EKONOMİ - 10 Ağustos 2023 Perşembe 12:32

Küresel ısınma arıcıları alternatif ürünlere yöneltti

A
A
A
Küresel ısınma arıcıları alternatif ürünlere yöneltti

İklim değişikliğine bağlı olarak etkilenen bitki örtüsü nedeniyle arıcılıkta bal üretiminde düşüş yaşanırken Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Arıcılık Eğitim ve Ana Arı Üretim Merkezinde kursiyerler, ana arı, arısütü, polen, propolis ve arı zehri gibi alternatif ürünler üretmek amacıyla eğitimler alıyor. Arı sütü sağımı ve ana arı üretiminde uzmanlaşan arıcılar, sektörün geleceğine katkı sağlayacak.


Tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de etkili olan iklim değişikliği nedeniyle bitki örtüsü çeşitliğinde de azalmalar meydana geldi. Bitki örtüsünün etkilendiği iklim değişikliği nedeniyle etkilenen arıcılık sektöründe bal üretiminde de düşüş yaşandı. Arıcılık sektöründe yaşanan düşüş nedeniyle sektörde alternatif ürünler yetiştirilmesini hedefleyen Manisa Büyükşehir Belediyesi, Arıcılık Eğitim ve Ana Arı Üretim Merkezi kurdu. Arıcılık merkezinde arı sütü sağımı yapan, ana arı yetiştiren üreticiler işinde uzmanlaşıyor. Sağılan arı sütünün kilogram fiyatı 20 bin liradan satılırken ana arı üretimiyle de sektöre katkı sağlanıyor.


Gölmarmara ilçesindeki arıcılık merkezinde üreticilere eğitimler verilmeye başlandı. Merkezde bir yandan ana arı üretimi yapılarak yaklaşık bin 500 ana arı üreticilere dağıtıldı. İklim değişikliği, aşırı sıcaklar ve son yıllarda orman yangınlarından etkilenen arıcılık sektöründe bal veriminin düşmesiyle de kurulan merkezde alternatif ürünler için eğitimler veriliyor. Üreticiler arı sütü sağımı yapıyor, ana arı yetiştiriyor, propolis ve arı zehri üretimini öğreniyor.



“Bal tek başına bir işletmede ekonomiyi kalkındıracak potansiyelde değil”


Küresel ısınmayla birlikte bal üretiminde düşüş olduğunu kaydeden Arıcılık Eğitim ve Ana Arı Üretim Merkezi Eğitmeni ve Arıcılık Teknikeri Hüseyin Balkaya, “Küresel ısınmayla birlikte bitki örtüsü de etkilendi. Bu etkilenme arılarla ilişkili bir durum. Bal veriminde de hem dünyada hem ülkemizde çok ciddi bir düşüş var. O yüzden biz arıcılarımızla balın yanı sıra diğer ürünleri de üretmeye teşvik ediyoruz. Ürün çeşitliliği sağlamaya çalışıyoruz. Arıcılarımız balın yanında polen üretmeye, arı sütü üretmeye, propolis hatta arı zehri üretmeye yönlendiriyoruz. Bu konularla ilgili eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerin bazıları uygulamalı bazıları teorik olarak sağlanıyor. Tek başına bir işletmede bal ekonomiyi kalkındıracak potansiyelde değil. Muhakkak yanında polen ve arı sütüyle desteklenmesi gerekiyor. Bu konuda arıcılarımızın bilgi eksikliği söz konusu. Biz eğitimlerle bu açığı kapatmaya çalışıyoruz” dedi.



“Piyasada arı sütüne rastlıyoruz ancak bunun yüzde 98’i ithal”


Arısütü üretiminin Türkiye’de çok fazla bilinmediğini kaydeden Balkaya, “Arı sütünün ülkemizde çok üretimi yok. Çok da bilinen bir ürün de değil. Piyasada arı sütüne rastlıyoruz ancak bunun yüzde 98’i ithal maalesef. Son birkaç yıldır arı sütü üretimiyle ilgili bir farkındalık oluştu. Marmara Bölgesinde birçok büyük üretici bu işe atıldı. Biz Ege Bölgesinde de bu işin yaygınlaşmasını istiyoruz. Bunun bir sektör halinde dönüşmesini istiyoruz. Bu açığı da yerli üretimle kapatmak istiyoruz. Hedeflerimizden biri de bu açıkçası” dedi.



