ise fotoğraf makineleriyle alakalı. 1920’ler, 30’lardan gelen bir koleksiyona sahibim. Ne yazık ki Konya’da dükkanımda büyük bir yangın yaşadım. Koleksiyonumun büyük bir kısmı gitti. Ancak burada yüzde 10’u kadarı kaldı. İnsanlara da bu makineleri sergileyerek geçmişte kullanılan makineleri gösterme ihtiyacı hissettim. Bu sergide eskiye dayalı 150’ye yakın analog, yeni nesil dijital makinelerle birlikte 250-300 civarında makine var. Buradaki birçok makineyi gençlerimiz görmedi. Onların daha çok dijital makinelere merakları var. Eskiye dair film üretilmediği için dijital makinelere çok fazla talep var. İyi bir fotoğraf gözü olan analog makine ile dijital makine ile çekilen fotoğrafları ayırt edebilir. Bence analog. Neden? Dijital makinelerde çekilen fotoğraflarda planlar, fonlar ile çekilen konu içiçe geçer. Analog makinelerde ise alan derinliği, aradaki boşlukları fotoğraflarınızda görebilirsiniz. Analog makine ile dijital makine farkı budur. Dijital makinler günümüzde çok fazla ivme kazandı. Ve insanları birazda tembelleştirdi. Fotoğrafçılık aslında bir sanattır, uğraştır, bilgidir, bilgi birikimidir. Bunların yanına iyi de bir bakışınız ve perspektifinizde varsa iyi bir yerlere gelmiş olursunuz." Düzce’de dükkan açan Mehmet Aygün, makinelerini de burada meraklıları için sergilemeye başladı.