ASAYİŞ - 20 Nisan 2025 Pazar 00:08

Kütahya’da arazöz ile otomobil çarpıştı: 1 ölü, 1 yaralı

A
A
A
Kütahya’da arazöz ile otomobil çarpıştı: 1 ölü, 1 yaralı

Kütahya’nın Simav ilçesinde arazöz ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında araç sürücüsü hayatını kaybetti, eşi yaralandı.


Edinilen bilgiye göre, yangın ihbarına giden A.B. idaresindeki Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait 43 KZ 692 plakalı arazöz, Hisarbey köyü yol ayrımında Bünyamin Gökgöz’ün (79) idaresindeki 34 BNY 28 plakalı otomobil ile çarpıştı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve güvenlik ekipleri sevk edildi. Kazada otomobil sürücüsü Bünyamin Gökgöz olay yerinde hayatını kaybederken, ağır yaralanan sürücünün eşi K. Gökgöz (73) sağlık ekiplerince kaldırıldığı Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.


Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Başkan Yıldırım: "Kalite ve güven inşa ediyoruz" Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Sektörel İstişare ve Rehberlik Komisyon Başkanı Remzi Yıldırım, "Kalite ve güven inşa ediyoruz. Bu nedenle iş disiplinini sadece bir kural değil, bir kültür olarak benimsemeliyiz" dedi. Başkan Yıldırım, DAİMFED merkez binasında basın toplantısı düzenledi. DAİMFED komisyon üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda, iş disiplininin yanı sıra, planlı ve kaliteli çalışmanın önemi anlatıldı. Şehrin hızlı bir kentleşme süreci geçirdiğini ifade eden Yıldırım, "İnşaat sektörü, disiplinin ve planlamanın en hayati olduğu alanlardan biridir. Çünkü biz sadece yapılar değil, aynı zamanda güvenlik, kalite ve güven inşa ediyoruz. Bu nedenle iş disiplinini sadece bir kural değil, bir kültür olarak benimsemeliyiz" diye konuştu. "Sözümüz taahhüttür" Her projenin temelinde doğru planlama, zamanında teslim, ekip çalışması ve şeffaf iletişimin son derece önemli olduğunu kaydeden Yıldırım, "Bir müteahhit olarak sözümüz, hem işverenimize, hem de çalıştığımız topluma verdiğimiz taahhüttür. Bu sözü yerine getirmek, işimize olan saygımızın göstergesidir. Her projenin temelinde doğru planlama, zamanında telim, ekip çalışması ve şeffaf iletişim yatar. Bir müteahhit olarak sözümüz, hem işverenimize, hem de çalıştığımız topluma verdiğimiz taahhüttür. Bu sözü yerine getirmek, işimize olan saygımızın göstergesidir. Unutmayalım ki; disiplinli çalışmak, yalnızca projelerin zamanında tamamlanmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kaliteyi arttırır, iş kazalarını azaltır ve sektörde güvenilir bir isim olmamızı sağlar. Hep birlikte, disiplinli, sorumlu ve kaliteli bir inşaat anlayışını daha da ileriye taşıyabiliriz" ifadelerini kullandı.
Bursa Müsilaj balıkçılara ağır darbe vurdu... Bursa’nın Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Dalarel, müsilaj nedeniyle ağları zararı görmeyen balıkçı olmadığını belirterek, ağ tamirlerine ciddi paralar harcadıklarını söyledi. Dalarel, denizlerde 15 Nisan’dan itibaren yasakların başladığını belirterek, yasağın 12 metreden büyük tenkeler için olduğunu, 12 metreden küçüklerin denizlere açılabildiğini belirtti. Eylül ayından bu yana görülen müsilajın Marmara Denizi kadar balıkçıların da kabusu olduğuna dikkati çeken Dalarel, müsilaj nedeniyle teknelerdeki motorların ciddi zarar gördüğünü anlattı. En büyük zararı da ağlara verdiğini vurgulayan Dalarel, şöyle konuştu: "Ağlarımızı patlattı. Denize açılıp ağı müsilaj nedeniyle zarar görmeyen balıkçı yok. Küçük balıkçıyı inanılmaz mağdur etti. 100 metre ağın değeri 10-15 lira arasında satılıyor. En küçük teknede bile en az 50-60 bin liralık ağ bulunur. Sezondan çıktık ağ tamiri sürüyor. Tüm kazancımızı ağ tamirine harcadık hatta cebimizden ilave harcama yaptık." Dalarel, 5-6 metrelik bir kayığın bile 200 bin liralık ağ taşıdığını belirterek, "Bu ağın tam onarıma girmesi gerekti. Onarımıa 100 bin lira harcadı balıkçılarımız. Bazen balıkçılar onarımıyla aynı fiyata geldiği için yenisini almak zorunda kaldı." dedi. 15 Nisan’da çinokap ve istavrit ağını atmaları gerektiğini ancak denizdeki müsilajın buna engel olduğunu ve atacak sağlam ağlarının da bulunmadığını dile getiren Dalarel, "Balık sezonda da çoktu şimdi de var ama biz halen ağ tamiriyle uğraşıyoruz. Kıyılar hasarlı ağlarla dolu." diye konuştu. 76 yaşındaki balıkçı ve ağ tamircisi Erdoğan Sezginer ise bu yıl Gemlik Körfezi balıkçısının müsilaj nedeniyle cebine 1 lira koyamadığına ve üzerine de ağ tamirine harcama yaptığına dikkati çekerek, "Denize açıldın, ağ attın, gittin geldin, mazot hepsi masraf. Ama elde balık yok çünkü müsilaj çok. Herkes ağ tamiri yaptırdı bu yıl. Müsilaj giderek yoğunlaşıyor. Günlük 3 bin lira veriliyor ağ tamirine, maliyeti yüksek." ifadesini kullandı.