“Yerli arı sütünün kilogram fiyatı 20 bin TL”


Arısütünün çok faydalı bir ürün olduğunu söyleyen Balkaya, “Yerli arı sütünün kilogram fiyatı 20 bin TL. Aslında arı sütünü en iyi yine arılar bize faydasını anlatıyor. Arı sütüyle beslenen dişi yumurta kraliçe olarak dünyaya geliyor. Aynı dişi yumurtası bal ve polenle dünyaya gelince işçi arı dünyaya geliyor. Beslenme farklılığından birinde işçi arı oluyor, diğeri de kraliçe arı oluyor. İşçi arının ortalama ömrü 45 gün. Arı sütüyle beslenen kraliçenin ise 6 yıl. Beslenme farklılığından biri 5-6 yıl yaşıyor, diğeri de 45 gün yaşıyor. Aynı genetik yapıya aynı yumurtaya sahip bir larvaya arı sütü verdiğinizde ömrü uzuyor. Bunun etkilerini insanlar üzerinde de görülüyor. Yapılan bir çok bilimsel araştırmada yaşlanmayı geciktirici özelliği var. Tabi arı sütünü biz ilaç olarak tavsiye etmiyoruz. Bir besin takviyesi olarak düşünmek gerekiyor” diye konuştu.



“Arısütü üretimiyle ülke ekonomisine katma değer sağlamayı hedefliyorum”


Ana arı yetiştiriciliği ve arısütü üretiminde uzmanlaşarak ekonomiye katkı sağlamayı hedeflediğini belirten Arıcılık Eğitim ve Ana Arı Üretim Merkezi kursiyeri Murtaza Akar, “Manisa Büyükşehir Belediyesinin açmış olduğu arı sütü ve ana arı yetiştiriciliği kursuna katıldım. 3 haftadır bu kurs merkezine geliyoruz. Bu merkezde ana arı ve arısütü üretimiyle ilgili eğitimler almaktayız. İleride bu bilgileri işletme şekline dönüştürüp kendi profesyonel şekilde ana arı yetiştiriciliği ve arısütü üretimiyle ülke ekonomisine katma değer sağlamayı hedefliyorum” ifadelerini kullandı.


Daha önce bal ve arı poleni üretimi yaptıklarını ancak kurs ile kendilerini geliştirmeyi hedeflediklerini söyleyen kursiyerlerden Zehra Bekar, “Biz daha önceleri hep bal ve polen üretimi üzerine devam ettik. Ancak arısütü üretimine geçmeyi düşünüyorduk. Bunun için de bir tecrübe edinmemiz gerektiği için bir türlü cesaret edemedik. Manisa Büyükşehir Belediyesinin de böyle bir kurs açtığını duyunca buraya katılarak gereken tecrübeyi edineceğimi düşündüm” dedi.



“Asıl problemimiz kaliteli ve nitelikli ana arı kullanılmaması nedeniyle yaşanan verim ve kalite düşüşleri”


Türkiye’de nitelikli ana arı üretiminde bir açık olduğunu tespit ettiklerini ve bu tesisle birlikte kursiyerlerin nitelikli ana arı üretimini öğrendiklerini belirten Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Yılmaz Usta, “Bu merkezi kurmaktaki amacımız öncelikle ana arı üretimindeki bir açığın tespit edilmesi. Ülkemizde yeterli miktarda arı kolonisi mevcut fakat asıl problemimiz kaliteli ve nitelikli ana arı kullanılmaması nedeniyle yaşanan verim ve kalite düşüşleri. Bu amaçla 2015 ve 2016 yıllarında Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünden tedarik ettiğimiz ana arıları üreticilerimizle buluşturarak üreticilerimize bir çözüm oluşturmaya çalışmıştık. Devam eden süreçte ana arıyı tedarik ederek üreticilerimize vermek yerine ana arı üretimini öğretmek ve bununla ilgili eğitimler vermek ve kendi üretmelerini sağlamayı hedefledik. Üretken belediyecilik anlayışımızla bu tesisi kurduk. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Cengiz Ergün’e de bu projeyi sunduğumuzda onay vermesiyle beraber çalışmalarımıza hız verdik. Şu anda 150 adet arılı kovanımız mevcut. 300 adet plastik ana arı çiftleştirme kovanımız mevcut. Çiftleştirme kovanları iki bölmeli olduğu için 600 ana arı bir etapta üretebiliyoruz. Geçtiğimiz süreç içerisinde de 3 etap ana arı üretimi yaparak bin 500 ana arıyı üreticilerimize hibe olarak teslim ettik. Burada eğitimler de veriyoruz. 120 saatlik bir eğitim sonunda ana arı yetiştiriciliğini öğreniyor. Ana arı yetiştiriciliğinin yanında arı sütü üretimi ve polen hasadı da öğretiliyor” diye konuştu.



