GENEL - 22 Mayıs 2019 Çarşamba 16:01

Turgut Özal Tıp Merkezi’nde iftar yemeği

A
A
A
Turgut Özal Tıp Merkezi’nde iftar yemeği

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde düzenlenen iftar programında Başhekim Prof.

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde düzenlenen iftar programında Başhekim Prof. Dr. Ali Beytur, hastanesinin faaliyetleri ile ilgili bilgiler verdi.


İftar sonrası gerçekleşen sunumda konuşan Başhekim Prof. Dr. Beytur, geçen yıl yaklaşık 700 bin hastaya ayakta tedavi hizmeti sunduklarını belirterek bu hastaların yüzde 64’ün Malatya’dan olduğunu söyledi. 81 ilden hasta kabulü yaptıklarını belirten Beytur, özellikle Adıyaman, Elazığ, Kahramanmaraş, Muş ve Bingöl’den daha çok hastanın kendilerini tercih ettiğini dile getirdi.


Turgut Özal Tıp Merkezinde geçen yıl 9 bin A gurubu ameliyat yapıldığını belirten Beytur, “Bunlara örnek verecek olursak büyük kanser ameliyatları, ileri teknoloji isteyen ameliyatlar, nakil ameliyatları. B grubunda ise 4 bin hastaya ameliyat yapıldı ve yaklaşık 13 bin hastaya bölgede çoğu hastanede yapılamayan ameliyatları yapmış durumundayız.” İfadelerine yer verdi.


“Canlıdan canlıya yapılan nakil de Avrupa’da bir, dünyada ikinciyiz”


Malatya’da 2012 yılında karaciğer nakline başladıklarını belirten Beytur, kadavradan başladıkları nakilleri daha sonra canlıdan canlıya yapmaya başladıklarını söyledi. Şu anda canlıdan canlıya nakilde Avrupa’da birinci, Dünya da ise ikinci olduklarının altını çizen Beytur, “Geçen yıl 272 hastaya karaciğer nakli yapıldı. Bu yıl ise 90 hastaya nakil yaptık, toplamda 2 bin 459 hastaya karaciğer nakli yapıldı. Bu nakil hastaların yüzde 90’ı ise Malatya dışında geldi. Böbrek nakli ise geçen yıl 43 bu yıl 14 böbrek nakli hemen hemen her ilde yapılabilmekte. Hem böbrek hem karaciğer Sağlık Bakanlığının bir listesi vardı bu listeye göre yapılır kadavra nakillerde ondan dolayı sayılarımız bu şekilde. Kök hücre ve kemik iliği bu kan kanseri dediğimiz hastalıkta kök hücre nakli tedavi edici bir yöntemdir. Kamu hastanelerinde geçen yıl en fazla nakil bizim hastanemizde yapıldı. 129 erişkin 14 tane de çocuk hastaya yaptık. Şuan da ilk 4 ayda 61 tane hastaya nakil yapmış durumundayız. Nakil yataklarımızın hepsi dolu ve sırada bekleyen hastalarımız var. Çünkü en yakın Kayseri’de yapılmakta Kayseri’nin doğusunda bu işlem yapılmamaktadır. Kornea nakli devam etmekte, diğer naklimiz ince bağırsak nakli şuanda Türkiye de ince bağırsak nakli yapan tek hastane bizim hastanemiz. En son 2019 yılında iki tane yaptık en son yapılan altıncı hastamızda şifa ile taburcu edildi. İstanbul’dan gelen bir hastamız burada ince bağırsak nakli oldu ve buna İstanbul’da bir çözüm bulunamadığı için Malatya’da nakil oldu. Daha önce nakil yapılan bir hastamız da mevcuttu 26 yaşında olan Damla ise ikinci kez pankreas nakli yapıldı ve şeker hastalığı vardı bunu da yenmiş durumdadır” şeklinde konuştu.


Sağlık turizm ile de yurt dışında hastanelerine geçen yıl 29 farklı ülkeden 301 hastanın geldiğini ifade eden Prof. Dr. Beytur, “Bu yılda 125’de bu rakam. Bunlar içinde özel birimimiz var hava alanında alıyoruz ve tedavisi bittiği zaman hava alanına geri bırakıyoruz. Malatya’da kaldıkları süre içerisinde konaklamalarına yardımcı oluyoruz. Ayrıca Malatya’nın merkezde ve yakın çevrede gezdirilebilecek her yerini gezdirmeye çalışıyoruz. Sağlık turizm yanında kültür turizmi de yapmaya çalışıyoruz” dedi.


“GETAT uygulaması ile 4 öğretim görevlimiz bu işlemi hastanemizde uyguluyor”


Hastanede bulun Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi hakkında da bilgiler veren Beytur, Sağlık Bakanlığı’nın yeni genelgesi ile birlikte 4 öğretim üyesinin bu merkezde işlemlere başladığını ifade etti. Beytur, ayrıca Battalgazi Belediyesi tarafından yapılan İspendere şifalı sular tesislerinde de Belediye ve Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı ortaklığında da bir ünite yaptıklarını söyledi.


