YEREL HABERLER - 22 Haziran 2012 Cuma 13:56

HÜSEYİN DAОLI TOPLUM DESTEKLİ RUH SAОLIОI MERKEZİ AÇILDI

A
A
A
HÜSEYİN DAОLI TOPLUM DESTEKLİ RUH SAОLIОI MERKEZİ AÇILDI

Ağır ruhsal sorunları bulunan hastaların fiziki ve sosyal açıdan tedavilerinin sağlanması ve hastaların sosyal yaşama kazandırılması amacıyla kurulan Mersin Devlet Hastanesi Hüseyin Dağlı Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi resmen açıldı.
Merkez Mezitli İlçesi Üniversite Caddesi üzerinde yaklaşık bir yıl önce faaliyete geçen Mersin Devlet Hastanesi Hüseyin Dağlı Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi`nin resmi açılışı bugün yapıldı. Geniş bir bahçe içerisinde iki katlı binada hizmet verilen merkezin açılışına AK Parti Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Öktenyanı sıra merkez Akdeniz ve Toroslar Kaymakamları ile Mersin İl Sağlık Müdürü Çağlar Çatak, davetliler, hasta yakınları ve hastalar katıldı.
Merkezin bahçesinde düzenlenen törende konuşan Mersin Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Yavuz Gözükara, sağlıkta beden ve ruh ilişkisinin önemine değindi. Sağlık Bakanlığı`nın bu kapsamda toplum destekli ruh sağlığı merkezlerinin açılması ve yaygınlaştırılması çalışmalarını başlattığını belirten Gözükara, bunun hem sosyal hem ruhsal destek anlamına geldiğine işaret ederek, ``Kronik psikolojik hastalıkları olan vakalarımız aileye bağımlıdır, çevreden kendisini tecrit etmiştir, sosyal hayatın içine giremez. Bu anlamda ailesini kendine bağımlı kılar, hem kendini hapseder hem de ailesinin özgürlüğünü kısıtlar. Farmakolojik tedavinin tek başına yeterli değildir. Farmakolojik tedavinin yanında psikolojik ve sosyal desteğin bir arada yürütülmesi, hastalığın tedavisinin etkinliğini artırdığı gibi; hastalıkların tekrarlamasının önlenmesinde de son derece etkili olmaktadır. İyilik hali daha uzun sürebilmektedir. Bu pencereden bakılarak bu merkezler açılmaya başlanmıştır. Biz de bu düşünceyle yola çıktık. Katkı sunan, destek veren herkese çok teşekkür ediyorum`` dedi.
``MERKEZDE TÜM HİZMETLER ÜCRETSİZ``
Merkezle ilgili bilgi de veren Gözükara, merkezi geçen yıl Ağustos ayında açtıklarını ve bugüne kadar kayıtlı 100 hastaları olduğunu kaydetti. Buradaki tüm hizmetlerin ücretsiz olduğunun altını çizen Gözükara, ``Hastalarımızı sabah evlerinden alıp akşam yeniden evlerine bırakıyoruz. Hastalarımızın ailelerini evlerinde ziyaret ediyoruz. Merkezde grup terapisi yapıyoruz. Hastalarımız, uğraşı öğretmenleri ile çok güzel ürünler ortaya çıkarıyorlar. Hüseyin Dağlı Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi Sorumlusu Psikiyatri Uzmanı Hatice Kahraman`a çok teşekkür ediyorum. Başarıda en büyük payı olanlardan biri de odur`` diye konuştu.
Tedavide ailelerin çok önemli yeri olduğuna dikkat çeken Gözükara, projenin el birliği ve ekip ruhuyla yürüyecek ve sonuç alınacak bir proje olduğunu vurguladı. Merkezde bu ekip ruhunun da oluştuğunu dile getiren Gözükara, ``Buradaki tüm güzellikler hastalarımızın eserleridir. Bu hastalarımızın sosyal hayata adaptasyonlarının yanında kendi hayatlarını tek başlarına idame ettirebilecek yeteneğe ve ruh sağlığı durumuna ulaşmalarını amaçlıyoruz. Proje aynı zamanda toplumun ve ailelerin yükünü de kaldırıyor`` ifadelerini kullandı.
