GENEL - 18 Nisan 2012 Çarşamba 17:33

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ, MERSİN`DE İKİ CAMİNİN AÇILIŞINI YAPTI

A
A
A
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ, MERSİN`DE İKİ CAMİNİN AÇILIŞINI YAPTI

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, şehirler kurulurken insanların nefes alacağı şekilde kurulması gerektiğinin altını çizerek, insanların en güzel nefes alacağı yerin Allah`ın evi olacağını belirti. Camilerin devlet dairesi gibi belirli saatler içinde hizmet vermemesi gerektiğini de söyleyen Görmez, günün her saatinde insanların başvurabildikleri merkezler haline gelmesini istedi.
Mersin İl Müftülüğü`nün `Kutlu Doğum Haftası` etkinliklerine katılmak üzere Mersin`e gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, merkez Mezitli ve Yenişehir ilçelerinde yeniden dizayn edilen iki caminin açılışına katıldı. Törenlere Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, İl Emniyet Müdürü Arif Öksüz, İl Müftüsü Ali Melek, siyasi parti temsilcileri ve daire amirleri de katıldı. Mezitli`deki Ayşe Arslan Camisi`nin açılışı öncesinde bir konuşma yapan Prof. Dr. Görmez, öncelikle Kutlu Doğum
Haftası`nın bütün Mersinlilere kutlu olmasını diledi. Hafta içerisinde Mersin`de iki güzel olayın yaşanacağını belirten Görmez, "İki güzel mabedimizi hizmete açacağız. Cami inşa etmek ayrı bir şey, imar etmek ayrı bir şeydir. Şimdi inşasını bitirdik. Camiyi imar etmek de bizlere düşüyor. Cami imarı müminlerin camisi içerisindeki ibadetleriyle gerçekleşir. Bundan dolayı bu caminin yapılmasında emeği geçen bütün hayırseverlere teşekkür ediyorum. Allah onların hayırlarını kabul etsin" dedi.
Konuşmanın ardından işadamı Mahmut Arslan`ın annesi Ayşe Arslan adına tadilatını üstlendiği "Ayşe Arslan Camisi"nin açılışını gerçekleştiren Görmez, caminin bütün vatandaşlara hayırlı olmasını diledi. Katkılarından dolayı Mahmut Arslan`a plaket de veren Görmez, caminin aşağı kısmında bulunan Kur-an kursunun açılışını da gerçekleştirerek, sınıfları gezip öğrencilerle sohbet etti.
Buradan Yenişehir`deki Halilurrahman Camisi`nin açılışına geçen Görmez, caminin manevi olarak da Halilurrahman bereketine vesile olması, ebediyen müminlerin rahmana secde edecek bir mekan olarak devam etmesi temennisinde bulundu. 1950 yılından itibaren şehirleri sürekli büyüyen, hızla gelişen bir Türkiye olduğunu vurgulayan Görmez, ancak bu gelişmeler esnasında bir şeyi ihmal ettiklerini ifade etti. 100 bin kişilik şehirler kurarken insanların ibadet yerlerini ihmal ettiklerini dile getiren Görmez,
"Dünyaya cami mimarisini armağan etmiş, dünyaya Mimar Sinan`ı hediye etmiş bir ülkenin çocukları olarak gönül isterdi ki insanlarımız, yöneticilerimiz, mimarlarımız, üniversitelerimiz bir araya gelerek o geleneği Mimar Sinan`ın bıraktığı yerden devam ettirerek daha güzelini yapabilmelerini temenni ederdik. Bundan sonra geleceğe farklı bakmamız lazım. Bundan sonra şehirlerimizi kurarken şehirlerimizin nereden nefes alacaklarını düşünmemiz lazım. Müminin en güzel nefes alacağı yer Allah`ın evidir.
Mabetlerimiz nefes aldığımız yerlerdir" diye konuştu.