Küresel ısınma arıcıları alternatif ürünlere yöneltti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AK Parti’den İBB’ye zam tepkisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti Grubu Tarife Komisyonu üyeleri, İBB yönetiminin 7 yıllık görev süresini değerlendirdiği toplantıda zam tepkisinde bulundu. İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, "’Yeni finansal modeller bulacağız’ diyen CHP’li İBB yönetiminin 7 yıl sonra gelmiş olduğu nokta İstanbulların en zaruri ihtiyaçları olan su, ulaşım gibi başlıklarda bile yüzde binleri aşan zamlarla; hiçbir enflasyon oranıyla izah edilemeyecek noktada zamlar yaparak bir zam ekonomisi üzerinden kaynaklarını yönettiğini görüyoruz" dedi. İBB AK Parti Meclisi Grubu Tarife Komisyonu, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edilen yeni tarifeler sonrasında ücret artışlarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Binası AK Parti Grup Odasında gerçekleşen basın açıklamasında İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, AK Parti Meclis Üyeleri ve Tarife Komisyonu Üyeleri Meryem Karaköse ve Süheyla Topçu katıldı. Basın açıklamasında konuşan İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, "’Finansal kaynaklar anlamında 2019 yılında kendi öz kaynaklarımızı temin edeceğiz. Yeni finansal modeller bulacağız’ diyen CHP’li İBB yönetiminin bugün 7 yıl sonra gelmiş olduğu nokta İstanbulların en zaruri ihtiyaçları olan su, ulaşım gibi başlıklarda bile yüzde binleri aşan zamlarda hiçbir enflasyon oranıyla rakamıyla izah edilemeyecek yakıt, elektrik giderlerinden gelen zamlarla izah edilemeyecek bir noktada zamlar yaparak bir zam ekonomisi üzerinden kaynaklarını yönettiğini maalesef görüyoruz" dedi. "Ne enflasyon söylemi ne de genel gider argümanı bunu açıklamaya yetmeyecektir" AK Parti Meclis Üyesi ve Tarife Komisyonu Üyesi Meryem Karaköse mezar fiyatı artışlarıyla ilgili, "272 TL’den 408 TL’ye çıkarıldı dese de aslında fiyat 272 TL’den 544 TL’ye çıkarılması meselesidir. Burada da bu artışla 2019 yılında 80 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda aslında küçümseyerek bir cümleyle geçiştirdikleri rakamdaki artış bile yüzde 580’dir. Kıymetli basın mensupları, sorumuz da çok basittir bu konuda ruhsat vermenin hangi maliyet unsuru bu artışı izah edebilir? Ne enflasyon söylemi ne de genel gider argüman bunu açıklamaya yetmeyecektir. Yine kendilerinin bizzat değindiği konularla devam etmek istiyorum. Birinci grup mezar yeri konusudur. Bu basında çok fazla yer aldı biliyorsunuz. Burada mezar yerinde 334 bin 896 TL’ye yükseldiği çok fazla basınında yer aldı. Bu artış bir yıl öncesine göre bile 2025’te yapmış olduklarından da 111 bin 632 TL idi. O zaman bile büyük bir artışla bunu gerçekleşti. Son yapılan zamla beraber de bu artış maalesef bugün 334 bin 896’ya yükseldi" dedi. "Burada da yine yani 2019’da 2000 TL olan en düşük dördüncü grup mezar yerimiz 10 bin 728 TL’ye yükseltildi" Mezarlık ücretlerinin fahiş oranda yükseltildiğini söyleyen Karaköse, "Peki, 2019’da bu rakam neydi? 