Başhekim Gözükara`nın konuşmasının ardından Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten ve diğer protokol üyeleri tarafından kurdele kesilerek merkezin açılışı gerçekleştirildi. Ökten ve beraberindekiler merkezi gezerek, hastaların yaptıkları ebru, ahşap boyama, resim, el sanatları, yemek ve diğer el becerilerinden oluşan ürünlerini inceleyerek öğretmenlerden bilgi aldılar. Ökten hasta yakınları ve hastalarla sohbet ederken, hastaların hazırladığı tiyatro gösterisi de ilgiyle izlendi.
``MERSİN`E EN KISA SÜREDE AMATEM KURULACAK``
Gezi sırasında basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan AK Parti Milletvekili Ökten, merkezin açılışından bu yana geçen 1 yıllık sürede önemli mesafeler kaydettiğini belirterek, hastaların patolojik olarak insanı ürkütecek boyuttaki durumlarından şimdi geldikleri noktada tiyatro sergilediklerine vurgu yaptı. Hastaların, sosyal hayatın içerisinde üretken olduklarını ve birçok ürün ortaya çıkardıklarını dile getiren Ökten, şöyle devam etti: ``Sanatla ilgileniyorlar. Kendilerini bir değer olarak görüyorlar ve anne-baba hayatlarından çekildiği zaman tek başına ayakta durabilme gücüne duygusal olarak da sahip olmayı öğreniyorlar burada aynı zamanda. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı çok önemli parametreler. Burada çok önemli bir görev görülüyor. Bu tip merkezlerin böyle özverili doktorlar ve yardımcı elemanlar sayesinde artırılması gerekir. Bu bir tek kişinin yapacağı iş değil, kolektif yapılacak bir şey. Burada yalnız farmakolojik anlamda tedavi değil, tedaviyi destekleyecek nitelikte rehabilitasyonların yapılması yani o gençlerin ruhlarını da iyileştirmek için çaba harcanıyor. Ama yetmez, Mersin`de özellikle farklı sosyolojik anlamda bölgelerimiz, uyuşturucu, alkol bağımlısı gençlerimiz var. O bölgelerde bu tip merkezlerin artması gerekir. Onun için de elimden geleni yapacağım.``
Mersinlilere bir de müjde veren Ökten, Mersin`in bir AMATEM`e ihtiyacı olduğunu, bu konudaki çalışmaların da sona geldiğini bildirerek, en kısa zamanda Mersin`e AMATEM kurulacağını söyledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik için meteorolojik uyarı Bilecik Valiliği, son meteorolojik değerlendirmelere göre il genelinde hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düşeceğini belirterek vatandaşları uyardı. Bilecik Valiliği tarafından yapılan açıklamada, halen mevsim normalleri civarında ve yer yer üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının bölge genelinde 4 ila 10 derece azalmasının beklendiği bildirildi. Soğuk havanın önümüzdeki hafta boyunca etkisini sürdürmesinin tahmin edildiği belirtildi. Açıklamada, özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesiyle birlikte buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği ifade edildi. Tarımsal faaliyetlerin devam ettiği bölgelerde ise soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artırarak ürün kayıplarına yol açabileceği öngörüldü. Valilik açıklamasında, 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren Bilecik’in soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesinin beklendiği, yağışların karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağının tahmin edildiği kaydedildi. İl merkezinde 26 Aralık 2025 ile 2 Ocak 2026 tarihleri arasında en düşük hava sıcaklıklarının eksi 3 dereceye kadar düşmesinin beklendiği bildirildi. Meteorolojik uyarının 26 Aralık 2025 saat 10.00’da başlayacağı ve 2 Ocak 2026 saat 10.00’a kadar geçerli olacağı duyurulurken, vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları istendi.
