YEREL HABERLER - 16 Ocak 2017 Pazartesi 18:40

Vali Güvençer’den sivil toplum kuruluşlarına ziyaret

A
A
A
Vali Güvençer’den sivil toplum kuruluşlarına ziyaret

Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer hafta sonunda sivil toplum kuruluşlarına ziyarette bulundu.
Vali Güvençer hafta sonunda Ziraat Mühendisleri Odası Manisa Şubesi, Manisa Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, TMMOB Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Manisa İl Temsilciliği ile işadamları Tamer Balatlı ve Vecdi Ağırbaşlı’yı ziyaret etti. İlk olarak Ziraat Mühendisleri Odası Manisa Şube Başkanı İbrahim Demran ve yönetimini ziyaret eden Vali Güvençer kendisine gösterilen yakın ilgi nedeniyle teşekkür etti. Başkan Demran, ziyareti sırasında Vali Güvençer’e oda üyeleri ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Vai Güvençer daha sonra Manisa Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı İsmail Aydın’ı ziyaret etti. Aydın, Vali Güvençer’e Manisa’da faaliyette bulunan amatör spor kulüplerin faaliyetleri, ihtiyaç ve sorunları hakkında bilgi aktardı.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Manisa İl Temsilcisi Hakkı Bayraktar ve yönetimini ziyaret etti. Bayraktar, Vali Güvençer’in ziyaretlerinden duydukları memnuniyeti ifade ederek kendilerine ihtiyaç duyulduğu durumda üyeleriyle birlikte hazır olduklarını belirtti. Gitligil Hotel Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Balatlı’yı da ziyaret eden Vali Güvençer, burada Hotel Genel Müdürü Özgür Yılmaz’ın da eşliğinde tarihi dokusu korunarak restore edilen binayı inceledi. Balatlı, otelin tarihi ve restorasyon süreci hakkında Vali Güvençer’e bilgi sundu.
Hafta sonu ziyaret programında işadamı Vecdi Ağırbaşlı’yı da ziyaret eden Vali Güvençer Manisalılardan gördüğü yakın ilgiden memnun olduğunu ifade ederek, yoğun programı arasında her fırsat bulduğunda Manisalılarla birlikte olacağını kaydetti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.