2019’da sadece 30 bin TL olan bu ücret bugün 334 bin 896’ya çıkarılarak yüzde bin 16 artış yapılmıştır. Bunu söylerken de artışın oranına tabii ki söylemediler. Bunu da ’bazı kesimler kullanıyor zaten diyerek’ geçiştirmemeye çalıştılar. Gelelim peki burayı bazı kesimler kullanıyor diyelim, yer az diyelim. Dördüncü grup dediğimiz ve fiyatın en düşük olduğu mezar yerinde durum ne aslında burada da durum çok iç açıcı değil. Burada da yine 2019’da 2 bin TL olan en düşük dördüncü grup mezar yerimiz 10 bin 728 TL’ye yükseltildi. Kendilerinin küçük gördüğü ’çok fazla artış demedikleri’ bu yerde bile yüzde 436’lık bir artış söz konusudur. Yine lahit mezarlara kendileri değinler. Lahit mezarlarda da bunu da yine bir cümleyle ’ya zaten bu iki katlı ikinci katı da isteyen yaptırıyor isteğe bağlı bir şey’ diyerek geçiştirdikleri lahit mezarda da artış var arkadaşlar. Yüzde bin 271’dir" şeklinde konuştu. "Çeşme yaptırma meselesi son geçen tarife ile beraber 500 bin TL’ye yükseltilmiştir" Konuşmasına devam eden Karaköse, "Bir cümleyle geçiştirdikleri isteğe bağlı zaten spesifik bir şey dedikleri yani CHP yönetiminin spesifik anlayışı artışı yüzde bin 271’lerin altına düşmüyor gibi görünüyor. Bu durum bu tarifeleri kim alıyor tartışmasıyla da örtülenemeyecek kadar önemlidir. Mezar yerlerini konuşmuşken kendilerinin değinmediği ama bizim en çok dikkatimizi çeken konulardan bir tanesi de çeşme suyu yaptırma. Yani çeşme yaptırma hayır işi. İstanbul’un kadim geleneği olan çeşme yaptırma ve hayır işlemi iradesi maalesef adeta bir tarife bariyerine çarpmış durumdadır. Kendileri bu konuyu hiç gündeme almadılar ama burada da size çarpışık bir rakam olduğu için paylaşmak istiyorum. Bir önceki yıla göre bile yüzde 731 artış yaparak 61 bin 660 TL’ye çıkarttıkları bu çeşme yaptırma meselesi son geçen tarife ile beraber 500 bin TL’ye yükseltilmiştir. Yani bir önceki yıl daha 61 bin 666 TL’ye yaptırılan çeşme aradan bir yıl geçtikten sonra nasıl bir artışla bağdaştırıldı ki 500 bin TL’ye çıkarıldı. Yani 2019’da bu çeşme yapım ücretinin de 10 bin TL olduğunu düşünürsek, buradaki artışın 2019’dan bugüne kadar yüzde 4 bin 900 olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı. "Otopark ihtiyacının büyüdüğü bir ortamda çözüm üretmek yerine de yaptıkları tek şey, maalesef tarifeleri büyütmek oldu" CHP’li İBB Yönetiminin üzerine düşen görevi yeterli şekilde yerine getirmediğini söyleyen Karaköse, "Seçim vaatlerinde hatırlarsanız ilk seçimlerde 100 bin otopark yaptıracağız vaadiyle gelen bir anlayış söz konusuydu. Tabii burada otopark yapmak yerine otopark ihtiyacının büyüdüğü bir ortamda çözüm üretmek yerine de yaptıkları tek şey maalesef tarifeleri büyütmek oldu. Üstelik bunu yapan zihniyet aynı zamanda 2019 yılında otopark ücretlerini mecliste vermiş oldukları bir önerge ile otopark ücretlerinin günlük 1 TL olmasını öneren zihniyet bugün maalesef otopark ücretlerinde de fahiş rakamlarla karşımıza gelmektedir. Günlüğü 1 TL olsun diyen anlayış bugün geldiğimizde 1 - 2 saatlik otopark ücretlerindeki artışlar sadece sizlere kısaca paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı. "1 TL olsun diye önerdikleri otopark ücretine 2019’dan bugüne kadar yüzde 3 bin 567’lik bir artış yaptılar" İBB’nin verdiği vaatleri yerine getirmediğini söyleyen Karaköse, "2019 yılında 6 TL olan onların 1 TL’ye indirmek istediğin dönemde 6 TL olan otopark ücreti 2024 yılında 70 TL’ye çıkardılar. O zaman bile arada yüzde bin 67’lik bir artışla hemen bu işi gerçekleştirdiler. 2025 yılına geldiğimizde de 1- 2 saatlik otopark ücreti 220 TL olmuştur. Burada da yaklaşık 2019’dan bugüne kadar toplam artış kıymetli İstanbullular ’1 TL olsun’ diye önerdikleri otopark ücretine 2019’dan bugüne kadar yüzde 3 bin 567’lik bir artış yaptılar. Şimdi bu artış 6 TL’den 220 TL’ye çıktı. Artık İstanbul’un otopark bir ihtiyaç değil karşılanamaz lüks haline getirmiş durumdalar. Bunu söylerken de özellikle bir tarafa da sizlerin dikkatini çekmek istiyoruz. Avrasya Tünel geçişi bunların en çok eleştirdiği geçişlerden biri olan Avrasya Tüneli‘nin geçişi bugün 225 TL. İstanbul’da