Bartın Öğrenciler savcıyı sorguya çekti Bartın’da kariyer günleri çerçevesinde İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile buluşan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, savcılık mesleğini anlatarak, okul döneminden hatıralarını da paylaştı. İki eliyle de aynı anda yazarak not alabilme yeteneği bulunan Savcı Ulaşan, öğrencilerin ’’mafya ile karşı karşıya kaldınız mı, arkası kuvvetli şüpheliyle karşılaştınız mı, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz?’’ sorularına da samimiyetle cevap verdi. Bartın’ın Ulus ilçesinde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, kariyer günleri etkinlikleri kapsamında Şehit Mustafa Kemal Açıkgöz Anadolu İmam Hatip lisesinde öğrencilerle buluştu. Seminerde öğrencilik dönemlerini anlatan Savcı Fatih Ulaşan, öğrencilere başarılı olmak için istikrarlı ve yoğun bir çalışma temposuna girmeleri gerektiğini kaydetti. Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Fatih Ulaşan, ’’Ben çok özel ders almadım. Bana göre liseler yeterliydi. En az günde 6-7 saat okuldan sonra ders çalışıyordum. Geleceğe hazırlık için de önemli. Hukuk fakültesine girdikten sonra da çalışmak zorundasınız. Üniversitede çalışma temponuzu devam ettirebilmeniz daha kolay olur. O ritmi yakalamanızda yardımcı olur’’ dedi Savcı ve hakim olmak isteyenlere hukuk fakültesi ve branşlaşma konularında da bilgiler veren Ulaşan, ’’Hukuk Fakültesi sadece ceza ile alakalı değildir. Hayatı tanımanızı da sağlar. Belli bir problemi çözmek için sadece hukuk kitaplarıyla yorum yapamazsınız. Başka branşlardan da destek almalısınız. Kamu yönetimi, siyaset, ekonomi hatta psikoloji dersleri vardır. Onlardan bir bütün olarak destek alıp hukuku daha çok özümseyebilirsiniz. Kendinizi geliştirmek için Hukuk Fakültesi iyidir. Ama ondan sonra avukat mı olursunuz, hakim savcı mı olursunuz, yoksa başka bir iş mi yaparsınız onu bilemiyorum. Tabii Hukuk Fakültesi mezunu olduğunuzda benim bildiğim kadarı birden çok mesleğe girebilir, sınavlarına katılabilirsiniz. Size geniş bir imkan sunar. Hukuk Fakültesi’nde bütün dersleri almalısınız. Bütün derslerde yetkin duruma geldiğinizde branşlaşma olur. Hakim ve savcılığa girdiğinizde branşlaşma olur. Mesela biz savcı olarak hukuku çok bilmek zorundayız. Zaten ilgimiz de o değil. Biz cezaya bakarız. Onun için ceza durumu bizim için daha önemlidir’’ ifadelerini kullandı. ’’Adalet Bakanlığı’nda branlaşma, düşünülen bir konu’’ Savcı Fatih Ulaşan, soru üzerine Adalet Bakanlığı’nda pilot uygulamalarla branşlaşma başladığını da belirterek, ’’Adalet Bakanlığı’nda branşlaşma ileride düşünülen bir konu. İlerde yapılacağını, hatta yapıldığına yönelik örnekleri var ama ileride daha detaylı şekilde uygulanacağını düşünüyorum’’ şeklinde konuştu. ’’Bu mesleğin manevi sorumluluğu gücünden daha fazla’’ Geçici bir hevesle hakim ve savcı olmak isteyen öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Savcı Ulaşan, ’’Bu mesleğe geçici bir hevesle girmeyin. Hayli zamanınızı alır. Hukuk Fakültesi, hakim savcı hazırlık. Bu süreç 7-10 yıl bir zamanınızı alır. Ondan sonra ‘bu mesleği sevmedim, bana göre değil’ derseniz, hayatınızı en güzel dönemleri heba olabilir. Bu mesleği seçerken dikkat edin. Bu mesleğin manevi sorumluluğu, gücünden daha fazladır. Bizim gücümüz olabilir ama zannetmeyin ki, her zaman bu gücümüzü kullanıyoruz. Gücü adaletli bir şekilde kullanmakla hükümlüyüz. Çünkü karar verirken, hem manevi sorumluluklarımız var, hem de bizi denetleyen kurumlar vardır. Hiçbir zaman hakim savcı, tek güç olmaz. Karar