"CAMİLER AYNI ZAMANDA BİRLİK VE İLİM MERKEZLERİMİZDİR"
Camilerin sadece namaz saatinde açılıp, namaz bittiğinde kapanan mekanlar olmaması gerektiğine dikkat çeken Görmez, "Eğer böyle bir uygulama yapılırsa biz yeryüzünün en büyük israfını yapıyoruz demektedir. Camiler kadınların, çocukların, erkeklerin sadece namaz vaktinde değil, namaz vakti dışında da başvurdukları, gidip nefes aldıkları, kitap okudukları, ibadet ettikleri yerler olmalıdır. Camiler sadece bizim ibadet mekanlarımız değil, aynı zamanda birlik ve ilim mekanlarımız olmalıdır. Bundan sonra
camileri inşa ederken gençlerin oyun alanından çocuklarımızın odalarına kadar dizayn etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Bu toplumda engelli vatandaşların da olduğunun altını çizen Görmez, şöyle devam etti:
"Bu toplum içerisinde milyonları bulan ama en büyük engeli `biz` olan engellilerimiz var. Bu engelli vatandaşlarımızın düşünülmesi gerekir. Camilerimize bir rampa koymamışsız, bir asansör koymamışız. Gelecek asrın camilerini planlarken artık farklı planlamalıyız. Gençlerimizin, kadınlarımızın, erkeklerimizin başvurdukları bu merkezleri cazibeli hale getirmeliyiz. Resmi daireler gibi belirli saatler arasında açık olan yerler haline dönüştürdüğümüz gün biz peygamberimizin camiye yüklediği bütün
fonksiyonları ortadan kaldırmış oluruz. Bu camiye emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ederim."
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, konuşmasının ardından Halilurrahman Camisi`nin açılışını gerçekleştirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar: "BAYKAR gelirlerinin yüzde 90’ını ihracattan elde eden bir kurum" BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, "BAYKAR gelirlerinin yüzde 90’ını ihracattan elde eden bir kurum. 37 ülkede hava aracı var. Türkiye’nin Somali’de uzay istasyonu olacak " dedi. İstanbul’da, TEKNOFEST çatısı altında, T3 Vakfı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi öncülüğünde "Take Off Girişim Zirvesi" düzenlendi. İstanbul Fuar Merkezi’ndeki programa BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Trendyol Go CEO’su Merve Başçı ve birçok girişimci iş insanı katıldı. Programda yerli ve milli üretimler ele alınırken katılımcılara bu üretimler hakkında bilgilendirme konuşmaları yapıldı. Daha sonra BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, katılımcıların sorularını cevapladı. "BAYKAR bugün dünyanın en büyük insansız hava aracı şirketi" Geçmişten günümüze gelişim sürecine değinen Selçuk Bayraktar, "Evet, hakikaten 20 sene öncesine dönsek, bugün BAYKAR’ın hikayesine baksak, BAYKAR bugün dünyanın en büyük insansız hava aracı şirketi. Buradan buraya nasıl geldi? İmkansız aslında. Baktığınızda düşündüğünüzde zamanın bükülmesi falan lazım. Bildiğiniz kurumları unutup, gelirlerinin yüzde 90’ını ihracattan elde eden bir kurum. 37 ülkede hava aracı var. Dünya ihracat pazarının yüzde 60’ı BAYKAR’da. İhracattan son 3-4 yıldır neredeyse 2 milyar dolar ciroya ulaşmış, yüksek teknolojili yüksek katma değerlerle çalışan 8 bin kişilik kocaman bir aile" dedi. "Ne söz verdiysek asla gerisine düşmek istemedim" Bayraktar, "Türkiye’de İsrail uçakları kullanılıyordu, otomatik inip kalkamıyorlardı. Amerika’nın hava aracı da otomatik inip kalkamıyordu. Sinop’ta 2009’da uçtuğunda, 2014’te Bayraktar TB2, sonra ROKETSAN’ın mühimmatı ile ilk SİHA’mız olması. İlk atışı 2015’te yapıyor. Ondan sonra terörle mücadelenin bir anlamda belini kırması süreci başlıyor. 2019’da 6 tonluk Akıncı ilk uçuşunu yapıyor ve 6 kilodan 6 tona, aradan kaç yıl geçmiş? 15 yıl. Şimdi içeride girişimlere bakıyorum da, uçağı havada tuttuğunuzda böyle şeyler olacak. Geleceğin teknolojisine çalışıyorsunuz, sürekli yenilik yapmaya gayret ediyorsunuz" ifadelerini kullandı. "Küresel konumlama sistemleri bağımsızlığınız açısından çok kritik" Küresel konumlama sistemlerinin öneminden bahseden Bayraktar, "Küresel konumlama sistemleri bağımsızlığınız açısından çok kritik. Çünkü küresel konumlama sistemlerini karıştırabiliyorsunuz, kandırabiliyorsunuz. Düşünün ki arabanızla bir yere seyahate gidiyorsunuz veya uçakla, bambaşka bir yerde gösterebiliyor ve şu anda bu oluyor" diye konuştu. "Somali’de uzay istasyonu olacak" Türkiye’nin Somali’de uzay istasyonu kurma girişimine değinen Selçuk Bayraktar, "Türkiye’nin gönül ve dost coğrafyası olduğundan Somali’de uzay istasyonu olacak. Onun inşası başladı devlet tarafından. İnşallah biz de ileride orada fırlatma araçlarımızı kullanma imkânı bulmayı hedefliyoruz" dedi. "Karmaşık makineleri Türkiye’de yapıyoruz" Karmaşık makinelerin Türkiye’de artık kolaylıkla yapılabildiğini söyleyen Bayraktar, "Karmaşık makineleri Türkiye’de yapıyoruz, imal ediyoruz. Mesela araba motoru veya uçak motoru, jet motoru, şu an bunları geliştiriyoruz" şeklinde konuştu. Programın kapanışında iş insanları ve girişimciler ile de buluşan Bayraktar, katılımcılara ödüllerini takdim ederek toplu fotoğraf da çektirdi.
