GÜNDEM - 16 Aralık 2025 Salı 10:09

Başkan Eyüp Kahveci’den şehit polis Alaattin Özdemir’in ailesine ziyaret

A
A
A
Başkan Eyüp Kahveci’den şehit polis Alaattin Özdemir’in ailesine ziyaret

Kütahya Belediye Başkanı Eyüp Kahveci, şehit Polis Memuru Alaattin Özdemir’in şehadet yıl dönümünde ailesini ziyaret etti.


Gerçekleştirilen ziyarette, vatan uğruna canını feda eden tüm şehitler rahmet ve minnetle anılırken, şehit ailelerinin her zaman yanında olunduğu vurgulandı. Başkan Kahveci, şehitlerin emanetleri olan ailelere sahip çıkmanın devlet ve millet olarak en önemli görevlerden biri olduğunu ifade etti.


Ziyaret sırasında şehit Polis Memuru Alaattin Özdemir dualarla yad edilirken, "Vatan için verilen her nefes bizim için sonsuz bir gururdur" mesajı paylaşıldı.


Şehidin ruhu için edilen duaların ardından ziyaret sona erdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Bıçaklı dehşet olayında babanın tahliyesine Başsavcılıktan itiraz İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, boşanma aşamasındaki eşini görüntülü arayarak 3 yaşındaki çocuğunun boğazına bıçak dayama eylemi nedeniyle ’Kasten Öldürmeye Teşebbüs’ suçlamasıyla yargılanan sanık Şiyar Alpaslan hakkında verilen ev hapsi şeklindeki tahliye kararına itiraz etti. Kasım 2024’te boşanma aşamasındaki eşini görüntülü arayarak 3 yaşındaki oğlunun boğazına bıçak dayayıp ölümle tehdit eden Şiyar Alpaslan, sosyal medyadaki tepkiler üzerine İzmir’de yakalanıp tutuklanmış, hakkında başlangıçta ’Kasten yaralama’ ve ’Silahla tehdit’ suçlarından dava açılmıştı. Yargılama sürecinde sanık hakkında Ocak 2025’te verilen ilk tahliye kararı Başsavcılık itirazıyla bozulmuş, ardından dosya, eylemin niteliği gereği ’Kasten Öldürmeye Teşebbüs’ suçlamasıyla İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşınmış ve yargılanmasına bu suçtan devam edilmiştir. Şiyar Alpaslan’ın, 18 Kasım 2024 tarihinde eşine yönelik tehdit eylemiyle tutuklanmasının ardından devam eden yargılamasında bugün kritik bir gelişme yaşanmıştı. İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Şiyar Alpaslan’ın ev hapsi şeklindeki adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmetmişti. Başsavcılık Tahliyeyi ’Usul ve Yasaya Aykırı’ Buldu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aynı gün verdiği tahliye kararına karşı harekete geçti. Başsavcılık, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu değerlendirmesiyle itirazda bulundu. Başsavcılığın itiraz gerekçeleri arasında şunlar yer aldı: Dosya kapsamındaki mevcut delillerin durumu, sanığa isnat edilen ’Kasten Öldürmeye Teşebbüs’ suçunun niteliği ve ağırlığı, söz konusu suç için öngörülen yasal ceza sınırları, sanık hakkında tutukluluk tedbirinin devamını gerektiren nedenlerin hala mevcut olması. Başka suçtan hükümlü olduğu için cezaevinde kaldı Başsavcılığın itirazı sonrası sanık Şiyar Alpaslan, tahliye kararı verilmesine rağmen cezaevinden salıverilmedi. Alpaslan’ın, yargılandığı bu suç dosyasından bağımsız olarak başka suçlardan hükümlü bulunması nedeniyle tutukluluk halinin devam ettiği öğrenildi.
Denizli Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali başlıyor Merkezefendi Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali, bu yıl da dolu dolu içeriğiyle kapılarını açmaya hazırlanıyor. Festival, 19,20 ve 21 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek. Kültür ve sanat alanındaki faaliyetlerine devam eden Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara desteklerini sürdürüyor. Merkezefendi Belediyesi tarafından ilk kez 2021 yılında düzenlenen ve geleneksel hale gelen Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali, kapılarını açmaya hazırlanıyor. 250 standın yer alacağı, girişimci kadınların ürünlerini sergileyeceği yılbaşı konseptli festival, 19, 20 ve 21 Aralık tarihlerinde Merkezefendi Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Stantlar, 3 gün boyunca saat 22.00’ye kadar açık olacak. Kadın emeğini ve girişimciliğini desteklemeyi amaçlayan festival, üç gün boyunca söyleşilerden konserlere, atölyelerden çocuk etkinliklerine kadar zengin bir program düzenlenecek. Festival programı belli oldu Festival, 19 Aralık Cuma günü saat 12.30’da açılış töreniyle başlayacak. Aynı gün saat 20.00’de Güvenç Yıldırım sahne alarak müzikseverlerle buluşacak. 