SPOR - 23 Ekim 2016 Pazar 16:04

Mersin İdmanyurdu, evinde kayıp

A
A
A
Mersin İdmanyurdu, evinde kayıp

TFF 1. Lig’in 8. haftasında Mersin İdmanyurdu, evinde Balıkesirspor’a 4-1 mağlup oldu.
Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Mersin İdmanyurdu Teknik Direktörü Levent Arıkdoğan, 3 haftadır aynı senaryoyu yaşadıklarını ifade ederek, "6 haftadır ilk yarılarda hiç kaybetmiyoruz. Bu maçlarda ya önde girmişiz ya da berabere girmişiz devrelere. Ancak yenildiğimiz maçlarda ikinci yarılarda kırılma anları oluyor. Biz gol atmakta sıkıntı yaşıyoruz. Birinci golümüzden önce bizim penaltı pozisyonumuz verilmedi, ardından gol yedik. Maçın kırılma anı da o oldu. Farklı mağlubiyetle maçı tamamladık. Bu sonuca üzülüyorum. Az sayıda gelen taraftarlarımızı üzüyoruz. Biz elimizden geleni yapıp, sahada mücadele etmeye çalışıyoruz. Gençlerimiz kazanmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama maçlarda kırılma anlarını biz kendi lehimize çeviremiyoruz ve mağlup oluyoruz. Ben bu kadar üst üste bugüne kadar çalıştırdığım takımlarda mağlup olmamıştım. Çalıştırdığım takımlar hiç bu kadar gol yememişti. Elimizde fazla oyuncu yok. Normalde hocalar ilk 11 yapmakta, ilk 18’e kimi almakta zorlanır. Ancak burada öyle bir durum yok. İlk 11’de oynayacak oyuncular belli, 18’e girecek oyuncular belli. Devre arasında mutlaka transfer tahtamızın açılması lazım. Hakikaten bu takımın en iyi yerlere gelmesi için çalışıyoruz. Bu takıma sezon sonunda bir şey olmayacaktır. Gençlerin gelişimi, transfer tahtası açılırsa gelecek oyuncularla birlikte ikinci yarıda çok daha farklı bir takım olacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
Kaya: "Takımın başarılı olmasını istemeyenlerin sayısı isteyenlerden daha fazla"
Mersin İdmanyurdu’nun kaptanı Nurullah Kaya ise takımın sezon öncesinde zor şartlarda kurulduğunu belirterek, "Genç oyuncuların fazlalılığı, sonradan takıma katılan oyuncularla geçen haftalarda aldığımız birkaç galibiyet şehir içerisinde farklı hava oluşturmuş olması bizim adımıza şu anda bir handikap gibi görülüyor. Çünkü dezavantajını yaşıyoruz. Mersin İdmanyurdu camiası gerçekten çok enteresan bir camia. Takımın başarılı olmasını istemeyenlerin sayısı isteyenlerden daha fazla. Bu sonuç bir şekilde bize yansıyor. Bu camia düştüğü zaman hepimiz beraber düşeceğiz. Anlam veremediğim noktada şu. Bir kenetlenmenin olması gerekirken neden insanlar birbirine karşı karalama politikasına gidiyorlar, bunu çözmüş değilim. Burada en masum insanlar biz futbolcularız, toplama takımız, liseden çocuk dersten çıkıyor antrenmana geliyor, kadroya giriyor, onlarla biz ligi götürmeye çalışıyoruz. Biz elimizden geldiği kadar devre arasına kadar alabildiğimiz kadar puanlar almak istiyoruz. Keşke şu transfer tahtasını açsalar da burada bulunan tüm futbolcularla birlikte hepimizin gitmesini istiyorum. Gerçekten iyi olacaklarını düşünen arkadaşlar, yazan, çizen veya söyleyenler keşke adam akıllı bir kadro, adam akıllı bir yönetim, adam akıllı bir futbolcu grubu toplayıp bu takımı çıkarabildikleri kadar yukarı çıkarsınlar, biz de bunu istiyoruz. O kadar çok şey yazılıyor ki. Bizim işimiz sadece sahaya çıkıp işimizi yapmak. Onu da 2-3 haftadır iyi yapamıyoruz. Biz de suçluyuz ama elimizdeki imkanlar bu. Biz Mersin İdmanyurdu’nu yukarıya taşımaya çalışıyoruz. Gerçekten bize destek olunması gerekiyor. Camia bizim camiamız. El ele verip, takımımızı yukarıya çıkarmalıyız" dedi.
