GENEL - 29 Kasım 2016 Salı 16:40

Malatya’da lostracılar zamana meydan okuyor

A
A
A
Malatya’da lostracılar zamana meydan okuyor

Malatya’nın tarihi lostracıları zamana meydan okuyor.
Eskiyen ayakkabıların boyanması, tamiri ve bakımının yanı sıra Malatya’nın değerlerini, kültürünü ve anılarını yarım asırdır geleceğe taşıyan lostracılar, Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerine tahsis ettiği yerde müşterilerini bekliyor. Lostracılığın son temsilcileri, mekana, zamana ve teknolojiye direnerek ayakta kalmaya çalışıyor. 1987 yılından beri Pamukçular Sokak’ta müşterilerine lostra hizmeti veren küçük dükkanların bir çoğu yıllardan beri babadan oğla geçerek bugünlere gelmiş.

“Çırak yetişmiyor”
Doğma büyüme Malatyalı olan Bayram Apohan (55), mesleğin babasından kendisine kaldığını söyleyerek, çırak yetişmediği için lostracılığın bitme noktasına gediğini ifade etti. Apohan, ayakkabı tamir etmenin çok keyifli bir iş olduğunu dile getirerek, “Eskiden bayramlarda 100-150 çift ayakkabı tamir edilirken şimdi ise akşam evimize ekmek götürebilecek miyiz bunu kaygısını yaşıyoruz. Ayakkabı sektörünün her geçen büyümesi ve ucuza mal edilen ayakkabıların çoğalmasıyla bu meslek giderek yok oluyor. Meslekte ne yazık ki çırak yetişmiyor” dedi.

“Burada ısınmak çok zordur”
Apohan, gelen taleplerin genelde topuk tamiri olduğunu ve müşterilerinin daha çok kadınlar olduğunu belirterek, “30 yıldır bu işle meşgulüm. Tabi daha önce burada değildim. Değişik mekanlar gezdim. Bir ara ayakkabıcı dükkanı da açtım ama bu işten bir türlü kopamadım. Tabi bu işin birçok zorluğu var. Mesela kışın eliniz bu keser. Ayakkabı elinize yapışır. Burada ısınmak çok zordur. Bunun dışında hiç iş yapamadığınız günler de olur. Ama yine de Allah’a şükür evimize ekmek götüreceğimiz bir ekmek teknemiz var” dedi.

“Meleğimiz bitme noktasına geldi”
17 yıldır ayakkabı tamirciliği yaptığını belirten Vedat Deryol (35) ise mesleğin sırrının sabır ve emek olduğunu kaydederek, “17 yıldır bu işle meşgulüm. İşimi seviyorum. Bu işin sırrı sabır ve emektir. Tabi her işte olduğu gibi bizim işimizde de zorluklar vardır. Mesela soğukta üşürüz. Ne yaparsanız yapın elinizin üşümesine engel olamazsınız. Meleğimiz bitme noktasına geldi maalesef. Ben bunun ayakkabı sektörünün büyümesine bağlıyorum. Tabi bir de insanlar artık eskiyen, yırtılan ayakkabılarını tamir ettirmek yerine yenisini alıyor” diye konuştu.
(MT-HA-Y)
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.