KÜLTÜR SANAT - 22 Nisan 2024 Pazartesi 16:25

Yunusemreli minikler 23 Nisan coşkusunu yaşadı

A
A
A
Yunusemreli minikler 23 Nisan coşkusunu yaşadı

Yunusemre Belediyesi bünyesinde hizmet veren çocuk kültür ve sanat merkezlerine eğitim gören minikler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusunu doyasıya yaşadı. Öğrenciler bayramın önemini anlatan şiirler okudu, şarkılar söyledi.


Yunusemre Belediyesi bünyesinde bulunan Muradiye, Güzelyurt ve Barbaros Çocuk Kültür ve Sanat Merkezi öğrencileri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinliklerde minikler, 23 Nisan’ın önemini anlatan şiirler okudu. Şarkılar eşliğinde dans eden minikler, dünyada kendilerine armağan edilen tek bayram olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusunu yaşadı. Öğretmen ve veliler de miniklerin heyecanını paylaştı. Türk Bayrakları eşliğinde şarkıların söylendiği, şiirlerin okunduğu, dansların edildiği etkinlikler veliler tarafından da büyük beğeni topladı. Veliler etkinlikte emeği geçenlere teşekkür etti.



Bilim Yunusemre 23 Nisan’ı kutlayacak


Yunusemre Belediyesi bünyesinde hizmet veren Bilim Yunusemre Merkezi de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda düzenleyeceği etkinlikler ile çocuklara unutulmaz anlar yaşatacak. Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban Bilim Yunusemre Merkezinde düzenlenecek etkinliklere öğrencileri davet etti.


Bilim Yunusemre Merkezinde düzenlenecek etkinlikler ise şöyle: “15.00 -16.00 Teleskop ile güneş gözlemi, Dji Drone deneyimi 3D kalem etkinliği. 16.00 -17.00 Mustafa Kemal Atatürk silüeti ile ebru sanatı, Vr gözlük ile TBMM ve anıtkabir ziyareti. 17.00 -18.00 Deney şov, tohum ekimi ve 23 Nisan Tacı.”



Yunusemreli minikler 23 Nisan coşkusunu yaşadı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.