20 Aralık Cumartesi günü ise saat 13.00’te Ritmin Melekleri gösterisiyle devam edecek. Saat 15.00’te Suna Dumankaya ile söyleşi gerçekleştirilecek. Günün bir diğer söyleşisi ise saat 18.00’de Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı Kevser İrdem tarafından "Kelimelerin Hayatımıza Olan Büyülü Etkisi" başlığıyla yapılacak. Festivalin ikinci günü, saat 20.00’de sevilen sanatçı Cem Belevi’nin konseriyle sona erecek. Festivalin son günü olan 21 Aralık Pazar günü saat 13.00’te Uzman Doktor Betül Yılmaz ile "Zihin Atölyesi" söyleşisi düzenlenecek. Saat 15.00’te ise Ceren Özdemir "Darbuka Show" performansı gerçekleştirecek ve saat 17.30’da ise ‘Piyonlar’ isimli çocuk tiyatrosu minik izleyicilerle buluşacak. Üç gün boyunca girişimci kadınların büyük emekle hazırladığı el emeği ürünlerin satışa sunulacağı festival, her yaştan ziyaretçiye hitap eden etkinlikleriyle Merkezefendi’de üretimin, dayanışmanın ve paylaşımın buluşma noktası olacak. "Birlikte üretecek, birlikte güçleneceğiz" Düzenledikleri festivaller ile birçok girişimci kadının gelir elde ettiğini, iş yeri sahibi olduğunu belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Her geçen yıl daha da büyüyen ve artık Merkezefendi’mizin vazgeçilmez bir geleneğine dönüşen Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’mizi düzenlemekten büyük bir mutluluk ve heyecan duyuyoruz. Üç gün boyunca; müzikten söyleşilere, konserlerden atölye çalışmalarına uzanan dopdolu bir programla hemşerilerimizle bir araya geleceğiz. Girişimci kadınlarımızın büyük emek ve özveriyle hazırladığı el emeği ürünlerimizi bu festivalde halkımızla buluşturacağız. Bu güzel buluşmaya tüm hemşerilerimi davet ediyorum. 19-20-21 Aralık tarihlerinde Merkezefendi Kültür Merkezi’mizde bir araya gelecek, birlikte üretecek ve birlikte güçleneceğiz" dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Karadeniz’de sivil gemiler hedef alınmamalı, ikazlarımızı ilettik" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda gerçekleşen 16. Büyükelçiler Konferansı’nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın başarılı geçmesini dileyerek katılımcıları selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin devlet geleneğinde istişarenin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayarak, "Devlet aklı kavramı, istişare kültürünün zengin bir tecrübeden süzülerek uygulamaya geçirilmiş halidir. Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı’nın her konuda fikir teatisine, istişareye, müzakereye zemin oluşturduğunu görüyor, bundan da memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum" dedi. Konferansın düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her yıl olduğu gibi bu sene de konferansa titizlikle hazırlık yapan, inşallah icrasını da başarıyla gerçekleştireceğine yürekten inandığım Dışişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, konferansın tertiplenmesinde emeği geçen her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında, devletimizi ve milletimizi yurt dışında iftiharla temsil ederken terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarını rahmetle yâd ediyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın bu yıl "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, bölgesel ve küresel konjonktür dikkate alındığında bu üç kavramın son derece isabetli olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern diplomasinin temellerinin atıldığı Vestfalya Anlaşması’ndan bu yana uluslararası ilişkilerde büyük dönüşümler yaşandığını belirterek, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte geleneksel diplomasinin daha karmaşık, dijital ve kontrolü zor bir yapıya evrildiğini söyledi. Erdoğan, "Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da hem bölgemizde hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı" dedi. Uluslararası sistemin son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa, ardından çok kutupluluğa doğru ilerlediğini belirten Erdoğan, güç mücadelesinin daha da sertleştiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet kavramlarının söylem düzeyinde daha fazla gündeme gelse de, bu gelişmelerin insani krizleri, eşitsizliği ve çatışmaları çözmek yerine derinleştirdiğini vurguladı. Erdoğan, "Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor: Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" açıklamasını yaptı. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik ve yönetişim mimarisinin benzer trajedileri önlemeyi hedeflediğini ancak bu konuda tam başarı sağlanamadığını dile getiren Erdoğan, Ruanda, Bosna, Irak, Arakan, Somali ve Orta Afrika’daki örneklere işaret etti. Erdoğan, "Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti" dedi. "Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 600 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" değerlendirmesini yaptı. Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğünü, 170 binin üzerinde de yaralı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş; çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil; evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Şuraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz" dedi. Mevcut uluslararası kurumların büyük bölümünün işlevsiz hale geldiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost ve kardeşlerine yardım edebilmesi için ekonomik, askerî ve diplomatik bakımdan güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir dış politika izlediklerini belirterek, Hariciye Teşkilatı’na bu süreçte büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti Erdoğan, Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezî bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin 264 dış