SAĞLIK - 01 Haziran 2020 Pazartesi 11:55

ELISA testi ile hem koronavirus hem de antikorları daha çabuk tespit edilebilecek

A
A
A
ELISA testi ile hem koronavirus hem de antikorları daha çabuk tespit edilebilecek

Yeni tip korona virüsün (Covid-19) tanısı için Türkiye’de birçok yerli tanı kiti geliştirildi.

Yeni tip korona virüsün (Covid-19) tanısı için Türkiye’de birçok yerli tanı kiti geliştirildi. Ancak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız’ın geliştirdiği ELISA testi sayesinde virüs ve antikor düzeyi kısa sürede belirlenebilecek.


Çin’in Wuhan kentinde geçtiğimiz Aralık ayında ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyada etkisini gösteren yeni tip korona (Covid-19) virüsü ile mücadele sürerken, birçok ülkede tanı kiti geliştirilmesi adına çalışmalar yaptı. Türkiye’de de şuanda en yaygın olarak boğazdan alınan sürüntü örneği ile yapılan PCR testiyle vakalar inceleniyor.


Bu süreçte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de test süresinin kısaltılması ve testin yaygınlaştırılması adına tanı kitleri geliştiriliyor. Malatya’da ise İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız ve ekibi tarafından geliştirilen test ile hem bu süre 75 dakikaya düşüyor hem de tüm hastanelerde uygulanabilir hale geliyor. Bu testler virusun ve antikorun düzeyi hakkında da bilgi veriyor.


60 günlük laboratuvar çalışması ile ortaya çıktı


Uzun süredir antijen-antikor ilişkisi üzerinde araştırmalar yapan ve test kitleri geliştiren Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız ve ekibi, Covid-19 virüsüne karşı ELISA testleri geliştirdi. Dr. Öğretim üyesi Cihat Uçar ve Araştırma Görevlisi Faruk Dişli ile birlikte yaklaşık 60 günlük bir laboratuvar çalışması sonucu geliştirdikleri yerli tanı kitleri ile birlikte çok kısa sürede virüs proteinlerini ve virüse karşı gelişen antikorları belirleyen testler geliştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Sedat Yıldız, “Her iki test de esasen PCR ya da çubuk testler gibi yalnızca "var ya da yok" gibi bir cevap vermiyor, aynı zamanda "varsa ne kadar var" sorusuna da cevap veriyor. Özellikle antikor için bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü antikor düzeyi hastalığa tekrar yakalanıp yakalanmayacağı ile ilgili önemli bir bilgi sağlayabilir. O yüzden antikor düzeyini belirlersek bu da bize stratejik açıdan bazı faydalar sağlayabilecektir” dedi.


Bu test yöntemi ile virüsün düzeyinin belirlenmesi adına da önemli sonuçlar aldıklarını ifade eden Yıldız, boğazdan alınan sürüntü örneğini bin kat sulandırdığımızda dahi virüsü tespit edebildiklerini söyledi. Bu konuda yapacakları iyileştirmeler ve geçerlilik çalışmaları ile bu testi tüm laboratuvarlarda uygulanabilecek bir formata getirebileceklerini ifade eden Yıldız, “Bunlar tabi zaman alan süreçler. Çalışmalarımız bu yönde devam ediyor” ifadelerine yer verdi.


Kısa sürede virüsün ve antikorun varlığı belirlenebiliyor


Prof. Dr. Yıldız, “Bizim geliştirdiğimiz testler PCR cihazlarına bağlı değil. ELISA testinin yapıldığı tüm hastanelerde yapılabilecek testler. O yüzden çok sayıda kişiyi kısa sürede tarayarak virüsün veya antikorun varlığı ve düzeyi açısından değerlendirebiliriz” diye konuştu.


Virüse karşı hali hazırdaki erken tanı kitlerinin ‘var ya da yok’ tarzında yanıt verebildiğini kaydeden Yıldız, kendi ürettikleri testlerde ise "düzey" hakkında bilgilere erişilebileceği için hastalığın seyri ve takibi açısından da önemli veriler elde edilebileceğini kaydetti.


Tavşanlarda virüse karşı antikor üretmeyi hedeflediklerini de anlatan Yıldız, "Dört tavşanda antikor üretimiyle ilgili çalışma yaptık ve dördünde de bol miktarda antikor oluştu. Tavşanlarımız çok da sağlıklı” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi. Operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütünün çökertildiğini belirterek operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya şunları kaydetti: "Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kasten adam öldürmeye teşebbüs, iş yerlerine yönelik çok sayıda molotofkokteyli ve silahlı saldırı, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 6136 sayılı kanuna muhalefet, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işledikleri tespit edildi. Operasyon sonucu 3 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda şarjör ve fişeğe el konuldu. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.