İzmir İntihar sanılan olayda ‘miras’ cinayeti çıktı: Anne, baba ve ağabeyini öldürüp intihar süsü verdi İzmir’in Torbalı ilçesinde anne, baba ve çocuğun hayatını kaybettiği, ilk etapta cinayet ve intihar olarak değerlendirilen olayın arkasından ’miras’ cinayeti çıktı. Polis ekiplerinin dikkati sayesinde aydınlatılan olayda, ailesini katledip intihar süsü veren şahıs tutuklandı. Olay, 24 Ekim tarihinde Torbalı ilçesi Muratbey Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bir ikamette silah sesleri duyulduğu ihbarı üzerine olay yerine giden ekipler korkunç manzarayla karşılaştı. Evde yapılan incelemede Sadi Avcı (67) ve eşi Hatice Avcı’nın (54) farklı odalarda başlarından vurularak hayatını kaybettiği, ailenin büyük oğlu Mehmet Avcı’nın (33) ise salon kısmında ölü bulunduğu belirlendi. İlk incelemelerde, Mehmet Avcı’nın anne ve babasını öldürdükten sonra aynı silahla intihar ettiği şüphesi üzerinde duruldu. Olay yerine intikal eden Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Suç Analiz Büro Amirliği ekipleri, intihar ettiği değerlendirilen Mehmet Avcı’nın cansız bedeninin duruş şekli ve suç aleti tabancanın konumundan şüphelendi. Durumun cinayet olabileceği ihtimali üzerine İl Emniyet Müdürü’nün talimatıyla Cinayet Büro Amirliği ve Suç Analiz Büro Amirliği dedektiflerinden oluşan özel bir ekip kuruldu. 1200 saatlik kamera görüntüsü incelendi Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen soruşturmada; İstihbarat Şube Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme, İzmir Kriminal Bölge Müdürlüğü ve Torbalı İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ortak çalışma yürüttü. 4 gün süren kesintisiz çalışmada, ailenin küçük oğlu M.A. (31) mercek altına alındı. Ekipler, ilçe genelinde ve İzmir merkezde bulunan 20’ye yakın Plaka Tanıma Sistemi (PTS) ve 60 güvenlik kamerasından elde edilen bin 200 saati aşkın görüntüyü saniye saniye inceledi. Cinayeti "ses" araması ele verdi Yapılan teknik ve fiziki takipler sonucunda, şüpheli M.A.’nın olay günü İzmir merkezden Torbalı’ya geldiği, cinayet öncesinde farklı iş yerlerinden pamuk, kolonya ve eldiven temin ettiği tespit edildi. İzmir Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin dijital materyaller üzerinde yaptığı incelemede ise kan donduran bir detay ortaya çıktı. Şüphelinin, olay öncesinde video paylaşım sitesi üzerinden "tabanca ses desibel seviyeleri" hakkında aramalar yaptığı, cinayeti en ince ayrıntısına kadar planladığı belirlendi. Önce anneyi, sonra babayı, en son abiyi öldürmüş Soruşturmayı derinleştiren ekip, M.A.’nın eve gelerek önce evde yalnız olan annesini, ardından eve çağırdığı babasını ve son olarak eve gelen abisini öldürdüğünü tespit etti. Şüphelinin, cinayetlerin ardından abisinin bulunduğu odayı düzenleyerek olaya "cinnet ve intihar" süsü verdiği, tabancadaki parmak izlerini sildiği ve dikkat çekmemek için olay yerinden ayrıldığı anlaşıldı. Miras için ailesini katletmiş Gözaltına alınan M.A.’nın, maddi sıkıntılar yaşadığı ve mirasa tek başına sahip olmak amacıyla cinayetleri işlediği belirlendi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayla ilgili gözaltına alınan şüphelilerden S.A. (31) emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakılırken, T.B. (28) ise adli kontrol şartıyla salıverildi.