YEREL HABERLER - 18 Ekim 2016 Salı 19:02

Vali Toprak aşure etkinliğine katıldı

A
A
A
Vali Toprak aşure etkinliğine katıldı

Akçadağ ilçesi Ören Mahalle Muhtarlığının düzenlemiş olduğu Aşure Günü etkinliğine katılan Malatya Valisi Mustafa Toprak, “Devletimizin şemsiyesi altında bir ve beraber mutlu ve huzurlu olarak yaşıyoruz. Bu mutluluğu ve huzuru da kimseye bozdurmayacağız" dedi.
Akçadağ Kaymakamı Serdar Demirhan, Akçadağ Belediye Başkanı Ali Kazgan, CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, MHP Malatya İl Başkanı Mehmet Erdem, İl Müftüsü Ümit Çimen, İlçe Garnizon Komutanı Serhat Çotuk, Akçadağ Muhtarlar Derneği Başkanı Eyüp Gönültaş ile kamu kurum ve kuruluşların amirleri ile siyasi parti ilçe başkanları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı programda konuşan Vali Mustafa Toprak, “Muharrem ayının enginliğinde, güzelliğinde günden güne kıymetli dostlarımız ile birlikte aşure programından bir başka aşure programına gidiyoruz. Biz bu aşurenin içerisindeki güzellikleri oluşturan tatları oluşturan güzellikler gibi insanlarımızın da bir arada olması birbirini anlaması, dinlemesi gönülden sevgiyi, kardeşliği, barışı, huzuru terennüm etmesi Muharrem ayının en güzel örneği aşurenin, lokmamızın en güzel doğurduğu sonuç diye ifade etmek istiyorum. 680 yılında geçmiş yıllarda bizim yüreğimizi, içimizi yakan Hz. Hüseyin Efendimizin 72 arkadaşı ile birlikte şahadete ermesi ve şahadete giden yolda hiçbir şekilde, hiçbir toplumun kabul edemeyeceği bir vahşet içerisinde orada adeta infaz edilmesi bizim içimize kor ateşi düşürmüştür. Ama biz biliyoruz ki, tüm dini terennüm içerisinde yakın bir zamanda FETÖ terör örgütünde de gördüğümüz gibi dini esas alarak ama dinin hiç bir şekilde içinde olmayan olduğu gibi görünmeyen göründüğü gibi olmayan unsurların maalesef insanlarımızı da Kerbela’da olduğu gibi istismar ettiği ve kendi iktidar savaşlarına Hz. Hüseyin Efendimizi olduğu gibi ondan sonraki yıllarda da mezhep savaşları ile değişik olaylarla bu gibi infialleri ve olumsuzlukları ortaya çıkardıkları aşikar. Biz bugün burada Ören’de bir kez daha ifade ediyoruz ki; kim ne söylerse söylesin ,kim ne yaparsa yapsın bizim hedef ve amacımız tüm geçmişten yaşananlardan ders çıkararak birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi geleceğe aktarmak ve bu kardeşliğimizi her bir vatandaşımız ile birlikte sevgimizi ,kardeşliğimizi haykırmaktır. Bu haykırışın en güzel örneğini de bugün Akçadağ-Ören’de sizlerle birlikte yerine getiriyoruz” şeklinde konuştu.
“Allah birliğimizi ve beraberliğimizi asla ve asla bozmasın. Aramıza nifak sokmak isteyenlere Allah fırsat vermesin” diyen Toprak, “Birlikte yaşamanın güzelliklerini aramıza girecek olan nifakları da elimizin tersi ile itmek kaydıyla bu güzellikleri sonsuza kadar yaşatalım diye ifade etmek istiyorum. Geçmişte ne yaşanırsa yaşansın içimizde ne kadar kor ateşi olursa olsun. Bizim gönlümüzden ve yüreğimizden çevreye bir sevgi ve kardeşlik olarak ortaya çıkıyor. İçimizi ne kadar yakarsa yaksın bu gibi acılar biz o acıların ışığında insanları sevdikçe, insanlarımıza olan o sevgiyi gönlümüzle, benliğimizle, ruhumuzla aktardığımız sürece bir olumsuzluk olmayacaktır. Esas o zaman o kor ateşini söndürmüş olacağız. Ama onun bu şekilde terennüm etmesi de ayrıdır. Muharrem ayı çok önemli gelişmelerin, önemli güzelliklerin insanlığa geldiği günlerdir. Hz. Hüseyin efendimizin 72 arkadaşı ile birlikte katledilmesi içimizi yakıyor ama oradan çıkarak, onun içerisindeki güzellikleri alıyoruz ve oradaki vahşetin karşında gönlümüzde, ruhumuzda o kor ateşini içimizdeki sevgi ateşi ile söndürmeye çalışıyoruz. Bizim işimiz vahşetleri sürdürmek manasında değil. Bizim içimizdeki güzellik tüm bunları sevgimizle kardeşliğimizle tarihe bırakmak ama gelecekte geçmişte yaşadığımız o ihaneti o infiali bir daha yaşamamak adına insanlara örnek davranışları sergileye bilmektir. İşin özü budur. 15 Temmuz’da da ülkemizin bekasını, devletimizin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim oldu. El birliği ile her bir noktamızda baktık ki, vatandaşlarımız bunu biliyor, vatandaşlarımız devletin bekasını ortadan kaldırmaya yeltenen o hain girişimin bir dini hareket olmamasına rağmen dini görünüm altında ülkemizi ne hala getirdiğini iyi bir şekilde gördük ve onun karşısında birlik ve beraberlik içerisinde aramıza nifakın girmesini önleyecek şekilde hep birlikte kol kola hangi renkten olursak olalım hiç önemli değil devletimizin bekası hepimiz için önemlidir. Devletimizin şemsiyesi altında bir ve beraber mutlu ve huzurlu olarak yaşıyoruz, bu mutluluğu ve huzuru da kimseye bozdurmayacağız" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.