temsilciliğiyle dünyada geniş bir diplomatik ağa sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, dış politikada ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopmanın söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, "Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Şunu bir defa altını çizerek ifade etmek durumundayım: Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi işbirlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" şeklinde konuştu. "Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır" ABD Başkanı Donald Trump’la New York’ta yaptıkları toplantı sonrası başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini hatırlatan Erdoğan, "İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" değerlendirmesini yaptı. Suriye’de de benzer bir çaba içinde olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, hâlihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir" dedi. Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığının, bir başka sorun alanı olduğunu belirten Erdoğan, "DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükûmetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, millî birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz 1000 yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız" açıklamasını yaptı. Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimsenin taşıyamayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" dedi. Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerin bulunduğu her iki ülkenin bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirildiğini hatırlatan Erdoğan, "İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok insiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık" diye konuştu. "Gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olunduğunu kaydeden Erdoğan, son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırıların, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan, ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmayacağının altını çizerek, "Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz. Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" ifadelerini kullandı. Büyükelçilere hitap eden Erdoğan, "Sizler de görev yaptığınız yerlerde görüyorsunuz. Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni işbirliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Burada şunu da özellikle vurgulamak mecburiyetindeyim: Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" dedi. Ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Hâlihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" diye konuştu. Bir diğer hususun, terör örgütleri ve organize suç çeteleriyle mücadele olduğunu kaydeden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelenin aynı kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan, "Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir. Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizi, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. 2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "23 yıldır milletinin takdiriyle ülkesine hizmet eden bir siyasetçi ve devlet adamı olarak, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Yurdumuza uzak coğrafyalarda, aileniz ve vatanınızdan uzak bir şekilde, zor şartlarda özveriyle görev yapmakta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Sizlerin bu samimi çabalarının devletimiz, hükûmetimiz ve milletimiz nezdinde takdirle karşılandığını bilmenizi isterim. Ülkemize ve milletimize yaptığınız değerli hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarınızı aynı hassasiyet, aynı fedakarlık ve adanmışlık duygusuyla sürdürmenizi sizlerden istirham ediyorum. Ailelerinize de sizlere bu görevi yürütürken verdikleri destekten ötürü en kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi. Hariciye Teşkilatı’nın mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirebilmesi için eylül ayında yeni yerleşkesinin temellerini attıklarını kaydeden Erdoğan, "Dışişleri Bakanlığımızın yeni binasının, devletimizin köklü diplomasi geleneğini, gelecek vizyonunu ve milletimizin güçlü iradesini yansıtacak bir eser olacağına yürekten inanıyorum. Elbette bunları sizlerden beklerken biz de boş durmuyor, Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatlerinin olduğunu, devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde 91 lideri Türkiye’de ağırladıklarını bildirdi. Erdoğan, görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdiklerini, yine devlet ve hükûmet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptıklarını belirterek, "Yani, ’aşkla koşan yorulmaz’ şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabbim ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan yorulmadan, duraksamadan inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, ’Allah utandırmasın’ diyorum. 16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın bir kez daha bakanlığımızla birlikte ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.