geldiğimiz noktada 1- 2 saatlik otopark ücretleri 220 TL’dir. Bu karşılaştırma da İstanbulluların burada yalnızca bir fiyat karşılaştırması değil İstanbul’da yaşamın nasıl bir pahalılaşma noktasına geldiğini sizlere ifade etmek istiyoruz" şeklinde konuştu. "2019’dan bugüne kadar suya yapılan zam yüzde bin 40’tır" Son 6 yılda suya yüzde 1040 oranında zam yapıldığını söyleyen Karaköse, " Bir yandan kent lokantası üzerinden sosyal yardım vitrini yapılırken diğer yandan da yol kenarlarında park, parklanma tarifeleri ile vatandaşın cebine yüklenen ağır bir bedelle karşı karşıya olduğumuz da tekrar ifade etmek istiyorum. Bu da ’sosyal belediyecilik’ değil ’sosyal fatura’ denilir söylemiyle bizlere maalesef karşı karşıya getirmiştir. 2019’dan bugüne kadar suya yapılan zam yüzde bin 40’tır. Bedava vermeyi söyledikleri, bedava vermemizi teklif ettikleri ve kendilerinin geldiğinde de ucuzlatacaklarını söyleyerek seçim kazandıkları bir anlayış bugün suyun metre küpünü maalesef 52,45 TL’ye yükseltmiştir" dedi. "2019 yılında bir bilet ücreti 0,41 litre benzin alırken bugün yapılan zamla 35 TL olan bilet ücretiyle de 0,66 litre benzin alınmaktadır" İETT’de yapılan zam oranın fazla olduğunu söyleyen Karaköse, "Ulaşımda peki durum farklı mı? Elbette değil. 2019 yılında 2,6 TL olan bilet ücreti bugün biliyorsunuz 35 TL’ye yükseltirmiştir. Bu artış 2019’dan bugüne kadar yüzde bin 246 olmuştur. Benzinle kıyasladık Benzinle yaptığımız mukayese de AK Parti döneminde yani 2019 yılında bir bilet ücreti 0,41 litre benzin alırken bugün yapılan zamla 35 TL olan bilet ücretiyle de 0,66 litre benzin alınmaktadır. Daha fazla benzin alabiliyorlar. Buna rağmen daha fazla zam yapıyorlar. Şunu görüyoruz, bugüne kadar kendilerinin vaat ettiği, ‘Hayatı ucuzlatacağız, İstanbullulara daha rahat bir hayat sağlayacağız, hayatlarını kolaylaştıracağız’ dedikleri noktada fahiş zamlarla maalesef karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.
Bursa Bursa’da öğrencisini herkesin içinde darp eden okul müdürü görevden uzaklaştırıldı Bursa’nın İnegöl ilçesinde okul müdürü sinirlendiği öğrenciyi herkesin önünde itekleyerek darp etti. O anlar kameraya yansırken, öğrencinin ailesi şikayetçi oldu. Harekete geçen İl Milli Eğitim Müdürlüğünce, okul müdürü görevinden uzaklaştırdı. Olay, cuma günü İnegöl’ün kırsal Yeniceköy Mahallesi’nde eğitim öğretime devam eden Ömer Osman Çağlayan Ortaokulu’nda meydana geldi. Okul Müdürü Mustafa Ç., sırada bekleyen Muhammed K. (11)’yı saldırarak darp etti. O anlar amatör kameraya yansıdı. Olayın ardından öğrenci, durumu ailesine bildirdi. Aile müdürden şikayetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Olayı anlatan 11 yaşındaki öğrenci Muhammed Emin K., "O beni durduk yere dövdü. Kafa attı, fırlattı ‘Seni buraya gömerim, herkes burada ahlakını bilecek’ dedi. Çocuğa el hareketi yaptım zannetti. Okula gitmeyeceğim. O beni dövecek ben kendimi savunamayacağım, sonra disiplin verecek tutanak tutacak ben gitmem okula" dedi. Baba Nihat Koca (49), "Cuma günü işten eve geldim. Hanım bana ‘Muhammed’i dövmüşler’ dedi. Ben çocuklar arasında olmuş sandım. Sonra bana okul müdürü ‘Muhammed’i dövmüş’ dediler. Öğretmendir kızmıştır dedim. Daha sonra bana video geldi. Videoya bakınca zaten aklım başımdan gitti. 11 yaşındaki çocuğumu kaldırmış vurmuş. Kafası taşa gelse ne olacak? Ben çocuğumu öğretmenlere emanet ediyorum. Öğretmen bunu yapsa sokaktaki vatandaş kim bilir neler yapar" dedi. Şikayetler ve görüntüler üzerine okul harekete geçen İl Milli Eğitim Müdürlüğü okul müdürü Mustafa Ç.’yi görevden uzaklaştırdı.