Erzurum İrfan Meclisi’nin konuğu ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak oldu Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yürütücülüğünü yaptığı "İrfan Meclis"i altıncı kez toplandı. Meclisin konuğu Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak oldu. Rektör Prof. Dr. Bülent Çakmak ETÜ Tarih Bölümü hocalarının teklifiyle başlayan "Doğu Cephesi Alan Başkanlığı" çalışmaları hakkında bilgi verdi. ETÜ Rektörü Çakmak İrfan Meclisi’nde yaptığı konuşmada, vatan savunmasında tabyaların önemine değinerek, tabyaların korunması, yaşatılması ve yeni nesillerin millî şuur üzere yetişmesi için çalışmalar yapmak üzere Erzurum Valiliği ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’yla ortak yürüttükleri "alan başkanlığı" çalışmasında geçen hafta Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanınında aralarında bulunduğu ve Türkiye’nin dört bir yanından konunun uzmanı akademisyen ve askeri personeli Erzurum’da ağırlayıp oldukça verimli bir çalıştay düzenlediklerini söyledi. "Doğu Cephesi Alan Başkanlığı" fikri şekilleniyor Tabyaların bulunduğu arazilerde birçok kamu kurumun inisiyatifi olduğunu ve bu inisiyatif çokluğunun yetki kargaşası oluşturduğunu, bu yetki kargaşasını ortadan kaldırmak için Çanakkale’deki gibi tarihi bölgeleri tek elden koordine edecek bir başkanlık kurulması fikrine dayandığını belirten Rektör Prof. Dr. Bülent Çakmak ikinci aşamada şehirde daha geniş çaplı ortak akıl toplantılarının, çalıştayların yapılmasını planladıklarını söyleyerek İrfan Meclisi’nde birbirinden kıymetli isimlerin sürece katkı vermesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Rektör Prof.Dr. Çakmak alan başkanlığının özel kanunla Cumhurbaşkanlığına bağlı bir birim olduğunu hatırlatarak Erzurum’da tabyaların içinde yer aldığı bölgenin adının "Doğu Cephesi Alan Başkanlığı" olarak uygun görüldüğünü, alan başkanlığı çalışmasının başarıyla sonuçlanması halinde tabyaların eğitim, kültür, milli şuur, turizm, ekonomi ve birçok alanda şehrimizin, bölgemizin, milletimizin ve vatanımızın istifadesine sunulmuş olacağını söyledi. "Ermeni Mezalimi Müzesi ve Bilgilendirme Merkezi" İrfan Meclisi’ne katılanlar da konuya bakan yönleriyle ilgili olarak tarih şuuru, tarih anlatıcılığı ve yazımı, tabyaların son haline dair tenkitlerini ve tekliflerini dile getirdiler. Şehir merkezindeki tarihi eserlerin restorasyonunun, Erzurum Kalesi etrafının açılmasının, tamamlandığı zaman Taş Ambarlar Şehir Medeniyet Müzesi’nin şehrin cazibe merkezi oldukları belirtilerek tabyaların da hak ettiği değeri göreceğine inançlarını dile getirdiler. Meclise katılan ŞEHİRDER Başkanı Uğur Aksu da yürüttükleri projeyle tarihi Gümrük Hanı’nı "Ermeni Mezalimi Müzesi ve Bilgilendirme Merkezi" yapma gayreti içerisinde olduklarını belirterek projeyi görsellerle İrfan Meclisi’ne tanıttı. Toplantıda Ermeni Mezalimi Müzesi’nin ve Taş Ambarlar Medeniyet Müzesi’nin "Doğu Cephesi Alan Başkanlığı"na dahil edilmesi gerektiği fikri benimsendi. Toplantı sonunda TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş "Alan Başkanlığı" çalışmalarından ve bu konuyu İrfan Meclisi’yle paylaşmasından dolayı ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak’a ve iştiraklerinden dolayı meclis üyelerine teşekkür etti.