“22 milyon 901 bin lira alacağımız var ama alamıyoruz”


Basın toplantısında hastanenin mali durumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Beytur, “Neredeyse ameliyatların hepsi zararına yapılabilmekte. Hastanemizin işleyişine geçelim tedavi ettiğimiz hastalarda SGK bize ödeme yapar bizde bununla birlikte malzemeleri ilaçları alırız ve tedavileri uygularız. Örnek veriyorum bin TL olan ameliyatın SGK ödemesi neredeyse 200-300 lirada kalmış durumda. Yani biz hastayı yatırdığımız durumda eksiğe düşüyoruz. Ya hastayı yatırıp tedavi etmeyeceğiz ya da zararına tedavi edeceğiz. Biz şuanda hastanın tedavisini seçmiş durumdayız ekside de kalsak zarar da etsek hastalarımız kalksın ve şifa bulsun prensibimiz bu şekilde devam ediyoruz. Bu şekilde sadece Türk vatandaşlarına yapmıyoruz Suriyeli vatandaşlara da yapıyoruz. Suriyeli vatandaşların tedavisi karşılığında şuanda Sağlık Bakanlığımızdan alacağımız miktar 23 milyon TL’dir. Bu alacakla ilgili Ocak ayından itibaren bir kuruş gelmiş durumda değil. Ocak ayında milletvekillerimizden birisi Meclis de gündeme getirdi. Bir miktar ödeme geldi biraz rahatladık ama şuan borç yine tekrardan artıyor. Tabi hastane 23 yıllık bir hastane 1996 yılında açılan bir hastane ekipmanları zaman zaman değiştirmek zorunda kalıyoruz bunlarda hep maliye artışı bunun dışında az önce bahsettim tıbbı giderimiz iki katı yani bazı kalemler üç katı artmış durumda” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ömer Orkun, “Günlük vücut kontrolleri ile kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz” dedi. Ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgulara neden olan kene kaynaklı Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) vakaları, Nisan ve Mayıs ayında artış gösterdi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Ömer Orkun, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırım-Kongo kanamalı ateşe neden olan kenelerden korunma yöntemlerini açıkladı. “Kene atlamaz, sıçramaz” Kenenin özelliklerini anlatan Doç. Dr. Orkun, “Bu avcı karakterli bir kene olup insanlara yerden yürüyerek geliyor. Bu kene atlamaz, zıplamaz ve sıçramaz. Bu kene otlara ve ağaçlara tırmanmaz. Ağaçlardan da düşmez. Bunun asıl geldiği yer, yerlerden yürüyerek geliyor” ifadesini kullandı. “Avına doğru yürüyerek gidiyor” Tarım yapan vatandaşları da uyaran Orkun, “Tarımsal faaliyetlerin olduğu tarım alanlarının etraflarında daha yoğun görüyoruz. Toprakta, taşın ve yaprağın altında saklanıyor. Hedef canlı grubu, bu insan, sığır, koyun ve keçi olabilir, oradan geçene kadar bekliyor. Oradan geçerken bir takım çok kompleks algaçlarıyla algılıyor. Tabiri caizse avına doğru yürüyerek gidiyor” diye konuştu. “İnsanları onlarca metre takip edebilir” Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı ateşin vektörü olan kene türünün çok hızlı hareket ettiğini ifade eden Orkun, “Hatta dünyada karşılaşabileceğimiz en hızlı ve en uzun yol kat edebilen, yürüyerek veya da koşarak yol kat eden bir türdür. İnsanları onlarca metre takip edebilir. Kene tutulmasının gördüğümüz yerlerde çok karşımıza çıkan bir durumdur. Yakalıyor ve ilk tercihen en çok girdiği yer paçanın içerisinden geliyor ve açık olursa deriye ulaşmaya çalışıyor” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Orkun, Türkiye’de kenenin olmadığı hiçbir yerin olmadığı belirterek, tarım arazisinde vakit geçiren vatandaşların ciddi risk altında olduğunu da kaydetti. “Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Birtakım alınacak önlemler ile vatandaşların keneden korunmasının mümkün olduğunu söyleyen Orkun, şöyle konuştu: “İlk 24 saatten 48-72 saate kadar ulaşan sürelere ihtiyaç var. Günlük vücut kontrolleri ve kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa henüz size ekolojik ajanı, yani iç organizmayı ve mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz.” “Çivi söker gibi çıkarabilirsiniz” Kenenin vücuttan çıkarılmasının profesyonellik isteyen bir durum olmadığına dikkati çeken Orkun, şunları kaydetti: “Keneyi çok kolaylıkla bir cımbız yardımıyla veya onları bulamazsınız eldiven, yaprak ve naylon ile tutup çıkarabilirsiniz. Çivi söker gibi çok kolay. Patlatmamak burada esastır. Çünkü bazen patlattığınızda elinizdeki yarık ve çatlaklarda mikrobiyolojik ajanların girmesi de mümkün olabiliyor. Ama keneden bir an önce kurtulmanız sizin için esas.”