Balıkesirspor cephesi
Balıkesirspor Teknik Direktörü Can Cangök, ilk yarı Mersin İdmanyurdu’nun daha iyi oynadığını belirterek, "Özellikle rakibimiz duran toplardan daha fazla pozisyon buldu. Bunu maç öncesinde biliyorduk. O yüzden ilk yarı rakibimiz biraz daha üstün oynadı. Ancak ikinci yarıda elimizden gelenin eni iyisin yaptık. Topu yere indirdik mi, kanatlara açtık mı ne kadar iyi olduğumuzu gördük. Bunu Mersinlilere de gösterdik. Ayrıca forvetimiz 3 gol attı. Onu da ayrıca kutluyorum. İkinci yarı hak eden takım bizdik. Daha farklı bir skor elde edebilirdik. Mersin İdmanyurdu’na da bundan sonraki maçlarda başalar diliyorum. Şehrimizin buna ihtiyacı vardı. 3 puanla döndüğümüz için mutluyuz" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Dr. Topaloğlu: “Günümüz sözde deistleri sorumluktan kaçtığı için dini reddediyor” Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, günümüz sözde deistlerinin sorumluktan kaçtığı için dini reddettiğini açıkladı. İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi Kurma ve Koruma Vakfı (İMVA) tarafından “Deizm nedir Ne değildir” konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, deizm tarihçesi, dünyadaki ve Türkiye’deki deizm akımlarıyla ilgili bilgiler verdi. Dr. Topaloğlu, Türkiye’de son 15 yıldır dine karşı en önemli itirazlardan biri olan deizmin Allah’ı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Allah’ın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunarak vahyi reddettiğine dikkat çekti. Batı’da gerçekleşen Rönesans ve Reform döneminde ortaya çıkan deizmin önce İngiltere’de (İngiliz Aydınlanması) taraftar bulduğunu sonrasında ise Kıta Avrupası ve Amerika’da kabul edilir hale geldiğini anlatan Dr. Topaloğlu, “Deizm, hiçbir zaman büyük kitlelerin inanç şekli olmamasıyla birlikte daha çok bilim adamları, filozoflar ve siyasetçilerin Tanrı inancı olarak kabul edilebilir dedi. Deistlere göre deneyim ve tecrübenin yegane bilgi edinme kaynağı olduğunu anlatan Topaloğlu, “İnsanın bilgi edinme kapasitesi kainatın var oluşu ve işleyişi ile alakalı hakikate erişebilecek noktadadır. İnsanoğlu kendisine ve doğaya dair tecrübeler ışığında şu sonuca varmıştır ki evren mükemmel derecede düzenlidir; belirli kanunlar vardır (doğa yasaları) ve bu kanunlar istisna kabul etmeyecek şekilde kainatta işler. Bu sebeple evren rasgele varlığa gelmemiştir; yani bir var edicisi bulunmaktadır. Bu varlığa Tanrı adı verilir. Deistlere göre Allah evrene bir defada yaratmıştır ve işleyişine karışmaz. Çünkü doğa yasalarının istisnasız bir şekilde işlemesi var olmaya başladığı andan itibaren evrenin içinden veya dışından bu işleyişe müdahalenin mümkün olmaması anlamına gelmektedir. Deistlerin en baştan kurulmuş ve mükemmel bir şekilde işleyen bir saat olarak nitelendirdiği yaratılmışlar alemi düşüncesi onların vahiy, Nübüvvet, vahyedilmiş ahlaki kurallar, dua, mucize gibi kavramları reddetmelerine sebep olmuştur. Bu kavramların dinin temel kurumları olduğu göz önüne alındığında onların dini kabul etmedikleri açık bir şekilde görülebilir” ifadelerini kullandı. “Deizmin ortaya çıkışına Hıristiyanlığın inanışları ve politikaları sebep oldu” Her düşüncesinin ortaya çıkmasına sebep olan etkenler olduğuna vurgu yapan Dr. Hüseyin Taha Topaloğlu, “Deizmin ortaya çıkışına Hritstiyanlığın inanışları ve politikaları sebep olmuştur. Fizik, biyoloji, astronomi ve kimya gibi doğa bilimlerindeki gelişmeler insanoğluna kilisenin öğretilerinin yanlışlığını göstermiştir. Bu tür bilgilerin kilise öğretileriyle çelişmesi