Denizli Geçmeyen baş dönmesi tümörün habercisi olabilir Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Odyoloji Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, genelde insanların önemsiz bir rahatsızlık olarak gördüğü baş dönmesinin beyne pıhtı atma, beyin ve kulak tümörleri gibi önemli hastalıkların ilk bulgusu olabileceğini belirtti. Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Odyoloji Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, günlük hayatta çoğu insanın yaşadığı fakat çok fazla üstüne düşmediği halk arasında baş dönmesi olarak bilinen vertigoya dikkat edilmesi konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Acil servise yapılan en sık başvurulardan birisinin baş dönmesi olduğunu ve baş dönmelerinin yaklaşık yüzde 80-85’inin iç kulak kaynaklı olduğunu söyleyen Op. Dr. Tuna Kenar, hastaların böyle bir durumda öncelikle bir Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanına başvurmaları gerektiğini belirtti. Aynı zamanda Op. Dr. Tuna Kenar, baş dönmesi rahatsızlığının, yaklaşık yüzde 15-20’sinin beyinden kaynaklı olduğunu ve çok düşük oranda da boyunda düzleşme ve farklı hastalıklarla ilgili olduğunu dile getirdi. Kişilerin baş dönmesini bir hastalık olarak gördüğü, fakat uzmanlar tarafından hastalık öncesi bir bulgu olarak kabul edilen vertigonun birçok önemli hastalığın habercisi olabileceğine dikkat çekiliyor. "Geçmeyen baş dönmesi zamanında tedavi edilmezse, önemli hastalıkların tanısında gecikmeye yol açabilir" KBB Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, baş dönmesi için gelen hastalara uygulanan tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verirken; bu rahatsızlığın zamanında tedavi edilmezse, sadece kişinin hayat kalitesini bozmadığını, aynı zamanda kulakta veya beyindeki önemli hastalıkların tanısında gecikmeye de yol açabileceğine dikkat çekerek, "Sabah kalktığında ani baş boyun hareketleriyle tetiklenen, 15-20 saniye gibi kısa süreli, gün içinde tekrarlayıcı, bulantının da eşlik ettiği şikayetlerle hastalarımız bizlere başvuruyor. Bu klinik durumda, kulak kaynaklı baş dönmelerinin en sık sebepleri arasında yer alan "kristal kayması" diye bilinen pozisyonel vertigo dediğimiz bir durum söz konusu. Hastalarımız bu şikayet ile geldiğinde, hızlı bir nörolojik muayeneden sonra beyin veya iç kulak kaynaklı olup olmadığını tespit ediyoruz. Baş dönmesine eşlik eden işitme kaybı, çınlama, güç kaybı, baş ağrısı vb. şikayetlerini de soruyoruz. İç kulak kaynaklıysa işitme testi yanısıra, tanı manevralarının ardından sağ kulak veya sol kulak kaynaklı olduğunu anlıyoruz. Ardından ise tedaviye başlıyoruz. Tedavide ise en önemli olay hastaya düzeltme manevrası yapılması ve ani hareketler yapılmaması. Hastaya ani hareketler yapmaması konusunda uyarıda bulunurken kristal kayması hastalığının tedavisinde manevra tedavisi yapılması şart. Ardından hastalarımızı, normal hayata daha çabuk dönmesi için ilaçlar ile destekliyoruz. Eğer bu şekilde kristal kayması, iç kulak tansiyonu (Meniyer) vb. en sık görülen baş dönmesi sebeplerini elersek, kulakta veya beyinde tümör varlığı veya farklı damarsal yapılarla ilgili radyolojik görüntülemeler yapılıyor. Baş dönmesinde,sebebe yönelik tanı konduktan sonra, hastanın acil ve idame tedavisi planlanır. Baş dönmesi, ilk etapta fizik muayeneyle tanısı konabilen bir hastalık. Bu hastalık hayat kalitesini oldukça bozuyor. Her yaşta her cinste görülebiliyor" diye konuştu. "Baş dönmesi ihmal edilecek bir rahatsızlık değil, hastalık değil başka bir hastalığın belirtisidir" Vertigonun birçok önemli hastalığın habercisi olabileceğini belirten Op. Dr. Kenar, "Baş dönmesi olduğu zaman hastalar çok panikliyor ve rahatsız oluyor. Bu tür durumda, yere düşmemek için sakin kalıp güvenli bir şekilde oturmak ve sabit kalmak lazım. Göz hareketlerinde şiddetli hareketler olup bulantıyı tetiklediği için, parmağınızı göz hizasında, yaklaşık 30 cm karşıya tutup tam ortasına bakarsak yoğun baş dönmesi azabilir. Ardından ise en yakın tıbbi yardım çağırmalarını öneriyoruz. Hastalar bazen, baş dönmesi oldu ve geçti diye düşünebiliyor ama gün içinde tekrarlıyor ve böyle bir durumda beklememek lazım. Çünkü manevra tedavisi ile düzeltilebilecek bir kristal kayması hastalığı olabileceği gibi beyinde tümör, baloncuk veya damarsal patolojiyi bulgusu da olabilir. Özetle; baş dönmesi ihmal edilecek bir rahatsızlık değil, hastalık değil başka bir hastalığın belirtisi. Bu rahatsızlığı dikkate alıp tedavi için hastaneye başvurmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.