vermede hakim ve savcı gerekir ama adaletli karar verdiğimiz takdirde, bu mesleğe devam edebiliriz. Bu mesleği seçerken, gücün dışında manevi sorumluluğu hesaba katarak girerseniz, sizin geleceğiniz için daha hayırlı olacağını düşünüyorum’’ ifadelerine yer verdi. Ulaşan, soru üzerine ise kendisini savcı olmaya iten faktörleri şöyle anlattı: ’’Çocukluk dönemimde de okumayı severdim. O yüzden Hukuk Fakültesi’ni seçtim. Ben daha fazla dışarıdayım. Olay olur, bir durum olur, kolluğu denetleme olur, suç olur. Genel olarak biz savcılar dışarıdayızdır. Hem dosyalara bakarız, hem de dışarıdayızdır. Hakimliğin tarafı daha çok dosya olduğu için bana da daha monoton geldiği için ben savcılığı tercih etmiştim.’’ İki eliyle de aynı anda yazabiliyor Savcı Ulaşan bir öğrencinin ’’İki elinizle de aynı anda not alabiliyormuşsunuz, bunu nasıl başardınız?" sorusuna ise ’’Yetenek diyelim. Öğrencilik döneminde gelişen bir yetenek. Daha hızlı yazabiliyorum. Benim yazım, çok iyi değildir. Not almam ya da aklımda tutmam gerektiğinde yazıya dökme çabam çift elle yazma yeteneğimin gelişmesinde bana yardımcı olmuştur’’ dedi. ’’Ölülerle psikolojik bağ kurmayız’’ Fatih Ulaşani başka bir öğrencinin, ’’Olay yerinde inceleme yapıyorsunuz, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz, olaydan etkileniyor musunuz?’’ sorusuna, ’’Biz daha çok soruşturmayı, bundan sonrasının ne olacağını düşündüğümüz için ölülerle çok psikolojik bağ kurmayız. Mesela bir kaza olduğunu düşünürsek, hep şüpheliye ne yapacağımızı düşünürüz. Hep kafamız ordadır. Yani suçlu mudur, değil midir. Gözaltına alma, tutuklamaya sevk etme gibi yetkilerimiz olduğu için olayın sonrasını düşünürüz. Bu nedenle , ölüm mahallinden yada otopsi durumlarından etkilenmeyiz. Tabii etkilenecek olanlar, hassas olanlar varsa en azından savcılığı seçmesinler. Bunlar için hakimlik daha iyi olabilir. Çok daha az ölülerle muhatap olursunuz. Hakim ve savcılık mesleği, çok büyük, sorumluluk gerektiren meslektir. Manevi sorumluluğu çok daha ağırdır. Girdiğiniz zaman zaten oraya girmek için belli bir zaman harcamışsınızdır’’ ifadelerini kullandı. ’’Devletten büyük bir güç mü var’’ Savcı Ulaşan, ’’Arkası kuvvetli suçlu ya da şüphelilerle karşı karşıya kaldınız mı?’’ şeklindeki soruya ise, ’’Türkiye’de devlet var. Bartın’da devlet var. Devletten başka büyük bir güç mü var? Bizler de bu devletin savcılarıyız’’ ifadelerini kullandı. ’’Mafya ile karşılaşmadım’’ Bir başka öğrencinin, ’’Mafya babaları ile karşılaştınız mı, korktunuz mu?’’ sorusuna Ulaşan, ’’Mafya ile karşılaşmadım ama bize fark etmez. Bu mesleği seçerken her şeyi göze almıştık’’ dedi. ’’Yanlış kararın bir cezası vardır’’ Fatih Ulaşan, yanlış kararlarda sorumluluk kimin üzerinde olduğu yönündeki soruya ise, ’’Genelde sorumluluk hakimin üzerindedir. Ama sorumluluk kısmen, benim yani biz savcıların da üzerindedir. Kararı veren hakimdir. Hepimizin üzerinde belli bir sorumluk vardır. Karar verenler, iddia makamları. Ama birden çok itiraz ve temyiz makamları da vardır. Bunlar kullanılır. Yanlış kararın bir cezası vardır. Her meslekte olduğu gibi, hatanın derecesine bakılır. Nasıl bir hata yaptın, hangi şartlarda yaptın. Bunlara bakılır’’ şeklinde konuştu. Ulaşan, ’’Savcılık dışında ise hangi mesleği seçerdin’’ yönündeki soru üzerine ise, ’’Savcı olmasam ya Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olmak isterdim ya da Dışişlerinde görev yapmak isterdim. Dışişleri bana daha yakındı’’ dedi. Seminerin ardından Okul Müdürü Hulusi Dökmeci ve öğrenciler, savcı Fatih Ulaşan’a teşekkür etti.