kilisenin engizisyon mahkemeleri aracılığıyla insanlara zulmetmesine sebep olmuş ve bilimsel bilgiyi göz ardı etmesiyle sonuçlanmıştır. Bununla birlikte kilisenin cennetten arsa satması gibi istismar teşebbüsleri ve baskıcı siyasetleri de deizmin ortaya çıkmasına neden olan hadiseler olarak görülebilir” şeklinde konuştu. Türkiye’deki deizm tartışmaları Türkiye’deki deizm tartışmalarıma da değinen Dr. Topaloğlu, şunları kaydetti; “Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’nin gündemine giren deizm tartışmaları ise özelde imam-hatip lisesi öğrencilerinin genelde ise Türk toplumunun dindarlıktan uzaklaştığı iddiasıyla ortaya çıkmıştır. İbadetlerden ve dini kurumlardan uzaklaşan gençliğin deizme yöneldiği kabulü toplumda ve ilmi çevrelerde kabul görmüş; üzerine çok sayıda makale, sunum, çalıştay ve tartışma düzenlenmiştir. Ancak günümüzde şahit olunan dinden uzaklaşma ancak bir yaratıcının olduğunu kabul etme iddiasının ortaya çıkma sebeplerine baktığımızda, bu durumun deizm ile aynı şey olmadığını söylemek mümkündür. Günümüz sözde deistleri bireyselleşme arzusu, mevcut siyasi ortama tepki, teknolojik gelişmeler olumsuz sonuçlarından olan manipülasyon ve spekülasyona karşı makul rehberlik ve destek imkanlarını bulamama ve en önemlisi sorumluluğu reddetme sebebiyle dini reddetmektedirler. Hemen görülebileceği gibi deizm ve günümüz dindar olmama durumu arasında bir özdeşlikten söz edilemez. Sonuç olarak günümüz deizm tartışmalarının büyük oranda hatalı bir benzetmeden kaynaklandığı söylenebilir. Ancak ortada bir sorunun olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu soruna dair çözüm önerileri ise deizmi tartışmak ve onu çürütmeye çalışmak değil; günümüz sorunlarına çareler üretmektir” Konferansta Karaman’da düzenlenen "Genç Sada Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Türkiye finalinde ikinci olan Hafız Muhammed Emir Gökmen İMVAK tarafından ödüllendirildi. İMVAK Yönetim Kurulu üyesi Ali Ilıca tarafından tam altın hediye edildi. Konferansa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bulut, İMVAK Başkanı Sait Kömürcü ve davetliler katıldı.
Bilecik Bilecik’in Fethi’nin 725. yıldönümü kutlandı Bilecik’te, Osmanlı Devleti’nin kurucuları Şeyh Edebali ve Osman Gazi’yi anma ile şehrin fethinin 725’inci yılı etkinlikleri gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı’ndan Bursa Büyükşehir Belediyes Tarihi Mehteran Takımı kortejde Eskişehir Odunpazarı Mehteran Takımı ve Bursa Kılıçkalkan Ekibi eşliğinde başlayan ’Fetih yürüyüşü, Şeyh Edebali Türbesi Yerleşkesi’nde tamamlandı. Yürüyüşe Bilecik Valisi Şefik Aygöl, Milletvekili Halil Eldemir, AK Parti Bilecik İl Başkanı Serkan Yıldırım, Bilecik Cumhuriyet Başsavcısı Burak Olgun, İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Erbakıcı, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Şeyh Edebali Türbesi yerleşkesindeki fethi kutlamaları saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Kura’an-ı Kerin okunmasının ardında, Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferans verdi. Mehteran ve kılıç kalkan gösterilerin ardından, Kayı Alpleri tarafından Söğütten Şeyh Edebali Türbesine getirilen Türk Bayrağı ve toprak Bilecik Valisi Şefik Aygöl’e teslim edildi. "Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir" Doç. Dr. Refik Arıkan ’Bilecik’in Fethi’ konulu konferansında, "Bilecik toprakları tarihte kurduğumuz en büyük devletin hayat bulduğu bereketli bir coğrafyadır. Bilecik Osmanlıdır, Bilecik Osman Gazidir. Bu havari Sevrin yırtıldığı, Yunan’ın durdurulduğu bir umut coğrafyasıdır. Bilecik Cumhuriyettir. Bu bağlamda Bilecik kuruluşun ve kurtuluşun şehridir ve bunu en fazla hak eden şehirdir. Bir devlet yıkılırken yenisini hemen tesis eden eşsiz bir millettir. İşte bu hasretleri 727 yıl önce bugün yeniden doğuşu müjdeleyip, bir imparatorluğa kapı araladı" dedi. Bilecik Valisi Şefik Aygöl ise "Bizler de bugün Bilecik’imizin Türk toprağı olması İslam beldesi olmasının 725’inci fethinin yıldönümünü sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu ifade ederim. Biz bu şehri anlatırken bu şehrin başta dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun şehri diye ifade ediyoruz. Gençlerimiz şunu bilemeli ki biz kuruluş derken neyi ifade ediyoruz. Biz kuruluş derken Söğüt’te 400 çadırdan oluşan bir beyliğin sonra dünyanın 3’te birine hükmeden ama bugünkü dünyanın hüküm anlayışın tam zıttına adaleti götüren, hizmet götüren, anlayışı götüren bir ecdadın kurulduğu toprakları ifade ediyoruz. Bilecik böyle topraklar, kuruluşun torakları, huzurun dünyaya yayıldığı topraklar. Ayrı yeten gençlere şunu da ifade etmek isterim ki kurtuluşun şehri diyoruz. Niye kurtuluşun şehri diyoruz1918’de özellikle kurtuluş mücadelesinde, istiklal harbinde malumunuz bütün Bilecik ve köylerinde ev, ev üstüne bırakmadan, taş, taş üstüne bırakmadan hepsini yıktı. Nüfusumuzun 18 binden 4 bine kadar düştüğü, nüfusumuzun 4’te 3’ünün katledildiği bir mücadelen sonra, gençlerimize şunu da ifade etmek istiyorum arkamızdaki camiyi yıkmamışlardı. İnönü muharebeleri, Metris tepe, İskân tepe oralarda ciddi mücadeleler yapıldı. Bu şehir aynı anda istiklal harbinin sonrada kuruluşun vesilesi olan şehirlerden biri. Onun için bu memleketle, bu vatandaşlarımızla, bu milletle, Bileciklilerle gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi. Konuşmaların ardından Fetih duası ve Fetih selası okunmasıyla program son buldu.
Nevşehir Modifiyeli araç tutkunları buluştu Nevşehir’de düzenlenen etkinlikte, modifiyeli araç sahipleri ve tutkunları bir araya geldi. Farklı renk ve modellerde araçların sergilendiği etkinlikte birbirinden ilginç araçlar, özellikleriyle görücüye çıktı. Nevşehir’in Gülşehir ilçesinde düzenlenen ’1.Modifiye Fest’; modifiyeli araçlar festivali yaklaşık 750 araç ve sahipleri ile meraklılarını bir araya getirdi. Gülşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe, farklı kentlerden gelen sürücüler, birbirinden ilginç modifiyeli araçlarıyla katıldı. Oyuncaklarla süslenenlerin yanı sıra, ses sistemlerinin, görücüye çıktığı etkinliğe, gençler oynayarak renk kattı. Nevfest Dernek Başkanı Ekrem Varol yaptığı açıklamada, “Nevşehir’de güzel bir organizasyon yapmak için burada toplanıyoruz. Türkiye’nin birçok ilinden yaklaşık 700-800 aracımız geldi. Burada ayrıca 2 bin kişiye yakın yaya topluluğumuz var. Nevşehir’i ve Kapadokya’yı en güzel şekilde temsil etmeye çalışıyoruz” dedi. Amasya’dan festival için Nevşehir’e geldiklerini söyleyen Amasya Tunik Başkanı Talip Yeniçeri de; “Nevşehir’de düzenlenen bu festivale Türkiye’nin birçok ilinden gelerek destek veriyoruz. Amacımız modifiyeyi iyi bir şekilde tanıtmak” şeklinde konuştu. Yıllardır bu tür organizasyonlara katıldığını söyleyen Alparslan Uysal da Konya’dan ekip olarak geldiklerini söyledi. Festivalde yapılan desibel yarışlarında da Türkiye rekoru kırıldı. Festivale Mersin’den katılan Samet Topal’ın kullandığı araç 169.9 desibel ile yeni bir rekora imza atmış oldu. Festivalde ayrıca güzellik ve basıklık yarışmaları da düzenleniyor.